KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, basınımızın kıymetli mensupları; Adalet Bakanlığının 2016 yılı bütçesini sunmak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle şahsım, Bakanlığım ve adalet teşkilatı mensupları adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

(Bürokratlar kendilerini tanıttılar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun lütfen.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamızın 2'nci maddesinde somutlaşan hukuk devleti ilkesi, tüm devlet kurumlarının Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun davranmasının yanı sıra meri mevzuatın da evrensel hukuka ve demokratik standartlara uygun biçimde oluşturulmasını gerektirir. Hükûmetlerimiz döneminde attığımız adımların tümü hukuk devleti ilkesinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yöneliktir.

2002 yılından bugüne kadar insan hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda atılan bazı adımların başlıklarını ifade etmek isterim:

Anayasamızda, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi hâlinde milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı; kişisel verilerin korunmasının anayasal bir hak olarak Anayasa'da ilk defa yer alması; yurt dışına çıkma yasağının idari bir karar değil, hâkim kararıyla konulması; çocuk haklarının ilk defa Anayasa'da düzenlenmesi; sendikal özgürlüklerin genişletilmesi; kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı getirilmesi; partisinin kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olan milletvekilinin, milletvekilliğinin düşmesini öngören Anayasa hükmünün kaldırması bunlardan bazılarıdır.

Öte yandan, hak arama yollarını çoğaltan, hak aramanın önündeki engelleri kaldıran önemli adımlar atılmıştır.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânının getirilmesi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması, İnsan Haklan Tazminat Komisyonunun oluşturulması yeni hak arama yollarından bazılarıdır. Yüksek Askerî Şûranın ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolunun açılması, kamu görevlileri hakkında uygulanan uyarma ve kınama cezalarına, yine, yargı yolunun açılması, hâkimler ve savcılar hakkında HSYK'nın verdiği meslekten ihraç kararlarına karşı yargı yolunun açılması da hak aramanın önündeki kaldırılan engellerden, yine, bazılarıdır.

Yargı sistemimiz içerisinde önemli tartışmalara yol açan ve yargımızın normalleşmesi önünde engel olarak gösterilen devlet güvenlik mahkemeleri kaldırıldı. Daha sonra yerine kurulan ÖYM'ler TMK 10'a göre kurulan ÖYM'ler de kaldırıldı. Sivillerin askerî mahkemelerde yargılanabilmesi uygulamasına son verildi. Askerî Yargıtayın ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin askerî hizmetlerin gereklerine göre değil, hukuk devletinin gereklerine göre karar vermesi anayasal kural hâline getirildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bağımsızlık ve tarafsızlık yargı erkinin meşruiyetinin önemli bir temelidir. Hükûmet programımızda da belirtildiği üzere, yargı erkinin ideoloji, siyasal tasavvur veya inanç dikte etmeyen ve bunların etkisinde kalmayan bir çerçeveye kavuşması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda esas yükümlülük öncelikle yargı mensuplarının üzerindedir. Yargının, herkesin güven duyduğu bir yapıda olması için yargı mensuplarının bağımsız, tarafsız; Anayasa, kanun, hukuk ve vicdan dışındaki ideoloji, siyasal tasavvur ve inanç gibi bağlılıkları reddeden bir yapıda olması da zorunludur. Hükûmetlerimiz döneminde atılan her adım bunun en üst düzeyde tesisine yönelik olmuştur.

Hak ve adaletin korunup gözetilmediği toplumlarda huzur ve güvenden söz edilemez. Toplumsal yaşamın huzur ve güven içerisinde sürdürülebilmesi ancak adalet sisteminin etkin bir şekilde işlemesiyle mümkündür.

Amacımız, adalete olan güveni en üst seviyeye çıkartmaktır çünkü yargıya güven duygusu bir algı olarak yargı organlarına işi düşsün ya da düşmesin tüm insanlar nezdinde oluşmaktadır. Bu alandaki olumsuz algının, yargının meşruiyet temelini aşındıracağı şüphesizdir. Yargının meşruiyet temelini daha da güçlendirmek için yürüteceğimiz reform çalışmalarına, geçtiğimiz dönemde kamuoyuna açıklayarak duyurduğumuz Yeni Yargı Reformu Strateji Belgemiz ve Stratejik Planımız çerçevesinde devam edeceğiz. 64'üncü Hükûmet Programı'nda da adalet sistemimize ilişkin politikalarımızı ortaya koymuş bulunmaktayız.

Atacağımız yeni adımlarla; yargılamaların makul ve öngörülebilir sürede tamamlanmasını, demokrasimizin daha da gelişmesini ve insan haklarının daha etkin korunmasını, yargıda şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin artırılmasını, performansa dayalı bir sistemin kurulmasını, halkın beklentilerine duyarlı bir yapının oluşturulmasını, vatandaşlarımızın hukuki güvencelerinin artırılmasını, iş dünyasının faaliyetlerinin hukuki güvenlik içinde sürdürmesini, vatandaşların haklarına daha kolay ve ucuz kavuşması ve benzeri adımları atmayı hedefliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye son dönemde hukuk alanında önemli bir mevzuat değişimini gerçekleştirmiştir. Başta temel kanunlarımız TCK, CMK, HMK, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu olmak üzere pek çok yasa Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, partilerimiz arasında sağlanan uzlaşmayla yürürlüğe konmuştur.

