| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) İçişleri Bakanlığı b) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı c) Emniyet Genel Müdürlüğü ç) Jandarma Genel Komutanlığı d) Sahil Güvenlik Komutanlığı e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü f) Millî Savunma Bakanlığı g) Savunma Sanayii Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .02.2016 |
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım, Bakan Yardımcım, Müsteşarım, Müsteşar yardımcılarım, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım, basının değerli temsilcileri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle İçişleri Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşların yapmış oldukları cansiparane çalışmalardan dolayı Bakanımızın şahsında bütün kurumların yöneticilerini ve çalışanlarını, ekip arkadaşlarını tebrik ediyorum, kolaylıklar diliyorum.
Öncelikle Anayasa ve yasalara uygun olarak görevlerini yaparken bu uğurda şehit olan bütün emniyet güçlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, askerlerimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
AK PARTİ iktidarları döneminde İçişleri Bakanlığımızın, organize suç örgütleriyle yapılan planlı operasyonlar sonucu bu örgütlerin çoğunun dağıtılmış olması ve bu sayede vatandaşlarımızın devlete olan güveninin pekiştirilmesi çok takdire şayan bir iştir. Eğer hatırlarsak o günleri, Türkiye her köşe başında mafyaların, külhanbeylerinin, kabadayıların oluşturduğu bir atmosferi hep beraber yaşıyorduk. Çek senet mafyaları türemişti. Bunların astığı astık, kestiği kestik, ne yaptığı belli olmayan bir sürü icraat içerisindeydiler. Bugün bunlardan büyük bir oranda eser kalmamıştır.
Yine, Sayın Bakanım, biz 302 bin 557 özel güvenlik görevlisini istihdam ediyoruz. Bunlara eğitimler de veriyoruz ancak bunların eğitimlerinin yetersiz olduğunu ifade etmek istiyorum. Yani herhangi bir saldırı karşısında çoğu zaman etkisiz kalabilme durumları var.
Suçla mücadelede delilden sanığa ulaşma konusunda yapılan başarılı çalışmalara teşekkür ediyoruz. Bu sayede önceki dönemlerde birçok faili meçhuller vardı ancak suç işlendiği anda hemen kısa bir süre içerisinde fail ve failler bu metot sayesinde belirlenebilmekte ve bunlarla mücadele etkin bir şekilde yapılabilmektedir.
Asayiş suçları ile de mücadelede yapılan çalışmalara özellikle teşekkür ediyorum. İstanbul caddelerinde özellikle kapkaç olaylarından geçilmiyordu. Bugün artık öyle bir şey kalmadığını, tarihe karıştığını ifade edebiliriz.
Göçmen kaçakçılığı ve insan kaçakçılığı konusu da çok önemli bir konu. Bu konuda Bakanlığımız ve bağlı kurumlar, dışarıdaki kurumlarla, ülkelerle iş birliği yaparak çok verimli çalışmalar yapıyor. Ancak tabii, sınırlardaki güvenlik tedbirlerinden dolayı da bu insanlar, Avrupa istikametine çok elverişsiz koşullarda usulüne uygun yapılmayan botlarla, can yelekleriyle kaçmak isterken maalesef çok büyük bir zayiat veriyorlar. Bunlar ilgili daha fazla bir tedbir alınması, gerekirse sınır kapılarının bu göçmenlere açılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi çok önemli bir proje. Bunun bütün illerde yaygınlaştırılmasını arz ediyoruz.
Şimdi, ben burada bir konuyu kendi fikrî çerçevem içerisinde açıklamak istiyorum. Şimdi, terörle mücadele, terör ve insan hakları arasında bir bıçak sırtının olduğu bir alan. Dünyada, terörle mücadelede çeşitli yöntemler var. Bunlardan bir tanesi, şimdi Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşların, emniyet güçlerimizin uyguladığı insan haklarını gözeterek terörle mücadele. altını çok kalın çizgiyle çiziyorum, insan haklarını gözeterek terörle mücadele. Bir de bunun başka değişik örnekleri var, mesele bir Sri Lanka örneği var. Biliyorsunuz Sri Lanka'da Tamil Kaplanları diye bir terör örgütü vardır. Yıllarca Hükûmet güçleri bu Tamil Kaplanları'yla, gerillalarıyla mücadele etti ve en nihayetinde bunların kökünü kazıdı. Ama insan hakları gözetilmeden yapılan bu mücadele neye mal oldu biliyor musunuz arkadaşlar? 500 bin sivil insan bu terörle mücadele esnasında hayatını kaybetti. Ben özellikle teşekkür ediyorum emniyet güçlerimize, Sayın Bakanımıza, bizde "sivil zayiatlar az olsun" diye bizim askerimiz, polisimiz daha fazla şehit oluyor. Sadece benim bölgeme 5 polis arkadaşımızın, asker, jandarma arkadaşımızın bu temmuzdan beri cenazeleri geldi. Burada bu stratejinin doğru olduğunu ve Bakanlığımızın da doğru bir noktada durduğunu belirtmek istiyorum. Arkadaşlarımızın dediği gibi eğer bu bölgeler tankla, topla, tüfekle, uçakla yıkılıp yakılsaydı bu kadar az zayiat olmazdı, şehitler daha az gelirdi ama sivil kayıplar daha fazla olurdu diye söylemek istiyorum.
