NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Bütçenin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Ben, Hatay Milletvekiliyim ve burada birçok bakanımıza birçok şeyi söyledik, kendilerinden de destek talep ettik ve birçok sorunumuza da sağ olsunlar cevap verdiler ve uygulamada yaşadık.

Şimdi, biz 6 Şubatta önemli bir deprem yaşadık ve deprem bölgesinde gerçekten çok ciddi sıkıntıları hep birlikte göğüsledik demek istiyorum. Ancak kamuoyuna da yansımıştı -ki biz bunu kötü bir dil kullanarak değil- evet, askerimizi yani Silahlı Kuvvetlerimizi -ki bu Silahlı Kuvvetler Türk milletinin, Hatay'ın, herkesin gerçekten göz bebeğiydi- koşulsuz bir sevgi barındıran, duygu dünyamızda yer eden bir kurumu yanımızda görmeyi çok isterdik ki maalesef... Bu konuda eğer başka türlü bir iddiası olan varsa... Bizler hepimiz ailelerimizi, yakınlarımızı enkazlar altında bekledik. Maalesef ilk günlerde Akçay'dan, Denizciler'den, biliyorsunuz, Sarıseki'den ve deniz alayı üzerindeki birliklerden hiç kimse yaklaşmadı. Belli bir süre sonra elbette askerlerimiz bizlere destek olmak için o gün yanımızdalardı. Bizim bundan sonraki istirhamımız ve talebimiz şudur ki bir daha böyle bir felaket elbette yaşanmamalı ve yaşanması koşulunda, olması durumunda da bu durumun asla bir daha tekerrür etmemesidir.

Bir diğer husus Sayın Bakanım, sunumunuzda da belirttiğiniz üzere, 2 tane NATO çadır kentinden bahsettiniz, biri Antakya'da, biri de İskenderun'da. Antakya'da var olan NATO çadır kentinde önceleri bazı sıkıntılar vardı -bizlerin bu konuyu dile getirmesi ve tenkit etmesi neticesinde- şöyle bir ayrımcılık vardı: Önce personel orada yemek yiyordu -çünkü birçok vatandaşımız biliyorsunuz ki depremzede ve mağdur dolayısıyla- bir tel örgü vardı, tel örgünün arkasında insanlar vardı, sıraya giriyorlardı ve bazen iki saat, dört saat, beş saat boyunca dışarıda, tel örgünün dışında sıra bekliyorlardı, ardından yemek kalırsa içeri girebiliyorlardı. İskenderun NATO çadır kentinde...

Öyle bir rektörümüz var ki... Bakın, Sayın Kaymakamımı sevgi ve saygıyla buradan ifade etmek istiyorum, İskenderun Kaymakamı bu noktada gerçekten elinden gelen her şeyi yapmıştır ancak İskenderun Teknik Üniversitesinin bir Rektörü var ki kendi kafasından bazı işleri artık nasıl geçiriyorsa bilmiyoruz -bu "NATO yerleşkesi" diyorsunuz, biz NATO çadır kent diyoruz- öğrencileri buraya mahkûm etti. Gerçekten, Sayın Bakanım, siz bize inanmayabilirsiniz, lütfen gidip baktırın, sordurun buradaki öğrenciler memnun mu. Gerçekten, burada kalmak istemiyorlar. Niye istemiyorlar? Gerçekten, su basıyor, yağmur yağıyor, içinde fareler var, haşere var; güvende hissetmiyorlar kendilerini. Şimdi, ben bunu tenkit ettikçe, ben bunu konuştukça Rektör bana diyor ki: "Nermin Hanım, haberin var mı, 50 adam bana imza verdi, burada kalmak istiyorlar." Sebebi şu: Öğrenciler mağdur, yazık. Niye biliyor musunuz? Para ödemedikleri için orada... Ama sağlıklı değil efendim, lütfen bu konuda talimatlarınızı istirham ediyoruz sizlerden.

Bir diğer husus, Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman çavuşlar 3269 sayılı Kanun'a tabi olarak, sözleşmeli şekilde ve kritik kadrolarda görevlerini ifa etmeye çalışıyorlar. Bu uzman çavuşların özlük haklarına dair birçok sorunları var, dolayısıyla bunlarla ilgili düzenlemeler çok sağlıklı olacaktır. Aynı zamanda, lojmanlar için sivil devlet memurları ve uzman çavuşlara ortak yüzde 15 bir kota veriliyor, bununla da ilgili olarak lütfen gereği konusunda talimatlarınız bizim için kıymetli olacaktır.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralanan tüm vatandaşlarımıza yönelik yararlanma derecesine bakılmaksızın gazilik hakkı verilmiş olması, terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayan diğer personel arasında bir ayrıma sebebiyet verdiğinden, bunların da özlük haklarıyla ilgili olarak düzenlemeler bizim için gerçekten sağlıklı ve toplumsal açıdan da faydalı olacaktır.

Biz, bütçenin hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz.

Saygılarımı sunuyorum.