64. Hükûmet 2016 Yılı Eylem Planı içerisinde yeni yasalara da yer vereceğimizi Türkiye kamuoyuyla paylaştık. Onlardan bir tanesi, Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı'dır. Adalet Komisyonumuzdan geçti, Genel Kurulumuzda bu hafta, inşallah, görüşülecek, Parlamentomuz evet derse kabul edilecektir.

Yargıya güveni tesis bakımından son derece önemli gördüğümüz bilirkişilik müessesesini yeniden ele alıyor ve bilirkişilik müessesesini ilk defa müstakil bir kanunda tanzim ediyor. Bilirkişilik Danışma Kurulu, Bilirkişilik Daire Başkanlığı kuruyor. Bilirkişilerin nitelikleri, seçimi, denetimi konusunda etkin bir sistem kuruyor ve bilirkişilerin hukuk dışına çıkmaları hâlinde uygulanacak yaptırımları daha caydırıcı hâle getiren bir düzen getiriyoruz. Bilirkişilik Kanun Tasarımız da yarınki Bakanlar Kurulunun gündeminde yer alacak. Bakanlar Kurulumuzun kabulü hâlinde Parlamentoya gelecektir. Adli tıp hizmetlerinin hızlı ve kaliteli sunumu amacıyla teşkilat yapısını daha etkin hâle getiren ve tıp alanında ve teknik alandaki gelişmelere bağlı ve onlarla uyumlu olarak buradaki ihtisas komisyonlarını yeniden yapılandıran bir düzenleme de Bilirkişilik Kanun Tasarımızın içerisinde Parlamentoya sevk etmek üzere hazırladık. İnşallah o da gündemdeki yerini alacak.

Yargılamanın makul sürede tamamlanması için yargı organlarına gelen iş yükünün azaltılması da önem taşımaktadır. Bu kapsamda hem ceza mahkemeleri hem hukuk mahkemeleri hem de idare mahkemelerindeki iş yükünü azaltmak amacıyla önemli çalışmalar yürütülmekte ve son aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Önümüzdeki aylar içerisinde bu çalışmaları önce Bakanlar Kuruluna, arkasından da Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edeceğimizi ifade etmek isterim.

Bunların içerisinde neler var derseniz, sadece birkaçına değinmek isterim. İş uyuşmazlıklarında ara buluculuğu zorunlu hâle getiren bir adım atmayı planlıyoruz. İş mahkemesine gitmeden önce ara buluculuğa gidecek taraflar. Hem daha ucuz hem daha kısa sürede hakkına kavuşma imkânı bulacak. Orada mesele çözülmezse, ondan sonra yargıya taşınma imkânı olacaktır.

İdari yargıda sulh yoluyla meselelerin çözülmesine imkân veren bir düzenleme, grup dava müessesesi dediğimiz yeni bir müesseseyi hukuk sistemimizin içerisine katmayı düşünüyoruz. Hukuk uyuşmazlıklarında ara buluculuk müessesemizi getirdik ancak şu anda uygulamasında sorunlar var. Uygulamadaki sorunları ortadan kaldırmak, ara buluculuğun kapsamını genişletmek, etkinliğini artırmak için de değişiklik çalışmalarımız devam ediyor.

Öte yandan, Ceza Muhakemesi Kanunu'muzda yer alan uzlaşma müessesesini daha etkin uygulamak ve kapmasını genişletmek için de çalışmalarımız devam etmektedir. Hem ön ödemenin kapsamını genişletmek hem uzlaşmanın kapsamını genişletmek hem de ceza muhakemesi usulünde basit yargılama usulü dediğimiz bir usulü de ilk defa hukukumuza katmak istiyoruz. Bu konudaki çalışmalarımız devam etmektedir.

Bu dönemde reforma tabi tutmayı düşündüğümüz alanlardan birisi de noterlik müessesesidir. Bildiğiniz gibi noterlik şu anda avukatlık belgesi alanların veya hâkim ve savcıların listeye yazılıp noter olmasını beklediği bir düzen içerisinde noterler belli olmakta. Şu anda zannedersem bugün kaydolan kişinin herhâlde 2100 yılından önce, değil mi arkadaşlar, şu anda sistemde bulunanların sırayla gitmesi hâlinde yetişmesi bile ömürlerinin pek mümkün gözükmüyor. O nedenle Noterlik Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz. Artık noter olmak için sıra beklemeyi kaldırıyor, noterlerin sınavla noter olması, noter yardımcılarının da hukuk fakültesi mezunlarından olması ve bu alanda da noterleri daha etkin hâle getirecek, özellikle çekişmesiz alanlarda noterliğe vereceğimiz görevleri de artırmayı planlıyoruz. Bu da son derece önemli bir değişiklik olacaktır, önemli bir gelişme olacaktır. Şu anda 8 bin kişi noterlik sırası bekliyor. Yani bunlara sıranın gelmesi aşağı yukarı...

