Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 08 .11.2023 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Allah'a sonsuz şükürler olsun, AK PARTİ kurulduğu günden bugüne hem son dönemde Cumhur İttifakı'yla beraber ortaya koyduğumuz mücadele hem de onun öncesinde ortaya koyduğumuz mücadele Türkiye'de bütün alanlarda kendini hissettirmiş ve ülke her aşamada, her anlamda iktidardan önceki hâlin çok daha ötesine geçmiştir. Bu, işin sadece ekonomik tarafıyla ilgili değil toplumsal huzurla ilgili olarak da geçmiştir. Bu, kardeşlik hukukunun geliştirilmesiyle ilgili olarak da çok daha ileri noktalara gelmiştir. Bu, dün sokaklarında yürünemeyen, caddelerinde gezilemeyen şehirlerde çok daha yaşanabilir hayatla karşı karşıya olma güzelliğiyle beraber de yine hakeza ortaya çıkmıştır; bu, eğitimden güvenliğe, sosyal yaşamdan ekonomiye kadar her alanda kendini ciddi anlamda hissettirmiştir.
Tabii, bu süreçler içerisinde eksik olan işler ve daha güzel yapılması gereken işler olmamış mıdır? Elbette olmuştur. Muhalefet bunları konuşsun, belki dile getirsin, bir farkındalık oluştursun diye bekliyoruz ama bizim arkadaşlarla yaşadığımız temel problem şu: Şimdi, önce bir doğru cümle kuruyorlar, cümleyi bir tarafından... Evet, o cümleye baktığınızda bir yerden bir doğruluk yakalanıyor ama o yakaladıkları doğruluğun üzerine öyle bir imaj inşa ediyorlar ki sanki bu ülkede herkesin özgürlük alanı, gösteri ve eylem hürriyeti, köyüne gitme, sokağına gitme, memleketine gitme hürriyeti, her şey ortadan kaldırılmış, perperişan bir memlekette yaşıyormuşuz gibi bir imaj çizmeye çalışıyorlar; temel problem bu.
SERHAT EREN (Diyarbakır) - Aynen öyle.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar bu problemi aşmadığı müddetçe yani ideolojik yaklaşımlarıyla Türkiye'deki meseleleri değerlendirmekten vazgeçmedikleri; takma gözlüklerle kendi memleketindeki hadiselere, insanlara, kurumlara bakmaktan vazgeçmedikleri müddetçe baktığınız bütün fotoğraflarda çok farklı bir şey göreceksiniz, çok farklı şeyler anlatacaksınız ve bu tarafı ve bu tarafın arkasında duran siyaseti, kitleleri ve milleti ikna etmek gibi bir kabiliyeti asla elde edemeyeceksiniz, bunun altını çizmek istiyorum.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Biz yaşadığımız şeyleri ifade ediyoruz, gözlük takmıyoruz biz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu üslubu kabul etmiyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ne varmış üslupta, neye itiraz ediyorsunuz?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, partilere yönelik saldırılardan bahsediliyor, zannediyorsunuz ki devlet öyle bir imaj...
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Gözlük takıyormuşuz biz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hakaret mi ediyor, küfür mü ediyor?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, doğru, partiye bir saldırı oldu mu? Doğru, oldu. İzmir il teşkilatlarında, hiçbirimizin...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temelli, sözcülere söz veriyorum.
Sayın Yegin, devam edin. Sayın Kırkpınar, müsaade edin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...tasvip etmediği, hepimizin kınadığı, hepimizin hüzün duyduğu, üzüntü duyduğu, hepimizi inciten bir saldırı oldu ama sanki devlet eliyle, organize bir şekilde ve yalnızca onlara saldırı varmış gibi bir söylem içerisine giriyorlar. Bir doğruyu bir yerden yakalayıp onun üzerine koca bir yanlışlık inşa ediyorlar, bu doğru bir şey değil. Siyasi partilere memleketin her zamanında, her döneminde, her yerinde saldırılar olmuştur, olacaktır. Kimi zaman kendini bilmezler saldırmıştır, kimi zaman farklı niyetlerle saldıranlar olmuştur...
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Niyeyse raporlular saldırıyor bize, ne hikmetse yani hiç akıllı olan saldırmıyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, rica ediyorum, aradan sonra devam edeceğiz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kimi zaman kumpas maksadıyla, ülkede karışıklık, kaos çıkartmak maksadıyla saldırtanlar olmuştur. İşte, buyurun, daha son seçimlerde bizim Adana il teşkilatımıza, farklı il teşkilatlarımıza silahlı saldırılar oldu. İşte, bizim Dicle İlçe Başkanımızı öldürdüler, şehit ettiler.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İyi bir şey mi bu?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, iyi bir şey olduğunu kim söylüyor? Tam olarak söylediğimiz bu işte.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Allah Allah, dile mi getirmeyelim?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Aslında hepimizi ilgilendiren, aslında hepimizin canının acıdığı konuları sanki -devlet, İçişleri Bakanlığı, MİT, İstihbarat, Dışişleri, Genelkurmay- bir devlet aklı oturmuş "Ya, biz bunları nasıl şöyle..." Böyle bir mantıkla sunup buradan bir kin, buradan bir nefret, buradan bir düşmanlık, buradan bir kötülük üretmeye çalışılıyor.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Kim böyle bir şey konuşmuş? Sayın Konuşmacı, Sayın Hatip, suçluyorsunuz. Kim böyle bir şey söyledi burada?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz bunları gerçekten doğru bulmuyoruz.
