KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Evet, Sayın Bakanım, teşekkür ederiz izahatlardan dolayı.

3 tane soru soracağım yani kısadan uzuna doğru.

Birincisi; bizim bu son dönemde, özellikle 2016 sonrası Dışişlerimizde, Hariciyemizde ilişkiler nasıl yürüyor? Yani oradan işte, konseyden, komisyondan aranıyor muyuz veyahut heyetler gidiyor geliyor mu? Yani ilişki tamamen koptu mu yoksa sürdürülebilir bir şekilde devam ettiriyor muyuz? Gündelik hayatta ne kadar farklılaştık biz bir on sene öncesine bakarak Avrupa Birliği ilişkilerimizle alakalı olarak?

İkincisi; biliyorsunuz, bizim tezimiz, ya hep ya hiç; tam üyelik üzerine bina edilmişti şimdiye kadarki Avrupa Birliği diplomasimiz, burada bir retorik değişimimiz oldu mu? Yani ya bir oturalım; belki işte çok vitesli Avrupa'ya entegrasyon veya önce vize veya işte gümrük birliğinin daha da genişlemesi gibi bir basamak araya sıkıştırılabilir noktasına falan geldik mi? Yani bir değişim var mı orada?

Üçüncüsü de bu mültecilerle alakalı gelen yardımların; mevcut gündelik hayattaki mültecilere dağılımı nasıl oluyor? Yani bizim en çok -biliyorsunuz, özellikle iktidar milletvekillerinin- karşımıza çıkan sıkıntı "Ya, işte Suriyelilere devlet bütçeden para veriyor." vesaire. Biz bunun yurt dışı fonlardan geldiğini, Birleşmiş Milletler, AB kaynaklı geldiğini biliyoruz ama burada Avrupa Birliğinin desteği nasıl ve nasıl dağıtılıyor, nasıl etki ediyor mülteci problemine?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - Sayın Vekilim, ilişkilerin tabii değişik dinamikleri oluyor, kriz olduğu zaman daha fazla temas ettiğimiz oluyor çünkü "Bir anda o krizi tırmandırmadan nasıl aşağıya alırız?" diye ama üst düzeyde işte bu bahsettiğim yüksek düzeyli görüşmeler daha önemli. Çünkü diplomatik olarak bizim komitelerimiz var -tarım komitesi var, ulaştırma komitesi var- teknik olarak bunları yapıyoruz ama işte bir fasıl açılmadığı için 2005-2010 yılları kadar yoğun değil ama hani böyle bir diyalog eksikliği veyahut da hani böyle kapıların kapanması gibi bir durum söz konusu değil. Bilakis, artan bir diyalog da bazı alanlarda var; özellikle özel sektörün kendi gelişimleri, projeleri kapsamında benzer yapılanmalarla Avrupa içinde... Yani Avrupa Birliği sadece komisyon, konsey veya parlamento gibi değil; işte "Eurocontrol" gibi ulaşım konusunda daha artan bir bağlantımız var. Aynı şekilde, Eurochambres'da BusinessEurope'da, bu tür kurumlarda ilişkiler daha da yukarıya çıkıyor.

"Ya hep ya hiç" kısmında... Bir kere bizim o üyelik konusunda, tam üyelik konusunda herhangi bir değişimimiz yok; aslında değişimden ziyade gümrük birliğinin modernizasyonu, üyelik için hazırlık... Gümrük birliğinin tamamlanması aslında üyeliğin bir parçası; vize serbestîsi de serbest dolaşım. Aslında burada da bunlara ağırlık vermemiz olabilecek... Yani tabii ki böyle bir siyasamızı da önceliklendirerek, olabilecekleri önceliklendirme üzerinden gidiyoruz ve...

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Modernizasyonu biraz açar mısınız?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - Gümrük birliğinin modernizasyonu... Bunu aslında 96'da imzaladığımızda -biraz önce de hani ya biz bunu imzaladık ama eksikleri vardı, serbest dolaşım konuları gibi- o konularda serbest ticaret anlaşmaları yapılırken bizim söz almamız konusunda, ulaşım konusunda ve önümüzdeki dönemde işte böyle ihalelerin karşılıklı izin verilmesi konusunda ve bir aşamada da tarıma da uzanacak şekilde bu konuları yapıyoruz. Ayrıca, karşılıklı yatırımların kolaylaştırılması konuları var. Bu alanlarda görüşmek üzere bir komisyonla teknik çalışmalara gitmek istiyoruz ama komisyonun dediği bu bazı... "Trade irritants" diyorlar, bu ticari engeller. Mesela, canlı hayvan konusunda onların bir kotası var gümrük birliği uyarınca ama biz bir hastalıktan dolayı onu kesmişiz. Diyor ki: "Bu hastalık bitti, bunu yeniden başlat." Traktörün motoru var, diyoruz ki: "Bu traktör bizim kendi yerli üretimimizde bazı sıkıntılar yaratabilir." O diyor ki: "Bu korumacılık." İşte oturup bunları kaldırdıktan sonra buna geçecek şekilde bir çalışma içindeyiz.

