| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Kişisel Verileri Koruma Kurumu c) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ç) Türkiye Adalet Akademisi d) Hâkimler ve Savcılar Kurulu e) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu f) Anayasa Mahkemesi g) Yargıtay ğ) Danıştay |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2023 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hukuk davalarında aleniyet ilkesi büyük önem taşır, yargılama sürecinin dijitalleşmesi ise bu ilkeden vazgeçilmesine neden olmaz. Tüm taraf ve ilgililerin duruşma salonunda hazır olduğu yargılamalarda aleniyet ilkesine ne kadar dikkat edilmesi gerekiyorsa elektronik duruşmalarda da aynı şekilde dikkat edilmesi gerekir. Elbette aleniyet sağlanırken yargılamaya katılanların kişilik haklarını ve elektronik ortamda ses ve görüntü aktarımı yapılan hâllerde özellikle kişisel verilerini korumak da gerekir. Alman hukukunda, aleniyetin sağlanması için bir hoparlörle taraflar ya da ilgililerin sesinin mahkeme salonuna verilmesinin yeterli olduğuna yönelik görüşler bulunmakla birlikte, bunun yeterli olmadığını ve ses yanında görüntünün de aktarılması gerektiğini savunan görüşler de mevcuttur. Ülkemizde ise hâlihazırda olduğu üzere, yalnızca sesin değil görüntünün de mahkeme salonuna aktarılması biçiminde yerleşen uygulama, daha fazla masraf yapmadan, aleniyet ilkesine ve ondan beklenen fonksiyona tam olarak hizmet eden bir sistemin kurulmasını sağlar ve yeterlidir. Bundan fazlası ise yani mahkemelerde ses ve görüntünün aktarılacağı ayrı bir salonun hazırlanması gibi uygulamalar ise teknik olarak gereksiz ve esasen daha da masraflıdır.
Aleniyeti daha da güçlendirmek üzere kabul edilebileceği belirtilen bazı yöntemlere ise tereddütle yaklaşmak gerekir. Kayıt karşılığı link elde edenlerin internet üzerinden yargılamayı izleyebildikleri ya da tamamen canlı yayın biçimindeki aktarımlar kişilik hakları ve kişisel veriler bakımından da pek çok mahzuru bünyelerinde barındırır. Kanaatimce, bugün ülkemizde uygulanan taraflar ve ilgililerin ses ile görüntüsünün ek bir hoparlör ve ekranla duruşma salonuna yansıtılması yöntemi aleniyet ilkesi bakımından hem gerekli hem de yeterlidir.
Günümüzde bazı hukuk fakültelerinde genel kamu hukuku kürsüsünün ve derslerinin hiç bulunmaması, daha geniş planda da disiplinin yeterince derin ve dinamik olmaması gerçeği karşısında, genel kamu hukuku alanında çalışanların öz eleştiri içinde olması gerekir. Esasında, genel kamu hukukçuları arasında disipline dair öz eleştiriler öteden beri mevcuttur lakin öz eleştiriler ekseriyetle dersin adına yönelik olmuştur, kürsünün misyonunu veya varlığını sorgulama noktasına varmamıştır. Genel kamu hukuku, kamu hukuku-özel hukuk şeklindeki yapay, sorunlu ve gittikçe demodeleşen bir ayrım temelinde kurgulanmıştır. Üstelik kamu hukukunun genelini konu edinmemekte, geleneksel olarak sadece devleti ve devletin de reel ve somut yönlerini değil, nazari yönünü konu edinmektedir. Bu kadar dar ve soyut bir kapsama sıkışmış olan genel kamu hukuku devletlerin insan haklarını gözetmeye başlamasıyla küçük bir açılım yaşamıştır. Fakat gerek eski dar kapsam gerekse yeni kapsam açısından genel kamu hukukunun özgün bir konusu, amacı ve yöntemi yoktur. Genel kamu hukukunda incelenen her bir konu, anayasa hukuku, hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi, hukuk tarihi gibi alanlara aittir. Genel kamu hukukunun etkisi bu nedenle kısıtlı kalmıştır. Genel kamu hukuku devlete odaklanmış bir disiplin olarak güçlü bir statüye erişebilirdi fakat bunun için devletin tüm yönleriyle ve cesaretle ele alınması gerekirdi. En başta reel ve somut devletlerin inceleme konusu yapılması gerekirdi ki bu gereklilik kamu hukuku kürsülerinde neredeyse hiç karşılanmamış, âdeta kasten göz ardı edilmiştir.
