KOMİSYON KONUŞMASI

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli milletvekilleri; ben de sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak benim de milletvekili olduğum Yenimahalle'ye geldi, hoş geldiniz. Yenimahalle'mizin yerel yönetimler alanında hiçbir sorunu yoktur. Genel idareyle ilgili olan sorunlarını inşallah hep birlikte çözeriz diye diliyorum.

Sayın Başkanım, "Türkiye Tek Yürek" kampanyasıyla ilgili konuşmalar yapıldı. Ben geçen hafta ilk imzacısı olduğum önerge üzerine Genel Kurulda da konuşma yaptım ama maalesef hiçbir yanıt alamadık.

81 ilde 86 milyon yurttaşımızı etkileyen büyük bir depremi yaşadık. Yalnız bu depremden sonra millet, Hükûmetin açığını kapatmaya çalıştı; millet, Hükûmeti enkaz altından çıkarmaya çalıştı; devleti Hükûmet değil, o günlerde milletin ta kendisi yönetti. Hâl böyle olunca "Bir kampanya başlatalım." dediniz, "Türkiye Tek Yürek" diye bir kampanya başlatıldı ve bu kampanya başta TRT olmak üzere yedi saat süren bir yayında, 213 televizyon, 512 radyoda yayınlandı. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, 115 milyar TL yardım toplanacağı sözü verildi. Biz öğreniyoruz ki bu 115 milyar TL'den 75 milyarı toplanmış, 40 milyarı ortada yok. "Hayır, hayır, 75 milyar değil; bu, 82 milyar." dediler. 75 milyar da olsa 82 milyar da olsa burada ciddi bir açık var. Bakın, şunu dikkatlerinize sunmak istiyorum: 115,1 milyar TL vadedilmiş, bu 115,1 milyar TL'nin 86 milyarı 2 şirket ve devlet kurumlarınca vadedilmiş. Merkez Bankası 30 milyar, Ziraat Bankası 20 milyar, Vakıfbank 12 milyar, Halkbank 7 milyar, Turkcell 3,5 milyar, Cengiz Holding 2,5 milyar, Baykar 2 milyar, sonra 2 milyar, 1 milyar, 1 milyar falan diye gidiyor. Fakat bu para yok. Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında "Bu kişiler kimler? Bu kurumlar kimler?" diye sormuş; buna cevap da yok.

Şimdi, burada iki sorunun yanıtlanması lazım. Bir: Bu 75 milyar veya 82 milyar nereye gitti? İki: 40 milyar niye toplanamadı? Bir alt kırılımına geldiğimizde de şöyle bir şey var: Devlet kurumları 88 milyar vadediyor, ancak toplamda 75 milyar toplanıyor yani devlet kurumlarının vadettiği paralar bile yok. Ben bunu Genel Kurulda konuştum. Bir AK PARTİ'li Antalya milletvekili yanıma geldi, dedi ki: "Ya, ben kürsüden cevap vereceğim şimdi ama..." E. "Bu paralar peyderpey veriliyor."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yanımda Malatya Milletvekilimiz Sayın Veli Ağbaba var, Adıyamanlılar var, Hataylılar var, bu depremden etkilenen 11 ilin milletvekilleri var bu salonda. Allah aşkınıza, insanlar kışın soğuktan donarken, yazın Hatay gibi, Adıyaman gibi sıcak bölgelerde sıcaktan yanarken, hastalıklarla uğraşırken Merkez Bankasının, Halkbankasının, Vakıfbankasının bu paraları peyderpey vermesi kabul edilebilir mi? Bu parayı çıkaracak, verecek. Zaten bizim bunun usulüne de itirazımız vardı yani devlet çıkarıyor parayı veriyor. İki, Genel Kurulda milletvekilleriniz bir elinde telefon acele acele, koşa koşa yanıma geliyor: "Efendim, hangi şirketin adını telaffuz ettiniz? 'Baykar' mı dediniz, 'Cengiz Holding' mi dediniz?" Niye Beyefendi, siz Cengiz Holding ile Baykarın avukatı mısınız? "Efendim, bir şirket ödemiş de öbür şirket ödeyecekmiş de yarısını vermiş de berikini verecekmiş de." Ya, bırak onu yani her derdi bırakıp Cengiz Holding ile Baykarın peşine düşmek bir milletvekiline yakışmaz.

Diğer bir mesele şu: Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı. Çıkan o Cumhurbaşkanlığı kararnamesi diyor ki: Elektrik ve doğal gaz faturalarına borcu olanlar silinecek ve bir süre alınmayacak. Bakın, şu anda çadırlara konteynerlere bu elektrik borcu yüzünden, doğal gaz borcu yüzünden neredeyse haciz gelecek; yapmayın bunu. Bu Cumhurbaşkanlığı kararnamesi doğruydu, insanların o zor gününde elektrik faturasıyla, doğal gaz faturasıyla uğraşması beklenemezdi ama bu koşullar ortadan kalkmış değil sayın milletvekilleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akdoğan, toparlayın sözlerinizi.

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Dolayısıyla, bu şartlar ortadan kalkmadığı için lütfen bu konuda da... Gidin 40 milyar lirayı vadeden reklamcılardan bu parayı toplayın, getirin bunu ödeyin.

Diğer bir mesele -başlangıçta, burada AFAD yetkilileri vardı- şimdi, bu yardım ve bağışlar AFAD'ın özel hesabında tutuluyor. Bakın, bu AFAD'ın özel hesabının kamu maliye ve kontrolünden, Kamu İhale Kanunu'ndan muaf olduğunu hepimiz biliyoruz. Buna cevap olarak şunu söylüyorsunuz: "Sayıştay denetimine açık." Sayıştay denetimine nasıl açık biliyor musunuz? Kaç para toplandı? 75 milyar toplandı. Kaç para harcandı? 75 milyar harcandı. Ne yaptınız? "Aha da şu binayı yaptık." Nasıl yaptınız? Kimden para aldınız? Kime ihale ettiniz? Kaç paraya verdiniz? Bu yok. Niye? Çünkü İhale Kanunu'na tabi değil. Ne yapacağız? Bunu AFAD'ın özel gelirler bölümüne aktarmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akdoğan, son söz...

Buyurun.

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Eğer özel gelirler bölümüne aktarırsak şartlı bağışın amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını, yerinde ve zamanında kullanılıp kullanılmadığını bilebiliriz ve bundan bir zarar doğuran yetkili varsa ondan hesap sorarız, amaç dışı kullanımları cezalandırırız. Bu konulara da dikkatinizi çekiyorum.

Ne peyderpey ödemeyi kabul ediyorum ne bir milletvekilinin koşar adım şirketlerin avukatlığını yapmasını kabul ediyorum. Bu konuyu yaklaşık bir haftadır gündemde tutma gayretindeyim. Eğer başta TRT olmak üzere hâlâ sonuçsuz kalırsa önümüzdeki hafta ses sistemi olan bir otobüsle TRT'nin kapısına dayanacağım, vatandaş duymuyorsa hiç değilse TRT personeli duysun.

Teşekkür ediyorum.