| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .02.2016 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, değerli bürokratlar ve kıymetli basın mensupları; sunumuma başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyor ve bütçe görüşmelerimizin hayırlı olmasını diliyorum.
Kalkınma Bakanlığı ve bakanlığıma bağlı Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK), Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (GAP), Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (KOP), Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) ve Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DAP) bütçelerinin görüşülmesi vesilesiyle söz almış bulunuyorum.
Değerli Başkan...
BAŞKAN - Sayın Bakan, sunuma geçmeden önce bir de siz ya da bürokrat arkadaşlarımız kendilerini komisyonumuza tanıtırlarsa lütfen. Bunu hep yapıyoruz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - İsterseniz, arkadaşlarımız bizzat kendileri tanıtsınlar.
BAŞKAN - Lütfen.
Buyurun.
(Bürokratlar kendilerini tanıttılar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Kadın arkadaşlar hiyerarşik açıdan mı arkadalar? Neden hep en arkada oturuyorlar?
BAŞKAN - Bu görevle ilgili bir şey.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Özel bir durum söz konusu değil.
BAŞKAN - Bence bu konuya Sayın Usta cevap verebilir, herhâlde bütün arkadaşları tanıyordur.
Buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Değerli arkadaşlar, Kalkınma Bakanlığı, malum, Devlet Planlama Teşkilatının birikimi üzerine kurulmuş bir Bakanlığımız ve öteden beri Plan ve Bütçe Komisyonumuzun da ana muhatabı olan bir Bakanlık. Dolayısıyla, bugün burada sizlerle birlikte olmaktan büyük bir şeref, mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
Bu vesile dışında da, Komisyonumuzla her zaman birlikte çalışmaya, iş birliği yapmaya da hazır olduğumuzu özellikle belirtmek isterim.
Tabii, vaktin darlığı açısından bir doküman hazırladık, onu sizlere dağıttık. Ben oradan tamamını okumayacağım, bir kısmını okumuş olacağım. Ardından, sizlerin müzakereleri, sorularıyla daha farklı konulara da değinme imkânı bulmayı ümit ediyorum.
Sayın Başkan, değerli üyeler; Kalkınma Bakanlığımızın temel görevi, ülkemizin doğal, beşeri ve iktisadi her türlü kaynak ve imkânlarını tespit ederek, takip edilecek iktisadi, sosyal ve kültürel politika ve hedeflerin belirlenmesinde Hükûmete müşavirlik yapmaktır. Bakanlığım, bu çerçevede, Hükûmetçe belirlenen amaçlar doğrultusunda, makroekonomik, sektörel ve bölgesel gelişme alanlarında ulusal ve yerel düzeyde analiz ve çalışmalar yaparak, beş yıllık kalkınma planları, uzun vadeli perspektif planlar, orta vadeli programlar, yıllık programlar, yatırım programları, sektörel, bölgesel, tematik stratejiler ve eylem planları hazırlamakta, özel programlar hayata geçirmekte ve uygulamayı etkin bir şekilde izlemekte ve değerlendirmektedir.
Bakanlığımız, kalkınma planlarını hazırlama görevi çerçevesinde, 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı'nı ilgili tüm tarafların katkısını alarak geniş bir katılımla hazırlamıştır. Meclisimizin değerli katkılarıyla karara bağlanarak yürürlüğe konulan Onuncu Kalkınma Planı'nda, yeni bir yaklaşım olarak, 25 adet öncelikli dönüşüm programı oluşturulmuştur. 25 öncelikli dönüşüm programı için hazırlanan eylem planları toplamda 1.248 eylem içermektedir. Uygulama safhası, Kalkınma Bakanlığının genel koordinatörlüğünde ve program koordinatörü ve/veya bileşen sorumlusu olan toplamda 35 kamu kurum, kuruluşunun sorumluluğunda yürütülmektedir. Her bir program, belirlenmiş hedef ve ölçülebilir performans göstergeleri ile plan-bütçe ilişkisini güçlendirmeye katkı sağlamaktadır. 2016 yılında da 25 öncelikli dönüşüm programının uygulanması etkin bir şekilde takip edilecektir. Eylem planlarında yer alan eylemlerin gerçekleştirilmesi sürecinde, yatırımları ve ihracatı artırmaya, cari açığı aşağı çekmeye, ekonominin istihdam ve verimlilik seviyesini, rekabet gücünü yükseltmeye, kamu maliyesini güçlendirmeye ve mali disiplinin kalitesini artırmaya yönelik eylemler öncelikle ele alınacak ve bu eylemlerin gerektirdiği yasal düzenlemelere hız verilecektir.
Bakanlığımızın görevlerinden biri de, ülkemizin uzun vadeli kalkınma stratejisini ortaya koymaktır. Bu kapsamda, Türkiye'nin geleceği açısından 2030'Iu yıllara uzanan yeni bir uzun vadeli vizyon oluşturulmasına yönelik olarak çalışmaları başlatmış durumdayız. Bu çalışmayla, ön hazırlıklarına 2017 yılı başında başlayacağımız On Birinci Kalkınma Planı'na da uzun vadeli bir perspektif oluşturmayı planlıyoruz. Burada henüz tam, kesin bir karar oluşturabilmiş değiliz ama 2030 veya 2035'i hedef yılı olarak belirleyip bu uzun vadeli perspektif çalışmasını tamamlamayı planlıyoruz.
Bakanlığımızın diğer bir görevi, her yıl merkezî yönetim bütçesinin hazırlık sürecini başlatan ve üç yıl perspektifli makroekonomik politika çerçevesi çizen orta vadeli programların hazırlanmasıdır. Orta vadeli programlarda dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere, programın amacına, makroekonomik hedeflerine ve politikalarına yer verilmektedir. Bu çerçevede 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) hazırlanarak 11 Ekim 2015 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Ancak genel seçimler sonrasında yeni Hükûmetin kurulmasıyla birlikte Orta Vadeli Program'ın revize edilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Revize edilen Orta Vadeli Program 11 Ocak 2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Orta Vadeli Program'ın temel amaçları, istikrarlı ve kapsayıcı niteliğiyle büyümeyi artırmak, enflasyonu düşürmek, mali disiplinin sürdürülmesiyle birlikte cari açıktaki azalma eğilimini korumaktır. Bu temel amaçların gerçekleştirilmesinde para, maliye ve gelir politikaları birbiriyle uyum içerisinde hayata geçirilecektir. Bu uyum ve koordinasyon gerekli ancak yeterli değildir. Süratle uygulamaya konulacak yapısal reformlarla da desteklenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Onuncu Kalkınma Planı'nda yer alan öncelikli dönüşüm programları kapsamında hazırlanan eylem planlarının uygulanması kararlılıkla sürdürülecektir.