MUSA ÇAM (İzmir) - Kaç kişi?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - 8 bin kişi.

Şimdi, şöyle yapacağız... (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin, Sayın Bakan sunumu bitirsin, ondan sonra, lütfen.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şu anda 8 bin numaralarda atamalar, oradaymış. Ama yani şu andaki şeye baktığınızda çok büyük. Biz müktesepleri koruyacağız, önce onu söyleyeyim ama bundan sonra hukuk fakültesi mezunları noter olmak için noterlik sınavına girecekler, noter yardımcısı olmak için de bir sınav olacak.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman kaç noter var?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Vereceğim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - İhtiyaç ne kadarmış?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Noterlerin sayısını vereyim ben size. Türkiye'deki noter sayısı 1.844, 2002'deki noter sayımız da 1.231. Şu anda 1.844 noterimiz var. Tabii, noterlerin baktığı işleri de artırmamız gerekiyor. Yeni dönemde buna dair de hazırlıklarımız var. Onu da Parlamentonun huzuruna getireceğimizi burada ifade etmek isterim.

Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapmak üzere sürdürdüğümüz hazırlıklar var. Şu andaki taslağımızı görüşe gönderdik ve görüşler de geldi. Onun üzerinde son çalışmaları yapıyor ve Avukatlık Kanunu'nda da bir değişiklik yapacağız ve bundan sonra avukatlığa geçişi de sınavlı hâle getireceğiz. Burada da müktesepleri koruyacağımızı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.

Adli Yardımlaşma Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu da Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı kanun tasarı taslaklarıdır. Bu çalışmalar bittiği zaman da elbette -özellikle Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu- taslak bittikten sonra siyasi partilerimizle görüşülecek, onlarla beraber üzerinde çalışılacak ve daha sonra Parlamentoya sevk edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002'den bugüne kadar hâkim ve savcı sayısı ve diğer adli yargıda, idari yargıda, yargıda görev yapan yardımcı personel konusunda da mahkeme sayıları konusunda da önemli değişiklikler yaptığımızı ifade etmek isterim. 2002'de 9.349 olan hâkim ve savcı sayımız şu an itibarıyla 14 bin 714'tür. Yüzde 57,39 oranında bir artış var. Şu an yardımcı personel sayısı 26 bin 274 iken 2002'de, şu anda 58 bin 267, yüzde 121 oranında bir artış var. Adli yargı mahkeme sayısı 2002'de 3.581 iken şu anda 6.054 olmuş durumda, yaklaşık yüzde 69 oranında bir artış sağlanmış durumdadır. Tabii, diğer verilerde yeri geldiğinde bunları sizlerle paylaşacağım. Bu anlamda personeli çoğaltmak suretiyle hâkim savcı sayımızı artırmak, mahkeme sayımızı artırmak, onlara yardımcı olan personel sayımızı artırmak suretiyle yargıdaki işlerin hızlanması konusunda son derece önemli adımlar attığımızı ve bundan sonra da bu adımları atmaya devam edeceğimizi ifade etmek isterim.

2016 yılı içerisinde 3 bin zabıt kâtibi alımı yapılacaktır.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ayrıca, 3 bin zabıt kâtibi alımının 2016 yılı içerisinde Haziran ayına kadar yapılmasını planlamaktayız. Diğer alanlarda da alımlarımız 2016 yılı içerisinde devam edecektir.

Eğitim konusuna Bakanlık olarak büyük önem vermekteyiz. Özellikle yargıya güveni artırmak için hukuk eğitimi başta olmak üzere hâkim ve savcılarımızın mesleğe kabul öncesi ve meslek için eğitimlerinin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle 2004 yılında kurduğumuz Türkiye Adalet Akademisi gerçekten Türkiye'mizin yüz aklarından bir tanesi olmuştur. Adalet Akademimizin daha verimli çalışması için önümüzdeki dönemde yapacağımız çalışmalar var.

Ayrıca, hukuk eğitimi konusunda YÖK Başkanlığıyla iş birliği içerisinde bir çalışma yürütüyoruz. Hukuk eğitiminden faydalananlardan en çok istifade eden Bakanlık olarak bu konuda bizim de görüşlerimiz olduğunu Sayın Başkanla görüştük. Onlarla ortak çalışma yürütüyor, hukuk fakültelerimizin dekanlarıyla da bir istişaremiz oldu ve ortak bir komisyon kurduk. Hukuk fakültelerinin eğitim süresi, müfredatı dâhil pek çok konuyu yeniden ele alacak ve önümüzdeki dönemde YÖK'ün kendi çözmesi gereken konular YÖK tarafından, yasa gerektiren konular da Bakanlığımız tarafından takip edilerek neticelendirilecektir. Bu hususta önemli bir değişimi hayata geçireceğimizi buradan ifade etmek isterim.

