| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresinin (3/770) Birinci Bölümü |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .10.2023 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Komisyonumuza teşrif eden bürokratlar, basın mensupları ve katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılının ilk kalkınma programının vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini Allah'tan niyaz ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımızın "Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz." mottosu maalesef enflasyonda şampiyonlukla sonuçlandı. Türkiye, Mart 2023 verilerine göre 38 üyeli OECD ülkeleri arasında açık ara farkla en yüksek enflasyona sahip durumda. OECD'nin 4 Mayısta güncellenen tüketici fiyatları raporlarına göre, OECD ülkelerinde ortalama yıllık enflasyon mart ayında yüzde 8,8'den yüzde 7,7'ye geriledi. Türkiye ise TÜİK'in yüzde 50,5 olarak açıkladığı mart ayı tüketici enflasyonu verisiyle OECD ülkeleri arasında yine ilk sırada. OECD ülkelerinde yıllık gıda enflasyonu ise mart ayında yüzde 14,9'dan yüzde 14'e geriledi. TÜİK mart ayı gıda ve alkolsüz içecekler kategorisindeki enflasyonu yüzde 67,89 olarak açıklamıştı.
G20 ülkeleri arasında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 8'den yüzde 6,9'a geriledi. Türkiye, enflasyonun yüzde 100'ün üzerinde olduğu Arjantin'den sonra en yüksek tüketici enflasyonu oranına sahip G20 üyesi ülke oldu. "Ben ekonomistim." diyen, "Yüzde 8-9 enflasyonun tehdit ettiği ülkeler var." diyen "Bizde yüzde 80 var, bize bir şey olmuyor." modunda konuştuğumuz "Amerika'da, Avrupa'da markette raflar boş, bizim ülkemizde raflar boş değil." açıklamalar aslında halktan ne kadar kopuk ve ekonomiden ne kadar uzak olduğumuzun en açık kanıtı. İktidarın en büyük propagandalarından olan "ekonomide istikrar" âdeta çökmüş durumda. 2019 yılından bu yana 5 kez Merkez Bankası Başkanı, 4 kez Hazine ve Maliye Bakanı ve sürekli değişen İstatistik Kurumu Başkanı, durumu en sade şekilde özetlemektedir. Acaba bunun, başkanlık sisteminin "güçlü liderlik, hızlı karar"la bağlantısı olabilir mi?
Ayrıca, açıklanan programların beklenti değil de temenni gibi olması ve hedeflerin tutmaması ciddi bir güvensizlik oluşturmakta. 2021'de müthiş bir kampanya gibi açıklanan Türkiye ekonomi modeli çöp oldu. Faiz sebep, enflasyon sonuçtu; burada en büyük motto buydu. Sayın Cumhurbaşkanımız görevde olduğu sürece faizle mücadele edecekti, bu konuda nas oldukça açıktı. Bugün ise tam tersi bir durum söz konusu. Böyle bir belirsizlik sarmalında, çok kısa sürede tam zıt para politikalarının olduğu, bir anda her şeyin değiştiği ortamda yatırımcılar gelir mi? Yatırımcılar, güven ve istikrar ister.
Hatırlarsanız, yakın geçmişte şahlanma dönemlerimiz vardı. Cumhurbaşkanımız 16 Ocak 2020'de Beştepe'de, 2019 yılını değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada şöyle demişti: "Yeni bir şahlanış döneminin kapılarını açıyoruz." Yine, Sayın Cumhurbaşkanımız 17 Nisan 2021'de "2021 senesini ülkemiz ve milletimiz için bir şahlanış senesine dönüştüreceğiz." demişti. Yine, Sayın Recep Tayyip Erdoğan 6 Aralık 2022'de TİSK toplantısında "Suni krizlere sürüklenmeye çalışılan bir Türkiye, bırakınız diz çökmeyi, tam tersine yeni bir şahlanış içine girmiştir ve bu şahlanış devam edecektir." demişti. Yine, Cumhurbaşkanımız AK PARTİ'nin Meclisteki 27'nci Dönem son grup toplantısında "'Türkiye için hemen, şimdi.' diyerek yeni bir dönemi başlatıyoruz, bu dönemin adı 'şahlanış dönemi'dir." diyerek son şahlanış dönemini de başlatmıştı. Bir de bu şahlanışların tümünü gölgede bırakacak bir şahlanış vardı; eski dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 5 Haziran 2021'de Temmuz ayından itibaren Türkiye ekonomisinin atağa kalkacağını belirterek "Öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanyası, Fransası, İngilteresi, İtalyası ve hele o her şeye burnunu sokan Amerikası bile çatlayacak, patlayacak." diye haykırmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımız 30 Mart 2015 tarihinde yaptığı bir açıklamada "Hedefimiz 2023 yılında 2 trilyon dolar millî gelire ulaşmak." diyerek şahlanışın hedefini bile ortaya koymuştu ancak 2022'de yıllık ortalama kurla yıllık millî gelir 905 milyar dolar ederken aynı hesapta kişi başına gelir gayrisafi yurt içi hasılada 10.655 dolar oldu.
2023 henüz açıklanmadı ama 2022'nin altında kalacağı kesin. Maliye Bakanımız "Bu yıl, 2024'te, hatta 2025'te bir şahlanış beklemiyoruz, tersine dönüş zaman alacak." dedi. Merkez Bankası Başkanımız geçtiğimiz günlerde gelmişti, o da "Enflasyonu 2026'dan önce istediğimiz seviyelere çekemeyiz." diye burada söyledi ve Sayın Ekonomi Bakanımızı, Maliye Bakanımızı desteklemiş oldu yani sonuç olarak 2 trilyon dolar nerede -hedefimiz 2 trilyon dolardı- gerçekleşen yarısı bile olmadı. Mehmet Şimşek'in "Zorlu koşulların tersine dönmesi zaman alacak." açıklaması aslında çok acı bir itiraftır.
Dünya Bankası üç yıl içinde ülkemize 35 milyar dolar kredi vereceğini açıkladı. Bu 35 milyar dolar kredi Dünya Bankasının... Bildiğiniz üzere, Dünya Bankası IMF'yle benzer bir kuruluş. Orta vadeli programı incelerken finansal hedeflerin açıklandığı bir programda sığınmacıların iş gücüne katılmaya çalışmasını görüyoruz 18'inci ve 19'uncu maddede. Acaba, Dünya Bankasından alınan bu kredilerde sığınmacıların iş gücüne katılması şart olarak mı koşuldu? Bu krediyi Dünya Bankası ülkemize hangi şartlarda sağlıyor? Bu soruyu Dünya Bankası Ülke Direktörü Lopez cevaplamış aslında, Anadolu Ajansına yapmış olduğu bir mülakatta şöyle demiş: "Yönetimin makroekonomik istikrarı yeniden tesis etmek için gösterdiği güçlü kararlılığa ve daha da önemlisi attığı adımlara karşılık vermektedir." Bu koşullarda ekonomi nasıl düzelecek, işsizlik sorunu nasıl düzelecek, istihdam nasıl artırılacak? Ayrıca, bildiğim kadarıyla da bugüne kadar açıklanan orta vadeli programların hiçbirinde hedefler tutmadı.
Teşekkür ederim.