Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu d) Türkiye İş Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 02 .11.2023 |
İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Ben de önce basın emekçilerini, sonra Bakanlık çalışanlarını, milletvekili arkadaşları ve Bakanı selamlayarak konuşmama başlıyorum.
Bütçe sunumunuz bir başarı belgesi değil, bir itirafname niteliği taşıyor ama siz ve Hükûmetiniz yerli ve yabancı sermayenin, tekellerin çıkarlarını savunmakta o kadar mahirsiniz ki bunu bile fark edemeyecek durumdasınız.
Diyorsunuz ki: "Memleketi ucuz emek gücü cenneti yaptık, rekabetçiliğimizin ve büyük hamlelerimizin temelinde ucuz emek gücü sömürüsü var; bunun sayesinde istihdamı ve işsizlik oranlarını koruduk." Ve bununla övünüyorsunuz. Eşit işe eşit ücreti tamamen silip attınız; birçok alanda aynı işi yapanların bir kısmı daha kötü ve ağır koşullarda sömürülerek açlık sınırının altında ücretlerle çalışıyor. Türkiye'deki çocuk işçi sayısı milyonları aşıyor ancak sunumunuzda bu çocuklara ilişkin tek bir satır bile yok; sözde, çocuk işçiliğiyle mücadele ediyorsunuz. İşçiler için yaratılan cehennemde güvencesiz göçmen emeğinin daha da yoğun sömürülmesinin planlarını yapıyorsunuz.
Diyorsunuz ki: "Kaynaklarımızı sömürüye doymayan kapitalistleri daha da büyütmek için seferber ettik, işçileri de açlıktan ölmeyecek bir ücrete mahkûm etmeye devam edeceğiz." Ve bununla övünüyorsunuz. İşçilerin en az yarısı asgari ücretle geçim savaşı veriyor, asgari ücret neredeyse genel ücret oldu. Sözde "Emekçiyi enflasyona ezdirmedik." diyorsunuz; 2023 Ekim ayında yoksulluk sınırı 44.563 lira, açlık sınırı 13.684 lira, asgari ücret 11.402 lira ve emekli maaşı 7.500 lira; bu mudur ezdirmemek?
Diyorsunuz ki: "2024 yılı için Bakanlığımıza ayrılan kaynak 622 milyar 513 milyon 444 bin lira." Bakan Mehmet Şimşek OVP kapsamında önümüzdeki üç yılda sömürüye doymayan sermayedarlara 8 trilyon 211 milyar TL muafiyet, istisna, indirim sağlayacaklarını açıkladı yani bir yılda sermayeye verilen teşvik size ayrılan kaynağın neredeyse 4 katı. Bakanlığınıza ayrılan kaynağınsa önemli bir kısmı yine kapitalistlerin cebine gitmek üzere ayrılmış durumda. Soruyoruz: Sadece yargı kararlarıyla tahsil edilen işçi alacaklarındaki vergi ve SGK primlerinin ne kadarını patronlardan tahsil ettiniz, tahsil etmediğiniz tutarlar ne kadar? Devlet, alacağı için işçiye gelince her kuruşuna kadar alınırken patronlara neden her konuda kıyak geçiyorsunuz? Diyorsunuz ki: "İşe yerleştirme hizmetleri, mesleki eğitim kursu, iş ve meslek danışmanlığı gibi hibe desteklerimizi sürdürüyoruz." MESEM'lerden işçi olarak gönderdiğiniz öğrencilerin ücretlerini, SGK primleri ve vergilerini sermayeden tek kuruş almadan İşsizlik Fonu'ndan karşılıyorsunuz, sermayeye bedava iş gücü sağlıyorsunuz. Soruyoruz: MESEM'lerde okuyan yüz binlerce gencin ucuza sömürülmesi istihdama katkı olarak övünülecek bir şey midir?