Tabii, Adalet Akademisinde daha fazla hâkim ve savcımızın eğitime alınması için de bundan sonra çalışmalarımız daha etkin bir şekilde devam edecektir. Şu anda personelimizin eğitimiyle ilgili de 4 ilimizde ilk defa adalet personel eğitim merkezleri kurulması planlanıyor, bir kısmı faaliyete geçmiş durumda, diğerleri de geçecektir. Yine, ayrıca ceza infaz kurumları ve denetimli serbestlik kurumlarında görev yapan personelimiz için kurulmuş 5 eğitim merkezimiz vardır, bunlar da faaliyetlerini devam ettirmektedir. Yargı mensuplarının yabancı dil konusunda daha iyi duruma getirilebilmeleri için Bakanlığımız bir üniversitemizle ortak anlaşma yaptı ve orada sınav sonucu başarılı olanlar eğitime alınıyorlar, o eğitimden sonra da yurt dışında dillerini geliştirmek için eğitime gönderiliyorlar. Böylelikle biz Bakanlığımızda dil bilen hâkim ve savcılarımızın sayılarını artırmak, uluslararası alanda hukukla ilgili yaşanan gelişmeleri doğrudan takip eden personel sayımızı çoğaltmak için büyük bir gayretin, çabanın içerisindeyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu dönemde, 2016 yılı içerisinde yapacağımız en önemli değişiklik belki istinaf mahkemelerinin fiilen hayata geçirilmesidir. Bildiğiniz gibi Türkiye'de "bölge adliye mahkemeleri" dediğimiz adli yargıda istinafın kurulması yasası 2004'te çıktı ancak on iki yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen fiilen uygulamaya konulamadı. Bölge idare mahkemelerinin kurulmasına ilişkin yasa da 2014'te Parlamentomuzdan geçti, "bölge idare mahkemesi" dediğimiz, daha doğrusu idari yargıda istinaf da faaliyete geçirilemedi. Şu anda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından istinafın faaliyete geçirilmesine ilişkin adımlar atılmış durumda; ilke kararları yayınlandı, tayin atama kararnamesinin ilanı yapıldı, 18 Mart 2016'da atamalar yapılacak, 20 Temmuz 2016'da da istinaf uygulamaya geçecektir.

Biz istinafın hukukumuzda büyük bir değişim yaşatacağına inanıyoruz çünkü istinafın faaliyete geçmesi hâlinde hukuk davalarından yaklaşık yüzde 89'u, ceza davalarının yaklaşık yüzde 91'i, idari davaların ise yaklaşık yüzde 80'i istinafta kesinleşecektir. Burada ifade etmek isterim ki istinaf mahkemeleri bir temyiz mahkemesi değildir, ikinci derecede yargılama yapan bir mahkemedir. Bu davalar istinafa geldiği zaman, istinaf mahkemesi, delilleri doğrudan inceleme, değerlendirme, gerektiğinde tanık dinleme, gerektiğinde keşif yapma, gerektiğinde bilirkişiye başvurma, gerektiğinde vakaları inceleme dâhil her şeyi kendisi yapacak, usul ve yasaya bir aykırılık gördüğü zaman ilk derece mahkemesi gibi işin esasına girip doğrudan karar verecektir. Bu yargılamayı hızlandıracağı gibi bir ihtilafta birinci yargılamayı yapan mahkemenin değerlendirmesi ve kararı dışında aynı dosyaya ikinci bir heyetin ayrı bir gözle bakmasını sağlayarak adaletin doğru tecelli etmesine, hakkın sahibini bulmasına yol açacak ve dosyaların Yargıtaydan ilk derece mahkemesine git gel uygulaması sona erecektir çünkü -istinafın verdiği karar- demin dediğim gibi ceza davalarında yaklaşık yüzde 91, idari davalarda yüzde 80, hukuk davalarında da yüzde 89'u istinafta kesinleşmiş olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzayan yargılamalar Türkiye'de her zaman şikâyet konusu olmuştur. Makul sürede yargılamanın yapılabilmesi hepimizin temel arzusudur. Adaletin zamanında tecelli etmesi adalete olan güveni de elbette artıracaktır. O nedenle, demin bahsettiğim istinaf uygulaması, alternatif uyuşmazlıkların çoğaltılması başta olmak üzere yargılamayı hızlandıran pek çok adım da Bakanlığımız tarafından atılmıştır geçmişte. İzninizle bunlardan birkaçını dile getirmek istiyorum: Kabahatler, Türk Ceza Kanunu'ndan çıkarılarak idari yaptırıma bağlanmıştır. İddianamenin iadesi, kabulü, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, uzlaşma ve arabuluculuk gibi kurumlar bu iş yükünü azaltarak yargılamaların hızlanmasına önemli katkı sağlamıştır. İdari yargılamada ivedi yargılama usulünün kabulü, Danıştay ve Yargıtayda daire ve üye sayılarının artırılması büyük vazife görmüştür. Ayrıca, ilk derece mahkemelerindeki hâkim ve savcı sayılarının, yardımcı personelin ve ayrıca mahkeme sayısının artırılması da yargılamaların hızlanmasında önemli vazifeler ifa etmiştir.

