TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Bakanım, sayın milletvekillerim, Sayın Başkanım; ülkemiz jeopolitik ve jeostratejik konumu nedeniyle tarihin her döneminde cazibe merkezi olmuş, bu aziz topraklara sahip olmak isteyenlerin iştahını kabartmıştır. Ta Haçlı Seferlerinden başlayan bu zorlu süreç, tarihin her devresinde şekil değiştirmiş, Anadolu'daki Türk devletlerini zayıflatmak ve ortadan kaldırmak üzere plan-lanmış ve kurgulanmıştır.

Bizler öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki bu coğrafyada yaşamak, bu coğrafyayı yönetmek cesaret ister, sorumluluk ister, dik duruş ister. Bu itibarla bu coğrafya-nın kaderiyle hemhâl olmak, yine bu coğrafya için cesur işlere imza atmayı gerektirmektedir.

Aziz milletimizin yıllarca terörden neler çektiğini, ne kadar şehitler verdiğini hepimiz biliyoruz. Cumhuriyet tarihimizin en büyük düşmanı kabul edebileceğimiz terör örgütüyle mücadelemiz bu çerçevede çok önemli bir yere sahiptir. Devletimiz, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilgili bi-rimleriyle bir taraftan milletimizi tehdit eden terör belasıyla mücadele ederken, bu mücadelede büyük yol katetmişken birilerinin de sanki terörü yeniden diriltmek için talimat almış, yemin etmiş gibi hareket ettiklerini üzülerek gördük ve görmekteyiz.

Ama kim ne derse desin, kim kime selam gönderirse göndersin, güçlü Türkiye Cumhuriyeti devleti savunma sanayisinde bir üst lige çıkmıştır ve inşallah bu alanda dünyanın da parlayan yıldızı konumuna gelmiştir. Önce İHA'larımızla, sonra SİHA'larımızla, ardından Akıncı ve daha sonra KIZILELMA'yla gökleri ve gönülleri fethettik. Türkiye ve Türkiye'mize hasım olanların da inlerine bunlarla girerek dünyayı dar etmeyi başardık. Keza ATAK ve GÖKBEY helikopterlerimizi, ANADOLU savaş gemimizi, HÜRKUŞ uçağımızı, Akıncı, Bayraktar, ANKA insansız hava araçlarımızı, KIZILELMA'yı, TAYFUN füzemizi görüp de göğsü kabarmayanlar da yine aynı kişiler ve gruplardır. Bugün Ege'de, Karadeniz'de, Doğu Akdeniz'de haklarını savunan, menfaatlerini koruyan, donanması güçlü bir Türkiye var. Bugün kendi millî güvenliği için hiç kimsenin icazetini aramadan operasyon düzenleyen, dış politikası bağımsız bir Türkiye var. Türkiye, artık, herkesin üzerinde ahkâm kesebileceği, her ağzı olanın laf söyleyebileceği bir ülke değildir. Türkiye, artık, üzerinde rahatça oyun oynanan değil, bölgesinde oyun kuran, oyun bozan bir ülkedir, her parmak sallayanın krizler yaratabileceği bir ülke de-ğildir. Türkiye, geliştirdiği savunma teknolojileriyle dünyanın dikkatini çek-miş ve dengeleri değiştirmiştir. Türkiye, kendi silahını yapan hatta bunu ihraç eden dünya üzerindeki sayılı ülkelerden biridir; bazılarının sıkıntı ve telaşı da bu yüzdendir.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer güvenlik güçlerimiz, DEAŞ, PKK, FETÖ de dâhil olmak üzere hem yurt içinde hem de yurt dışında tüm terör örgütlerinin ensesinde olmaya devam edecektir. Coğrafyamız güçlü ekonomi, güçlü ordu, güçlü Türkiye'yi zorunlu kılmaktadır. Milletimiz kimin ne yaptığını, hangi kirli ittifakların kurulduğunu, kimin kimlerle yol yürüdüğünü görmekte ve bilmektedir. "TSK kimyasal silah kullandı." iftirası atanlar, İsrail'e gelince sesini bile çıkaramamaktadır. TSK, dünya askerlik tarihinin dipnotudur, kaynakçasıdır; sadece Türk'ün değil hatta insanın değil, herhangi bir canlının dahi hamisidir.

Bu coğrafyanın kaderinin yine bu coğrafyaya kan ve can bağıyla bağlı olup gönülden sevenlerin elinde olduğunu, bu büyük coğrafyanın figüranlığı kabul etmediğini bütün dünyaya çekinmeden söylediği, bizlere de kültürümüz, tarihimiz ve medeniyetimiz için güzel işler yapma cesaretini verdiği için hem büyük bir başarıya imza atan hem de daha büyük başarılara zemin hazırlayan Sayın Cumhurbaşkanımıza, hem kendi adıma hem de kendi tarihini coğrafyanın kaderiyle ortak görenler adına şükranlarımı sunuyorum.

Tekraren ifade ediyorum ki bu ülkenin, bu devletin, bu bayrağın kaderi ile kendi kaderini bir gören büyük Türk milletinden aldığımız icazetle, başka hiçbir referansa bakmadan yine bu ülke, bu millet ve gönül coğrafyamız için mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.

Teşekkürler.