KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kudreti kanında saklı, kuvveti yüreğinde sırlı, kıymeti Tanrı katında, töresi Türk'ün bağrında, bir turan ufkunda, varlığı Türk varlığına armağandır. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Bir ülkenin şehircilikle imtihanı ve benimsemiş olduğu çevre politikaları, kültürel birikimine duyulan saygı, öz değerlerine atfetmiş olduğu önemi ve en nihayetinde millîlik kurumunu içselleştirme düzeyini gözler önüne sermektedir. Siyasi iktidar Bakanlığın yetki alanına giren konularda yandaşlarını kayıran tercihleriyle dikkat çekmektedir. Ayrıca, kurumun işlevi yerine getirilemeyerek aynı zamanda ülkemizin ekonomisinde telafisi mümkün olmayan bir yıkıma sebebiyet vermektedir. Doğal afetlerin olası zararları doğayla savaşarak değil, doğayla iç içe geçmiş, çevreye saygılı politikalarla asgariye indirgenebilir. Siyasi iktidarın şehirleşme stratejileri ve kamu politikaları uygulamaları ivedilikle güncellenmelidir. Günümüz şartlarına uygun güncellenen strateji ve politikalarla riskleri en aza indirmek mümkün olabilecektir.

Deprem coğrafyasında yaşadığımız hepimizin malumudur. Şehirlerimizin ve yapılarımızın depreme hazırlıklı hâle getirilmesi gerekliliğini deprem felaketinde maalesef acı şekilde yaşadık. Bilimin gereklilikleri yerine, sermaye ve rant önceliklerine önem vermenin bedelini çok ciddi mal ve en önemlisi can kaybıyla ödedik. Usulüne uygun yapılmayan binaların enkazı altında kalan vatandaşlarımıza günlerce ulaşılamamıştır. Vatandaşlarımız zorlu kış şartlarında enkaz altında hayatta kalmaya ve yakınlarını çıkarmaya çalışmıştır. Yeni inşa edilmiş binaların dahi çökmesi bina sağlamlık standartlarında yetersiz kalındığının en açık göstergesidir. 1999'daki Gölcük depreminden sonra depremlere daha dayanıklı binalar inşa etmek için yeni bina yönetmelikleri çıkarılmıştır. 2018'de güncellenen bina yönetmeliklerinde, mühendislik tasarımı ve inşaat kalitesi ile malzeme kalitesi için yeterli gerekliliklerin düzenlemesi yapılmıştır.

Bina yönetmeliklerinin yeterince uygulanmadığına dair eleştiriler uzun süre gündemi meşgul etmiştir, esasında konunun özetini manidar bir örnekle açıklamak isterim. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü binasının dahi büyük bir bölümü depremde hasar görmüş ve yıkılmıştır. İktidar gerekli güvenlik sertifikaları olmadan inşa edilen veya genellikle ilave kaçak katlar inşa ederek yapılan yapılar için yasal muafiyet sağlayan imar aflarını periyodik olarak çıkarmıştır. Etkilenen deprem bölgesinde 75 bin kadar binaya inşaat affı verilmiştir. Uzmanlar imar affıyla şehirlerin mezarlık olabileceği konusunda daha önce uyarılarda bulunmuştur. Uzmanlar, 2018 genel seçimlerinden önce depremden etkilenen 10 ilde 294.165 olmak üzere ülke çapında 3,1 milyon yapıya imar affı verildiğini açıklamıştır.

1999 Gölcük depreminin ardından afet önleme ve acil durum hizmetlerinin geliştirilmesi için alınmaya başlanan deprem vergisinden toplanan 88 milyar liranın depremle alakalı nereye harcandığı hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmamıştır. Açıklama sadece deprem için toplanan bu paranın iktidara yakın şirketler tarafından yapılan otoyol ve inşaat projelerine harcandığıdır.

Deprem bölgesinde yapılmakta olan TOKİ konutları en önemli sorunlarımızdandır. 6 Şubatta meydana gelen deprem felaketi sonrası vatandaşlarımız başını sokacak bir ev hayali kurmaktadır. Deprem bölgesinde konteyner ve çadırlarda hayatlarını idame eden vatandaşlarımıza sağlıklı ve güvenilir konutlar inşa etmek Hükûmetin en mühim görevidir. Malumunuz, kış ayları yaklaşmaktadır, kış ayları deprem bölgesinde barınma ihtiyacı olan vatandaşlarımızın çok daha zor günler geçirmesine sebep olacaktır. Bir an önce depremzede vatandaşlarımızın kış şartlarına uygun şekilde mağduriyetleri giderilmelidir.