Yeni dönemde bunu daha ileri taşımak için adımlar atıyoruz. Bunlardan bir tanesi "Adli zaman yönetimi" dediğimiz bir projeyi hayata geçireceğiz. Bu proje sayesinde herhangi bir cumhuriyet savcısına şikâyette bulunan veya herhangi bir mahkemeye dava açan vatandaşımız, davayı açtığı ya da şikâyette bulunduğu an şikâyetinin ve davasının kaç gün içinde sonuçlandırılacağına dair şikâyette bulunduğu makam tarafından bir belge verilecek ve ona göre vatandaş kendi işini takip etmiş olacak. Böylelikle işin zamanında bitirilmesi konusunda yargının milletimize, halkımıza karşı taahhütte bulunması, ayrıca vatandaşın da yargıyı denetlemesine imkân sağlanmaktadır. Kim davayı açtıysa davasının hangi gün biteceğini bundan sonra bilme imkânına kavuşacaktır. Peki, nasıl tespit ettik bunu? Bu konuda çok geniş kapsamlı bir komisyon oluşturduk. Türkiye'de görülen bütün uyuşmazlıkların bittiği süreleri, bitebileceği süreleri ve diğer birtakım verileri ele alarak, hâkimler ve savcılarla görüşerek her dava türü için, her şikâyet konusu için ayrı ayrı soruşturma ve dava süreleri tespit edilecek ve bunun ilanı yapıldıktan sonra da bunların zamanında bitirilip bitirilmediğini hem vatandaşımız denetleyecek hem HSYK müfettişleri denetleme imkânı bulacak hem de hâkimlerimiz kendi kendilerini bu usulden denetleme imkânını bulacaktır.

Adalet hizmetlerinin yerine getirilmesinde büyük önem arz eden fizikî mekân, bilişim ve teknolojik donanımlara da büyük bir önem verdiğimizi burada ifade etmek isterim. Adalet hizmetlerinin mehabetine uygun yerine getirilmesi için nitelikli hizmet binalarının inşa edilmesi Hükûmetimizin temel politikaları arasında yer almıştır. 2002'den önceki Türkiye'de merdiven altlarında, kahvehane gibi yerlerde, izbe, kötü yerlerde adalet dağıtıldığına hepimiz şahidiz. 2002 yılından bugüne kadar 216 adalet sarayının inşaatı tamamlanmıştır. Halihazırda 29 adalet sarayının inşaatı, 54 adalet sarayının ise proje çalışmaları devam etmektedir. 2002 yılı öncesine kadar adalet hizmetlerinin verildiği kapalı alan toplamı 569.059 metrekareyken bugüne kadar yapılan adalet saraylarının toplam inşaatı 3.076.218 metrekare olmuştur. Hazırlığı devam edenlerle beraber kapalı alan sayımız 6 milyon metrekareyi geçecektir. Bu da son derece önemli bir hizmettir, bunu devam ettireceğiz ve Türkiye'nin bütün adliyelerini yeniden yaparak milletimizin daha iyi mekânlarda adalet hizmetini almalarını sağlayacağımızı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.

Önemli bir hizmet de UYAP üzerinden yürümektedir. UYAP "Ulusal yargı ağı" dediğimiz bir proje ve dünyanın örnek aldığı ve bazı ülkelerin kendi ülkelerinde de kurdurulmasını istediği, UYAP yetkililerimizin de rehberlik ettiği, Türkiye'nin tanıtımında da son derece önemli rolü olan bir projedir. UYAP, sürekli geliştirilerek yeni uygulamalarla zenginleştirilmektedir. SMS Bilgi Sistemi, Vatandaş Bilgi Sistemi ve Avukat Bilgi Sistemi ile adalete erişim güçlendirilmiştir. Sistemin, tapu ve kadastro, nüfus, emniyet, PTT ve Merkez Bankası gibi 32 kurumla entegrasyonu tamamlanmıştır. Bu entegrasyonlar kapsamında 2015 yılında toplam bir trilyondan fazla, 1.169.692.740 adet sorgu yapılmış ve işlemler daha hızlı tamamlanmıştır. Eskiden, nüfus ya da tapu ve kadastro birimlerinden evrak gelmesi için sürekli duruşma günü verilmesi gerekirken bu bilgi ve belgeler sistem üzerinden artık saniyeler içerisinde temin edilebilmektedir. Kolluk birimlerimiz tarafından aranan kişilerin doğrudan UYAP üzerinden sorgulanabilmesi sağlanmıştır. Bu uygulama, mahkeme kayıtları ile kolluk kayıtları arasında uyumu beraberinde getirmiş ve bir yandan adli birimlerin işlerini kolaylaştırırken diğer yandan da vatandaşlarımızın muhtemel mağduriyetlerini önlemiştir. Mahkemece hazırlanan bir talimat evrakının hazırlanışı, postaya verilmesi, postada beklemesi ve postadan alınması gibi tüm süreçler geçmişte en az on beş gün sürerken bugün bu işlemler anlık olarak yapılabilmektedir.