Bir diğer gereklilik ise devletin bir siyaset olgusu olarak tanımlanmasının akabinde, günümüzde devlet normlarına indirgenmiş olan hukukun da siyasetin uzanımı olarak okunmasıdır. Genel kamu hukukunda siyasi politik perspektif benimsenir ve yöntemli hâle getirilebilirse kürsünün hukuk bilimi içinde vazgeçilmez bir konumu ve hukuk nosyonunda ciddi katkıları olabilir ki hukuk fakültelerinde siyaset ile hukuk ilişkisinin derinlemesine araştırma potansiyeli en yüksek olan kürsü, esasında genel kamu hukuku kürsüsüdür. İhtiyaç, teorisinden pratiğine, daha doğrusu her açıdan ve her noktasında hukukun politika bilimi ışığında incelenmesidir, hukukta politika farkındalığının hem cari hem de bilimsel olmasıdır. Apolitik bir devlet okumasına sıkışmış olan genel kamu hukuku disiplini akademik olarak silikleşmiş, dogmatik hukukun emrinde ve gölgesinde, bilimsel açıdan etkisiz, belki de sakıncalı bir uğraşa dönüşmüştür. Genel kamu hukukunun kapsamlı bir şekilde kritik edilmesiyle tıkanıklığın açılması ve vazgeçilmez önemde bir disiplin hâle getirilmesi mümkündür. Genel kamu hukuku mevcut hâl üzere çerçevelendiği, hukuku ve devleti doğuran siyaset olgusuna layıkıyla eğilmediği sürece anlamlı olamaz. Genel kamu hukuku tarihsel olarak bir bilim dalı değildir. Türkiye bağlamında, adı ile muhtevası uyumsuz olan, özgün bir konusu ve yöntemi olmayan fakat her nasılsa müstakil bir akademik alan addedilen genel kamu hukuku bahsettiğimiz yönde bir dönüşüme zorlanmalı mıdır? Belki de genel kamu hukuku disiplinine dönüştürmeye çalışmak yerine "hukuk politikası" adında yeni bir disiplin ihdas etmek ve hukukun siyasetle ilişkili her nüansını bu kürsünün çatısı altında bilimsel tutumla araştırmak ve işlemek en doğru çözümdür.