TOKİ kuruluş stratejisini terk ederek alt ve orta gelirli vatandaşlarımıza konut ve sosyal alan üretme esasını terk etmiştir. TOKİ, dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza sosyal konut üretmek yerine, lüks konut üretimi yapmaya başlamıştır. TOKİ bu anlamda sanırım yüksek kâr elde eden müteahhit firmalara özenmiştir. Ülkemiz genelinde TOKİ'den satılık veya kiralık daire fiyatları ise ciddi anlamda yükselmiştir. Şehirlerin dışına yapılmış TOKİ konutlarında bile dar gelirli vatandaşlarımızın kira fiyatları artışından dolayı ikamet etme şansı kalmamıştır. Genel itibarıyla ortalama kira fiyatları yaklaşık 10 bin TL alt sınır olacak şekildedir, dolayısıyla asgari ücretli, emekli ya da gündelik işlerde çalışan işçilerimizin bu kira fiyatlarını karşılayabilmesi mümkün değildir. TOKİ, son zamanlarda, maalesef, konut projelerini tamamlayamamaktadır, tamamladığı projelerde ise ciddi eksiklikler olmaktadır; bu durum TOKİ'nin kurum kimliğine zarar vermektedir, vatandaşlarımızın artık güven duymadığı, itibarının zedelendiği açıktır. Vatandaş nezdinde oluşan itibar kaybının önlenmesi ve güven duyulması açısından TOKİ'nin tüm sosyal konut projelerine en uygun, en yüksek ihtimamı göstermesi elzemdir. TOKİ, vatandaşlarımızın en temel ihtiyacının giderilmesi için kâr amacı gütmeden çalışmalıdır.

21'inci yüzyılda ihtiyaçlar piramidinin hâlâ en temel safhasındayız. Aralık 2019'da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 100 bin sosyal konut projesini açıklamıştı ve projenin en geç bir buçuk yıl içinde bitirileceğinin sözünü vermişti ancak ihalesi geçen yıl yapılan konutların birçoğunun henüz inşaatının dahi başlamadığı ortaya çıktı. "2019 yılında Türkiye genelinde yapılacağı söylenen 100 bin konuttan ne kadarı yapılmış ve hak sahiplerine ne kadarı teslim edilmiştir?" sorusu net bir cevap bulamamıştır. İhalelerin çoğu iptal edilmiş, gerekçeyse artan inşaat maliyetleri olarak gösterilmiştir ancak siyasi iktidarın bu tür gelişmeler karşısında vatandaşımızın mağduriyetini önleyici tedbirler almaması sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır.

Meclis çatısı altında alacağımız kararlarla çocuklarımızın insan hakları, doğa ve çevreye duyarlı iyi insanlar olarak yetiştirilmesi hedeflerimizden olmalıdır. Çevre ve doğaya farklı bir açıdan bakmamız gerekmektedir. Takdir edersiniz ki bu durum yalnızca Paris İklim Anlaşması imzalamakla olmamaktadır, bu anlaşmanın gerekliliklerini iç hukukumuza uygun şekilde yerine getirmemiz gerekmektedir. Bu doğrultuda, her fırsatta söylemiş olduğumuz ama bir türlü çıkarılamayan iklim kanunu büyük önem taşımaktadır. Yeni dünyanın gerçeklerine, eski dünyanın fikirleriyle bakılamayacağının farkına varmamız gerekmektedir. Öncelikle doğal ve tarihsel çevre korumasına ilişkin yerel ve merkezî yönetime ayrılan bütçe paylarını arttırmak gerekmektedir.