Bakanlığımızın görevleri arasında, planlama fonksiyonunun bir gereği olarak, plan-bütçe ilişkisini sağlayan yıllık program ve yatırım programını hazırlamak da bulunmaktadır. Bu kapsamda, 2016 Yılı Programı 23 Ocak 2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. 2016 yılı yatırım programı hazırlık çalışmaları ise hâlen devam etmekte olup bütçenin onaylanmasını müteakip tamamlanacaktır.
Burada, Bakanlığımıza verilmiş diğer bir görev olan ve ülkemizin Avrupa Birliği üyeliğine aday ülke konumunun gereği olarak her yıl Avrupa Komisyonuna sunulan ekonomik reform programlarına, eski adıyla Katılım Öncesi Ekonomik Program'a da değinmek isterim. Bildiğiniz gibi, bu programlar, makroekonomik görünüm, kamu maliyesi ve yapısal reformlar olmak üzere 3 ana bölümden oluşmakta ve üç yıllık bir dönem için Orta Vadeli Program'la uyumlu bir şekilde hazırlanmaktadır. 2016 yılı ekonomik reform programı hazırlık çalışmaları hâlen devam etmekte olup çalışmaların tamamlanmasının ardından Yüksek Planlama Kurulunun onayına sunulacaktır.
Sayın Başkan, değerli üyeler; konuşmamın bu bölümünde, 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program ve 2016 yılı programının hazırlanmasında dikkate aldığımız dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler hakkında özet bilgi arz etmek istiyorum. Küresel ekonomide ABD ve bazı AB ülkelerinin öncülüğünde nispi bir canlanma süreci gözlenmektedir. Ancak, finansal krizin üzerinden yaklaşık sekiz yıl geçmesine rağmen, küresel düzeyde henüz istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme ortamı sağlanamamıştır. Küresel ekonomi, gelişmiş ekonomilerdeki zayıf toparlanma ve gelişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlama nedeniyle ılımlı bir seyir izlemektedir. Büyüme performansı ülkeler arasında farklılaşmakta, zayıf, dengesiz ve kırılgan bir yapıda devam etmektedir. Dünya ekonomisi beklenenden daha yavaş toparlanmaktadır. 2015 yılında dünya ekonomisinin yüzde 3,1 oranında büyüdüğü tahmin edilmektedir. Bu gelişmede başta Çin olmak üzere birçok gelişmekte olan ekonominin yavaşlaması, azalan küresel ticaret, makroekonomik belirsizlikler ve artan jeopolitik riskler etkili olmuştur. 2014 yılı ortalarından itibaren düşüş eğilimine giren petrol başta olmak üzere emtia fiyatları gelişmiş ekonomilerin büyümelerini desteklerken, emtia ihracatçısı ülkelerin büyümelerini yavaşlatmıştır.
2016 yılı küresel büyüme beklentisi ise gelişmekte olan ekonomilerdeki zayıflama nedeniyle yüzde 3,6'dan yüzde 3,4'e düşürülmüştür. Gelişmiş ekonomiler 2015 yılında ılımlı bir şekilde büyümeye devam etmiştir. Gelişmiş ekonomilerin iyileşen görünümü büyük ölçüde ABD ve Birleşik Krallık ekonomisindeki toparlanmadan kaynaklanmaktadır. Buna karşılık, avro bölgesi genelinde güçlü ve istikrarlı bir toparlanmanın sağlanamamış olması gelişmiş ekonomilerdeki canlanmayı sınırlandırmaktadır.
ABD ekonomisindeki canlanmayla birlikte Amerikan Merkez Bankası (FED) 2015 yılının Aralık ayında sınırlı da olsa beklenen faiz artırımını yapmış ve 2006 yılından bu yana ilk kez politika faiz oranını 25 baz puan artırarak yüzde 0,25-0,50 aralığına yükseltmiştir. Normalleşme süreci çerçevesinde FED'in önümüzdeki dönemde verilere bağlı olarak tedricen faiz artırımına gitmesi beklenmektedir.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise, 3 Aralık 2015 tarihinde büyümeyi ve enflasyonu desteklemek amacıyla mevduat faiz oranlarını 10 baz puan azaltarak negatif yüzde 0,3'e indirmiş, varlık alım programının kapsamını genişletmiş ve süresini 2017 yılı Mart ayına kadar uzatmıştır. Avro bölgesinin 2016 yılında yüzde 1,7 oranında büyüyeceği öngörülmektedir.
Bu noktada Avrupa Birliği için bir parantez açmak isterim. En önemli ticaret ortağımız olan ve üyelik süreci içinde olduğumuz Avrupa Birliği bölgesiyle ilişkilerimiz son dönemde önemli ölçüde ivme kazanmıştır. Açılması kararlaştırılan yeni fasıllar, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi, vize ve mülteciler konusundaki gelişmelerin yanında bölge ekonomisinde beklenen nispi toparlanma da dikkate alındığında, orta vadeli gelişmelerin ülkemize birçok alanda olumlu etkileri olacaktır.
FED'in para politikasını normalleştirme sürecine dair belirsizlikler nedeniyle küresel finansal piyasalarda yaşanan dalgalanma, 2015 yılında gelişmekte olan ekonomilerin dış finansman maliyetlerinin yükselmesine neden olmuş, ayrıca emtia fiyatlarının düşük seyretmesi Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere birçok gelişmekte olan ekonomide büyümeyi olumsuz yönde etkilemiştir. Çin ekonomisinin yavaşlaması ticaret, bankacılık ve finans aracılığıyla başta Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkenin büyümesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Küresel büyümeye uzun süredir önemli katkı veren Çin'de, 2014 yılında yüzde 7,3 olan büyümenin 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla yüzde 6,9 ve yüzde 6,3'e gerileyeceği tahmin edilmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde gelişmekte olan ekonomiler grubunun 2016 yılında yüzde 4,3 oranında büyüyeceği öngörülmektedir. Çin ve Hindistan hariç baktığınızda, bu çok daha aşağı seviyelere gelmektedir. Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlama ve ithalat düşüşü dünya ticaret hacmini de olumsuz etkilemektedir.