Vize serbestîsinde de vizelerin şu anda direkt kaldırılması kolay gözükmediği için... Ama vize kolaylığı sürecine de geçmiyoruz çünkü vize kolaylığı ayrı bir proses yani bir şey gibi, üyelikten vazgeçip hani imtiyazlı ortaklık gibi bir şey. Diyoruz ki: Kolaylaştıracak şekilde bir düzenleme alıp komisyon ülkelere öneride bulunsun. Nedir bu kolaylaştıracak? Orada, işte, biraz daha bu Erasmus gibi öğrencilerin gittiği konularda, iş insanlarının gittiği alanlarda, akademisyenlerin gidecekleri toplantılarda bir hızlı geçit sağlanması ve Covid'de personel sayılarını düşürmüşler; bu düşen personel sayısının artırılarak vatandaşımıza daha iyi hizmet verilmesi. Burada Lüksemburg, Macaristan, Hırvatistan ve son sıralarda yine Almanya'yla görüşmelerimiz oldu. Kadro artırmaları talebinde bulunduk, bu üç ülke arttırdı ve hemen fark etti. Macaristan daha yeni bir sisteme geçti. Dijitalleşme konusunda onlar da vizeleri daha dijital hâle getirmeye çalışıyorlar. Vakit kaybedilen bir unsur, ret vizeleri "Yeniden niye reddedildik?" diye sorulduğunda o vakit alıyor. O reddin üzerinde daha az durarak vize süreci on beş-kırk beş gün arasında sürüyor. Bu Amerika Birleşik Devletleri'nde sekiz-on ay arasında, randevu verilmesi. Bu randevu sürecini en azından hızlandırın ki burada bu kadar bekleyen öğrenciler, iş insanları veya turist olarak gidecek olanların evraklarını daha dikkatli kontrol edin diyoruz. Tabii, zaman içinde bazen o mülteci başvurularının ya da ülkemizden transit gidenlerin de başka ülkelerden, özellikle Afrika'dan gidenlerin de yarattığı bir tıkanıklık olabiliyor. Onu da aşmak üzere konuşuyoruz.

Mültecilere yardım konusunda cep harçlıklarını verdiğimiz bir sistem var Avrupa Birliği üzerinden. Genel Müdür Yardımcımız, kendisi o FRIT şeyini biraz bize anlatsın.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Sayın Başkanım, sayın vekillerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok kısaca özetlemek gerekirse şimdi, tabii, bu çok gündeme getiriliyor. Yani özellikle Avrupa Birliğinin bizi göçmenler konusunda işte bir bariyer olarak kullandığı... Biz bazen, zaman zaman şöyle şeyleri de görüyoruz: İşte, göçmenleri bize gönderdi falan gibi... Aslında çok basit olarak şunu söylemek lazım: Biz 18 Mart 2016'da AB'yle bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma "Bire bir mekanizması" diye bir şey öngörüyordu. Yani Yunanistan bizden Yunan adalarına geçen her bir göçmen ülkemize geri gönderilmesi karşılığında bir göçmen de doğrudan Avrupa Birliği tarafından kendisine alınacaktı. Şimdi, tabii, bundaki amaç şu: Yani niye al ver yapıyoruz bunu? Bundaki amaç, tamamıyla göçmen kaçakçılarına mesaj vermek yani şu mesajı vermek: Türkiye'den Yunan adalarına göçmen kaçırmayın, kaçırırsanız geri döner. Bu mesajı verebilmekti, gerçekten o dönemde çok başarılı oldu. Yani rakam aşağı yukarı günde 10 bindi, bir anda iki haneli rakamlara düştü, başarılı oldu. Fakat yani bizim esas dikkat çekmek istediğimiz nokta şu: Bu ahlaki midir, gayriahlaki midir, çok tartışıldı; Avrupa'da da tartışıldı yani uygun bir şey midir, değil midir? Yani bizim genellikle sıkıntı duyduğumuz konu şu; bugün geldiğimiz noktada bu uygulanmıyor, 2019'da bunu durdurduk fakat sıkıntı şu: Bu uygulamaya dayanarak sanki Türkiye Avrupa'dan çok göçmen almış gibi bir izlenim var; bu kesinlikle doğru değil. Şu an için rakamlar şöyle: Bizim Avrupa'ya bu mekanizma kapsamında gönderdiğimiz göçmen sayısı 10 binin üzerinde, bizim Yunan adalarından aldığımız aşağı yukarı 1.500 civarında. Yani net rakam olarak biz Avrupa Birliğine, bize gelmiş olan sığınmacılardan çok daha fazla sayıda yasal olarak göndermiş durumdayız. Bunu özellikle söylemek istiyorum çünkü bu kamuoyunda her zaman böyle kullanılıyor. Yani biz sanki...

