KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, biraz evvel burada Sayıştayın sunumunu birlikte dinledik. Ben burada mahallî idarelere yapılan denetimler konusundaki sayılara baktığım zaman, 11 tane il özel idaresi, 30 büyükşehir belediyesi, 33 büyükşehir belediyesi idaresi iştiraki, 22 il belediyesi, 136 ilçe belediyesi, 48 mahallî idare şirketi, 9 yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı 2022 denetim programı kapsamında incelenmiş. Ancak, şöyle bir şey var: Bize göndermiş olduğunuz, Plan ve Bütçe Komisyona göndermiş olduğunuz bilgilendirme notundaki rakamlarla aralarında farklar var. Herhâlde daha sonradan, bu notta olmayan, başka denetim raporları da var anladığım kadarıyla. Ben şöyle bir çalışma yapmıştım -yani özellikle dikkatimi çekti- bize göndermiş olduğunuz bu bilgilendirme notunun kapsamında kendime göre bir çalışma yaptım; burada şöyle bir şey gözüme çarptı: Büyükşehir belediyeleri haricinde bir tane kayyum belediyesinin denetlenmediğini ben fark ettim bu süreç içerisinde yani 2022 denetim raporları içerisinde bir tane kayyum belediyesi yok. 22 tane il belediyesi denetlenmiş ancak bir tane kayyum yok dediğim gibi; 116 tane ilçe belediyesi denetlenmiş, aralarında bir tane kayyum yok; 48 tane belediye iştiraki şirketi denetlenmiş, aralarında bir tane kayyum belediyesinin şirketi yok. Bu durum sizce tuhaf değil mi yani böyle bir şey rastlantı olabilir mi? İl, ilçe, büyükşehir olarak baktığımız zaman -yanlış hatırlamıyorsam, doğru tespit ettiysem- 48 tane kayyumla idare edilen belediye var. Kayyum uygulamasının antidemokratik olduğu bilinen bir gerçek, bunu tartışmaya gerek yok, bu uygulamanın hukuksuz olduğunu biliyoruz; bu tartışmadan bağımsız olarak bunun tesadüf olup olmadığını ben size sormak istiyorum çünkü mesela, bendeki notta 116 tane belediyeyle ilgili rakamlar var, hangi belediyelerin denetlendiği burada ifade edilmiş. Siz sunumunuzda 136 olduğunu söylemiştiniz, arada 20 fark var. Mesela, bu 20 belediye arasında kayyum belediyesi var mı, ilçe belediyesi var mı? Onu sormak istiyorum. 48 tane kayyum belediyesinin içinde 32 tane ilçe belediyesi var yani bu 48 tane kayyum belediyenin 32 tanesi ilçe belediyesi konumunda ve sunumunuzda da ilçe belediyelerinin yüzde 42'sinin denetlendiğinden bahsetmiştiniz yani kabaca bir hesap yaparsak bu 32 tane ilçe belediyesinin en az 6-7 tanesinin denetlenmiş olması gerekli. Ve ben daha sonra şuna baktım: Bu kayyum belediyelerinin hadi bu sene denetlenmedi hiçbir tanesi, geçtiğimiz dönemlerde denetlenmiş mi diye baktığımız zaman, orada da denetlemenin yapılmadığını görmekteyiz. Mesela, Şırnak'ta 2018 yılında denetlenmiş en son, 2019 yılında kayyum atanmış, o tarihten sonra Şırnak bir daha Sayıştay tarafından denetlenmemiş. Mahallî idare şirketleri içerisinde, denetlenen bir tane kayyum belediyesine ait bir şirket yok.

