| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın milletvekili arkadaşlarım, Ekonomi Bakanlığının ve bürokrasimizin değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
Ben konuşmama başlarken iktidara, Hükûmete, iktidar partisi mensuplarına bir tavsiyem var: Genelde 2002'den bugüne mukayeseler yapılıyor, bazen hızını alamayıp "Cumhuriyetin başından bu yana işte yapılamayanları yaptık." vesaire deniyor. Ben şöyle bir tüyo vereyim ben Hükûmete: Mesela, Osmanlı'nın kuruluşuna kadar, hatta 1071'e kadar gitmenizde fayda var yani "1071'den bu yana en fazla duble yolları yaptık, tren yollarını yaptık..."
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Erkan Bey, ona biz "Yok." demeyiz 1071'e gidersen.
BAŞKAN - Canım, kıskanmayın, çalışın, sizin de olur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - 2071 perspektifi var biliyorsunuz ama bir taraftan da 2023 perspektifi hepten çökmüş, ona nasıl bir çözüm getirecekler bilemiyorum. Ona da inşallah beraber bir çözüm buluruz.
BAŞKAN - 2023'te tartışırız burada Sayın Bakanla.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Değerli arkadaşlar, ekonomideki yapısal sorunlar kök salmıştır, kronikleşmiştir. Hükûmet bu dönemde ancak pembe hikâyelerle kamuoyunu oyalama arayışı içerisindedir. Ancak, yine devletin resmî rakamları Hükûmeti tekzip etmektedir. Dış ticaret verileri ve 2023'e dair hedefler bu ortamda maalesef hayalden öteye de gidememektedir.
Ekonominin en önemli verilerinden birisi de, malumunuz, dış ticaret rakamlarıdır. Âdeta ekonominin gerçek yüzünü gösteren bir turnusol görevi de görmektedir. Ekonominin yapısal bozukluklarının izlerini bu dış ticaret verilerinde ve ekonominin genel yapısına etkisinde görmek mümkündür.
Eylül 2014 dönemine ait dış ticaret verilerine baktığımızda, Ocak-Eylül döneminde ihracat 118,5 milyar dolar, ithalat 179,6 milyar dolar ve dış ticaret açığı da 61 milyar dolardır. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 66'dır. Yine, bu dönemde ithalatın 131,6 milyar doları ara malı ithalatıdır ve diğer bir ifadeyle de bu toplam ithalatın yüzde 73,3'ü ara malı ithalatı olmuştur. Ve Türkiye ekonomisi üretebilmek için de ithal etmek zorundadır. Bu oran ülkemizin üretim için ne denli dışa bağımlı olduğunu, ithalata bağımlı olduğunu da göstermektedir.
Ara malı ithalatı ile tüketim malı ihracatındaki orantısızlık ekonominin kırılganlığını da göstermektedir. Eğer ara malı ithalatı ile imalat sanayi ihracatı birbirine yakın değerler içerseydi, o zaman güçlü bir ekonomiden bahsetmemiz, güçlü bir dış ticaret yapısından bahsetmemiz mümkün olurdu çünkü bu durum ucuz ham madde ithal edip onu işledikten sonra yüksek fiyatta tüketim ürünü olarak satabilme gücünü göstermek anlamına gelecekti.
Şimdi, bu tablo bize başka bir gerçeği daha gösteriyor, bu da ihracatın ithalata bağımlılığıdır. Biz ithal ettiğimiz ara malı kadar üretim ve ihracat yapabiliyoruz yani ne kadar ara malı ithal ediyorsak ancak o kadar üretim ve ihracat yapabiliyoruz. Sayın Bakan bize imalat sanayi ihracatımızda ara malı ithalatının payını içeren rakamlar verebilirse, bu hususu daha net değerlendirme imkânına sahip olacağız.
Mevcut üretim yapısında ihracatı artırdıkça ithalatın daha fazla artması kaçınılmazdır. Temel sorun ithal girdi kullanımıdır. İthal girdi kullanımının azaltılması için de üretimde ve döviz kuru politikasında yapısal önemli değişimler gerekmektedir. Oysa Hükûmetin ekonomi politikası üretime ve sanayiye dayalı bir ekonomiden ziyade, finans ekonomisiyle ve rantla büyüme yaklaşımını temel almaktadır ki, Hükûmetin bazı ekonomiden sorumlu bakanlarının açık, net bir şekilde ortaya koydukları da budur. Bu sorunlar da iç içe geçmiş durumdadır ve dış ticaret açığı da büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Biz her ne kadar ihracatımızı artırsak da ithalatımız daha büyük oranda bir artış ortaya koymaktadır.
