KOMİSYON KONUŞMASI

ELİF ESEN (İstanbul) - Değerli Başkan, Kıymetli Komisyon üyeleri ve kıymetli katılımcılar; ismim Elif Esen, DEVA Partisi İstanbul Milletvekiliyim.

Öncelikle, biz de, bu Fonu çok önemsediğimizi elbette belirtiyoruz. "Aile ve gençlik" ülkemizin çok önemli konularının başında geliyor elbette. Bu Fonun bu kanun teklifinin amacı olarak ifade edilen de aile müessesesinin desteklenmesi, güçlendirilmesi, gençlerin sosyal risklere karşı korunması ve gelişimleri ile girişimlerine destek sağlanması ve bu kaynağın oluşturulması, yönetilmesi, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması olarak ifade ediliyor. Yani sadece evlilik değil, geniş bir kapsam ifade edilmiş; çok da kıymetli. Elbette tüm bu konular toplumun yapı taşı olan ailenin ve gençlerin güçlendirilmesiyle ilgili ve bizim de üzerinde hassasiyetle durduğumuz, sahiplendiğimiz ve gerçekçi çözümler geliştirdiğimiz önemli bir konu ancak unutulmamalıdır ki beklenti oluşturmak ve gerçekleştirebilmek de bu kadar önemli. Aksi takdirde destek olmayı bırakın, hayal kırıklığına ve yıkımlara da sebep olunabilir. Doğal olarak bu amaçlara yönelik gerçekleştirilecek bütçe de sağlıklı bir şekilde hesaplanmalı ve sağlanmalıdır. Tam da bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2022-2028 Stratejik Planı'na baktığımızda, bu planda yer alan amaç ve hedeflere baktığımızda bu kapsamda programların ve alt programların olduğunu görüyoruz. Program başlıkları arasında tam da bu Fonun amaçlarını gerçekleştirebilecek başlıklar zaten mevcut. Bu başlıklardan şöyle birkaç tanesini burada saymak istiyorum. Zaten bu stratejik plana ayrıntılı bakıldığında yoksullukla mücadele kısmında da üstteki amaca hizmet edecek maddeler bulunmakta ama ilk olarak aileyle ilgili olan maddeler arasında bireyin, ailenin ve toplum yapısının korunması ve güçlendirilmesi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin geliştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması, barınma, bakım, psikososyal destek ve rehabilitasyon hizmetleri, sosyal yardımlara ve sosyal hizmetlere erişimin kolaylaştırılması, hizmet kalitesi ve kapasitesinin artırılması başlıkları program başlığı olarak zaten var ve bunlara bir bütçe de ayrılmış. Yine bu bahsettiğim -tekrar ifade edeyim- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2022-2028 Stratejik Planı'nda yer alan amaç ve hedefler.

Peki, On Birinci Kalkınma Planı'na bakalım. On Birinci Kalkınma Planı'nda da konuyla ilgili temel politikalar ve öncelikler yine oluşturulmuş ve orta vadeli programa da benzer bakış açısıyla yansıtılmış. Bu faaliyetler düzeyinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2022 yılı ödenek ve harcama verilerine baktığımızda ise program sınıflandırmasına göre ayrılan ödenekler ve yıl sonu toplam ödenek farkları yani gerçekleşmeleri arasında artan, hem de çok ciddi miktarlarda, milyarlarca lira artan bütçeler olmasına rağmen bu gerçekleşmelerin de devlet kaynaklarından bütçe ayrılarak sağlandığını görüyoruz. Bakanlık oluşturacağı program ve projelere bütçe sağlayarak aslında Fonla yapılması planlanan tüm bu çalışmaları hayata geçirebilecekken neden böyle bir Fonun oluşturulmasına ihtiyaç duyulduğunu açıkça merak ediyoruz ve cevaplanmasını rica ediyoruz.

