KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, bütün ekibinizle beraber hoş geldiniz, hepinizi saygıyla selamlıyoruz.

Türkiye'nin dış politikası, diğer bütün alanlarda olduğu gibi belli ilkelerin üzerine oturmuş ve o ilkeler üzerine kurulan siyaset üzerinden yapılan bir politikadır. Dolayısıyla hayata dair, bütün Türkiye'nin kendi iç meselelerindeki alanlara dair, teröre dair, eğitime dair, sosyal politikalara dair hangi ilkeler üzerinden belli bir zemin üzerinde yürümüşse bugüne kadar AK PARTİ, dış politikada da bir zemin oturtmuştur ve dünyayla ilişkilerini o zemin üzerinden, o kavramlar, o değerler üzerinden yürütmüştür. Eğer siz Türkiye'nin dünya üzerinde söz sahibi olma noktasında haklılığını ve argümanlarını siyasi mülahazalarınızla olduğunuz yerden değerlendirip eleştirmeye, çürütmeye, değersizleştirmeye kalkışırsanız bu beyhude bir çabaya dönüşür. Eğer siz Türkiye'nin hayalini ve bu hayal için verilen çabayı okuyamazsanız ruhunu ve aklını bu topraklarda tutup gözünü, kulağını, elini, ayağını, sözünü, sedasını önce kendi etrafından başlamak üzere bölgesine ve dünyaya yönelten, yerelden küresele her meseleyle ilgilenip her meseleye aynı insani ve evrensel ilkelerle yönelen ve bu evrensel standartlar üzerinden bir çözümü zorlayan Türkiye'yi anlayamazsınız. Eğer bu istikrarı okuyup kavrayamaz iseniz 160'lardan bugün 260'lara ulaşan dış temsilcilik sayımızı sadece bina açılışı, sadece şube açılışı olarak yorumlarsınız. 50 ülkede 60 noktaya olan uçuş sayımızı bugün yüzlerce ülkeye, yüzlerce noktaya taşımamızı sadece bir hava yolu istatistiği olarak veya sadece bir turizm destinasyon verisi olarak yorumlarsınız. 76 ülkeye çıkan vize muafiyetini, kimlikle seyahat serbestisi imkânını doğru düzgün ve yerinde okuyup kavrayamazsınız. Eğer bağımsız bir politika sahibi olma cesaretini ve öz güvenini ortaya koyamazsanız "Dünya 5'ten büyüktür." çıkışının ne olduğunu, ne anlam ifade ettiğini, nasıl bir felsefe içerdiğini ve destek bulduğunu arkadaşlar, anlayamazsınız. "Yönetimler bir şekilde gelir geçer, önemli olan halkların gönlünde yer edinmektir." anlayışıyla saygın bir tavır ortaya koymayı takdir edemezseniz, en gelişmiş ülkelerin bile salgın döneminde, birbirlerine girdikleri bir dönemde Türkiye'nin gönderdiği sağlık yardım ve malzemelerinin, tavrın ve tutumun nasıl onurlu bir pozisyona taşıdığını anlayamazsanız; elbette oturduğunuz yerden siyasi değerlendirmelerinizi yapar, çürütmeye kalkarsınız. Siz sadece ekonomiyi önceler, "Ona göre dış politika oluşturalım. Aman, büyük devletlerden çekinelim. Aman, onların tavırlarından korkalım." derseniz, sadece uydu bir devlet olmayı tercih ederseniz; bölgenizde gelişip ortaya çıkan bütün olayların etkisinden kurtulamaz ve yapılan planlardan, planlamalardan bihaber yaşar, gidersiniz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bunları kime söylüyorsunuz Sayın Yegin?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Bize mi söylüyorsunuz? Ben anlamadım.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Niye üstünüze alınıyorsunuz?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Biz bunları söylemiyoruz yani öyle, bunları siz...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunları kime söylüyorum?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, hatibin konuşmasına karışmıyoruz.

Buyurun lütfen.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Öyleyse cevap vereceğiz çünkü yani...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Eyvallah.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Mesela bir şeyden bahsetti, Rahip Brunson'dan bahsettiğimiz şey, onlara ithaf...

MURAT ÇAN (Samsun) - Siz karışın Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, her şeye cevap vermek zorunda değilsiniz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır hayır, konuşun da biz...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Lafımı ortaya konuşmuş gibi olduysam daha netleştirelim pozisyonu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

Sayın Yegin, bir saniye...