UYAP üzerinden elektronik tebligat, adalet kurumlarının sistem üzerinden denetlenmesi, icra ve iflas dairelerinin satış ihalelerine sistem üzerinden teklif verilebilmesi, adli sicil kayıtlarına e-devlet kapısından vatandaşların ulaşabilmesi uygulamaları, yapılan diğer bazı uygulamalardandır. Yine, icra daireleri bazı kayıtlar üzerine online haciz koyabilmekte; yargı sistemini hızlandıran adımlar bunun üzerinden atılabilmektedir.

UYAP kapsamında geliştirilen bir diğer uygulama ise Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi olan SEGBİS'tir. Sistem, 21'inci yüzyılın gerektirdiği teknolojik imkânları kullanarak vatandaşlarımızın daha hızlı ve daha etkin bir şekilde hukuk sisteminden faydalanmalarını sağlamaktadır.

SEGBİS, mahkeme ve savcılıkların, yargılamanın taraflarının video konferans yoluyla dinlemesine ve kayıt altına almasına imkân vermektedir. Bu sistem sayesinde ceza infaz kurumlarından nakiller azalmış, yol tutuklamalarındaki mağduriyetler kaldırılmış ve talimatla ifade alma yerine uzaktan ifade alınabilmesine imkân sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki günlerde Türkiye kamuoyuna takdim edeceğimiz, Bakanlığımızın çok önemli bir projesi var. Hükûmet programımızda yer aldığı üzere Adli Veri Bankası diye bir banka kuruyoruz. Yargıyla ilgili hangi tür soru akla gelirse bu soruların tamamına, Google'a sorduğunuzda nasıl bir cevap alabiliyorsanız böylesine cevap alabilecek bir sistemi ülkemize kazandıracağız inşallah.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Fetva hattı gibi.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şu anda bununla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Biz burada istatistik yayınlayacağız, anonimleştirilmiş veriler yayınlayacağız, bir görüş ifade etmeyeceğiz. Herhangi bir vatandaş, diyelim ki yaralama suçu en çok nerede işleniyor, il olarak girdiğinde görebilecek, ilçe olarak, belde olarak, köy olarak, sokak olarak, mahalle olarak girdiğinde görebilecek. Ama bu veri bankası kamuoyuna tam açık olmayacak, onu özellikle ifade etmek isterim. Sadece ilgililerine, kamu kurumlarına açık olacak ve onlar buradan bunu takip edecekler ve buradan pek çok planlama yaparken de istifade etmiş olacaklar. Bunun son derece önemli bir konu olduğunu ifade etmek istiyorum. Zira bazı sorular milletvekillerimiz tarafından sorulduğunda rakamsal olarak cevap veremiyoruz. Şimdi bu sistem devreye girdikten sonra her soruya rakamsal olarak cevap verme imkânımız da olacaktır.

İcra ve iflas sistemimizde reform niteliğinde düzenlemeler getiren yeni bir icra iflas yasası çalışıyoruz. Çalışmalar bittikten sonra İcra İflas Kanunu baştan aşağı değişme imkânı bulacaktır. Bunun da son derece önemli olduğunu buradan ifade etmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önem verdiğimiz diğer bir husus İse Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleridir. Bilindiği gibi Adalet Bakanlığı bünyesinde Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü adında bir genel müdürlüğümüz var ve Avrupa Birliğiyle ilgili, Bakanlığımız tarafından yapılması gereken hususları yakinen takip etmektedir. Bu konuda da önemli çalışmalar Avrupa Birliği Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülmektedir. Geçtiğimiz süreçte, Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında yapılan protokol sonucunda, yurt dışında ilk defa adalet müşaviri ataması yapılmıştır. Şu anda 12 değişik yerde adalet müşavirlerimiz görev yapmaktadır. Bu da yargının dışa bakan yönü açısından son derece önemli bir husustur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreçleri konusunda da önemli adımlar atmış bulunmaktayız. Bunlardan en önemlisi, Bakanlığımız bünyesinde İnsan Hakları Daire Başkanlığının kurulması ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki savunmaların ve süreçlerin 2012 Dışişleri Bakanlığı yerine doğrudan Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından yürütülmesi olmuştur. 2013 yılı Şubat ayından bu yana faaliyet gösteren İnsan Hakları Tazminat Komisyonu bu dairenin çalışmalarının arkasından kurulmuş. Bu da önemli görev ifa etmektedir. Ayrıca Anayasa'da yaptığımız değişiklikte, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının tanınması, Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması, İnsan Hakları Kurumunun kurulması gibi yasal değişiklikler de insan hakları koruması konusundaki standartlarımızı güçlendiren gelişmeler olmuştur. Yine, Bakanlığımızın çıkardığı, insan hakları ihlallerinin önlenmesine ilişkin eylem planının hayata geçirilmesi de bu davaların, başvuruların ve aleyhimizdeki kararların azalmasına neden olmuştur.