Yine yönetim kurulundan bahsediliyor. "Yönetim kurulu, Fondan kaynak aktarımı yapılacak projeleri, aktarılacak kaynak tutarını, harcama programlarını belirlemeye yetkilidir." deniliyor; güzel. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla nasıl bir eş güdüm sağlanması ve yukarıda bahsettiğim hangi alt program ve programların desteklenmesi planlanıyor, nasıl bir bütçe eş güdümü sağlanacak; yine bunu da merak ediyoruz. "Fon tarafından aktarılan tutarların mevzuata uygun, etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin sorumluluk ilgili kurum ve kuruluşlara aittir." deniliyor. Bir Fon verildikten sonra, verilen kurum ve kuruluşlara devredildikten sonra nasıl kullanıldığının, etki ve verimlilik analizlerinin takip edilmesi gerekir. Bu sayede başarı sağlanan projelerin sürdürülebilirliği, Fon aktarımının sağlanması da sağlanabilir ancak bunun tam tersi de olabilir yani verdiğiniz fon verilen kamu kurum ve kuruluşlarında doğru ve gereğince harcanmadığı takdirde de o zaman bunun mükerrerliğinin de engellenmesi gerekir; bu da yine önemli bir husus olarak önümüze çıkıyor.

Bir diğer konu da gençlere yuva kurmak için destek sağlanması konusu elbette çok önemli ve desteklenmesi de fayda sağlayacak bir alan çünkü en başta da belirttiğimiz gibi, aile toplumun temelini oluşturur, yapı taşıdır. Biz de politika ve eylem planlarımızda yoksul ailelerin, kadınların, çocukların, gençlerin desteklenmesi üzerine pek çok çözüm önerisi geliştirdik. Bu zor ekonomik şartlarda ve derinleşen yoksulluk tablosunda hem bugünü rahatlatacak hem de geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacak kalıcı ve sürdürülebilir desteklere ihtiyaç duyuluyor. Bu noktada da en önemli konulardan biri kredi açılacak gençlerin iş sahibi olması ya da istihdam desteğiyle güçlendirilmeleridir yoksa bugünün şehir hayatında ne kiraya ne de ev kurmaya yetecek miktarı sağlayabiliriz. 150 bin verdik, evlendiler; ailenin ayakta kalmasını sağlayacak, güçlendirecek, ekonomik sürdürülebilirliğini sağlayacak koşullar gereklidir. Bunun için de istihdam önceliklidir. Bu gençlerin bu krediyi aldıktan sonra geri ödemelerinin garanti altına alınması gerekir yoksa bu gençleri bu hayalle biz kredi almaya yönlendirirsek kredi geri ödenemediği takdirde sosyal yardımlara muhtaç yeni aileler oluşturmuş oluruz ve bu gençlerin de geleceğe umutla bakmalarının da önüne engel olarak biz bu Fonla çıkmış oluruz. İş kurmaları için de ayrıca ne tür desteklerin sağlanacağının da ayrıntılarıyla belirtilmesi gerekiyor. Bu kredilendirme işlemi aslında devlet bankalarından kolaylıkla da yapılabilecek bir işlem. Yani devlet bankaları aracılığıyla devletin sübvansesi, destekleriyle bu kredi sağlanabilir ve bu sübvanseyle aslında çok daha geniş kitlelere, çarpan etkisi sağlayacak, bu projeyi büyütecek kitlelere, gençlere ve ailelere ulaştırılabilir. Niçin böyle bir Fonla kısıtlı kaldı? Çok daha fazla sayıda gence ulaştırılabilirdi.

