KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN BECAN (Yalova) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; öncelikle Cumhuriyet Halk Partisini temsilen burada Yalova'yı birazcık anlatmak istiyorum size deprem bölgesi olduğu için. Biraz deprem konusuna gireceğim ben.

İnsani krizlerin ve afetlerin risklerini ölçmek ve sıralayabilmek amacıyla oluşturulan Küresel Risk Endeksi'nde ülkemiz yüksek risk grubunda yer alıyor. Kısacası, jeopolitik ve jeolojik açıdan riskli bir bölgede yaşıyoruz, dolayısıyla afetler bizim için millî güvenlik ve millî savunma sorunudur. Eğer böyle bir coğrafyada yaşıyorsak millî savunma politikasını sadece güvenlik konsepti üzerine değil, doğal afetler üzerine de kurgulamak lazım. Bu bakımdan, Türkiye afet yönetimi kanununun hızla çıkarılmasını ve ülkemizde bir afet ve acil durum bakanlığı kurulmasını millî savunmamız bakımından bir beka sorunu olarak görüyoruz. Zira 6 Şubat depremlerinden sonra, zaten kamuya ait olan Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbankın yine Türkiye Tek Yürek kampanyasıyla kamuya yardım yapması akılla, bilimle, liyakatle ve daha önemlisi çağdaş bir afet yönetim stratejisiyle açıklanabilir mi? Bir afet ve acil durum bakanlığı olmayışının Türkiye'nin geleceğini tehlikeye sokan ne derece büyük bir beka sorunu olduğunu müsaadenizle açıklamak isterim.

6 Şubat depreminde ilk iki üç gün mevcut iktidar ne yapacağını şaşırdı. Devletin kurumları arasındaki koordinasyon bozukluğuna ben bizzat şahit oldum. Depremin ilk iki gününde kendim bizzat Kahramanmaraş'taydım; maalesef, bırakın bir askeri, ben elinde kazma olan bir amele göremedim, ancak iki gün sonra gelmeye başladılar. Burada belki öncelikler sıralamasında bazı hatalar yaptık. Örneğin, biz çocukken karı alıp, eritip su diye içebiliyorduk; yollarda su dolu tırlar bütün trafiği tıkamıştı, hâlbuki su dolu tırlardan daha önce belki kepçeler, kazmalar, vinçlerin gelmesi gerekirdi. Bu da öncelik sıralamasında yapılan hataları bizzat orada gösterdi.

Artı, elektrik olmadığı için -ne jeneratör vardı... Ayrıyeten, bilmiyorum, telefon firmalarını sorguladınız mı? Orada cep telefonu insanların hayatında çok önemli bir rol oynuyor, biz Yalova'da bunları yaşadık. Güneş enerjisiyle çalışan şarj istasyonları vardır ufak ufak, onlardan bir tane bile yoktu. Dördüncü günü bile insanlar telefonlarıyla istediği yerden iletişimi kuramadılar. Hatta enkaz altında olup bizim Yalova'da telefon sayesinde kurtardığımız çok insan olmuştu ama ben bunları Maraş'ta yaşayamadım.

Yine İçişleri Bakanlığı bünyesinde sıkışıp kalan AFAD'ın deprem esnasında kural koyucu, yönlendirici, koordine edici, destekleyici ve denetleyici olamadığını gördük. Bizzat yine sırtında Yalova amblemi olan, "Yalova" ismi yazan AFAD'dan bir arkadaşa yanaştık, o ara 2 genç geldi, çadır kurmakta zorluk çekiyordu; maalesef, AFAD yetkilisinin "Ben hayatımda hiç çadır kurmadım." dediğine ben orada şahit oldum. Yani AFAD'da bile görev verirsek onu yetiştirmemiz lazım, demek ki eğitimlerinde eksiklik var ya da hangi tarafta hata yapılmış bilemiyorum.

Yine, Sayın Bakanım, deprem ülkesi olan Türkiye'de deprem öncesinde, deprem olduğu zaman ve sonrasında diye 3 kategoride bence değerlendirmek lazım. 6 Şubat depremleri esnasında 425 bini etkin, 380 bini rezerv olmak üzere mevcudu 625 bine ulaşan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmaktaydınız. Öncelikle, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Büyük Türk milletine ve göz bebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı diliyorum. Ne yazık ki Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremlerde askerlerin kışlalarından geç çıkarıldığı, bu sebeple arama kurtarma çalışmalarına geç kalındığına bizzat şahit oldum. Millî Savunma Bakanlığımızın etkin olarak kullandığı Twitter hesabına göre depremden on beş saat sonra 3 bin, kırk iki saat sonra 7.500, yüz yedi saat sonra da 25 bin askerimiz sahada görev almıştır. Depremden etkilenen bölgenin büyüklüğü göz önüne alındığında bu sayının yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? "Bölgedeki birliklerimiz de depremden şiddetli biçimde etkilendi." diyebilirsiniz; tabii ki buna katılıyoruz, haklısınız ancak bölge dışındaki askerî birliklerin de afet bölgesine intikalinde gecikmeler olduğunu bizzat ben kendim yaşadım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen toparlayalım.

TAHSİN BECAN (Yalova) - Toparlıyorum.

Gelibolu'da 2'nci Kolordu İstihkâm Alay Komutanlığımızda görevli subay, astsubay ve uzman erbaşlarımız da depremden otuz iki saat sonra ulaştı. Tabii, bunları çoğaltmak mümkün.

Depremde bir sürü insan hayatını kaybediyor ama onun dışında, depremden sonra hayatta kalmak hep depremde ölmekten daha zor diye söylerim ben kendimce çünkü biz deprem olmadan önce birtakım önlemleri alabiliriz. Örneğin çadır kurmakta, konteyner kentleri kurmakta zorlanıyoruz. Türkiye'nin turistik yerlerinde bence prefabrikten veya "tiny house" dediğimiz ufak evlerden 5 bin kişinin yaşayacağı ufak kentler yaratabiliriz. Bunları biz turizme de açarsak turizm anlamında elde ettiğimiz gelirleri de yarın afet durumunda kullanabiliriz. Allah korusun, bir afet durumunda çadır kurmayla uğraşacağımıza hemen lojistik desteği vererek insanları o dediğimiz, yarattığımız yeni şehirlerimize götürme imkânımız olabilir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.