Özetle; 2016 yılında küresel ekonomiyi etkileyecek üç ana başlık; FED'in parasal normalleşmesi süreci çerçevesinde faiz artırımını hangi aralıkta ve ne hızda yapacağı, Çin ekonomisinin seyri ve istikrarsızlık arz eden emtia fiyatlarıdır. Bunun dışında, gelişmiş ülke para politikaları arasındaki ayrışma, zayıf seyreden küresel talep ve ticaret, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yavaşlama ve değer kaybeden ülke paraları özellikle gelişmekte olan ekonomiler için aşağı yönlü riskleri artırmaktadır. Küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde dengeli ve istikrarlı bir büyümenin sağlanması temel sorun alanı olmaya devam etmektedir. Giderek artan jeopolitik riskler de önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme beklentilerini sınırlandırmaktadır.
Böyle bir konjonktürde ülkemiz geçtiğimiz yıl küresel ekonomik sorunların çözümünde ve uluslararası politika eşgüdümünün sağlanmasında en önemli platformlardan biri sayılan G-20 Platformu'nun Dönem Başkanlığını yürütmüştür. istihdam yaratan, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanmasına yönelik 2014 yılında oluşturulan çerçeve kapsamında Türkiye, Dönem Başkanlığı sürecinde çalışmalara önemli katkılar sağlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de sizlere Orta Vadeli Program ve 2016 Yılı Programı'nın hazırlanmasında dikkate aldığımız Türkiye ekonomisindeki gelişmelere ilişkin bilgi sunmak istiyorum.
2015 yılının Ocak-Eylül döneminde gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 3,4 oranında artış kaydetmiştir. Bitkisel üretimdeki artışın yanı sıra hizmetler sektörü katma değerinde kaydedilen artış büyümeyi desteklemiştir. Harcama yönünden ise yurt içi talep kaynaklı bir büyüme gerçekleşmiş ve özel kesim tüketim ve yatırım harcamaları genelde büyümeyi destekleyen ana kalemler olmuştur.
2015 yılının son çeyreğinde yurt içi üretim ve talebe ilişkin göstergeler büyümeyi destekler niteliktedir. Sanayi üretimi son çeyrekte ortalama yüzde 7,4 oranında artmıştır. Bu sonuç, 1 Kasım seçimleri sonrası azalan belirsizlik ortamının sanayi üretimimize ve bununla bağlantılı olarak hizmetler sektörüne de olumlu yansıdığını göstermektedir. Bu gelişmeler ve beklentiler altında 2015 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,0 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
2015 yılı gayrisafi yurt içi hasıla büyümesi üretim faktörleri açısından incelendiğinde, hem sermaye stoku hem istihdamın büyümeyi desteklediği ortaya çıkmaktadır. 2015 yılı ilk yarısından itibaren yükselme eğilimi görülen özel sektör yatırımlarının yıl genelinde de aynı seyrini koruyacağı, büyümeye önemli ölçüde katkı sağlayacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan, toplam faktör verimliliğinin bu dönemde büyümeye 2014 yılının aksine düşük düzeyde de olsa pozitif katkı sağlaması beklenmektedir.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış yeni istihdam serisi verilerine göre, Ekim 2015 döneminde iş gücüne katılım oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,6 puan artmasına rağmen işsizlik oranı 2014 yılının aynı dönemindeki seviyesinde kalmış ve yüzde 10,6 olmuştur. Bugün açıklanan istihdam verilerinde bu son çeyrekle ilgili aslında mevsimsel düzeltilmiş verinin 10,4 seviyesinde gerçekleştiğini tespit etmiş bulunmaktayız ama biz kitapçığı dün bastığımız için son gelişmeler yansıtılamadı. Toplam istihdam ise aynı bazda yani bu Ekim 2015 bazında 688 bin kişi artış kaydetmiştir.
2015 yılının cari açık rakamlarına baktığımızda ise cari açığın küresel finansal krizin etkilediği 2009 yılı hariç son dokuz yılın en düşük seviyesine indiğini görüyoruz. Cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise 2015 yılında bir önceki yıla göre 1 puan azalarak yüzde 4,5 seviyelerine gerilemesi beklenmektedir. Bu oran, 2005 sonrasında 2009 yılı hariç en düşük seviyedir.
2015 yılında TÜFE yıllık artış oranı bir önceki yıla göre 0,6 puan artarak yüzde 8,8 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, Türk lirasındaki değer kaybının kur geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal fiyatlarına yansımasının yanı sıra, gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek oranlı artışın etkisi ön plana çıkmıştır.
2014 yılında yüzde 0,6 düzeyinde gerçekleşen kamu kesimi borçlanma gereğinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2015 yılında, 2015 Yılı Programı'nda öngörülenden daha iyi bir performans göstererek fazlaya döneceği ve program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının yüzde 0,8 olacağı tahmin edilmektedir.
Kamu kesiminin en önemli bileşeni olan merkezî yönetim bütçesi 2014 yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oranla yüzde 1,3 düzeyinde bir açık vermiştir. Merkezî yönetim bütçesinde gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 1,1 düzeyinde programlanan bütçe açığının 2015 yılı sonunda yüzde 1,2 düzeyinde, bütçe sürecinde yüzde 1,1 düzeyinde öngörülen program tanımlı faiz dışı fazlanın ise yüzde 0,4 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Genel devlet borç stoku düşüş eğilimini devam ettirmektedir. Bu kapsamda, 2014 sonunda yüzde 33,5 olarak gerçekleşen AB tanımlı genel devlet borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının, 2015 yılında yüzde 32,6 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli üyeler; konuşmamın bu bölümünde Hükûmetimizin önümüzdeki döneme ilişkin makroekonomik amaç ve hedeflerine değinmek istiyorum.
2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'ın temel stratejileri çerçevesinde makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın kademeli olarak düşürüldüğü bir ortamda, özellikle ihracat yaptığımız ekonomilerdeki toparlanma eğiliminin de etkisiyle birlikte, sürdürülebilir ve yüksek büyüme ortamına geçişin sağlanması 2016 yılı Programı'nın temel amacıdır. Bununla beraber enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak, ekonominin verimlilik düzeyini yükselterek özel yatırım kaynaklı bir büyüme yapısını özendirmek, kamu mali dengelerini gözetmek ve finansal istikrarı güçlendirmek program döneminde temel makroekonomik öncelikler olacaktır. Bu amaçlara ulaşılmasında daha önce de değindiğim gibi yapısal reformların hızla hayata geçirilmesi özel önem arz etmektedir. Bu konuda Hükûmetimiz kararlılıkla hareket etmektedir. Nitekim Onuncu Kalkınma Planı'nda yer alan öncelikli dönüşüm programları kapsamında hazırlanan eylem planlarının uygulanması kararlılıkla sürdürülecektir.