Değerli arkadaşlar, neyini düzelteceksiniz milletvekilinin konuşmasının? Hakaret ettiği zaman müdahale ediyorum.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hakaret değil ama şey olarak söyledim ben açıklığa kavuşsun diye.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, değerli arkadaşlar...

Bakın, değerli arkadaşlarım, Türkiye'de tek siyasi parti siz değilsiniz, buradaki partiler de değil.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bizim için söylemedim ki yani burada birçok parti var.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, tamam da şimdi yani her milletvekilinin konuşmasını da... Yapmayın, ben her birinizin konuşmasında hiçbirine cevap verdirmiyorum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biraz daha netleştireyim yani ortaya konuşuluyor gibi anlaşılıyorsa.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bir saniye, ilave süre vereceğim.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Cevap verince de "Sataştı." diyorsunuz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kırkpınar, bir müsaade eder misiniz.

Değerli arkadaşlar, ben konuşuyorum, bir müsaade edin.

Değerli arkadaşlarım, yani burada her milletvekili kendi görüşlerini ifade etmek durumundadır yani "Sen niye bunu konuştun, nasıl bunu dersin?" deme hakkımız yok.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ona itiraz etmedik Sayın Başkan, sadece dedik ki yani...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yani dolayısıyla değerli arkadaşlarım, onun için her milletvekili konuşmasını yapar, "müzakere" dediğiniz şey böyle bir şeydir. Lütfen müsaade edin, ben her birinizin görüşlerini ifade etmesi için aynı ortamı tesis etmeye çalışıyorum.

Sayın Yegin, buyurun.

İlave bir dakika daha ekleyeceğim bir dakikanın dışında.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunları kimlere söylüyorum? Bunları "Bölgesel krizlerde Türkiye'yi çözümün değil, kaosun parçası hâline getirdiniz." cümlesini kim kurduysa ona söylüyorum, tamam. "İnsanlık krizlerinin müsebbibi hâline getirdiniz Türkiye'yi." diye kim burada bunu söyleme cesaretini gösterdiyse ona söylüyorum. Geçmiş yıllarda burada geçen sene Taksim saldırısını sınır ötesi operasyon yapmanın sebebi olarak iktidarın yaptırdığı iddiasını dillendirenlerin bugün burada söylediği diğer cümlelere bakarak söylüyorum bunu. "Askerî yöntemlerle sorun çözmeye, Kürt sorununu çözmeye çalışıyorsunuz." diyenlere de söylüyorum.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Doğru. Yalan söylemiyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kime söylüyorum bu sözleri? "Türkiye mülteci konusunda Avrupa'yı haraca bağladı." diyenlere söylüyorum. Kime söylüyorum bu sözleri? "Dışarıdan gelen açıklamalara saldırgan, tehditkâr, ve külhanbeyi bir tavırla cevap veriliyor." diyenlere söylüyorum. Evet, biz "Bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz, biz bunu kabadayılık olsun diye, külhanbeyliği olsun diye demiyoruz. Biz bölgemizde istikrar istediğimiz için, bu istikrarı bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğimizi söylediğimiz için, defalarca uyardığımız için, gelin beraber burada bu sorunları çözelim, hep beraber bunu çözelim yoksa biz kendi göbek bağımızı kendimiz keseriz dediğimiz için; buna rağmen yapmıyorlarsa dursunlar, ayaklanmasınlar, ortalığı karıştırmasınlar diye bir uyarı olarak "Bir gece ansızın gelebiliriz." diyoruz. Buna rağmen de durmuyorlarsa yerlerinde, evet, bir gece ansızın da gidiyoruz da. Bunu külhanbeyliği olarak, bunu kabadayılık olarak yorumlayanlara söylüyorum bunu. "Türkiye ABD'ye öfke nöbetleri geçiren bir ülke gibi davranıyor." diyenlere söylüyorum bunu. Bizim bölgemize ilişkin haklarımızı hukukumuzu savunma noktasında ortaya koyduğumuz tavra bu şekilde bakanlara söylüyorum.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Dünyanın en istikrarsız bölgesi hâline geldik ne yazık ki.

