Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
Konu | : | Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay'ın, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve Filistin meselesi hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 25 .10.2023 |
ABDULKADİR EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) - Evet, ben de çok teşekkür ediyorum Sayın Büyükelçim.
Değerli arkadaşlar, hepiniz hoş geldiniz.
Şimdi, az önce biraz Asya'dan da bahsettik. Asya'yla alakalı konularda da geçmiş tecrübelerimizde ben hep şunu gördüm: Şu an Amerika liderliğinde Batı işte, AUKUS'la, QUAD'la, Five Eyes'le, diğer oluşumlarla Çin'i elinden geldiği kadar bir köşeye sıkıştırma derdinde ve Çin de güçlendikçe aslında büyük kıyamet iki kutup arasında cereyan etmekte. Dediğiniz gibi, bunların her birini söylediğimiz zaman, gündeme getirdiğimiz zaman da ben her zaman şunun altını çizdim: Biz ne kadar Asya'yla ilişkilerimizi güçlü ve sağlam bir şekilde getirirsek bunun Avrupa Birliğine de yansımaları müspet anlamda olacaktır çünkü biz ne zaman güçlendik gerek bölgemizde gerek globalde, ne kadar dişimizi gösterdik, ne kadar güçlü olduk, o zaman Avrupa Birliğiyle her zaman bir masaya oturma şansı elde ettik.
Avrupa Birliğinin çifte standardını biliyoruz, ikiyüzlüğünü biliyoruz; sizler, çok değerli diplomatlarımız zaten gittikleri zaman oradaki muhataplarıyla bunları görüşüyorlar. Ne zaman biz "Şanghay İşbirliği Örgütü" dedik... İşte şu an diyalog partneriyiz. "Gözlemci üye olalım." dediğimiz zaman bile "Ya, nereye gidiyorsunuz, gelin bir oturup konuşalım." demeye başladılar. Buradan şunu görüyoruz: Biz, kendi bölgemizle ve Asya'yla ilişkilerimizi -ki şu an gerek Çin olsun gerek Kore olsun gerek Japonya olsun gerek Hindistan olsun, bu önemli ülkelerle olan ilişkilerimizi- daha ileri götürdüğümüz zaman ben inanıyorum ki Avrupa Birliğine olan etkileri de çok iyi olacaktır.
Şunu da göz ardı etmemek lazım -Cengiz Bey'e o konuda katılıyorum- Avrupa Birliği bizim için hâlâ çok büyük bir çıpadır, gerek beşerî değerler gerek medeni değerler üzerinden biz hâlâ onun peşinde koşmalıyız, onun hâlâ kapısını çalmalıyız, bunda hiçbir beis yok ama bu demek değil ki diğer coğrafyalarla ilişkilerimizi ihmal edelim veya orada etkin olmayalım.
İkinci bir husus: Az önce arkadaşlarımız da hani "Siyasi bir mecraya gelmesin." denip de "Ya, biz siyasetçiyiz..." Evet, siz siyasetçisiniz, biz de siyasetçiyiz ama muhataplarınız bu konuda size cevap verebilecek siyasi ölçütleri haiz olmadıkları için, yetkileri olmadıkları için onları da biz köşeye sıkıştırmış oluyoruz.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Siyaset yapıyorlar.
ABDULKADİR EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) - Ben onların da adına söylemiş oluyorum, onları da böyle zor bir durumda bırakmamamız gerekiyor; bizler her zaman tartışabiliriz sonuna kadar.
OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Büyükelçi olarak...
ABDULKADİR EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) - Son olarak şunu da söyleyeyim: Sayın Namık Bey'i ben de çok yakından tanırım, çok eski de bir hukukumuz vardır, kendisini de çok severim ama az önce söylediğiniz örnek... Namık Tan şu an büyükelçi değil, Dışişleri Bakanlığını temsil etmiyor ve herhangi bir şekilde diğer diplomatlarımızın adına konuşacak, karar verecek bir noktada değil; temsilcisi olduğu parti adına konuşabilir, o kadar. O yüzden hani bir kriter değil Namık Bey'in ona karşı çıkması, karşı çıkmaması; öyle bir durum yok.
OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Milletvekili olarak söyledim.
ABDULKADİR EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) - İşte, onu diyorum yani onu bir kriter olarak söylediğiniz için, bence o doğru değil.
Tekrardan konumuza dönersek, katıldığınız için çok teşekkür ediyoruz, ağzınıza sağlık, çok sağ olun.