KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, katil İsrail devleti tarafından Gazze'de yapılan soykırıma değinmek istiyorum. Gazze dünyada en kısa sürede en fazla çocuğun öldürüldüğü yer oldu. Çocukların oyun alanları, parkları maalesef mezarları hâline geldi. Basına yansıyan bilgilere göre öldürülen çocuk sayısı 4 bini geçmiş durumda. Dünyanın gözü önünde Gazze'de saatte 5 çocuk öldürülüyor. Bir an önce bu insanlık vahşetine bir son verilmelidir.

Toplumun her kesiminin 21'inci yüzyılda en iyi sağlık hizmetine erişimi şarttır. Sağlık çalışanlarının çalışma ortamlarının güvenli ve huzurlu, ayrıyeten ücret konusunda da mutlu oldukları bir ortamı tahsis etmemiz gerekiyor. Ancak siyasi iktidarın en çok övündüğü sağlık hizmetleri alanı maalesef günden güne daha da kötüye gitmektedir. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre birçok hastanede tıbbi cihaz eksikliği yaşanmaktadır. Bu eksikliklerden kaynaklı, vatandaşlar devlet hastanelerinde tıbbi cihaz sırasına girmekte ve aylarca sıra beklemek zorunda kalmaktadırlar. Aciliyeti olan hastalara bile aylar sonrasına randevu verilmektedir. Hastalar özel hastanelere yürümek zorunda kalmaktadır; bu da vatandaşlarımıza ciddi bir maddi yük getirmektedir. Özel hastanelerin tabiri caizse ekmeğine yağ sürüldüğü oldukça açıktır. Bu durumda maddi gücü olmayan dar gelirli vatandaşlarımızın sağlık hizmeti almaları neredeyse imkânsız hâle gelmiştir, vatandaşlarımız âdeta kaderine terk edilmiştir. Vatandaşlarımız muayene, tetkik, tıbbi malzeme, ilaç, reçete gibi birçok kalemde katkı, katılım payı ödemektedir.

TÜİK verilerine göre, hane halkları tarafından tedavi, ilaç ve benzeri amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması, 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 40,5 artarak 56 milyar 342 milyon TL olmuştur. Hane halkının cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2021 yılında yüzde 15,9 olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına sağlık harcaması 2020 yılında yaklaşık 3 bin lira iken 2021 yılında yüzde 40,3 artarak 4.200 lira civarına yükselmiştir. Vatandaşlarımızın sağlık harcamasında cepleri alev alev yanmaktadır. Döviz kurundaki sürekli yükseliş ilaç tedarikinde büyük bir kriz yaşatmaktadır. Geçtiğimiz sene içerisinde yaklaşık 900 ilaca erişilememiştir, Sayın Bakanımız bu durumu hasta sayısındaki artışla ilişkilendirmiştir. İlaç bulunamama sorununa bir çözümünüz var mıdır yoksa bu açıklamamız hâlâ geçerli midir?

Hekimlere ve sağlık çalışanlarına gereken hassasiyeti ve önemi göstermemiz gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın hekimlerimize "Giderlerse gitsinler, biz de yeni üniversite mezunlarımızı istihdam ederek yola devam ederiz." demesinin etkilerini çok ağır bir şekilde ödedik. Hekimlerimizin yurt dışına göçü son sürat devam etmektedir. Tabii ki yaşanan bu göç hızlanmasında başka sebepler de bulunmaktadır; ekonomik kriz, her gün yaşanan sağlıkta şiddet, ağır çalışma koşulları ve belki de en önemlisi Türkiye'de gelecek görmeyecek hâle getirilen genç hekimlerin yurt dışına göçünün hızlanmasına neden olmaktadır. Türk Tabipleri Birliğine yurt dışında görev yapmak için gerekli olan İyi Hâl Belgesi başvurusu sayısı her yıl artarken henüz 2023'ün ilk on ayında 2.541'e ulaşmıştır. Böylece yurt dışına göç eden doktor sayısı yılın ilk on ayında rekor seviyeye ulaşmıştır. Bu durum aynı zamanda ülkemizdeki hekim sayısının yetersizliğine de yol açmaktadır. Ülkemizde kişi başı hekime müracaat sayıları 10'a ulaşmıştır. Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanmak amacıyla en az 10 kere bir sağlık kurumuna başvurması, teşhis ve tedavi süreçlerinin uzamasına yol açmaktadır. Tedavi olamayan vatandaşlarımız kurumlara daha sık başvuruda bulundukça sağlık sistemindeki yoğunlaşma hekim, hemşire, teknisyen, ebe ve benzeri çalışanların iş yükünü artırmaktadır. Hastane ve hekime başvuru sayılarının artışı, sistemi kilitleyerek, muayene sürelerini beş dakikaya çekmekte, kimi branşlarda randevu krizine neden olmaktadır.