Hükûmet genellikle -daha önce, biraz evvel de ifade edildi- hep ihracat üzerinde duruyor yani ithalat üzerinde durduğuna pek tanık olmuyoruz Hükûmetin oysa dış ticaret deyince ihracat, ithalat ve dış ticaret açığı veya varsa fazlası söz konusu olur. Dış ticaret açığının kaynağı olarak enerji ithalatını göstermek de yanlıştır yani âdeta bir bahaneye sığınır gibi Hükûmet sürekli enerji ithalatını sebep gösteriyor. Fakat, diğer bazı ülkelere baktığımızda bunun doğru olmadığını gösteren pek çok örnekler de var. Örneğin, Güney Kore enerji ihtiyacının yüzde 80'ini ithalatla temin ediyor ve aynı şekilde İrlandada enerji ihtiyacının yüzde 87'sini ithalatla sağlıyor. Yani, enerjiye bağımlılığı bizden çok daha fazla ülkeler. Türkiye'de bu oran yüzde 76, bizde daha düşük. Bu rakamlara göre, İrlanda ve Güney Kore Türkiye'den daha fazla enerji ithalatına bağlı durumda olmasına rağmen bu iki ülkenin dış ticaret açığı yoktur hatta Güney Kore'de dış ticaret fazlası söz konusu. Neden bu iki ülke enerji ithalatına bağımlıyken dış ticaret açığı vermiyorlar? Cevabı bu iki ülkenin üretim yapısında buluyoruz. Bu iki ülke Türkiye'yle kıyaslandığında, enerji dâhil tüm o girdileri kullanarak daha fazla katma değer üretebilmekte ve ihracat yapabilmektedir. Burada sorun enerji ithalatı değildir, önemli olan bu enerjiyi nasıl kullandığımızdır.
Türkiye açısından dış ticaretteki en önemli sorunlardan birisi, kendi sahip olduğu ham maddeyi işleyip satması yani hem çiftçiye hem istihdama ve sanayi üretimine destek vermek yerine direkt ham maddeyi satması ve daha sonra işlenmiş olarak ithal etmesidir. Ve bir diğer husus da ara malı ithalatını çok yüksek seviyede gerçekleştirmesidir.
Tabii, bu konuya daha da devam edebiliriz yalnız sürenin de elverdiği ölçüde bu bahsi burada kapatıp şu Orta Vadeli Programla ilgili bütçenin genelinde, Hazineyle ilgili görüşmelerde dile getirdiğim ve Orta Vadeli Program'a yaptığım atıfları Ekonomi Bakanlığından devam ederek konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Yarın da Kalkınma Bakanlığının bütçesi var, oraya da söyleyecek bir şeyler kalsın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Var, o çok. Yani, Sayın Başkan, şu Orta Vadeli Program'da kaç sayfa bakalım, hepsi derkenardır bunların, kenar notları dolu. Yani, zamanımız da olmadığı için ayrı bir metin hâlinde...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Destan yazarız destan, siz rahatsız olmasanız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Âdeta hakikaten bir ekonomi destanı gibi anlatabiliriz.
Şimdi, kaldığım yerden devam ediyorum. Sayfa 9...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Recai gibi kıdem tazminatını alamayan mali müşavir değil o.
BAŞKAN - Öyle mi? Aldı kıdem tazminatını.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -Sayın Başkan, Sayın Bakan, "Ödemeler Dengesi" başlığı, madde 60.
BAŞKAN - Sayın Akçay, ben bir durdurayım sürenizi.
Bakın, Sayın Recai Berber yokken burada laf atıyorsunuz, olmuyor yani.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Bir şey demedim ki, kıdem tazminatı alamamış dedim.
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Şimdi bu 60'ıncı maddede diyor ki: "Program döneminde yıllık ortalamada reel olarak ihracatın yüzde 8,4, ithalatın ise yüzde 7,6 oranında artacağı tahmin edilmektedir." Şimdi, 2014'te kur yüzde 30, ihracat da yüzde 5,7 artmış. Bu dikkat çekici bir husustur.
Şimdi, madde 75'te "Temelinde şeffaflık, hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü ilkeleri esas alınmaya devam edilecektir." diyor ancak Sayıştay denetimine ve Sayıştay raporlarına ilişkin hususlar bunların düzgün olmadığını, şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten son derece uzak olduğunu göstermektedir.
Yine "Yurt içi üretim gücü, enerji ve ulaşım gibi alanlarda üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik tedbirler uygulamaya konulacaktır." deniyor. Bunlar çelişkilidir. Elektrik ve doğal gaza zam yaptınız, üretim maliyetini nasıl düşüreceksiniz? Yani, üretim maliyetini artıran tedbirler getirdiniz. Elektrik ve doğal gaza zam yaptığınıza göre, üretim maliyetini nasıl düşüreceksiniz? Herhâlde istihdamı ucuzlatmayı düşünüyorsunuz.
"Ekonominin enerji yoğunluğunu azaltmak üzere, enerji verimliliğine yönelik özel tedbirler alınacak." Nasıl tedbirler alınacak? Yani bunu programda göremiyoruz. Acaba ek vergi mi gelecek, ne yapılacak?
Hakeza, "İmalat sanayisi başta olmak üzere, yeni yatırımların gerçekleştirilmesi, ihracatın artırılması ve teknolojik gelişme için mevcut teşvik politikaları etkin şekilde uygulanacak, ihtiyaçlara göre yatırım teşvik sistemi gözden geçirilecektir." dilek ve temennisi var. Teşvikler arttı ancak büyüme, istihdam ve yatırımlar maalesef düşmüştür. Demek ki siz etkin bir teşvik sistemi kuramadınız ve bize de bir düzenleme etki analizi getirmediğinizi de iyi hatırlıyorum. Bu teşvikle ilgili düzenlemelerde ısrarla yani ne getirecek, ne götürecek bunun bir hesabını ortaya koyun dememize rağmen bu düzenleme etki analizlerini getirmediniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akçay, lütfen son cümlenizi alayım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - ...teşvikleriniz de işe yaramamaktadır. 2015 programında da buna ilişkin devletin resmî bilgileri, tabloları da mevcuttur, onlara da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.