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Özür dilerim Genel Müdürüm, bunu bir daha söyler misiniz? Nasıl yani bize gelen göçmenden daha fazla göçmen Avrupa'ya mı geçti?

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - Hayır, Avrupa Birliği sadece bir anlaşma çerçevesinde aldı.

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Evet, orada bir şey yok.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Anlaşma şöyleydi: Türkiye'den Yunan adalarına kaçak göçen kişileri bizim geri almamız karşılığında biz de aynı sayıda kişiyi yani düzensiz göçmeni Avrupa'ya gönderecektik.

MERYEM GÖKA (Konya) - Kaçak olmayanları.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Yani bu rakam itibarıyla bizim gönderdiğimiz göçmen sayısı çok daha fazla.

18 Mart Mutabakatı'nın diğer bir boyutu da -Sayın Vekilimin sorduğu- sığınmacılara sağlanan yardımdı. AB bize, Türkiye'ye, şu an için toplam üç fasılda 2016'dan beri 3+3+3= 9 milyar avro taahhüt etti. Bunun aşağı yukarı 6-7 milyar civarında da ödemesini yaptı. Yani biz zaman zaman AB'ye şöyle şikâyetlerde de bulunuyoruz: "Taahhüt ediyorsun, ödeme arkasından geliyor, yavaş ödüyorsun." diye. Aslında bunun da kısmen doğruluk payı var. Tabii, AB'de işler her zaman arzu ettiğimiz kadar hızlı gitmiyor ama şunu da kabul etmek lazım: Biz AB fonlamasından istifade eden bir ülkeyiz, geçmişte de ettik yani aday ülke olarak, şu anda da bu sistemi biliyoruz. Gerçekten AB'nin fonlama sisteminde kendi içindeki fonlamalar dâhil en hızlı davrandığı fon bu bize sağladığı sığınmacı mali imkânı. Gerçekten de yani 6-7 milyar parayı Türkiye'ye aktardı, bu önemli bir rakam. Bunun, mesela bizim "Kızılay Kartı" dediğimiz, sığınmacılara verilen yani ülkemizdeki uluslararası korumaya tabi kişilere verilen kartlar da dâhil hepsinin masrafı büyük oranda AB'den karşılanıyor.

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Bu rakam sabit mi, yoksa giderek arttı mı?

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Bu rakam önce 3+3=6 milyardı; 6 milyar taahhüt edilip ödemesi de yapılınca... Tabii, biz AB'ye hep şunu söylüyoruz: "Bu, bir defalık olacak bir şey değil. Yani bunlar sonuçta bir insan, bunlar bugün geldi, gitti; işte, ihtiyaçları bugüne kadar vardı, bugün itibarıyla ihtiyaçları birden ortadan kalktı olamayacağına göre bu sürecin devam etmesi lazım." Biz bunu 2016'dan beri sürekli AB'nin gündeminde tutuyoruz ve müzakere ediyoruz. En sonunda işte, 3+3'ten sonra, 3+3 milyar avrodan sonra değişik fasıllarda sağladıkları rakamlarla birlikte bu aşağı yukarı toplam 9 milyara çıktı. 2016'dan bu yana yani 2015 ortası diyelim.

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - Çok özür dilerim, sözünüzü kestim ama bu sığınmacıların maliyetinin ne kadarının Avrupa tarafından karşılandığını... Doğru anladıysam...

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Bunun Birleşmiş Milletler ayağı var, biz sadece Avrupa Birliğinin fonunu konuşuyoruz.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Yani biraz bizim boyutumuzu aşar. Ülkemizin sığınmacılara, Türkiye'deki sığınmacılara harcadığı rakam nedir, yani Dışişleri Bakanlığı olarak bizim şeyimizi aşar yani konumuz da değil ama şöyle bir şey var yani şunu çok net olarak söyleyebiliriz: Bu 9 milyar rakamı, BM dâhil herhangi bir üçüncü tarafın Türkiye'ye sağladığı maddi yardımın çok ötesinde. Yani şöyle bir sıkıntı oluyor: Biz de bunu belki yeterince anlatamıyoruz.

YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - 267 milyar Türk lirası değil mi? Yani yanlış mı hesaplıyorum? Böyle bakınca aslında...