Ayrıca 10 Aralık 2015 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan 64'üncü Hükûmet 2016 yılı Eylem Planı ile 1'inci yılın kapsamlı ve ayrıntılı yapısal reform paketi uygulamaya geçirilecektir.
2016 yılında gayrisafi yurt içi hasıla büyümesi yüzde 4,5 ve bu büyüme hızıyla uyumlu işsizlik oranı yüzde 10,2 olarak öngörülmüştür.
Para politikası finansal istikrarı da gözetecek şekilde enflasyon hedeflemesi çerçevesinde yürütülecektir. Bu kapsamda, Merkez Bankası tarafından enflasyonun 2016 yılı sonunda yüzde 7,5 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Dünya ticaretinde ve ticaret ortağı olduğumuz ekonomilerde 2016 yılında sınırlı bir toparlanmanın da etkisiyle ihracatın yüzde 8 oranında artarak 155,5 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Büyüme performansı ve petrol fiyatlarındaki beklentilere bağlı olarak ithalatın yüzde 1,8 oranında artarak 210,7 milyar dolar seviyesine ulaşacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, 2016 yılında cari işlemler açığının 28,6 milyar dolara gerilemesi ve gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yine açıklanan veriler kapsamında 2015 yılına göre 0,6 puan azalarak yüzde 3,9 olması hedef alınmıştır.
2016 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 0,3 düzeyinde gerçekleşmesi, program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının ise yüzde 0,6 düzeyinde olması hedeflenmiştir. 2016 yılında merkezî yönetim bütçe açığının yurt içi hasılaya oranının yüzde 1,3 düzeyinde gerçekleşmesi, merkezî yönetim bütçesi program tanımlı faiz dışı fazlasının ise yüzde 0,1 olması hedeflenmiştir. AB tanımlı genel devlet borç stokunun yurt içi hasılaya oranının ise 2016 yılında yüzde 31,7 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yurt içi tasarruf oranının 2014 yılında ulaştığı seviye yüzde 15 civarındadır ve bu seviye 2008 yılından sonra kaydedilen en yüksek seviyedir. Önümüzdeki dönemde de tasarruflarımızı artırıcı çalışmalarımız devam edecektir. Toplam yurt içi tasarruf oranının bir önceki yıla göre 0,6 puan artarak 2015 yılında yüzde 15,6 olması beklenmektedir. 2009 yılı sonrası devam eden yükseliş eğilimini önümüzdeki dönemde de devam ettirmeyi bekliyoruz.
Bilindiği üzere, yüksek ve sürdürülebilir büyüme ve bunun sağlıklı finansmanı açısından yurt içi tasarruflarda artış sağlanması hayati öneme sahiptir. Özel tasarruflardaki yetersizlik ve bunun sonucunda özel sabit sermaye yatırımlarının zayıf performansı ülkemizin büyüme potansiyelini aşağı yönlü etkilemektedir. Bu nedenle, hâlihazırda kısıtlı olan yurt içi tasarruflarımızın ekonomi için üretken yatırımlarda kullanılması üretim potansiyelimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, bir yandan yatırımların sağlam ve sürdürülebilir kaynaklarla finansmanı açısından tasarruf oranlarımızı artırıcı politikalarımızı sürdürecek, diğer yandan artan tasarrufları üretken alanlara yönlendirmeye devam edeceğiz. Bunun detayları kitapçıkta yer alıyor, onları geçiyorum.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; üretim kapasitemizi ve rekabet gücümüzü artırmak amacıyla sektörel politikalara ve reformlara da özel önem veriyoruz. Onuncu Kalkınma Planı'nın büyüme stratejisi temelde verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması yoluyla özel sektör öncülüğünde ve ihracata dayalı, rekabetçi bir üretim yapısının geliştirilmesine dayanmaktadır.
Bu kapsamda Kalkınma Planı'nda imalat sanayisinin dönüşümüne özel bir vurgu yapılmıştır ve yine, bu çerçevede sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm önem verdiğimiz alanlardan bir tanesidir.
Ayrıca, tarım sektöründe örgütlülüğü ve verimlilik düzeyini yükseltmeyi, rekabet gücünü artırmayı, doğal kaynakları sürdürülebilir bir şekilde değerlendirmeyi öngörüyoruz.
Yine, ülkemizin bağımlı olduğu önemli alanlardan biri enerjidir. Enerji sektörüne de büyük önem veriyoruz. Yeterli düzeyde, güvenli, zamanlı ve düşük maliyetle enerji ihtiyacını karşılamak temel amaçtır. Bu kapsamda, Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı ve Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı adı altında 2 programımız hayata geçirilmektedir.
Ekonominin rekabet gücünü geliştirilmede ulaştırma altyapısı ve lojistik sektörü de ayrı bir öneme sahiptir. Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Programı bu kapsamda hayata geçirilmektedir.
Hizmetler sektöründe de katma değeri yüksek alanlarda hizmet ihracatının çeşitlendirilmesini öngörüyoruz. Bu kapsamda özellikle sağlık turizminin geliştirilmesine özel bir önem veriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve sosyal alanlarda kaydedilen önemli gelişmelerin daha üst seviyelere taşınmasını amaçlayan Hükûmetimiz sağlık, eğitim, istihdam, AR-GE ve sosyal koruma politikaları başta olmak üzere çalışmalarını sürdürecektir.
Uyguladığımız ekonomik ve sosyal politikalar neticesinde Türkiye'de gelir eşitsizliği azalmıştır. Bu noktada şunun altını çizmek isterim: Ekonomik büyüme performansını yüksek düzeyde tutup aynı zamanda, eş zamanlı olarak gelir dağılımını iyileştiren ender ülkelerden bir tanesi Türkiye olmuştur.
TÜİK verilerine göre Türkiye'de gelir eşitsizliği 1994 yılında 0,49 seviyesinde iken -bu "Gini katsayısı" dediğimiz katsayı- 2002 yılında 0,44'e düşmüş, 2014 yılında ise 0,38'e kadar gerilemiştir. Bu, nispi olarak gelir dağılımının iyileştiğini gösteren önemli bir göstergedir.