Son yıllarda dünya genelinde üretim alanında çok hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmakta ve durum doğrudan adalet yönetimini etkilemektedir. Weber bürokrasisinin sürekli yıpranması ve yaşanan hızlı değişime cevap verememesi bu alanda teknoloji odaklı yeni arayışları gündeme getirmiştir. Adalet yönetiminde, özellikle dijitalleşme, robotik bürokrasiler ve yapay zekâ yönetişimi uygulamaları üzerinden yansıyan bu gelişmeler etkinlik ve verimlilik odaklı olarak kamu hizmeti sunum sürecini olumlu yönde etkilemektedir. Günümüz yönetim anlayışında kamu hizmet sunumlarında sağlayıcıların rahatlığı değil, vatandaşın ihtiyaçlarının karşılanması esas alınmalıdır. Hukuk düzeninin istenilen seviyeye kavuşturulabilmesi, vatandaşın güveninin yeniden sağlanabilmesi için yeni bir anlayışa, vatandaş odaklı kalite yönetimi anlayışının hukuk düzeninde de uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. İyi yönetilen bir adalet sisteminin sunulan kamu hizmetlerinin kalitesini artıracağı açıktır. Doğal olarak bu durum insanların refahını yükseltecek, yaşam kalitesini artıracak ve ülkenin sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, adalet yönetimi tüm topluma hizmet sunan ve hizmet kalitesi beklentilerinin en yüksek olduğu alandır. Bu alanda yapılacak reform ve uygulamaların, hizmet kalitesini arttırmaya yönelik girişimlerin olumlu etkileri genel olarak tüm devlet yönetim mekanizmalarında hissedilecektir. Adalet yönetiminde yeni teknolojilerden yararlanılması ise bu duruma yeni ivmeler kazandıracak, adli süreçlerde etkinlik ve verimlilik artışına yol açacaktır. Bu durumun artarak devam etmesini ise dijitalleşmenin önemli bir bileşeni olan robotik süreç otomasyonu, robotik bürokrasiler ve yapay zekâ yönetişimi uygulamaları sağlayacaktır. Bilindiği gibi, yapay zekânın insanlığa hizmet edebileceği alanlardan biri de adaletin sağlanması için gerçekleştirilen yargılama faaliyetidir. Çalışmada genel olarak belirtildiği gibi yapay zekânın zamandan tasarruf ederek sağladığı fayda ve bilgiye erişimi kolaylaştırması yargı sistemini yöneten avukat, hâkim ve savcıların daha az yorulmasına ve işlerini daha kaliteli yapmalarına olanak sağlamaktadırlar. Bunun için yargının adil, tarafsız ve bağımsız yapısının zarar görmemesini sağlamaya yönelik güvenilir yapay zekâ sistemleri oluşturmak gerekmektedir. Yapay zekânın kötüye kullanımının ve zararlı sonuçlarının önlenmesi, temel insan haklarına saygının sağlanması ve ayrımcılığın önlenmesi, şeffaflık ve tarafsızlıkla veri işleme metotlarının anlaşılabilir, açıklanabilir ve denetlenebilir olması sağlanarak yargı sisteminde güvenilir yapay zekâ uygulamaları yapılabilir.
Devlet, bireylerin haklarını etkin bir adalet sistemiyle korumalıdır. Bu kapsamda, davaların düşük maliyetle çözülmesi, gecikmelerin önlenmesi, mahkemelerdeki duruşma takviminde kesinlikle öngörülebilirliğin artırılması, mahkemelere erişim, çeşitli yönlerden zayıf olan grupların adalete erişim haklarına saygı duyulması, etkin ve verimli bir yargının temel dayanağı olacak şekilde hukuk, ticaret, idare ve ceza davalarında adil yargılama yapılması, kamuoyunun gecikmelere ilişkin algısı, tutukluluk süreleri, haczedilen malların adil ve hızlı bir şekilde satılması, adil ve şeffaf yargı sistemi ve ağır suçlarla etkin bir şekilde mücadele edilmesi gibi öncelikler çerçevesinde etkin bir adalet sistemine ulaşılması büyük önem taşımaktadır; mahkemelerin performansının etkinliği ve verimliliğinin ölçülmesinde standart teşkil eden göstergelerin oluşturulması, adalete erişim, tahkikat ve yargılama takvimine uyulması, eşitlik, adalet ve bütünlüğün sağlanması, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı, şeffaflık ve hesap verebilirliği ile adalete duyulan kamu güvenliğinin ve inancının artırılması şeklinde özetlenebilir. Ayrıca, adalet kavramının somutlaştığı adliye binaları ve mahkeme salonlarının işlevlerini azami düzeyde yerine getirecek şekilde düzenlenmesi, bu kapsamda adli faaliyetlerin hızlandırılması ve iyileştirilmesi amacıyla da yeni teknolojilerden yararlanılması büyük önem taşımaktadır.
Saygılarımla.