Reform niteliğinde yapılan bu çalışmalar sonucunda ülkemiz aleyhinde AİHM önünde bekleyen başvuru sayısı son dört yılda ciddi oranda düşüş göstermiştir. Bu kapsamda, 31 Aralık 2012 tarihinde 16.876 olan derdest başvuru sayısı, 31 Ocak 2016 tarihi itibariyle yaklaşık yüzde 50 oranında azalarak 8.650 olmuştur. Yine, geçen yılın aynı ayına göre ise derdest başvuru sayısı 1.000 dosya azalmıştır.

AİHM tarafından ülkemiz hakkında verilen ihlal karar sayılarında da ciddi bir düşüş olduğu görülmektedir. 2012 yılında 117 ihlal kararı verilmesine karşın 2015 yılında verilen ihlal kararı sayısı, bugüne kadar en düşük seviyeye inerek 79 olmuştur.

Bunlar olumlu gelişmeler, bu gelişmelerin ülkemizin lehine daha da olumlu anlamda değişmesi için çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

MUSA ÇAM (İzmir) - 117 karar 2002'de miydi?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - 2012, 2012 yılında 117.

MUSA ÇAM (İzmir) - Tamam.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yargıda zaman yönetiminin yanında ön bürolar kurulmaktadır şu anda. Bütün adliyelerde ön bürolar kurulmak suretiyle adliyeye işi düşen vatandaşlarımızın kat kat gezmesinin önüne geçilmiş ve adliyenin girişinde işlemleri bitirilerek oradan ayrılmasına imkân sağlanmıştır. Şu anda 63 adliyede ön büro var, bu senenin içerisinde bütün adliyelerimizin tamamına ön büroları yaymış olacağız. Kamuoyunda adli yargıda olan konularla ilgili pek çok haber yer almakta, bunların pek çoğu gerçek dışı, spekülatif haberler olması nedeniyle yargıya olan güveni de olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, basının doğru bilgilendirilmesi, vatandaşımıza doğru bilgilerin ulaştırılması, bunu yaparken de tabii soruşturmanın gizliliğine, kişilerin masumiyetine, lekelenmeme hakkına ve hukuka riayet ederek bu bilgilendirilmenin yapılması için de basın sözcülüğü geliştirildi ve medya iletişim bürolarının bütün adliyelerde kurulması adımı atıldı. Bundan sonra kim yargıyla ilgili bilgi almak isterse ona bilgi verecek kişi belli, makam belli. Basın mensupları oradan bu bilgileri edinebileceklerdir. Bu da son derece önemli bir gelişmedir, önemli bir değişikliktir, buradan ifade etmek isterim.

Yeni bir adım da Pro-bono projesini hayata geçirme adımıdır. Adalete erişimin geliştirilmesi bakımından bunu çok önemsiyoruz. Pro-bono "toplum yararına hukuk hizmeti" diyebileceğimiz bir hizmet. Maddi imkânı kısıtlı olan kişi veya kamu yararına çalışan gönüllü kuruluşlara avukatlık ücreti almaksızın veya çok az bir ücret karşılığı verilen hizmettir. Bunu avukatlar yapacaktır veyahut da başkaları yapacaktır ama bu hizmet son derece önemli. Bu uygulamanın kurumsallaştırılması Türkiye'de bir hukuk kültürü değişimini de beraberinde getirecektir.

Ayrıca "hukuki himaye sigortası" dediğimiz bir sigortayı da ülkemize kazandırmak istiyoruz. Avrupa Konseyine üye olan ülkelerin çoğunda hızla gelişen bir sigorta kolu olan hukuki himaye sigortası maalesef ülkemizde yeterince bilinmemekte ve uygulanmamaktadır. Bu nedenle hukuki himaye sigortasını ülkemize bütün boyutlarıyla kazandıran ve uygulamasını sağlayan bir adımı da 2016 yılı içerisinde atacağımızı ifade etmek isterim.

Ara buluculuk konusunda, demin ifade ettim, burada bir kez daha vurgulamak isterim, 2013 yılında yürürlüğe giren Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu düzenlemesinden sonra Bakanlık bünyesindeki kurumsal yapılanma hızla tamamlandı ve bugün itibarıyla Türkiye'de sisteme dâhil 2100'e yakın resmî ara bulucu 60'tan fazla ilimizde faaliyet göstermektedir. Ara buluculuk uygulamasının tam uygulanması, etkin uygulanması için yaşanan sorunları dikkate alan ve bunları çözen adımları atacağımızı daha önce ifade ettiğim gibi burada bir kez daha tekrar etmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın üzerinde önemle eğildiği bir diğer alan da ceza infaz sistemidir. Ceza infaz alanında atacağımız adımları belirlerken insan hakları ile hükümlülerin topluma kazandırılması konularına dikkat edilmektedir çünkü ceza infaz uygulamaları sadece tutuklu, hükümlü ya da onların yakınlarını değil, tüm toplumu ilgilendirmekte ve âdeta bir medeniyet ölçüsü olmaktadır. Belirtmek isteriz ki, bizim infaz anlayışımızın temelinde insani yaklaşım vardır, ceza infaz kurumunda bulunan bütün tutuklu ve hükümlüler devletimize emanettir, onları korumak, onların her türlü imkânlarını sağlamak, onların insan onurunu ve haysiyetini koruyarak cezalarının infazını temin etmek de Bakanlığımızın vazifeleri arasındadır.