Uluslararası alanda "insani kalkınma" kavramı kişinin satın alma gücündeki artışın yanı sıra, eğitim ve sağlık gibi alanlarda sağlanan ilerlemeyle ölçülmektedir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2015 yılında güncellenen istatistiklere göre, Türkiye'nin İnsani Gelişme Endeksi değeri 2000 yılındaki 0,653 değerinden 2014 yılında 0,761 değerine ulaşmıştır. Buna paralel olarak 2000 yılında Türkiye 166 ülke arasında 86'ncı sırada iken, 2014 yılında 188 ülke arasında 72'nci sıraya yükselmiştir. Yani ülke sayısı artmış ama Türkiye'nin sırası olumlu yönde değişmiştir. Türkiye'nin endeks değeri, yüksek insani gelişme kategorisindeki ülkeler için ortalama 0,744 olarak ölçülen ve ayrıca Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin 0,748 olarak ölçülen ortalama İnsani Gelişme Endeksi değerinin üzerindedir.
Küresel krizin etkilerini başarıyla yönetmesi, son yıllarda yaptığı eğitim reformları ve yatırımlarıyla beklenen okullaşma oranını çarpıcı bir şekilde artırması ve yine, son dönemde sağlık alanında gerçekleştirdiği dönüşümler ülkemizin bu ilerleyişinde etkili olan temel faktörlerdir. Söz konusu sıralamayla Türkiye yüksek insani gelişmişlik kategorisinde yer almaktadır. Önümüzdeki hedef ise en üst kategori olan çok yüksek insani gelişme eşiğini aşmaktır. Burada şunu ifade edebilirim: Bu en yüksek gruba girebilmemiz için aşağı yukarı ilk 50 ülke arasına girmek durumundayız, şu anda 72'nci sıradayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı sonunda süresi dolan Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin yerini almak üzere oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Birleşmiş Milletlerde 25 Eylül 2015 tarihinde kabul edilmiştir. 17 hedef ve 169 alt hedefi içeren Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne 2030 yılına kadar ulaşılması beklenmektedir. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni önceliklendirerek ulusal politikalarımızla uyumlu şekilde hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu yıl içinde başlayacağımız bu uygulama sürecinin Kalkınma Bakanlığının koordinasyonunda ilgili tüm kurum ve paydaşların katılımı ve desteğiyle yürütülmesini planlıyoruz.
Bakanlığımın önemli görevlerinden birisi de kamu yatırımlarının planlanması ve yatırımlara kaynak tahsisidir. Bu çerçeve yıllık yatırım programlarını hazırlamakta, uygulamayı izlemekte ve değerlendirmekte; kamu-özel İşbirliği projelerinin karar alma süreçlerini koordine etmekteyiz.
2015 yılında 405,8 milyar TL olarak gerçekleşeceği tahmin edilen toplam sabit sermaye yatırımlarının 2016 yılında reel olarak yüzde 6,3 artışla 464 milyar Türk lirası olması beklenmektedir. Bunun yüzde 78,6'sının özel kesim tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
Gerek küresel kriz döneminde gerekse küresel krizden çıkış sürecinde potansiyel büyümeye katkı veren yatırımlarımızı finansman imkânlarımızın elverdiği ölçüde artırdık. Buna ilave olarak 2002 yılında sekiz buçuk yıl olan kamu yatırım stokunun ortalama tamamlanma süresi 2015 yılında dört yıla kadar düşürülerek çok önemli bir iyileşme sağlanmıştır. Bunun altını özellikle çizmek isterim. Yatırımlarımızda tabiri caizse bereketi artıran en önemli husus budur. Geçmişte birçok projeye azar azar ödenekler verildiği için bütün projeler sürüncemede kalırken son dönemlerde yeterli finansmanla desteklenen projeler hızla hayata geçirilmekte. Bu da yatırım programımızın rasyonelliğini yükseltmektedir.
2016 yılında ise toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının, 2015 yılı başlangıç ödeneklerine göre nominal olarak yüzde 14 artışla 101 milyar TL'ye ulaşarak gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 4,6 oranında gerçekleşmesi öngörülmüştür.
2016 yılında, sektörel olarak eğitim, sağlık, içme suyu ve kanalizasyon, bilim teknoloji, ulaştırma ve sulama yatırımlarına, bölgesel bazda ise GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere ekonomik ve sosyal altyapı projelerine öncelik verilmeye devam edilecektir.
Sayın Başkan, değerli üyeler; ülkemizde, 1986 yılından bu yana 198 kamu-özel iş birliği projesinin uygulama sözleşmesi imzalanmıştır. 2015 yılı Kasım ayı itibarıyla söz konusu projelerin yatırım bedeli ve devlete ödenecek tutarın toplamından oluşan sözleşme değeri 115 milyar doları aşmaktadır. Toplam yatırım büyüklüğünün 47,9 milyar dolar olduğunu; bu tutarın 39,1 milyar dolarlık kısmının ise 2002 sonrası döneme ait olduğunu görmekteyiz.
Diğer bir önemli husus yatırımlar açısından, yeni kurulan üniversitelerimizdir. Bakanlığım, 2006-2015 döneminde kurulan 56 yeni devlet üniversitesinin gelişim süreçlerinin desteklenmesinde ve ülkemizin kalkınmasında kritik öneme sahip AR-GE ve yenilik altyapısının oluşturulmasında aktif bir rol almaktadır.
Bakanlığımız tarafından söz konusu üniversitelere 2006-2015 dönemi için 2015 fiyatlarıyla toplam 7,9 milyar TL yatırım ödeneği tahsis edilmiştir. 2016 yılında ise bu üniversitelere 1,6 milyar Türk lirası ödenek tahsisi planlanmaktadır.
Toplam AR-GE harcamalarının yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2014 yılında yüzde 1,01 olmuştur. Kamu yatırım programlarıyla AR-GE'ye ayrılan kamu kaynakları ise, 2002 yılında 114,3 milyon Türk lirası iken, 2014 yılında 1,9 milyar Türk lirasına yükseltilmiştir. 2016 yılında bu rakamın yaklaşık 2,5 milyar Türk lirası olması programlanmaktadır.