Seçim öncesinde vaatler arasında yer alan ve basından da sıkça duyduğumuz aile ve gençlik bankası kurulması konusunun Fonla ilişkisi var mıdır varsa nasıl bir ilişkisi vardır? Çünkü isimler çok örtüşüyor ve kafa karışıklığına sebep olan da bir alan. Çok yakın zamanda, 6 Kasımda Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Gaziantep'teki konuşmasında yine konuyla ilgili "banka" olarak ifade etmiştir. Bu kadar önemli bir konuda "banka" mı "fon" mu muğlaklığı, bu fonun hazırlığında biraz hazırlıksız ve çalakalem hazırlık yapıldığı algısını da ne yazık ki oluşturmaktadır. Bakın, biz bile sorularımızda "Bölge farkı var mı?" "Deprem bölgesi mi?" "Yaş farkı var mı?" "Şu yaş olsun, bu yaş olsun." diye burada bile konuşuyoruz oysaki bunun da netleşmesi gerekirdi.

Genel gerekçe içinde gösterilen "gençlerin ve ailelerin sosyal risklere karşı korunması" ifadesi "sosyal risk" kavramı son derece ucu açık, afaki bir ifadedir. "Sosyal risk"in tanımı ve kapsamı netleştirilmeli ve istismara açık bir ifade olarak başka riskler oluşturmamalıdır. Aslında gençlerin karşı karşıya olduğu bağımlılıklar, işsizlik, çocuk işçiliği, çocuk annelik, yurtsuzluk, insan onuruna yaraşır yaşam koşullarına erişememe, ev gençliği, uyuşturucu, geleceğe dair hayal kuramama ve umutsuzlukla hayatından bile vazgeçme gibi riskler bu sosyal riskler arasında yer alacak mı? Gençleri riskler karşısında koruyan ailedir ama ona sosyal fayda sunan, gelecek vizyonu yaratan, iş alanları açan, eğitim fırsatları sunan devlettir ve bu fonlar bu amaçla kullanılmalıdır. Sosyal fayda odaklı planlamalar yapılmalıdır. Dünyadaki yatırım fonlarının amacının bir borçlanma mekanizması kurmak değil, mevcut zenginliği ve kaynakları gelecek nesillere aktarmak olduğu bilinir. Ancak ülkemizde, Türkiye'de yapılan genellikle bugünkü harcamayı finanse etmek olarak karşımıza çıkıyor ne yazık ki.

Fon yönetimine verilmiş herhangi bir çerçeve, sınırlama, koşul yok. Bu "Fon yönetimi ne isterse yapar." anlamına mı geliyor? Bu fon gelecek nesilleri koruyabilecek mi, etkinliğe sahip olabilecek mi? Fon kurma ve yönetme kabiliyeti sorunlu, hatta sabıkalı bir ülke olarak geçmişte pek çok kurulan ve kapanan fonlar olduğunu biliyoruz. 2001 yılında kapanan çok sayıda fon olmuştur. Günümüzde devam eden 5-6 adet fon bulunmaktadır ki belki de en sorunlulardan biri de Varlık Fonu olarak projelendirilen ancak yıllar içinde doğru yönetilmeyerek gelecek nesillerimizi bile borçlandıran ve âdeta ismi "yokluk fonu" olarak anılan fondur. Bu noktada kurulan fonları doğru yönetememiş ve amacı dışında kullanmış bir ülke olarak yeni bir fonu kurmak ve onu yönetmek konusundaki muğlak ifadeler çok sayıda soru işaretini de beraberinde getirmektedir.

Son olarak vatandaşın önemli ölçüde çıkarlarını ilgilendiren böyle devasa bir kamu operasyonunda atılacak adımların şeffaf ve hesap verilebilir olmasını bekliyoruz. Bu anlamda önemli bir konu da elbette denetim. Bu konudan hiç bahsedilmiyor. Fona aktarım ve harcamasına dair denetim nasıl sağlanacak? Sayıştayın denetimleri ve raporları görmezden gelinirken Fona nasıl güven duyacağız? Fonun üç yıllık strateji yatırım planı hazır mı, açıklanacak mı, değilse gerekmeyecek mi böyle bir açıklama?

Aslında notlarım var ama daha da uzatmak istemiyorum.

Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.