ORHAN YEGİN (Ankara) - "İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine pazarlık kartını açmış Türkiye, Türkiye'nin bu ve benzeri uluslararası ilişkileri uygun kredi bulma çabasına dönüşmüştür." diyenlere söylüyorum bunu. Hiçbir şey anlayamamışlar. Türkiye Hakk'ın bayraktarlığını yapan, özellikle kendisini ilgilendiren meselelerde ama kendisine uzak meselelerde de ara bulucu pozisyonuyla, müzakereci pozisyonuyla, ne pozisyonla olursa olsun, her zaman Hakk'ı konuşan, Hakk'ın bayraktarlığını yapan, haklının tarafında duran bir ülkedir. Bugün işte komşularımız Rusya ile Ukrayna savaşıyor. Türkiye her ikisiyle de çok saygın bir ilişki kurmuş.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hangisi haklı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Türkiye her ikisinin de savaşan iki ülkenin de güvendiği bir aktör olarak burada duruyor ya. Bunu nasıl anlayamıyoruz yani?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Hangisi haklı mesela, Ukrayna mı haklı Rusya mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz Batı'ya mı kayıyoruz, biz Doğu'ya mı kayıyoruz? İran meselesi oluyor, İran'ın nükleer meselesi tartışılıyor, Türkiye, Brezilya, başka ülkeler giriyor araya, "Eyvah, eksenimiz kayıyor." tartışmaları üretiyorsunuz. Biz yeri gelir, İran'la oturur, meseleler üzerinden anlaşırız; yeri gelir, karşı karşıya geliriz. Amerika'yla, evet, müttefikiz ama müttefikliğinin gereğini yapmadığı zaman da ona karşı sözlerimizi açık açık söyleyecek kadar, korkmadan açık açık eleştirecek kadar da cesuruz, dolayısıyla bütün bunları "Amerika'ya nöbet krizleri geçirtiriliyor." diye konuşanlara söylüyorum sözümü. Bizim Araplara, Ermenilere, Kürtlere veya bir başkasına bölgede bir kastımız yok kardeşim; bizim kimseyle bir derdimiz yok. Biz sınırlarımızın dibinde, bu topraklarda toprak bütünlüğünden yanayız diye söylüyoruz, bunu anlamayanlara sesimizi yükseltiyoruz, bu topraklarda size ameliyat yaptırtmayız diyoruz; Cumhurbaşkanımızın ağzından söylüyoruz. Bu topraklarda ameliyat yapmak isteyen, komşularımızla sınırları değiştirmek isteyen Amerika'ysa da karşıyız, İngiltere'yse de karşıyız, Fransa'ysa da karşıyız, babamızın oğlu olsa da karşıyız, tamam; hiçbir yakınlık duymuyoruz bu konuda kimseyle. Biz komşularımızın toprak bütünlüğünden yanayız ve bu toprak bütünlüğünü bozmak isteyen kim varsa, evet "Size bu topraklarda ameliyat yaptırtmayız." cümlesiyle -bunu kabadayılık mı, külhanbeylik mi, ne sayıyorsanız sayın- buna müsaade etmeyen bir siyasi anlayışla buradayız ve dün başkaydık, bugün başka değiliz ya, geldiğimiz günden beri, bu meselelerin başladığı günden beri bizim tavrımız aynı.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Onu söyledik zaten, aynı, değişen bir şey yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ekonomik sıkıntılara girdiğimiz zaman da tavrımız aynı, ekonomimiz çok iyi olduğu zaman da tutumumuz aynı. Bizi parayla pulla bölgedeki meseleleri dünyada, Avrupa'da ucuz kredi bulma arayışına, kartına dönüştürmüş bir ülke olarak, bir dış politika olarak bizim dış politikamızı kimse tanımlayamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, buyurun, lütfen toparlayın sözlerinizi.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla kendini dünyanın sahibi görenlerin farklı farklı coğrafyalarda ve özellikle kendi etrafımızda ürettiği kaosla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dünyanın neresinde elimizin ulaşacağı, dilimizin ulaşacağı bir zulüm, bir eziyet, bir haksızlık varsa ulaşabildiğimiz şekliyle, gücümüz neye imkân veriyorsa bunun sınırlarını zorlayarak ulaşmaya devam edeceğiz; biz dünyanın vicdanının ortak sesi olmaya, memleketimizin milletimizin huzurunu, menfaatini önceleyerek, bölgemizin huzurunu ve menfaatini önceleyerek bütün dünyaya bu aziz milletin, bu güzel milletin içindeki güzelliği nasıl insanın yüzüne yansırsa, insanın güzelliği nasıl topluma yansırsa bu toplumun güzelliğini işte dış politikamız eliyle, ülkemiz eliyle dünyaya yansıtmaya dönük mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz diyor, saygıyla selamlıyorum.