KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Komisyonumuzda gündeme gelen 2 hususa ilişkin bir bilgi vermek istiyorum.

Birincisi: Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında soru hakkında. Yazılı ve sözlü soru müessesesi İç Tüzük'ün 96 ile 100'üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, soru, "Hükûmet adına sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, Başbakan veya bir bakandan açık ve belli konular hakkında bilgi istemekten ibarettir."

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İç Tüzük şartlarına uygun gördüğü soru önergelerini gelen kâğıtlar listesinde yayımlar ve Başbakanlığa veya ait olduğu bakanlığa gönderir."

"Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayıyla belli bir süre ayrılır."

Burada belirtilen zorunluluklar hariç olmak üzere Genel Kurulda 3 birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü sorular, yazılı soruya çevrilir ve istemi hâlinde aynı birleşimde önerge sahibine beş dakika geçmemek üzere söz verilir.

"Yazılı sorular, Başbakanlığa ve ait olduğu bakanlığa gönderildiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde cevaplandırılır. Başkan bu süre içinde cevaplandırılmayan yazılı sorular için Başbakanın veya ilgili bakanını dikkatini çeker.

Yazılı sorular dikkat çekme yazısının gönderildiği tarihten itibaren on gün içinde de cevaplandırılmazsa, önergenin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlar listesinde ilan edilir.

Hükûmet, yazılı sorunun cevabını, gereken bilgilerin derlenebilmesi için Başkanlığa bilgi vermek suretiyle bir ayı geçmemek suretiyle geciktirebilir".

Görüleceği üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının zamanında cevap verilmeyen sorulara ilişkin dikkat çekme, buna karşın önergenin süresi içinde cevaplanmaması durumunda da bu hususu gelen kâğıtlar listesinde ilan etme dışında işleteceği bir müessese bulunmamaktadır.

Öte yandan, komisyonlarda İç Tüzük'ün 96 ve 100'üncü maddeleri kapsamında bir soru müessesesi bulunmamaktadır. Ancak görüşülmekte olan tasarı veya tekliflerle ilgili olarak Genel Kuruldaki uygulamaya paralel olarak teamülen müzakereler esnasında milletvekillerinin konuyla ilgili yönelttikleri sorular ile ilgili bakan tarafından cevaplandırılmaktadır. Nitekim bu soru-cevap işlemi müzakereler esnasında gerçekleşmekte, bakanlar cevaplayamadıkları sorulara yazılı cevap verebileceklerini ifade etmektedirler ya da kendilerinden yazılı cevap vermeleri istenilmektedir. Ancak buna ilişkin İç Tüzük'te bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, cevaplanamayan sorulara yazılı cevap verilmemesi durumunda Genel Kurul için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, komisyonlar için komisyon başkanlarının sürecin iyi niyet çerçevesi içerisinde sürdürülmesi yönündeki girişimleri dışında ellerinde kullanacakları hiçbir yetki bulunmamaktadır.

Umuyoruz ki önümüzdeki süreçteki İç Tüzük çalışmalarında bu hususta İç Tüzük çalışmasını yapan siyasi partilerin temsilcileri ve Meclis Başkanlığı tarafından bu durum değerlendirilecektir.

BAŞKAN - Gene, dile getirilen yüksek mahkeme bütçelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi hakkında bir bilgi vermek istiyorum.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, 5018 sayılı Kanun'a ekli 1 sayılı cetvelde yer alan genel bütçeli kurumlardır. Kanunda genel bütçe "Devlet tüzel kişiliğin dâhil olan ve bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesidir." şeklinde tanımlanmaktadır. Yüksek mahkemelerin herhangi bir kurum veya kuruluşla bağlılık, ilgililik veya ilişkililik bağlantısı bulunmamaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmelerinde kamu idareleri bütçeleri görüşülürken bakanlıklara bağlı ilgili veya ilişkili kurumlara dikkate edilmekte ve program bu yönde düzenlenmektedir ancak mahkemeler açısından böyle bir ilişki söz konusu olmayıp bütçeleri görüşülürken konu bakımından bütünlük olması nedeniyle Adalet Bakanlığıyla birlikte görüşülmektedir.

Nitekim bütçe görüşme programımızı -sizlere gönderdiğimiz- incelediğinizde bağlı, ilgili veya ilişkili kurumlar bakanlıklar altında küçük harflerle yazılırken mahkemelerin, diğer müstakil kurumlar gibi büyük harflerle yazıldığı görülecektir.

Ayrıca, mahkemelerin bütçelerine ilişkin yasama organında temsiline yönelik kendi kanunlarında düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeler de aşağıdaki gibidir.

Anayasa Mahkemesinin Kuruluş Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, mahkeme bütçesi Madde 4: "(1) Mahkeme, merkezi yönetim bütçesi içinde kendi bütçesi ile yönetilir.

(2) Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçe ile ilgili görüşmelerde Mahkeme Genel Sekreteri hazır bulunur."

Yargıtay Kanunu, bütçe madde 54: "Yargıtay, genel bütçe içinde kendi bütçesiyle yönetilir. Bütçenin birinci derecede ita amiri Yargıtay Birinci Başkanıdır. Muhasebe İşleri Yargıtay nezdindeki muhasebe teşkilatı tarafından yürütülür. Gider tahakkuk memurluğu görevi, Birinci Başkanın tensip edeceği memurlar tarafından yerine getirilir. Yasama Organı komisyon ve genel kurullarında Yargıtayı, Birinci Başkanın görevlendireceği Genel Sekreter veya yardımcısı temsil eder.

Danıştay Kanunu, bütçe madde 93: "1. Danıştay genel bütçe içinde kendi bütçesiyle yönetilir.

2. Bütçenin ita amiri Danıştay Başkanıdır. Muhasebe işleri Danıştay nezdinde kurulacak muhasebe teşkilatı tarafından yürütülür.

3. Yasama meclislerindeki bütçe görüşmelerinde Danıştayı Başkan veya görevlendireceği kimse temsil eder."

Burada dikkat ederseniz sunum esnasında da mahkemelerden ayrı bir sunum alınmadı fakat teamül olarak otuz senedir bütün bütçe zabıtlarını incelediğinizde ki gerekçe olarak da baktığınızda şunu görüyorsunuz: Kuvvetler ayrılığı prensibi meselesi ve yargının bağımsızlığından dolayı burada herhangi bir yasama organında yargıyla ilgili ya da üst mahkemeler üzerinde bir siyasi tartışma, mülahaza oluşmaması adına herhangi bir şekilde sunum ya da bir cevap oluşturulmadan ve temsil kısmı da kendi kanunlarında belirtilen ilgili bürokratlar, görevliler tarafından yetkilendirilmiş kişiler tarafından incelemesi yapılmasına yönelik bu düzenlemeler yapılmış ve bu düzenlemeler de zaten kendi kanunlara olduğuna göre Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiştir. O yüzden bütün görüşmelere baktığımızda temsil bu şekilde oluyor ve teamül olarak baktığımızda otuz senedir de hiçbir şekilde kendilerinden ayrıca bir sunum ya da cevap kısmında herhangi bir cevap alınmıyor.