Araştırma, eğitim ve yenilik sisteminin odağında bulunan, bilginin üretimi, kullanılması ve ticarileştirilmesine yönelik önemli beklentilerin olduğu araştırma altyapılarının daha etkin kullanımını ve sürdürülebilirliğini sağlamak üzere düzenlemeler yapan 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun'a yönelik ikincil düzenleme çalışmalarımız da tamamlanmış bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde bu altyapıları çok daha verimli bir şekilde değerlendirmeyi planlamaktayız.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması amacı doğrultusunda ülkemizde bölgesel gelişme politikalarının, stratejilerin ve eylem planlarının hazırlanması, uygulanmanın koordine edilmesi,
izlenmesi ve değerlendirilmesi Bakanlığımızın önemli fonksiyonlarından biridir. Ayrıca, bölge kalkınma idarelerinin ve kalkınma ajanslarının uygulamalarının izlenmesi ve koordinasyonu görevini de yürütmekteyiz.
Bölgesel gelişme politikamız 2000'li yılların başından bu yana bir dönüşüm geçirmektedir. Bölgesel gelişme vizyonumuz "Daha dengeli ve topyekûn kalkınma"dır. Bu doğrultuda bir yandan bölgesel gelişmişlik farklarını azaltan, refahın daha hakkaniyetli dağıtılmasını sağlayan politikaları uyguluyoruz. Diğer yandan bütün bölgelerimizin potansiyelini değerlendirip rekabet güçlerini artırmayı hedefliyoruz. Bu ikinci bölgesel politika tüm Türkiye'yi aslında ilgilendirmektedir.
Bölgesel gelişme politikamızın stratejik unsurları olan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimiz, bölge planlarımız, DAP, DOKAP, GAP ve KOP eylem planlarımız Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Başbakanımızın Başkanlığında ilgili tüm bakanlardan oluşan bu Kurul bu planlarımızı onaylamıştır. Eylem planları kapsamında toplam -bu dört bölge için- öngördüğümüz ödenek tahsisi 68 milyar Türk lirasını bulmaktadır. 2014-2018 dört yıllık dönem için öngördüğümüz toplam tahsisat bu düzeylerdedir.
Bölge kalkınma idarelerimiz eylem planları çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir. Bunlar arasında GAP tabii önemli bir yer tutmaktadır.
GAP yatırımlarına 1990-2015 döneminde merkezi bütçeden toplam 76 milyar Türk lirası kaynak ayrılmış, 65 milyar TL harcama yapılmıştır. Bunun 51 milyar Türk lirası 2003-2015 döneminde tahsis edilmiş ve 44 milyar Türk lirası -yüzde 87'lik bir gerçekleşme oranıyla- yatırıma dönüşmüştür. Bölge yatırımlarının merkezi bütçe içindeki payı önceki yıllarda yüzde 7'ler düzeyindeyken, 2003-2015 dönemi ortalaması yüzde 10,5 olmuştur. Çok ciddi anlamda GAP yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payını artırdığını görüyoruz.
GAP bölgesine kayıtlı ihracat, ülke ihracatı içindeki payının da artmasıyla 2008 yılında 4,4 milyar dolar düzeyindeyken, 2014 yılında 9,2; 2015 yılında ise 8,8 milyar dolar olmuştur.
Sağlık alanında yapılan yatırımlarla bölgede 2007 yılında 13,9 olan 10 bin kişiye düşen hasta yatağı sayısı 2014 yılında 20,5'e yükseltilmiştir. 2007 yılında 6.548 olan hekim sayısı 2014'te 10.085'e ulaşmıştır. Bebek ve anne ölümleri oranı geçtiğimiz son dört yılda önemli oranda düşürülmüştür.
Bölgede yeni kurulan 6 üniversiteyle devlet üniversitesi sayısı 9 olmuştur. Bu üniversitelere eylem planları dönemi içinde 1,5 milyar Türk lirası yatırım ödeneği tahsis edilmiştir.
GAP bölgesinde özellikle sulama altyapısında ciddi gelişmeler sağlanmış, sulamaya açılan alan 273 bin hektardan 474 bin hektara yükselmiştir. Sulama ana kanal inşaatlarının yaklaşık yüzde 85'i bitirilmiştir. 800 kilometresi eylem planları döneminde olmak üzere, 2015 yılı sonuna kadar toplam 1.032,6 kilometre ana kanal hizmete alınmış veya hazır hâle getirilmiştir. 235 bin hektar arazinin sulanmasını sağlayacak olan Silvan Barajı'nın inşaatı sürmektedir. Silvan, Atatürk Barajı'ndan sonraki en büyük sulama projemizdir. Bu barajın devreye girmesiyle sulamada çok farklı bir ivme kazanmış olacağız.
Yaklaşık 2,4 milyon hektarlık alanda tamamlanan toplulaştırma gerek ülkemizin gerekse dünyanın tek seferde yapılan en büyük toplulaştırma çalışmasıdır.
Bölgede illeri birbirine bağlayan tüm ana yollar bölünmüş yol olarak tamamlanmış, otoyol bağlantıları kurulmuş ve 8 havaalanıyla tüm illerin hava ulaşımı sağlanmıştır. GAP bölgesindeki kara yolu ağı 2015 yılı itibarıyla 6.300 kilometredir. Otoyol ağı 294 kilometreye, bölünmüş yol ağı ise 2.180 kilometreye ulaşmıştır.
Sanayi altyapısını geliştirmeye yönelik 7 adet OSB ve 8 adet küçük sanayi sitesi tamamlanmış, bölgedeki OSB sayısı 17'den 36'ya yükseltilmiştir.
Burada çok sayıda idaremizin yine doğrudan üstlendiği projeler var. Vaktin kısıtlılığı açısından müsaadenizle onları atlıyorum.
Doğu Anadolu Projesi bölgesi için DAP Eylem Planı'nı uygulamaya koyduk. GAP daha önce vardı. İlk defa bu dönemde DAP, DOKAP ve KOP için yeni eylem planları hazırladık. DAP için hazırladığımız eylem planı kapsamında 126 adet eylem belirlenmiştir. Bu eylemler için 2014-2018 döneminde yaklaşık olarak toplam 21 milyar TL tutarında kaynak kullanılması öngörülmektedir. Eylem planı kapsamındaki projeler için 2015 yılı revize tahsisatı 5,3 milyar Türk lirası olup harcama 4,2 milyar Türk lirasıdır. Eylem planı kapsamında 2016 yılında 4,4 milyar TL düzeyinde tahsisat öngörülmektedir. Bu kapsamda, yine, DAP idaremizin yaptığı çok önemli çalışmalar var. Küçük ölçekli tarımsal sulamalardan hayvancılık altyapısının geliştirilmesine, üniversitelerdeki AR-GE altyapısından bitkisel üretimle ilgili çalışmalara, yenilenebilir enerjiden sınır ilçelerinin ekonomik ve sosyal kalkınma programına kadar çok sayıda proje hayata geçirilmektedir. Zenginleştirerek de bunu devam ettireceğiz.