AXA'nın 2023 Yılı Zihin Sağlığı ve Esenlik Araştırması Raporu kapsamında, araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında en yüksek stres ve depresyon oranları ülkemizde görülürken, aynı zamanda anksiyete oranlarında Çin ve Filipinler'le birlikte ilk sırayı paylaştık. Depresif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi birçok psikiyatrik hastalıkta antidepresan kullanılmaktadır. Ülkemiz Ocak 2023 verileri ışığında, son on yıl baz alındığında antidepresan kullanım oranı yaklaşık yüzde 60'ın üzerinde artış göstermiştir. Ekonomik kriz, enflasyon, her gün birbirinin ardına temel ihtiyaç ürünlerine yapılan fahiş zamlar ve işsizlik vatandaşın psikolojisini bozmaktadır. Vatandaşlarımız hayatını borç sarmalı içinde idame ettirmektedir. Ülkemiz 2023 Yılı Mutluluk Raporu'nda 137 ülke içinde 106'ncı sırada yer almaktadır. 2012'den bu yana Türkiye'nin bu endeksten aldığı puanlar incelendiğinde yıllar içerisinde ülkemizin mutluluk düzeyinin düşme eğilimine girdiği ve düzenli olarak azaldığı gözlemlenmektedir. 2012'de bu endekste 77'nci sırada yer alan Türkiye güncel olarak 106'ncı sıraya gerilemiş durumdadır.

Çok önemsediğim bir diğer konu ise SMA'lı bebeklerimiz. Kamuoyunun vicdanını derinden sarsan, hepimizin yüreklerini burkan dramlarla karşılaşmaktayız. Komisyonda ve diğer mecralarda elimden geldiğince konuyu gündeme taşıyacağım. SMA hastalığının dünyada görülme sıklığı on binde 1'dir. Tip 1 SMA bebek ölümlerinin dünyada en sık görülen sebeplerinden biri. Çocuklarımızın ailelerinin yurt dışında tedavi masraflarını toplamak için verdikleri üstün çaba takdire şayandır. SMA'yla doğan bebekler için zaman çok önemlidir. Tedavi almadan geçirdikleri haftalarda sinir liflerine yönelik zararın büyüme riski oluşmaktadır. Zamanla mücadele etmeleri, süreç esnasında yaşanılan zorluklar ailelerimizin psikolojik anlamda da yıpranmalarına sebep olmaktadır. Ülkemizde bulunmayan Zolgensma ilacı konusunda ailelerimiz oldukça kararlı bir tutum içerisindedir ancak süreç esnasında ülkemizde almış oldukları Spinraza tedavisindeki aksamalar ve tedavi kriterleri konusunda mağduriyet yaşamaktadırlar. SMA tanısı koyulduktan sonra yavrularımıza uygulanan fizik tedavinin de önemi hayatidir ancak ücretsiz verilen fizik tedavi yeterli gelmemekte, dolayısıyla da etkisi azalmaktadır, ücretli fizik tedavi imkânı da bulunmamaktadır fakat bu masraflar ülke ekonomik şartlarının bir hayli üstündedir. Ailelerimize bu zorlu süreçte psikolojik destek verilmesi de elzemdir.

Ayrıyeten, bu konuyla ilgili Sayın Bakanımıza bir sorum olacak: SMA hastalığında ülkemizde en yetkin ve en deneyimli kişilerin Medipol Hastanesi bünyesinde çalışan kişiler olduğu bilinmektedir.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Yok öyle bir şey.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - İsim var ama ben söylemedim, isim Sedat Öktem olarak yazılmış ama...

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Göğüs hastalıkları uzmanı olan bir arkadaş, yapmayın.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Böyle bir not aldık.

SMA hastalığına yakalanan çocuklarımızın süreci en iyi şekilde yürütebilmeleri için bu doktorlarla görüşmesi şarttır ancak bu görüşmelerin maliyetleri de ailelerimiz için çok ağır şartlarda olmaktadır. Diğer hastanelerimizde çocukların durumuna göre cihaz ayarı yapabilecek, doğru analiz yapıp süreci yönetebilecek doktorlarımız yoktur. Bu hastanede çalışan bu bahsettiğim doktorun -sizin "Yok." dediğiniz- acaba eğitimler gerçekleştirip...