Yine sunumunuzda kadın emekçilerin adı dahi yok. Kadın emeği isimsiz bir şekilde tamamen sömürünün insafına terk edilmiş durumda. Ev içi bakımı kadınların üzerinden almak gibi bir derdiniz de yok. Kamu hizmetlerini arttırmak, kayıt dışıyla mücadele etmek, istihdamı yükseltmek yerine sosyal yardımlarla rıza üretmeye çalışıyorsunuz ve böyle bir bütçeyle övünüyorsunuz.
Diyorsunuz ki: "Deprem sonrasında işten çıkarmaları sınırladık ve sosyal güvenlik tedbirleri aldık." Bu da doğru değil. Tıpkı pandemi dönemi gibi, işçilerin tazminatsız işten atılmasına gerekçe yapılan kodlarla patronlar sayısız işçiyi tazminatsız işten attı. Deprem mağduru işçilerin çocukları ve çoğunluğu iş yerlerinden, devletten hiçbir ücret ve ödenek alamadı, işçilerin deprem ödeneklerine birçok iş yerinde patronlar el koydu.
Diyorsunuz ki: "Bakanlığımızın önemli çalışma alanlarından biri de iş sağlığını ve güvenliğini sağlamaktır." Peki, bu konudaki gerçekler ne söylüyor? İktidarınız boyunca iş cinayetlerinde 30.546 işçi hayatını kaybetti. Bu yılın ilk ayında 1.559 işçiyi kaybettik, bu dönemde "büyük Türkiye" "yerli ve millî ekonomi" gibi iddialarınızın altında iş cinayetlerinde emekçilere karşı açtığınız savaşın ağır tablosunu inkâr etmeye çalışıyorsunuz. Siz "Kaza, kader, fıtrat." diyorsunuz, bizler "Neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermayenin daha yoğun sömürü stratejisi." diyoruz buna.
Diyorsunuz ki: "Sendikalaşma oranını artırdık." Resmî verilere göre kayıtlı işçilerin sadece yüzde 15'i sendikalı, kayıtsız işçilerle bu oran yüzde 10'a düşüyor. Sendikalı kayıtsız işçilerin yanında 600 binden fazla işçi sendika üyesi olmasına rağmen toplu sözleşme haklarından yararlanamıyor. İş Kanunu'yla taşeron çalıştırma başta olmak üzere, esnek ve güvencesiz çalıştırmayı yasalaştırdınız. Kiralık işçilik ve özel istihdam bürolarıyla köleliği güçlendirdiniz. Sendikalaştığı için işten atılan işçi sayısını açıklayın, yasakladığınız grev sayısını açıklayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bayhan, ilave bir dakika süre veriyorum, toparlayın lütfen
İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Diyorsunuz ki: "SGK kapsamını genişleterek daha adil hâle getireceğiz." Altından ne çıkıyor? Kadınlarda 58, erkeklerde 60 olan emeklilik yaşının 65'e çekilmesi, emekçiden alabildiğin kadar prim al, emekçiye verirken verebildiğin kadar az ver sistemi çıkıyor. En az 7 milyon emekli yaşamak için hâlâ çalışıyor. İSİG Meclisinin verilerine göre 2013-2019 yılları arasında emeklilik çağında çalışmak zorunda kalan en az 1.925 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Peki, sonuç ne? 2024 bütçesinin genelinde olduğu gibi Bakanlığınızın bütçesinde de bütün kapılar besle sermayeyi, oysun işçinin, emekçinin gözünü anlayışıyla çalışmaktadır ve oraya çıkmaktadır. Övündüğünüz bu düzenin adı "vahşi kapitalizm" değilse nedir?
Emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için atılması gereken adımlar şunlardır: Asgari ücret 4 kişilik bir işçi ailesinin ihtiyaçları göz önüne alınarak belirlenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Yoksulluk sınırının altındaki ücretlerden vergi alınmamalı, insanca bir yaşam için düşük ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.