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Bu mu, yardım mı?

YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - 3 milyar euroyu Türk parasına çevirince...

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - 3x9;5 227 milyar.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Bir de şunu vurgulamak lazım yani mesela aslında BM para sahibi bir uluslararası örgüt değil yani BM projesi olarak görünen pek çok projenin arkasında da bu AB'den gelen fonlama oluyor. Dolayısıyla BM o anlamda AB'nin alternatifi değil, hiçbir ülke de üçüncü ülke de değil. Dolayısıyla bunu da kabul etmek lazım.

AB'yle göç konusunda bizim iş birliğimiz aslında bugüne kadar çok iyi gitti. AB'den beklentimiz, bunun karşılığında, bu iyi ilişkilerin karşılığında göç konusunda vize muafiyetiydi. O konuda da çalışmalarımız devam ediyor.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Özellikle mültecilere mi dağılıyor bu gelen para?

AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI MURAT ŞEN - Evet.

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Kızılay Kartı üzerinden öyle mi?

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Özür dilerim, Sayın Bakanım, bu vize muafiyetiyle alakalı şöyle bir soru var: Biliyorsunuz, 18 Mart 2016'da bir anlaşma yapıldı. Bu vize muafiyeti ne zaman kalkacaktı? Onun tarihi belli mi?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - Sayın Başkanım, 72 kriter vardı orada. Biz onu karşılama...

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Ama özellikle vize hangi tarihte kalkacaktı?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - Bu kriterler karşılandığında. İki taraf "Tamam, bu kriterler karşılanmıştır..." 66 tanesi karşılandı, 6 tanesi kaldı, şimdi o 6 tanesinin üzerinde çalışılıyor. İşte, bunu önümüzdeki dönem... Biz, Adalet, İçişleri, Dışişleri ve Maliye olarak bir teknik toplantı yaptık. Bu toplantının ardından Bakan düzeyinde 3-4 senaryo var. Hani, alternatif tekstler geliştiriyoruz bu kanunlarla ilgili çünkü Avrupa Birliği burada da kanunların yine Avrupa Birliği standardında olmasını istiyor. Biz bu metinleri karşılaştırıyoruz, bu metinlerin üzerinden Avrupa Birliğiyle görüşmeler yapıp, bu metinleri önce kendi içimizde uygun bulduktan sonra gideceğiz. Bu metinler 3-4 ana konuda. Bir tanesi, işte, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, öbürü Terörle Mücadele Yasası, diğeri GRECO, diğeri siyasi şeffaflık. Evet, bunların üzerinden çalışıyoruz.

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Şöyle bir şey var: Sizin söylediğiniz bu 72 noktanın buluşması lazımdı, ancak böyle olduğu takdirde adımlar atılacaktı. Şimdi, vize serbestîsi de bunun içindeydi fakat vize serbestîsi için belli bir tarih verildi, ancak bu göçmenlerle alakalı mesele neredeyse yetmiş iki saat içerisinde yürürlüğe girdi ve biz yetmiş iki saat içerisinde göçmeni kontrol etmeye başladık. Oysa, bu 72 madde karşılanmadan neden böyle bir şeye gittik?

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - O 72 madde bizim yükümlülüğümüz yani hani onu biz karşılamayı bekleyip gitmedik çünkü o anlaşmada vize serbestîsi maddelerden birisiydi ama vize serbestîsinin alt şartı "Türkiye'ye vize serbestîsi bu 72 kriteri sağlarsa verilecektir." şeklindeydi yani bu "Vize serbestîsi verilecek." kısmı 18 Mart 2016 mutabakatında o 72 kritere bağlıydı yani o bizim yükümlülüğümüzdeydi. 72 kriteri sağlamadan anlaşmayı imzalamamızın sebebi onun vakit alacağı içindi.

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Peki, karşı taraf hiçbir kriteri yerine getirmeden biz neden bu mülteci akınını durdurduk? Bu, anlaşmanın bir parçası değil miydi? Benim sormak istediğim yer orası.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MEHMET KEMAL BOZAY - Vize için kriterlerin bizim tarafımızdan karşılanması lazımdı ama Avrupa Birliğiyle yapılan anlaşmada, mesela fasıl açılması gerekiyordu, hemen o anlaşmanın ardından Hollanda'nın başkanlığında bir fasıl açıldı. Yani diğerlerinde gümrük birliği modernizasyonu için ilk görüşmeler başladı -bu dediğimiz 18 Mart 2016'da oluyor- bu konuda çalışmalar sürüyorken -onu da bağladım, sayın vekilim gene "Siyasileştiriyor." demesin ama- 15 Temmuz 2016 olunca bütün hepsi durdu.