Şimdi, belediyelerine soruşturma açıldığından bahsetti başka bir grup. Doğru, evet, bir doğru oradan yakaladılar ama oradan öyle bir yanlışlık inşa ediyorlar ki sanki sadece kendi belediyelerine soruşturma izni veriyormuş İçişleri Bakanlığı. Belki Sayın Bakan konuşmasının sonunda oraya da girer, belki açıklar da... Geçen gün SGK mevzusu olduğu zaman demişlerdi ya hani "SGK bugüne kadar hangi AK PARTİ'li belediyeye haciz yollamış?" Bakan, o bir tane örneğe karşılık onlarca AK PARTİ'li belediyeyi örnek saydığında mahcup olmamışlar ki bugün gelmişler İçişleri Bakanımıza "Siz sadece AK PARTİ'li belediyeleri kolluyorsunuz, onun dışındaki bütün muhalif belediyelere soruşturma izni veriyorsunuz." diyorlar. Bakan açıkladığında belki o gün utanıp mahcup olmamışlardı. Evet, yerin dibine girmesinler ama bugün utanıp mahcup olsunlar istiyoruz, bir daha böyle şeyler yapmasınlar.
SERHAN EREN (Diyarbakır) - Daha üç gün önce Diyarbakır Bağlar Belediyesi Başkanı suçüstü yakalandı, görevden aldınız mı?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, lütfen...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bir doğrudan başlayıp koca bir yalan inşa etmek, koca bir yalan inşa etmek... Toplantı, gösteri, yürüyüş konuları... Bunları duyunca zannedersiniz ki bu ülkede hiç kimse devlete, kurumlara veya başka bir şeye itirazı için sokağa çıkıp -devletten, valilikten, kaymakamlıktan, izin alınması gereken yerlerden izin alarak- hiçbir toplantı, gösteri, konser, organizasyon yapamaz; öyle bir imaj çiziliyor.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Evet öyle, evet öyle.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, engellenenler olmuştur, doğrudur. Bak, bir tane doğruyu yakalayıp o doğrunun üzerinde kocaman bir yalan inşa etmek, bir imaj ortaya koymak, bu ülkeyi dışarıda mahcup edecek bir şey inşa etmek; temel problem bu.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Yalan inşa etmiyoruz, gerçekleri söylüyoruz.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bunların hepsi hakikat.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim karşı çıktığımız şey bu.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bir saniye, ilave sürece vereceğim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu ülkede kanunun, nizamın, mevzuatın uygun verdiği çerçevede ve ölçekte...
(Gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, lütfen...
Bakın, Sayın Yegin'den sonra Ünal Karaman Bey'e -özel bir işi var- bir beş dakika verip kapatacağım yani toplantıya ara vereceğim. Bakın, ihtiyaç duyulması hâlinde, talep etmeleri hâlinde sadece sözcülere bir izahat için söz veriyorum. Eğer müsaadeniz olursa Sayın Yegin meramını ifade etsin, sonra ihtiyaç olursa söz vereceğim.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Meram değil, sürekli "Yalan uyduruyorsunuz." diyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Efendim, kanun hepimizi kapsar. Ben de bir yerden izin almadan gösteri yapmaya kalkarsam bu Bakanlık beni de engeller.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - İzne gerek yok, 2911'de izne gerek yok.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz de bir yerden izin almadan gösteri yapmaya kalkıp hele bir de vandallığa varmaya kalkarsak bu Bakanlık -engellemenin ötesine de geçiyorum- bizi de durdurmak zorundadır.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Anayasa Mahkemesinin kararları var, Anayasa hak vermiş bize.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kimsenin sınırsız bir hürriyeti, bir özgürlüğü yok; sınırlar hepimiz için ve o sınırları korumakla mükellef olanlar da onlar. Vandallık yapanlar da yarın başına bir şey geldiği zaman... Dönüp Bakanlığa "Niye mani olmadınız? Niye bunu önlemediniz? Gücünüz var, kolluğunuz var." demeyi biliyorsunuz başınıza bir şey geldiği zaman.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Sen yazmışsın, "Potansiyel tehdit varsa can ve mal güvenliğini koruyacağım." diyorsun.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla yasayı, hukuku uygulamakla sorumlu olan yer orası. İzin alırsanız... Zamanında, vaktinde izinlerini, müracaatlarını yapan herkese bildiğim kadarıyla izin veriliyor, bunda bir problem yok. İşte, bir meselenin üzerine koca bir yalan inşa etmek.
