| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Kişisel Verileri Koruma Kurumu c) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu ç) Türkiye Adalet Akademisi d) Hâkimler ve Savcılar Kurulu e) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu f) Anayasa Mahkemesi g) Yargıtay ğ) Danıştay |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2023 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerinin Adalet Bakanlığımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tabii, konuşmamda yargı bağımsızlığı sorununa, yargı organlarının işleyişiyle ilgili bazı sorunlara ve yargı üzerindeki şaibelere dikkat çekeceğim.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; yargı organı, mahkemeler şu anda kilitlenmiş durumda. Maalesef davalar bitmiyor. "İstinaf" diye bir kurum getirildi, istinafa giden dosyaların Sayın Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız kaç yılda geldiğini biliyorlar mı, bilmiyorum ama dört senede, beş senede gelmeyen dosyalar var. Dolayısıyla şu anda sistem kilitlenmiş durumda; bu birincisi.
İkinci konumuz şu: Burada bir karar göstereceğim yani yargı organındaki liyakat sorununa dikkat çekeceğim. Aynı kurum yani aynı firmaya damga vergisiyle ilgili bir ceza geliyor. Damga vergisinin iptaliyle ilgili firma dava açıyor. Bakın, aynı konu, arka arkaya 2 tane dava açıyor, sadece miktarları farklı. Bu davaların biri farklı bir vergi mahkemesine, biri farklı bir vergi mahkemesine düşüyor. Vergi mahkemelerinden biri davayı kabul ediyor, biri reddediyor. Şimdi, yerel mahkemelerin verdiği kararlardan biri yanlış. İkisi de istinafa gönderiliyor; birini idare, birini davacı istinafa gönderiyor. İstinaf bu kararların birine ret, birine kabul vermeli yani birini düzeltmeli ama aynı gün incelediği iki sıralı dosyanın ikisine de ret verip geçiyor.
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Aynı daire mi?
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Evet, aynı daire, aynı hâkimler. Bu kararı da iletebilirim Sayın Bakanım.
Yani buradaki sorun şu: Maalesef yargı organında, mahkemelerdeki liyakat sorununa dikkat çekmek istiyorum. Şimdi, burada sistemi ele almamızda bir fayda var. Şimdi, mevcut sistem... 70 puan usulü vardı hâkim, savcılık sınavında. Siz bu 70 puan sınırını kaldırıp 55 puanla hâkim alırsanız, 5 paragraf sorusunu çözemeyen insanların önüne 5 klasörlük dosyayı "Al çöz." derseniz sistem bunu kaldırmaz. Şu anda yaşadığımız sorunlardan biri bu. Bu liyakat sorununu çözmek zorundayız. Yargıda da kamuda da mülakat sorununu çok sık dile getiriyoruz. Mülakat konusunu burada da kaldırmak zorundayız. Allah aşkına yani biz bir hâkimden, savcıdan ne isteriz doğru, adil karar vermesinden başka? Bize ne siyasi görüşünden? AK PARTİ'li midir, Gelecek Partili midir, bu bizi ilgilendirmez. Biz tek bir şeye bakarız; doğru, adil karar verecek mi? Sistemi bu anlamda da düzeltmemiz gerekir, mülakatların burada da kaldırılması gerekir; sağlık kurulu raporu yeterlidir, bir de sicil olmaması yeterlidir.
Şimdi, yargı organı üzerinde son dönemde maalesef bazı şaibeler konuşuluyor. Geçen gün ben de Küçükçekmece Adliyesindeki bir sorunu dile getirdim. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının HSK'ye gönderdiği ihbar mektubundan sonra meslektaşımız Avukat Eyyüp Akıncı Küçükcekmece Adliyesinde de rüşvet olayları olduğuna dair çok uzun, sıralı bir "tweet" atıyor. Arkadaşımız önce açılan soruşturma dosyasına tanık olarak davet ediliyor, usulüne uygun olmadığı için gitmiyor, daha sonra "tanık" sıfatı "şüpheli" olarak değiştiriliyor ve arkadaşımız hakkında -bakın, bir avukat arkadaşımızdan bahsediyorum- adli kontrol kararı uygulanıyor; yurt dışına çıkış yasağı ve ev hapsi. Çok ölçüsüz bir karar, bunu da dikkatlerinize sunuyorum eğer gözünüzden kaçırdıysanız. Şimdi, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının da ortaya koyduğu, yine Küçükçekmece Adliyesinde de konuşulan yargı üzerindeki bu rüşvet konusu. Türkiye'yi biz adalet üzerindeki bu şaibelerden, bu olumsuz iklimden kurtarmak zorundayız. Aksi takdirde biz "Devletin temeli adalettir." sözünü inşa edememiş oluruz, biz "Devletin direği adalettir." sözünü inşa edememiş oluruz.
Şimdi buradan Anayasa Mahkemesi konusuna da değinmek istiyorum. Sanırım başka arkadaşlar da konuşmuştur Anayasa Mahkemesi konusunda. Burada biz iki mahkeme arasında bir görüş ayrılığı falan da görmüyoruz. Anayasa Mahkemesi kararı, 153'üncü madde çok açık. Ben Sayın Bakanımızdan 153'üncü maddeden ne anladığını, gerçekten kamuoyunu bu toplantı vesilesiyle aydınlatmasını da özellikle rica ediyorum, istirham ediyorum. 153'üncü maddeden Sayın Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız ne anlıyor? Bakın, bizim anladığımız şu: Anayasa Mahkemesi kararları kesindir ve bütün kurumları da bağlar; bağlayıcı. 158'inci maddeye göre görev uyuşmazlığında Anayasa Mahkemesi kararları esas alınır. Bunlar Anayasa'nın çok açık hükümleri. Bizim için buradaki mesele Can Atalay meselesi değildir, Türkiye'nin bir hukuk devleti olması meselesidir. Şahıslar değil meselemiz, Türkiye'nin bir hukuk devleti olması meselesidir. Bu anlamda Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmıyor olması -darbe iması filan yapılıyor, tabii ki burada ironik bir bakış açısı var- bizim için de bir devlet krizidir ve bu devlet krizi çözülmek zorundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Şahin, toparlayın, bir dakika veriyorum.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Toparlıyorum.
Yeni anayasa tartışmaları var; önce kör topal da olsa mevcut Anayasa'nın mevcut hükümlerini bir uygulayalım, sonra yeni anayasa konusunu da konuşuruz. Evet, Türkiye'nin yeni bir anayasaya da ihtiyacı vardır.
Ogün Samast'ın tahliye edilmesi konusunda... Ogün Samast koşullu salıverme hükümlerinden yararlandırıldı ancak özellikle son dönemde Sincan Cezaevinden çok sayıda şikâyet geliyor. Eline silah almamış insanların koşullu salıverme hükümlerinden yararlandırılmaması ama toplumsal barışa kasteden insanların yararlandırılması çelişkisini de ben kamuoyunun takdirine sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu bir iklimdir, yaşadığımız sorun bir iklim sorunu. Biz Türkiye'deki bu adalet krizini, bu iklim sorununu çözmeden Türkiye'de hiçbir sorunu çözemeyiz diyor, bu anlamda da bu krizi, bu iklim sorununu çözmemiz gerektiğinin altını çiziyor, herkesi saygıyla selamlıyorum.