Bir diğer hadise, Sayın Bakanım, bir yılı aşkın bir süre önce cereyan eden 6-7 Ekim olaylarıyla ilgili. Biliyorsunuz bu HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısı üzerine Kobani olayları bahane edilerek millet sokağa dökülmüş ve bu sokağa dökülmeden sonra 53 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 221 vatandaş, 139 polis memurumuz yaralanmış -burada kamu kurum ve kuruluşları 100'lerle ifade edilecek- mesela örnek vermek gerekirse 25 adet kaymakamlık, 67 emniyet müdürlüğü, 29 siyasi parti olmak üzere 1.130 bina hasar görmüş ve 201 tane okul bu olaylarda hasar görmüştür. Özellikle bu olayların sembol ismi Yasin Börü'dür, diğer sembol isimler de sadece sakallı oldukları için Mardin Kızıltepe esnaflık yapan biri Suudi Arabistanlı, biri de Suriyeli 2 göçmenin Mardin'den Kızıltepe'ye giderken yolu kesilerek infaz edilmeleri PKK tarafından ve paralarının da gasbedilmesi olayıdır. Şimdi, bu olayla ilgili, Yasin Börü ve arkadaşlarının cinayetiyle alakalı olarak dava açılmıştır, bu, devam etmektedir ancak Sayın Bakanım, bu, yeterli değildir, azmettiriciler için de dava açılması ve gereğinin yapılması lazımdır. Bunlarla ilgili bir dava açılacak mıdır, bunu çok merak ediyorum.
Bir diğer hadise, İçişleri Bakanlığımızın en asli görevleri arasında mahallin en büyük mülki idare amiri olan vali ve kaymakamlar aracılığıyla il ve ilçelerdeki kamu kurum ve kuruluşlarının koordinasyon içerisinde çalışmalarını sağlamak sayılmıştır, elbette bu böyle olmalıdır ancak pratikte bunun farklı sonuçları olan durumlarla da karşı karşıya kalıyoruz. Mesela gerek valiler olsun gerek kaymakamlar, vatandaştan yana bir kanun karşısında tavır almaları gerektiği noktalarda zaman zaman çok bürokratik davranmak suretiyle bu sizin tepede yapmış olduğunuz verimli, başarılı, cansiparane çalışmaların -sadece İçişleri Bakanlığı olarak söylemiyorum, Hükûmet olarak söylüyorum- halkımıza yansımasında sıkıntılı alanlar ortaya çıkmasına sebep olmaktadırlar. Bunu özellikle kaymakamlıkların sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yardımlarının dağıtılması noktasında görüyoruz. Orada kaymakamlarımız pratik davranmaları gerekirken teorik davranıyorlar maalesef. Örnek vermek gerekirse vatandaşın gelir durumu yardım almayacak seviyede ama gelirinin tamamı da hacze gidiyor, icraya gidiyor veya bankaya borçlanmış, evde çoluğu çocuğu var, kömürü yok. Bunlara sırf mevzuat uygun değil diye yardım edilmediği durumlara şahit oluyoruz ve dezavantajlı kesimlere yardım yapılması noktasında kaymakam beylere konuyla ilgili talepte bulunduğumuzda da bu yardımları nasıl yapamayacaklarına ilişkin bize dosyalarca yazı gönderiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız?
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Toparlıyorum.
Yine, bir valimiz, sırf il genel meclisi üyelerinden birine kızdığı için bir karla mücadele esnasında eksik elemandan dolayı greyder yatarken köy hizmetlerinin şantiyesinde veya özel idarenin, öbür taraftan sabit yatırım olarak kendisine 500 bin liraya mal olacak, aylık da 50 bin lira veya 20 bin lira masrafı olan köpek barınağı yapmaktan bahsedebiliyor. Bu, belediyenin işi, valinin işi değil. Bir taraftan da "Bilmem şu kadar trilyon param var, hadi teleferik yapalım." diyebiliyor, bu da valinin işi değil, bu da belediyenin işi. Belediye yapabilir, yapamıyorsa da valinin görevi teleferik yapmak ya da köpek barınağı yapmak değildir, ben de bunu belirtmek istiyorum. Bu konuda biraz idarecilerimizle ilgili sıkıntılar var, bunların çözülmesini arzu ediyoruz. Yani valiler ve kaymakamlar hareket yapıyor, siyaset yapıyor, hesabını vatandaşa biz veriyoruz veya veremiyoruz.
KÖYDES'le alakalı da... KÖYDES çok önemli bir projedir. 2005 yılından bugüne kadar gerçekten köylerimizde çok başarılı işler yapılmasına vesile olunmuştur. Köy yolları, köy sanat yapıları, içme suları, sulama ve atık su sektöründe önemli hizmetler yapılmıştır. Ancak burada da bizim ilimizin, Zonguldak ilinin özellikle bu yardımlardan biraz daha az faydalandığını görüyoruz, oysa biz zor bir coğrafyada yaşıyoruz, her taraf dağ, tepe, dere, su getirmek zor, yol getirmek zor. O noktada biraz pozitif ayrımcılık istiyoruz Değerli Bakanım.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde 2016 yılı bütçenizin hayırlı hizmetlere vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum ve terörle mücadelede size Allah'tan çok büyük başarılar nasip etmesini diliyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.