KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakanım, Maliye Bakanlığımızın, Adalet Bakanlığımızın, Sayıştayımızın çok kıymetli mensupları, basınımızın kıymetli, güzide temsilcileri; ben de konuşmama başlamadan önce herkesi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, icrai olan yerde, iş yapılan yerde hata olur mu? Olur. Adalet Bakanlığında, hukuk sistemimizde oluyor mu? Oluyor. Başka yerlerde de oluyor tabii ama başta şunu söylemek lazım: Ben çok büyük bir kesimin, Adalet Bakanlığı mensuplarının, hâkim ve savcılarının mesleki etik kurallara gerçekten sadakatle bağlı olduklarına, saygın kişiler olduklarına inanıyorum. Fakat, Adalet Bakanlığında, hukuk sistemimizde yapılan bir hata, başka yerde yapılan bir hatanın 10 katı, 20 katı daha fazla şüyu buluyor.

Ben bu başlangıçtan sonra şunu söylemek istiyorum: Tabii, Adalet Bakanlığımız çok sayıda hâkim, savcı alıyor. Sayın Bakanım, bir uzman yardımcısının, bir kontrolörün, bir müfettişin adaylık süresi üç yıldır, ciddi eğitim alırlar, gerçekten çok ciddi eğitim alırlar. İki yıl sonra da müstakil görev yaparlar yani refakatten ayrılırlar. Şimdi, Adalet Bakanlığında süre, sınavdan itibaren iki yıldır. Bu süre yetersizdir, çok yetersizdir hem nitelik olarak yetersizdir hem de süre olarak yetersizdir. Bu kadar çok kişiyi alacaksınız, bunu eğitemeyeceksiniz, sonra da sahaya göndereceksiniz; hakikaten ben bu sürenin kesinlikle artırılması ve uygulamaya yönelik, tıpkı bu uzmanlık, kontrolörlük, müfettişlikte olduğu gibi belli bir süre sonra müstakil iş verilmesi -kontrollü olabilir- yani yeni bir sisteme geçilmesi kanaatindeyim, daha sağlıklı neticeler alacağımızı düşünüyorum.

Bir de bu konuyu söylemem de... Çünkü bu çok tartışma konusu oluyor. Şimdi, sınav yapıyorsunuz, üst sıralarda kazanıyor kişi, tabii, sözlü yapıyorsunuz -gayet tabii sözlü olacak- eğer bu memleketin ekmeğini yiyip bu memlekete ihanet etmeyeceğini tespit etmişseniz, sağlık yönünden, sıhhi yönden aşırı bir olumsuzluğu yoksa başka sebeplerle bunun elenmesini hakikaten ben doğru bulmam. Kul hakkıdır, şu işsizlik ortamında bunların birtakım sebeplerle elenmesi yanlış olur diye düşünüyorum. Siz ilahiyatçısınız aynı zamanda, bunun manevi sorumluluğunu bizlerden çok daha iyi bilirsiniz, hakikaten şu ortamda çok büyük vebal vardır diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, tabii, şimdi, süre çok kısa da yaşanmış bir örnek vermek istiyorum. Refah-Yol döneminde bağcıksız ayakkabılar moda oldu, Kızılay'da bir mağaza -mokasen diyoruz da o bir marka ama mokasen diye şey yapılıyor bağcıksız ayakkabılar- çok sayıda ayakkabı getiriyor, satıyor; Refah-Yol dönemi yıkıldı, ayakkabılar elinde kaldı, hakikaten ayakkabılar elinde kaldı. Keza, bunu Rolex kol saati için de... Moda oldu bu.

Şimdi, ben yaşadığım bir örneği de burada arz etmek istiyorum. Yine o dönemde bir arkadaş abdest almaya gidecek, paçaları sıvıyor, ses çıkarmayan terlik giymiyor, habbab giyiyor, ses çıkaracak ki herkes görsün, dikkat çeksin. Samimi söylüyorum, bunları size de anlatırım ben. Daha sonra, hükûmet yıkıldı, emin olun mescitte cemaat yüzde 50 azaldı. Bu arkadaş da daha sonraki süreçte kadro aldı. Şuraya gelmek istiyorum: Tabii, Hükûmetsiniz, muktedirsiniz, etrafınızda dolanan çok olur, gayet normal, bunu da normal karşılarız ancak yaranmak için, makam mevki için hukuk zorlanarak, organize edilerek hoşunuza giden işlere teşebbüs edenler olabilir, ilk cezalandırmanız gereken kişiler bence bunlar olmalıdır diye düşünüyorum. Şimdi, bu başka kurumlarda da olabilir ama Adalet Bakanlığında, hukuk sisteminde hiç olmaması gerekir diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, bakın, çok önemli, somut örnekler, 7 Haziran seçimlerinden sonra biz yaşadık burada. Sizin üst düzey bürokratınız bizim daha önce aday olmuş bir arkadaşımızı çağırıyor, genel müdürlük teklif ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tor, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Çok teşekkür ederim.

Yani iktidardan düştüğünüz zaman da arkanızda birilerinin olduğunu hissetmeniz lazım. Onun için, hiç adaletten ayrılmamak gerekir diye düşünüyorum ben.

Şimdi, burada, tabii, sonradan hukuksuzluğu, kul hakkını telafi etmek mümkün olmaz, görevdeyken kul hakkına riayet etmek lazımdır diyorum.

Erhan Bey, Hazreti Ömer'den bahsetti. Siz, tabii, bizlerden daha iyi bilirsiniz ama ben hatırlatmak babından söylüyorum. Pazara çıkar, beslenmiş develeri görür, sorar "Kimin?" diye, "Oğlunuz Hazreti Abdullah'ın." derler. "Nerede beslemiş?" "Devlette beslemiş." Satar, sermayesini oğluna, bakiyesini hazineye yazar.

Sayın Bakanım, devletten beslenenlere müsaade etmeyin, Allah rızası için bunlara müsaade etmeyin. Bunları burada ben söylüyorum, üzerimden vebali de atıyorum. Hakikaten, hırsızlık yapanın, yolsuzluk yapanın yanına kâr kalmasın.

Çok teşekkür ederim.

Bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Sağ olasınız, var olasınız. İnşallah çok daha iyi olacak diye düşünüyorum.