DOKAP Eylem Planı'mızla bölgenin bir ticaret ve turizm merkezi hâline getirilmesi vizyonumuzu hayata geçirmeye çalışıyoruz. Burada da 5 temel eksen altında 128 eylem tasarlanmıştır. 2014-2018 döneminde bu eylemler için toplam 10,4 milyar tutarında kaynak kullanımı öngörülmektedir. Eylem planı kapsamındaki projeler için 2015 yılı revize tahsisatı 3,4 milyar Türk lirası olup yıl sonu itibarıyla 2,9 milyar Türk lirası harcama gerçekleştirilmiştir. DOKAP için 2016 yılında 2,1 milyar TL harcama yapılması öngörülmektedir. Burada da yine DOKAP idaremizin doğrudan yürüttüğü bazı projeler var Giresun Adası Botanik Bahçe Projesi gibi, Artvin ve Bayburt'ta küçük ölçekli tarımsal sulama projeleri gibi. Yine, bu idaremiz tarafından bölgesel kültür envanteri çıkarılmaktadır. Tanıtım, markalaşma faaliyetleriyle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu alanda en önemli çalışmalarımızdan biri de Yeşil Yol Projesi'dir. Bu, normal bir yol değildir, şehirlerarası bir yol değildir. Tamamen yaylalar arasında çevresel hassasiyetlere dikkat edilerek yerel malzemeyi, yerel unsurları devreye sokarak yaptığımız bir çalışmadır ve bu çalışmayı büyük bir hassasiyetle yürütüyoruz. Bu çerçevede de bölgeyi ciddi bir şekilde yayla turizmi açısından değerlendirmeyi öngörüyoruz. Bugüne kadar 2013-2015 yılları arasında bu projemize 131 milyon Türk lirası tahsis edilmiştir. Bundan sonra da bu projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Konya Ovası Projesi Eylem Planı'nda ise 92 eylem yer almaktadır. Bunlar için 2014-2018 döneminde toplam 9,9 milyar Türk liralık bir kaynak kullanımı söz konusudur. Eylem planındaki projeler için 2015 yılı revize tahsisatı yaklaşık 1,9 milyar Türk lirası olup harcama 1,8 milyar Türk lirası mertebesindedir. 2016 yılında 1,95 milyar Türk lirası harcama yapılması öngörülmektedir. KOP bölgesinde de en fazla önem verdiğimiz hadise çevresel sürdürülebilirliktir. Bu bölge ülkemizin en az yağış alan bölgelerinden bir tanesidir. Bu ülkede suyun verimli kullanılması en temel meselelerimizden biridir. Bu kapsamda, küçük ölçekli sulama sistemlerinin rehabilitasyonu ve yaygınlaştırılması programını, "KÖSİP" dediğimiz bir programını uyguluyoruz. Bugüne kadar 263 milyon Türk liralık bir harcama gerçekleştirdik. Bununla 428 projeyi hayata geçirdik. Diğer yandan, tarımsal eğitim ve yayım çalışmaları yapıyoruz. Yine, kırsal alanda, dezavantajlı alanlarda elma, kiraz, üzüm ve çilek yetiştiriciliğini destekleyen projeleri; değer zinciri araştırmaları, etüt projeleri gibi değişik projeleri hayata geçiriyoruz. 2016 yılında da bu KÖSİP programımız için, küçük ölçekli sulamada verimliliği artırmaya dönük projeler için 71,2 milyon liralık bir tahsisatı özel idarelerimiz kananıyla kullanacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kalkınma ajansları, bölgelerinde kalkınmayı hızlandırmak, rekabet gücünü yükseltmek üzere hâlen 935 personelle hizmet vermektedir. 2016 yılı için bu ajanslarımıza öngördüğümüz, merkezî bütçeden öngördüğümüz kaynak 496 milyon Türk lirasıdır. Ajanslarımız tarafından yürütülen proje teklif çağrılarına 2008 yılından bu yana yaklaşık 38 bin proje başvurusu alınmış, bunlardan yaklaşık 8 bin proje desteklenmiştir. Bunlar için kullandığımız toplam destek miktarı 2,4 milyar Türk lirasına ulaşmıştır, yatırım büyüklüğü ise 4,3 milyar Türk lirasına ulaşmıştır. Aslında bunu 2015 değerlerine çekersek 5 milyar liranın üzerinde bir yatırım harekete geçirilmiştir.
Kalkınma ajansları bünyesinde yatırımcının izin ve ruhsat işlerini tek elden yürütmek ve bölgelerin yatırım olanaklarının ulusal ve uluslararası tanıtımını yapmak üzerine kurulan yatırım destek ofisleri de 81 ilde 220 personelle faaliyetlerini sürdürmektedir. "YDO" diye kısalttığımız yatırım destek ofislerinde bugüne kadar 85 binden fazla yatırımcıya çeşitli konularda danışmanlık hizmeti verilmiş, kamu, özel ve diğer kurum ve kuruluşlara 25 binden fazla bilgilendirme ve danışmanlık ziyareti gerçekleştirilmiş, 2.500 adet rapor, analiz, tanıtıcı broşür yayınlanmıştır. Ayrıca, işletmelerin teşvik sistemlerini kapatma konularında da bu kurumlarımız destek olmuşlardır. Önümüzdeki dönemde ajanslarımızın yönetim, istişare ve denetim mekanizmalarını daha etkin hâle getirmek üzere gerekli değişiklikleri de gerçekleştireceğiz. Gerek bölge kalkınma idarelerimizin gerekse ajanslarımızın görevlerini daha etkili bir şekilde yapması için gerekli düzenlemeleri yapacağız.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu çerçevede özel bazı programlar da Kalkınma Bakanlığımızın öncülüğünde hayata geçmiş ve devam ettirilmektedir. Bunlardan biri KÖYDES Projemizdir. KÖYDES'e 2005-2015 döneminde 9,6 milyar Türk liralık ödenek tahsis ettik. 2016 yılında ise bu özel idareleri kapanmayan 51 ilde programa devam edeceğiz, buralar için 392 milyon Türk lirası ödenek ayrılmıştır. Daha fazla detayı yine kitapçıkta bulabilirsiniz.