Hâlen ceza infaz kurumlarında toplam 182.539 kişi bulunmaktadır; bunlardan 156.514'ü hükümlü, 26.025'i ise tutuklulardan oluşmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde tutukluluk oranları yüzde 20 civarında iken, bugün itibarıyla bizde yüzde 14'dür; bu oran 2002 yılında yüzde 54'tü. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, ceza adalet sistemimiz bu yönü itibarıyla da olumlu bir değişim yaşamıştır.

Ceza infaz kurumlarının fiziki dönüşümü de Hükûmetimizin gündemindedir ve önem verdiğimiz bir konudur. Son on üç yıl içerisinde 272 ceza infaz kurumunu kapatmış bulunmaktayız. Şu anda Türkiye'de 361 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Ayrıca, açık ceza infaz kurumu, kadın ceza infaz kurumu ve çocuk ceza infaz kurumu yapımlarına da hız verilmiştir.

Ceza infaz kurumlarımız personel yönünden de güçlendirilmiştir. Ceza infaz sistemindeki yeni bir uygulama da denetimli serbestliktir. Denetimli serbestlik uygulamalarının 2006 yılında bugüne kadar geldiği noktaya baktığımızda, ceza adalet sisteminde önemli bir görev üstlendiğini görmekteyiz. Bugüne kadar adli yargı mercileri tarafından yaklaşık 2 milyon (1.999.982) denetimli serbestlik kararı verilmiştir. 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla Türkiye genelindeki 137 müdürlüğümüzde 273.401 denetimli serbestlik kararının infazına hâlen devam edilmektedir. Ayrıca, 2013 yılından bu yana denetimli serbestlik uygulamalarını desteklemek üzere elektronik takip sistemini de kullanmaktayız. Sistem üzerinden bugüne kadar 14.709 kişinin denetim ve takibi yapılmıştır, hâlen de 2.492 kişinin elektronik takibine devam edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adalet hizmetlerin sağlıklı yürütülmesi için ihtiyaç duyulan bütçenin tahsis edilmesi önem taşımaktadır. Adalet hizmetlerine ayrılan bütçenin artırılması yönündeki çabalarımızın önemli oranda sonuç verdiğini sizlere ve tüm Komisyon mensuplarına, yargı kamuoyuna sunmak isterim.

Merkezi yönetim bütçesinin imkânları dâhilinde bütçemiz her yıl düzenli olarak artırılmaktadır. Bu konuda geçmişe oranla daha iyi bir noktada olduğumuzu görmekteyiz. 2016 Yılı Bütçe Tasarısı'nda merkezi yönetim bütçesi içerisinde adalet hizmetlerine ayrılan pay son on beş yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Merkezi yönetim bütçesinden adalet hizmetlerine ayrılan pay 2002 yılında 0,83 iken, 2016 yılı Tasarısı'nda bu oran 1,67 olmuştur. Bu kapsamda, Bakanlığımıza tahsis edilen toplam yatırım bütçesi 2002 yılında 80 milyon 210 bin TL iken, bu rakamın 2014 yılında 1 milyar 215 milyon 220 bin TL, 2015 yılında 1 milyar 292 milyon 500 bin TL, 2016 Bütçe Tasarısı'nda ise 1 milyar 809 milyon 635 bin TL olduğunu görmekteyiz.

Toplam cari bütçe ise 2002 yılında 808 milyon 141 bin TL iken, 2014 yılında 7 milyar 322 milyon 506 bin TL, 2015 yılında 7 milyar 657 milyon 498 bin TL, 2016 Bütçe Tasarısı'nda ise 9 milyar 118 milyon 768 bin TL olmuştur.

Bu rakamlar, ülkemizin ekonomisinin gelişmesiyle birlikte Bakanlığımızın da mali imkânlarının arttığını göstermektedir. İleride mali imkânlarımızın daha da artacağına olan inancımı huzurlarınızda ifade etmek isterim.

Sözlerime son verirken, adalet hizmetlerini en iyi noktaya taşıma gayesi doğrultusunda hazırladığımız Bakanlığımızın bütçesini yüksek Komisyonunuzun takdirlerine sunuyor, 2016 yılı bütçesinin tüm yargı teşkilatına, devletimize ve milletimize hayırlı olması temennisiyle şahsım, Bakanlığım ve tüm yargı teşkilatı mensupları adına hepinizi saygıyla selamlıyor, Komisyonumuzun şimdiden vereceği değerli katkılara, önerilere ve eleştirilere teşekkür ettiğimi ifade ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.