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Pediatrik nörologlar ilgilenir bununla, yapmayın. O göğüs hastalıkları, akciğer sorunu olduğunda bakan bir hekim, bu kadar.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Acaba bu konuda bilgisi olan bu sizin de bahsettiğiniz doktorların ülkemizde diğer doktorlara eğitim seminerleri düzenlemesi mümkün müdür?

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Hacettepe ağırlıklı, SMA'yla ilgilenen hocalar ağırlıklı olarak orada.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Yani bu elde ettikleri bilgilerle diğer doktorlarımızı da hızlı bir şekilde eğiterek bu sayıdaki çoğunluğu artırabilirler mi?

Sağlık personellerine ödenen döner sermaye şu anki adıyla "teşvik ödemeleri"nin adaletli bir şekilde dağıtımının yapılması esastır. Hemşirelerimizin bu konuda haklı talepleri vardır. Hemşirelerimiz 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalışmalarına rağmen birçok hastane bölümlerinde gece ve hafta sonu çalışma zorunlulukları vardır, buna rağmen herhangi bir ek ödeme almamaktadırlar.

Sağlık kurumları ne yazık ki şiddetin en çok görüldüğü iş alanlarındandır. Ülkemizde sağlık çalışanları her gün iş yerlerine "Acaba bugün başıma bir şey gelecek mi?" endişesiyle gitmektedirler. Bu psikolojik baskı aynı zamanda iş verimliğini de düşünmektedir. İmkânların kısıtlılığı neticesinde beklemek durumunda kalan ya da olduğu tedaviyi beğenmeyen vatandaşlarımız ve sağlık personelimiz arasında istenmedik durumlar hasıl olmaktadır. Hastane personeli kimi zaman sözlü, kimi zaman fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Sağlıkta şiddetin en önemli nedenlerinden olan hekime ve sağlık kuruluşlarına müracaat sayısı 850 milyonu geçmektedir. Sağlık planlamasında kamu ve hasta yararını gözetmek yerine şirketlerin ve piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenleme sağlıkta şiddeti zirveye tırmandırmıştır. Beyaz Kod sistemi kurulduğu günden bu yana en az 101 bin sözlü ve fiziksel şiddet bildirimi verilmesi söz konusu durumun ispatı niteliğindedir. Yıl boyunca şiddet olaylarına sebebiyet veren 494 saldırgandan 202'si hakkında herhangi bir işlem yapılmazken 141 saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakılmıştır. Herhangi bir caydırıcı yaptırımın olmaması konunun ehemmiyetine yakışmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın lütfen.

Buyurun.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sağlıkta şiddetin azalması için tedbirlerin ivedilikle artırılması gerekmektedir. Bu kapsamda x-ray cihazlarının hastaneye yerleştirilmesi hızlandırılmalıdır. Güvenlik görevlilerine hem eğitim verilmeli hem de yetkileri artırılmalıdır. Hasta ve hasta yakınlarının hastanede bekleme alanları ayrı tutulmalıdır. Şiddet olaylarının yoğun yaşandığı acil servislerde ilave güvenlik tedbirlerine yer verilmelidir.

Teşekkür ederim.

Bir bir konuya cevap vereceğim: Daha önce AK PARTİ Grubundan bir arkadaşımız konuşmuştu ve "Daha önce insanlar hastanelerde rehin kalıyordu, şu anda böyle rehin kalan bir hasta olmuyor." şeklinde bir sözü vardı. Bunun sebebi şu bana göre: Daha önce, devlet, parası olmayan hastaları önce muayene ediyordu, sonra parasını istiyordu; şu anda devletimiz önce parasını istiyor, parası yoksa muayene etmiyor yani BAĞ-KUR ya da SSK priminiz varsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ALTINSOY (Aksaray) - Yapma ya! Çok ayıp!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu kadar zorlama olamaz!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, şimdi, bu işin başında bulunan Sayın Bakan burada, birazdan cevabını verir: alınıyor mu alınmıyor mu, nasıl alınıyor, nasıl muayene ediyoruz? Ben alındığını duymadım Sayın Gürban. Bugün hangi devlet hastanesine giderseniz gidin, direkt alıyorlar.

Buyurun.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Bizzat kendim prim borcum olduğu için hastanede muayene olamadım milletvekilliğimden önce çünkü önce SGK borçlarınızı kapatmanız gerekiyor, sonra ilaç da alamıyorsunuz ayrıca, eczaneden ilaç da almaya gittiğinizde "Prim borcunuz var." diyorlar.

Sayın Bakan ve ekibine teşekkür ediyorum.