Yine, en az KÖYDES kadar önemli olan "SUKAP" dediğimiz bir program geliştirdik. Bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla, İller Bankasıyla iş birliği içinde yaptık. Belediyelerin altyapılarında, belediyelerimize destek olmak üzere bu programı yaptık. Nüfusu 25 binin altında olan belediyelerin altyapı projelerine, kanalizasyon, içme suyu gibi projelerine yüzde 50 oranında hibe desteği sağlıyoruz. 25 binin üzerinde olan belediyelere ise uzun vadeli, uygun koşullu krediler sağlıyoruz. Bu projeye, SUKAP Projemize 2011 yılından bu yana toplam 2,6 milyar Türk lirası civarında ödenek ayırdık ve bu çerçevede 2016 yılında SUKAP için 631 milyon Türk lirası bir ödenek tahsisini planlamış durumdayız.
Bugüne kadar yine uyguladığımız yenilikçi programlarımızdan bir tanesi SODES programımız, sosyal destek programımızdır. Buna da bugüne kadar 975 milyon lira para ayırdık ve 7.977 projeyi destekledik. 2016 yılında da yaklaşık 247 milyon Türk lirası bir kaynakla bu programımızı devam ettirmeyi planlıyoruz. Bunun dışında Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı gibi, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracının uygulanması gibi çeşitli programlarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, Bakanlığımızın bilgi toplumu konusunda da bir rolü var. E-devlet konusunda sorumlu bakanlığımız Ulaştırma Bakanlığı ama bilgi toplumu kavramıyla ilgili Bakanlığımızın bir görevi var. Bu kapsamda da büyüme ve istihdam odaklı bir şekilde yeni bir bilgi toplumu stratejisini Yüksek Planlama Kurulu kararıyla uygulamaya koymuş bulunuyoruz. Bu alandaki detayları da yine dokümanımızda bulabilirsiniz.
Kamu yönetiminde stratejik planlama uygulamalarını yaygınlaştırmaya çalışıyoruz, bu alanda epeyce bir tecrübe birikimi oluşturmuş durumdayız. Uluslararası ilişkiler anlamında da "İSEDAK" dediğimiz, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari Daimi Komitesinin sekretarya hizmetlerini kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Burada da belirlediğimiz yeni bir stratejiyle, yeni bir proje döngüsü yönetimiyle İslam ülkeleri arasındaki iş birliğini güçlendirmeye dönük çalışmaları daha etkili bir şekilde hayata geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Yine, son dönemlerde kalkınma iş birliği alanında ikili olarak da ülkelere tecrübemizi aktarma konusunda çalışmalar yürütüyoruz.
Diğer önemli bir konu araştırma projeleri, Bakanlığımızın yürüttüğü. Bu konuda yeni bir merkez de kurmuş durumdayız ve önemli gördüğümüz, kalkınma açısından önemli gördüğümüz alanlarda araştırma çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.
Sayın başkan, değerli üyeler; konuşmamın bu bölümünde de Türkiye İstatistik Kurumunun faaliyetleri hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Uluslararası standartlarda kullanıcı odaklı ve sürdürülebilir bir istatistik sistemi kurmak vizyonuyla hareket eden TÜİK, istatistik sistemimizin güçlendirilmesi ve entegrasyonu çerçevesinde planlı istatistik üretim sürecine yönelik olarak çok yıllı programlama dönemine geçmiştir. Bunu da resmî istatistik programları aracılığıyla hayata geçirmektedir. 2017-2021 yıllarını kapsayan üçüncü beş yıllık program hazırlıklarımız devam etmektedir. Bu çerçevede, 25 dönüşüm programımızdan birinin de İstatistik Bilgi Alt Yapısını Geliştirme Programı olduğunu hatırlatmak isterim.
Geçtiğimiz dönemde Resmî İstatistik Portalı oluşturduk ve 25 Mart 2014 tarihinde kamuoyunun kullanımına açtık.
2015 yılı içindeyse Uluslararası Veri Gönderim Sistemi'ni uygulamaya geçirdik.
TÜİK 2015 yılında yürüttüğü 89 araştırmada yaklaşık 334 bin hanehalkı, 241 bin fert, 541 bin iş yeri ve 61 bin tarımsal işletme olmak üzere toplam 1 milyon 177 bin cevaplayıcı birimden bilgi toplamıştır. Ayrıca, 2015 yılında Zaman Kullanım Araştırması'nı gerçekleştirmiş. Ekonomik Güven Endekslerini 2015 yılından itibaren aylık olarak yayımlamaya başlamıştır. Yaşam Memnuniyeti Araştırması'nı 2013 yılında ilk kez il bazında yapmıştık. 2016 yılında da il bazında verecek şekilde bir çalışma yürütüyoruz. İllerde Yaşam Endeksi yine ilk defa yayımlanan bir endeks olmuştur. Ayrıca, 2016 yılında Aile Yapısı Araştırması'nı gerçekleştireceğiz. Aile Bakanlığımızla iş birliği içinde bu geniş kapsamlı araştırmayı yapacağız.
Yine, TÜİK'in yürüttüğü çok önemli bir proje, Çok Boyutlu Yoksulluk Çalışması'dır. Malum dünyada artık yoksulluk sadece parasal olarak ölçülmemekte, çeşitli boyutlarıyla ölçülmektedir. TÜİK de bu çerçevede en ileri ülkelerle birlikte aslında bu çalışmaları yürütüyor. 2016 yılında bu çalışmayı sonuçlandırmayı planlıyoruz.
Yine, TÜİK'in yaptığı çok önemli bir çalışma, ESA 2010'a geçiş sürecidir. Bu kapsamda millî gelir hesaplarımızda revizyon çalışmaları uzunca bir süredir devam ettirilmektedir ve bunun 2016 yılında tamamlanması öngörülmektedir.
Bunun yanı sıra, çok çeşitli tabii ulusal istatistik ofisleri ve bölgesel teşkilatlar ile uluslararası alanda da TÜİK artık tecrübesini paylaşan çok önemli bir birikime sahip kurum hâline gelmiştir.
Ben bu noktada konuşmama son verirken Bakanlığım ve bağlı kuruluşlarının 2016 yılında yapacağı çalışmaların ülkemize ve milletimize refah ve esenlik getirmesini diliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.