Çevreyi kirleten ve tahrip eden enerji üretiminden derhâl vazgeçilmesi gerekmektedir. İklim kriziyle mücadelede sera gazı emisyonlarının azaltılması gerekmektedir. İklim değişikliğine uyum için gerekli hukuki ve kurumsal çerçevenin oluşturulması gerekmektedir. Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanunu günümüz şartlarına uygun şekilde çıkarılmalıdır. Ulusal Katkı Beyanı'nın güncel hazırlanması çalışmalarına başlanmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması ve sorumluluklarının belirlenmesi için İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulunda alınan kararların bağlayıcı olması gerekmektedir, bu Kurulun çalışma usul ve esaslarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Ulusal çapta adil geçiş mekanizması inşa etmek gerekmektedir, geride kimseyi bırakmama prensibi güçlü şekilde savunulmalıdır. Mekânsal planlamalara stratejik belgelerde yer alan iklim değişikliğine uyum tedbirlerinin dâhil edilmesi gerekmektedir. İklim değişikliğine uyum sağlanmasında ulusal, bölgesel ve yerel ölçekte planlar hazırlanmalı, uygulanmasını denetleyecek bir mekanizma oluşturulmalıdır. Ülkemize yönelmesi muhtemel iklim göçü senaryolarını detaylı şekilde araştıracak, riskleri belirleyecek ve bu çerçevede politikaları hayata geçirecek adımlar atılmalıdır. Çevre politikamızın temelini sağlıklı ve dengeli yaşam oluşturmalıdır. Biyolojik çeşitliliği azaltan faaliyetlerle mücadele edecek, biyolojik çeşitliğimizi koruyan eylem planları hayata geçirilmelidir. İçinde yaşanılan çevrenin değeri anaokulundan itibaren geniş kapsamlı ve uygulanabilir olarak müfredat programlarına yerleştirilmelidir.

Doğayla bütünleşme anlayışı yaşamın bir parçası olarak görülmelidir. Yeşil ekonomi modelimizin sürdürülebilir bir kalkınmayı ana eksen olarak alması gerekmektedir. Doğa ve çevreye uyumlu, ekolojik dengeyi gözeten, bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir Türkiye bırakmak sorumluluklarımızdandır. Doğru yatırımlarla yeşil dönüşümün kazanan ülkesi hâline gelmemiz gerekmektedir. Çevreye, doğaya ve yeşile uyum düzeyini ölçen bir derecelendirme sistemi kurulmalıdır. Firmaları yeşil dönüşüme uyum çerçevesinde tıpkı enerji verimliliğinde olduğu gibi derecelendirmemiz gerekmektedir, yüksek not olan firmalar kurumlar vergisinden muaf tutulmalıdır. Emisyon ticaret sistemi dizayn edilmelidir, burada elde edilen vergi gelirleri iklim kriziyle mücadelede kullanılmalıdır. ETS'de dinamik bir sistem yaratmak ve karbon kotasını yıllar içinde daraltırken karbon fiyatlarını artırmak yoğun karbonlu sektörlerin karbonsuzlaşmasını hızlandırmak için kullanılabilecek yöntemler arasında yer almaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürban, toparlayın lütfen sözlerinizi.

Buyurun.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Çevreye duyarlı ve israf önleyici vergisel tedbirler alınması gerekmektedir. Geri dönüşümü teşvik edecek, çevreyi kirletmenin bedelini ağırlaştıracak adımlar atılmalıdır. Döngüsel ekonomi uygulayan sektörlere teşvikler sağlanmalıdır. Yeşil organize sanayi bölgesi oluşturmaya yönelik çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir. Çevreye duyarlı bir endüstriyel ortam inşa edilmelidir.

Yenilenebilir enerji konusunda da bazı tavsiyelerim olacak: Ulusal yenilenebilir enerji stratejisi oluşturulmalıdır. Fotovoltaik çatı güneş santrallerine yönelik yapısal çalışmalar tamamlanmalıdır. Yenilenebilir enerji sektöründe genç ve kadın istihdamına yönelik düzenlemeler tamamlanmalıdır. Türkiye'deki en büyük 500 şirketin yenilenebilir enerji kullanımına yönelik teşvik düzenlemeleri yapılmalıdır. Yerli üretimin tanıtımı yapılmalı ve hedefleri belirlenmelidir. Elektrik depolama sorunu ele alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürban, toparlayın, ara vereceğim çünkü.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Tamam.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Elektrik depolama sorunu ele alınmalıdır, mevzuat basitleştirilmeli ve kalıcı olmalıdır; bilgilendirme, bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir; öz tüketim destek programı hayata geçirilmelidir. Akıllı finans yöntemleri devreye sokulmalıdır. İnşaat sektörüyle entegrasyon sağlanmalıdır. Yenilenebilir enerji kapasitesi kadar akıllı şebeke ve akıllı binalar hayata geçirilmelidir.

Teşekkür ederim.