| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2023 |
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Bayın Bakan, değerli hazırun; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette ki Millî Savunma bütçesi burada tartışılıyor ama şu gerçeği gözden kaçırmamak lazım: Millî savunmanın temeli aslında toplumsal birliktelikten geçer. Bu minvalde burada da diğer komisyonlarda da Kürt meselesi, Kürt sorunu çokça tartışıldı ama nedense hiç kimse Kürt meselesi veya Kürt sorununun temeline inmedi ya da nedenlerine inmiyor. Sonuçlar üzerinden bir değerlendirme yapılıyor ve bu değerlendirmenin de aslında bizi doğru bir sonuca götürmediği aşikârdır, ortadadır.
Şimdi, Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel arka planı var değerli arkadaşlar. Kürtler ve Türkler ilk defa birlikte yaşamıyorlar ya da ilk defa bir araya gelmediler. Bin yıllık tarihsel arka planda Türk ve Kürt ilişkilerinin üç tane kırılma noktası var. Bu, 1071 Malazgirt'ten başlar, Kurtuluş Savaşı'na kadar devam eder. 1071'de Kürtler Türklerle ilişki kurduğunda sadece şunun için bir ilişki geliştirmişlerdi: "Uzak Doğu'dan gelen Müslüman bir kavim var ve Bizans'la savaşıyor, zor durumdadır, yardım etmemiz gerekiyor çünkü onlar bizim Müslüman kardeşlerimizdir." demişlerdi. Ondan dolayı Kürtler o zamanın Diyarbakır'ında devletlerdi ve Malazgirt'te Türklere destek vererek Anadolu'nun kapısını açan kavimdir. İkinci kırılma noktası, 1514 Çaldıran Savaşı'dır. Bu savaşta da Kürtler, Safevi-Osmanlı dengesinde Osmanlı'dan yana tavır koymuş ve hâlen Türkiye'nin sınırları 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması'yla belirlenen sınırlardır. Üçüncü kırılma noktası neresidir? Kurtuluş Savaşı'dır. Kürtler, yine, Osmanlı bakiyesinden 62 devlet çıkarken kader ortaklığında bir birliktelik yaşamışlardı. Bunların birinci kırılması dinîdir; ikinci kırılması mezhebîdir; üçüncü kırılması da birlikte yaşam isteğidir. Ama bu kırılma noktalarından sonra nereye geldik? Cumhuriyet Dönemi'nde "Kürt yoktur"a geldik, Kürt dilinin inkârına geldik, Kürt etnik kimliğinin inkârına geldik ve yüz yıllık tarih boyunca Kürt meselesini hangi isimle adlandırırsanız adlandırın, sonuçta bunun temelinde Kürtleri inkâr vardır, Kürtlerin yok sayılması vardır; diliyle inkârı vardır, etnik kimliğiyle inkârı vardır, coğrafyasıyla inkârı vardır.
Peki, Millî Savunma Bakanlığı ya da Millî Savunma bütçesi tartışılırken bu neden çok önemli bir meseledir? Başta da bir cümle kurdum: "Millî savunmanın temeli iç birlikteliktir." Aslında, AK PARTİ'li sayın hatip ilk konuşmasında bence bu meselenin flaş cümlesini kurdu "Emperyalist güçler iç karışıklıkları kullanmak istiyor." dedi, flaş cümleydi bence. Peki, bu iç karışıklıkları ortadan kaldırmanın yolu ve yöntemi nedir? Bence buradan bu meseleyi tartışmak, millî savunma tartışılacaksa da bunun üzerinden tartışmak lazım.
Peki, bütün bu tarihsel arka planda birliktelikten yana tavır koyan bir halka bu reva görülen gerçekten kardeşlik midir? Hatipler konuşurken "Allah'a şükürler olsun." "Allah'a hamdolsun." diyoruz. Gerçekten hangi Allah'tan bahsediyoruz? Biz de diyoruz ki: Evet, gelin, o Allah'ın bize gönderdiği ile onun gönderdiğini, kendi aramızda hakem tayin edelim, onun üzerinden nedenleri ortaya çıkaralım, nedenleri giderelim; sonuçta ortaya çıkan bu kötü sonuçlar da zaten ortadan kaybolup gidecektir. Kürtler Başur'da yani Kuzey Irak'ta bağımsızlık referandumu yaparken bu tarihsel arka planda bu kadar kader ortaklığı yapmış bir halkın demokratik yöntemlerle bağımsızlık isteğine gerçekten Türkiye neden bu kadar karşı çıkıyor? Ya da Rojava'da -Kuzeydoğu Suriye'den bahsediyoruz- yüzlerce yıldır rejim tarafından inkâr edilen bir halk var ama bir statü, kısa bir statü elde etmişken Türkiye orada -bakınız, bu çok önemli bir şey- Araplar için yerleşim yeri inşa ediyor. Acaba bu yaklaşımı, Türkiye, gerçekten bu yerleşim yeri inşasını İsrail'den mi öğrendi?
Bakın, Orta Doğu'da bir şey konuşacağız, iki tane kaderdaş...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bambaşka bir yere götürdünüz, İsrail'in...
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Hayır, hayır...
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Yegin, durun, bitirsin...
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - İki tane kaderdaş toplum vardır: Kürtler ve Filistinliler mazlumiyet...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bitti zaten.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Kamaç, süreniz bitti, toparlayın sözlerinizi.
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Kürtler ve Filistinliler mazlumiyet noktasında kaderdaştırlar.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Cumhurbaşkanı gibi oldunuz, her şeye...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama Sayın Temelli, İsrail'in Gazze'deki yerleşimi ile Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinin bir ilgisi yok. Buna bir şey demeyelim mi ya?
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Lütfen, biz sizi dinledik...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, buna siz niye sessiz kalıyorsunuz mesela?
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Lütfen, biz sizi dinledik...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey...
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Bakınız...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Buna siz niye sessiz kalıyorsunuz?
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Arkadaşlar, süremizden şey yapmayın lütfen.
Bakınız, şimdi, Zengezur Geçidi'nden bahsediyoruz. Zengezur Geçidi üzerinden İran'ı baypas etmeye çalışırsa -sonuçta bu stratejinin en büyük ortaklarından bir tanesi İsrail'dir İran da dünyaya şu mesajı verir: "Ben sizin doğal gaz ve enerji kaynaklarınızı patlatırım." der ve Filistin'e müdahale eder. Sonuçta ne ortaya çıktı? Şu ana kadar 13 bin can elden gitti, 13 bin insan vefat etti. Bu açıdan Türkiye hiçbir şey yapamıyor, neden? Çünkü Türkiye o kartı açtığında İsrail ya da dünya Türkiye'nin karşısına Kürt kartını açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Biz de diyoruz ki: Gelin barış temelinde, insani değerler temelinde, İslami değerler temelinde öncelikle Türkiye'deki Kürt sorununu çözelim ve bunun üzerinden gerçekten Orta Doğu'da var olmanın, güçlü olmanın yolunu sonuna kadar açalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.