Şimdi, başka bir yalan inşa etme daha: Evet, biz FATF tarafından gri listeye alınmıştık. Bu gri liste meseleleri burada konuşuldu daha önce bütçede ve üstelik kaçakçılık, uyuşturucu, kara paranın aklanması meseleleri üzerinden muhalefet imajlandırmaya çalıştığında -Sayın Tiryaki de buradaydı, siz de buradaydınız- izah ettik, dedik ki: "Ya, burada bir kanun değişikliği yaptık, FATF burada kara para aklama merkezi olduğu için değil kara parayla ve bu tarz finansmanla mücadelede mevzuatımızdaki bazı özel tanımların bu mücadele kapsamında -Vergi Usul Kanunu'nda değil- tanımlanmış cezalar olarak kanuna dercedilmesi gerektiğiyle ilgili eksik bulguları var; bunları tamamlamamız gerektiği için 27 Temmuz 2023'e kadar bu kanunları yaptık." Burada izah ettik. Tiryaki "Evet, doğru, yaptık." dedi. Şimdi, bugün gene o gruptan da bu gruptan da işte, bilmem, ülke uyuşturucunun cenneti olmuş; yok, işte, gri listeden çıkartmak gerekiyormuş, bilmem ne. Yani ısrarla ülkenin imajını bozma çabaları, ısrarla "Bu ülkede her şey kötü yapıldı bugüne kadar, bundan sonra da kötü yapılmaya devam ediliyor, edilecek." Ve bir doğru üzerinden koca bir yalan. Doğru ne? Evet, biz FATF'nin bazı yükümlülükleri yerine getirmek üzere gri listeye çektiği bir ülkeydik, bu doğru ama yanlış olan, üzerine inşa edilen kocaman yalan; bu ülkenin FATF tarafından uyuşturucuyla mücadele edilmeyen, kara para aklanan bir merkez olması değil usul cezaları veya tanımlamalarla ilgili mevzuatsal eksikliklerdi ama koca bir yalan inşa etmeye devam ediliyor.
"Kolluk güçleri suç işleyebiliyorlar..." Soruyoruz: "Neden yapıyorsunuz?" "Kaymakamın talimatı var, valinin talimatı var." Olabilir, kamu görevlisi de hata yapar, kaymakam da hata yapar, vali de hata yapar. Hata yapanın üzerine Bakanlık gitmiyorsa sorun hesabını kardeşim. Polis de hata yapar, polis de yolsuzluğa bulaşır, siyasetçi de yanlış yapar, öğretmen de öğrencisine zulmeder. Maalesef tarihte hastasını ameliyat ederken organını çalan doktor da duyduk, gramdan çalan fırıncı da duyduk. Her meslekte, esnafından sanayicisine, oradan buraya herkeste işini yanlış yapan spesifik örnekler, tipler çıkar. Şimdi, ondan dolayı ne yapacağız? Bütün o meslek erbabını, bütün doktorları, bütün polisleri, bütün valileri, kaymakamları yanlış yaptı diye hepsini -yanlış yapan insanlar olarak- ortadan mı kaldıracağız? Ya, ne yapacağız? Bununla mücadele edilmiyorsa sorun, deyin ki kardeşim: "Adam yanlış yaptı, mücadele etmiyorsun."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, ilave bir dakika süre vereceğim, toparlayın lütfen.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok kesildiği için bir dakikadan fazla verirseniz sevinirim.
Toparlayayım, bir sürü şey var ama iki şey söyleyip bırakacağım.
Bakın, güvenlik ve özgürlük dengesi, yıllardır bunu söyledik. Biz özgürlüğü güvenliğe feda edemeyiz, yıllarca böyle siyaset yaptık, aynı siyaset üslubumuzla devam ediyoruz ama birilerinin de özgürlüğü marjinalleştirerek, hukuku marjinalleştirerek bu ülkede kaos oluşturmasına, güvenliği bozmasına müsaade etmeyeceğiz Allah'ın izniyle. (HEDEP sıralarından gürültüler) Kim olursa olsun etmeyecek, bugünkü de etmeyecek, dünkü de etmedi, ondan önceki de etmedi, ondan önceki de etmedi, bugünden sonrası da etmeyecek; bu bizim ana politikamızdır.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Lütfen...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, bitiriyorum, son cümle.
Önceki bakanlıkların bütçelerinde de geldiniz gittiniz "Soylu" dediniz, bugünkü Bakanlığın bütçesinde de durmadan "Soylu" diyorsunuz. Evet, Soylu fitnenin sadece asayiş yönüne değil ideolojik yönüne de baskı yapmış bir adamdı, üzerine gitmiş bir adamdı. Canınızı o kadar acıtmış ki hâlâ unutmadınız, unutamayacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (HEDEP sıralarından gürültüler)