Peki, denetlenen şirketlere baktım daha sonra, hadi kayyumların hiçbir tanesi denetlenmemiş, denetlenenler hangi partili belediyeler diye baktığım zaman; bakıyoruz il belediyelerine, 22 tane il belediyesi denetlenmiş, bunların 10 tanesi Cumhuriyet Halk Partisi, 1 tanesi TKP -zaten 1 tane var TKP'nin- 4 tanesi Milliyetçi Hareket Partisi, 7 tanesi de Adalet ve Kalkınma Partisi yani şu anda Cumhuriyet Halk Partisinin 10 tane belediyesi var, 10'u da 2022 yılı içerisinde denetlenmiş. Biz burada, esasında "CHP'li belediyeler niye denetleniyor?" diye bir şey demiyoruz yani bu söylediklerimizden böyle bir çıkarım yapılırsa üzülürüz. Bizim buradaki sıkıntımız şu: CHP'li belediyeleri denetlemekten neden AKP'li belediyelere sıra gelmiyor, niye kayyumlara sıra gelmiyor? Onu öğrenmek istiyoruz biz burada. Benzer bir durum, biraz evvel il belediyeleri için söylediğim durum ilçe belediyeleri için de geçerli. 116 tane -bendeki kayıt 116- ilçe belediyesi denetlenmiş, bunların 52 tanesi -yani bakın, neredeyse yarısı- Cumhuriyet Halk Partili belediye, 4 tanesi İYİ Partili, 6 tanesi MHP'li, gerisi de Adalet ve Kalkınma Partili belediyelerden oluşuyor. Bu konuda izahat verirseniz sevinirim.

Bir diğer husus -burada, diğer arkadaşlarımız da bahsetti- biz, biliyorsunuz, denetim konusunda, Meclise denetim konusunda ancak yazılı soru önergesi verebiliyoruz, sözlü soru önergesi verme hakkımız yok. Burada da 27'nci Yasama Dönemine baktığımız zaman, özellikle milletvekillerimizin vermiş olduğu soru önergelerinin -gelen cevaplarda- çok ciddi bir oranda, büyük bir oranda cevaplanmadığını görmekteyiz; belli bakanlıklarda da bu göze çarpmakta. Mesela, Adalet Bakanlığına 9.931 tane soru önergesi vermiş milletvekillerimiz 27'nci Yasama Döneminde, bunların cevaplanmayanı 8.235 tane yani cevaplanan yaklaşık 1.400 tane, süresi içinde cevaplanan 111 tane. Diğer bir konu, en fazla verilen bakanlıklardan bir tanesi İçişleri Bakanlığı; İçişleri Bakanlığına 8.043 tane soru önergesi verilmiş, bunlardan da süresi içerisinde cevaplananın yalnızca 216 tane, süresi geçtikten sonra cevaplananın 3.974 tane, cevaplanmayanın da 3.655 tane olduğunu görmekteyiz. Sağlık Bakanlığı hakeza, Sağlık Bakanlığına 6.454 tane soru önergesi verilmiş, süresi içerisinde cevaplanan sadece 119 tane. Partiler olarak bakıldığı zaman da burada enteresan bir şey var, Cumhuriyet Halk Partisi 47.817 tane soru önergesi vermiş, bunlardan cevaplanmayan 11.671, Halkların Demokratik Partisi -27'nci Dönem için söylüyorum- 19.773 tane soru önergesi vermiş, cevaplanmayan 11.664 yani neredeyse hiçbir tanesi cevaplanmamış.

Bir başka husus da -yine, benden önceki milletvekillerimiz de bahsetti- Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli, 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun "Sözleşmeli personel" başlıklı 30'uncu maddesi hükümlerine göre çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı danışmanlarının, siyasi parti grubu danışman ve personelinin, milletvekillerinin birinci, ikinci, üçüncü danışmanlarının iş sonu tazminatı hakkına sahip olmaması. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan personellerin iş sonu tazminatı hakkına sahip olmaması bence kabul edilir bir durum değil. Bu, Avrupa Sosyal Şartı'na, ILO'nun 158 no.lu Hizmet Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bir durum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda gerekli çalışmayı yapması gerekir diye düşünüyorum. 27'nci Dönemde de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Şentop bu konuda bir kanuni düzenleme yapmış, bir kanun teklifi vermiş fakat kadük kalmış. Sayın Başkanım, bu konudaki düzeltmeyle -sizin imzanızla bir kanun teklifi olursa- bu arkadaşlarımızın bu mağduriyetinin giderilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de böylesi bir ayıplı durumdan kurtulması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Teşekkür ederim.