KOMİSYON KONUŞMASI

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce gerçekten birtakım ifadeleri hayretle dinledim çünkü burada bir "Alis Harikalar Diyarında" tablosuyla karşılaşacağımı gerçekten bilmiyordum gelirken. Biliyor olsaydım... Geçen hafta Genel Kurulda bir fotoğraf gösterdim yani öyle işte, laboratuvarlar, atölyeler, tesisler, böyle her şey konfor alanı son derece yaygın Türkiye'de. Öyle bir şey yok yani Tekirdağ'da bile, hemen işte, İstanbul'un dibinde -fotoğrafını geçen hafta gösterdim- 4 tane okul tek okul binasında eğitim görmeye çalışıyor; bizim gerçeğimiz bu. Şimdi, bu gerçekle yüzleşmezsek, inkârla çözemeyiz. Çözebilmek için hep birlikte uğraşıyoruz burada. Birçok tartışmada atıf yapılıyor ihtiyaçlar hiyerarşisine, en dibindeyiz. Yani günlerdir buradaki birçok konuda dönüp dolaşıp aslında temel olarak sadece barınmayı yani en temel insani ihtiyaçları ya da anayasal hakları bir yüksek hedef gibi konuşuyor olmak bile ya da bunları yapabilmiş olmayı çok büyük bir başarı gibi konuşuyor olmak bile aslında ne kadar içler acısı bir durumda olduğumuzun göstergesi bence. İddia edilen hizmetlerin birçoğu yapılmıştır ama bu Türkiye genelinde yaygın bir konfor alanı olduğu anlamına gelmez. Dediğim gibi, gerçeğimizle yüzleşmeden sonuç alamayız.

Birçok veri zaten sabahtan beri tekrarlanıyor, aynı şeyleri söylemeyeceğim, işte, yurt kapasiteleri, üniversiteli işsizlik oranları, uyuşturucuya başlama yaşının hangi seviyelere indiği vesaire ama benim için gerçekten önemli olan bir veri var Sayın Bakan: 28'inci Yasama Döneminde sadece bizim partimizin milletvekillerinin sadece sizin Bakanlığınızı muhatap olarak verdiği 32 tane soru önergesi var. Sadece 7 tanesini cevaplandırdınız, yüzde 22 yani cevaplandırma oranı. Şimdi, bizim hem gençlerle ilgili hem de sporla ilgili meselelere olan mesafenizi ölçebileceğimiz milletvekilleri olarak tek araç soru önergeleri. Dolayısıyla, bunun üzerinden yani buna verdiğiniz cevaplar üzerinden değerlendirme yapabiliyoruz ve maalesef oran bugün için bu seviyede.

Yine, çok adı anıldı ama bir kez de ben sormak istiyorum çünkü çok önemsiyorum. Bir yılı geçti, kaldığı yurtta cemaat derslerine katılmadığını kendi beyanıyla ortaya koyarak intihar eden Enes Kara'nın ölümünden bu yana geçen bir yılda ben onun gibi çocukların sessiz çığlıklarını duyabilir hâle getirmek için ne yaptığınızı bilgi olarak -gerçekten, polemik olsun diye değil- öğrenmek istiyorum. Kamu kaynakları neden devlet yurtlarının inşasına değil de özel yurt yapan vakıf ve derneklere aktarılıyor? Bu nevi yurtların tedrisatının nelere mal olduğu konusunda FETÖ yeteri kadar ibretlik bir tecrübe değil mi aslında hepimiz için?

Bugün yine çok andık Zeren Ertaş'ı. Şu anda Ardahan'da 800 Zeren'i birden kaybetme tehlikesiyle aslında karşı karşıya olduğumuzu biliyor musunuz, farkında mısınız? Basına defalarca yansıdı. Oradaki yurdu yapan, inşaatı yapan firmanın sahibi bizzat "Bu binayı ben yaptım ama bina yıkılabilir." diye kendi kendisini ihbar etmişti; hem CİMER'e bilgisini vermişti hem savcılığa başvurmuştu, "Malzemeden çaldık." diye kendisi yani inşaatı yapan firmanın sahibi itiraf etmişti. Denetimin sahte numunelerle yapıldığını da itiraf etmişti. Buna rağmen gerçek bir denetim yapılmadığını da itiraf etmişti. Şimdi, bu gerçek denetim yapılmazsa orada yüzlerce öğrenci Zeren'in kaderiyle hatta gerçekten çok trajik bir sonla karşı karşıya gelebilir en küçük bir deprem anında. Dolayısıyla bu konuyu ben bir kere daha gündeme getirmek, dikkatinizi çekmek istiyorum.

Aydın'daki faciayla ilgili olarak da Ümit Hocanın dediği gibi, yani son bakım gerçekten 16 Ekim 2023'te yapıldıysa daha da büyük skandal olduğunu düşünüyorum. O zaman, şu anda kaç şehirde, kaç okulda, kaç yurtta bakımının yapıldığı varsayılan ya da güçlendirilmesi yapıldı varsayılan ya da denetiminin yapıldığı varsayılan ama güvensiz koşullarda hizmete devam eden bina var? Kaç öğrenci daha tehdit altında? Bunu öğrenmek durumundayız. Olayın adli makamlara yansımış olması bizim açımızdan çok yüreğimize su serpemiyor maalesef çünkü işte iliksiz cübbelerinde, biliyorsunuz, yani sanal düğmeler arayan yargı mensuplarının olduğu bir adli iklimdeyiz. Dolayısıyla ben sizden Bakan olarak çok rica ediyorum bu davaya ailenin yanında müdahil olmanızı ve emsal olmanızı bundan sonraki süreçlerle ilgili olarak.

Yine uyuşturucuyla mücadelede de yani sizin Bakanlığınızın zaten sadece sorumluluğu değil işte, İçişlerini de kapsıyor, Adaleti de kapsıyor, Sağlık Bakanlığını da kapsıyor ve bu Bakanlıkların bazı kuruluşlarında da bir temizlik yapmayı da gerektiriyor. Bu temizliğe de öncü olmanızı gerçekten bu anlamda da rica ediyorum sizden.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Hamşıoğlu, teşekkür ediyorum.

Kayıtlara geçsin son sözleriniz.

Buyurun.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Söyleyecek çok şey vardı, ricalarla geçiştirdik.

Teşekkür ediyorum.