| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | TikTok Temsilcisi Emir Gelen'in, TikTok'un Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal gelişimi için nasıl kullanılabileceği, gerçekleştirdikleri projeler, platformun güvenliği için yapılanlar ve TikTok'un Türkiye'deki faaliyetleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .12.2023 |
SEVİLAY ÇELENK ÖZEN (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurul saati de yaklaşıyor, umarım kısaca toparlayabilirim ve bir düzeltme yapmak isterim. Gazeteciler çıkarılmamışlar, o bilgiyi aldım. Nasıl güvenimiz sarsılmışsa derhâl böyle bir paniğe kapılıyoruz, düzeltme yapmak isterim bu konuda.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, siz Tuncay Özkan Bey'e sorsanız "Bu Hüseyin Yayman nasıl bu Komisyonu yönetiyor?" diye Biz bir dezenformasyon kanunu çıkarttık, Elektrik Mühendisleri Odasını bile çağırdık buraya yani herkes geldi. Burası serbest kürsü, herkesi dinledik.
OKAN KONURALP (Ankara) - Hocamın düzeltme yapması da büyük bir siyasi nezaket yani.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Teşekkür ederiz.
SEVİLAY ÇELENK ÖZEN (Diyarbakır) - Şimdi, açıkçası biraz da kapanış konuşmalarından biri olacak, kısaca toparlamak isterim.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok kısa Hocam çünkü Genel Kurul saati de geldi.
SEVİLAY ÇELENK ÖZEN (Diyarbakır) - Bu mecra önemli bir mecra, gerçekten Meclisin en önemli komisyonlarından bir tanesi. Sosyal medya aksi yöndeki görüşlere rağmen, kendi içinde başlayıp biten bir şey değil. Sosyal medyada bir para kazanma yolu olarak TikTok seçiliyorsa tabii ki ekonomiye gidiyor bir tarafı, tabii ki başka bir yere gidiyor. Kara para aklama meselesi varsa tabii ki kara para aklama meselesini en fazla... Üstelikle nerelere uzadığını da biliyoruz bu son gelişmelerde. İktidarın da bir cevap oluşturması gerekiyor; sadece TikTok'un bir teknoloji firması, bir ticari firma olarak oranın da değil.
Ama şunu söylemek isterim: Zihniyet örüntüleri değişmeden hiçbir şey değişmez, bilgimizden şüphe etmeden hiçbir şey değişmez ve gerçekten kötüye gideriz ve gerçekten kötüye gidiyoruz. Basit bir şey, Türkiye'de medya okuryazarlığının eğitim ve yurttaş güçlenmesi bakımından, kurumsallaşması ve eğitimin bir parçası olması bakımından ilk harekete geçen öğretim üyeleri, ilk çalışanlar -bu, 1990'ların ikinci yarısıdır- Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesindedir. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, 1965 yılında, UNESCO tarafından, daha doğrusu UNESCO desteğiyle Türkiye'de kurulmuş ilk gazetecilik eğitimi veren eğitim kurumlarından biridir. Bu kurumun yarı kadrosu, sadece bir barış bildirgesine imza attıkları için bir gecede tasfiye edildi. Yirmi beş yılını, yirmi yılını, on beş yılını kampüslerde geçirmiş; medya okuryazarlığının eğitimin bir parçası olması, ve sonra liselere yaygınlaştırılması, ayrımcılığa karşı dersler gibi bir dersin müfredata konulması ve sonra liselere Millî Eğitimle iş birliği hâlinde yaygınlaştırılması gibi büyük başarılara imza atmış; bir taraftan TRT'ye danışmanlıklar verirken -ve bunların yüzde 99'u gönüllüdür, bir iş birliği çerçevesindedir- bir taraftan RTÜK'le çalışan akademisyenlerin olduğu bir okulda eğitim kadrosu biçilmiş, 40'a yakın kürsü -kürsü sistemi değildi gerçi orası ama- ana bilim dalı kapatılmış, bütün yüksek lisans, doktora dersleri kapatılmış. Şimdi, böyle bir ortamda gazeteciliği bir çürümeye terk etmişken, bütün böyle gerileme raporlarına rağmen "Bu raporlar bize düşman." diyerek devam edemiyoruz. Zihniyet örüntülerini değiştirmeden, gündelik yaşam içinde ekonomideki kırılgan süreçlerle ilişkili gerçek çalışmalar yapıp gerçek tespitler yapmadan sosyal medyayı düzeltemeyiz.
Yine, uzatmadan şuna değinmek isterim: Aile yapısı gibi ya da hassasiyet gibi mevzular herkesin vardır. Bunu böyle nesnel bir kriter gibi kullanamayız diyorum, yoksa, böyle bir hassasiyet bir şeye temel olamaz dediğim zaman çelişkili bir şey söylemiyorum. "Aile yapısı" dediğinizde, her defasında başına Türk eklediğinizde de problemli bir şey yapmış oluyorsunuz. Başkalarının, dünya üzerindeki başka toplumların da aile yapıları var, aile değerleri var. Siz bir Fransız ebeveynin, geçtiğimiz sene çok yakından tanık oldum...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, toparlayabilir miyiz lütfen.
SEVİLAY ÇELENK ÖZEN (Diyarbakır) - ...çocuklarına nasıl ebeveynlik yaptığını görseniz bazen gerçekten neden o bizim Yeşilçam filmlerinde o kadar Fransız mürebbiye vardı filan gibi şey kafanızda biraz çözülmeye başlıyor.
Size gelince bütün bunlarda elbette ki politika belgeleri, tutum belgeleri, etik kodlar geliştirilmeli ve zannedersem böyle zorunluluklarınız da var, şu anda ayrıntılarını hatırlamıyorum ama sayfanızda da topluluk kurallarıyla ilişkili epeyce bir bilgi var ama sizin de bu mecralara gelip gittikçe şu soruları, bu çok karmaşık ve çok yönlü boyutlarıyla birlikte yeniden düşünecek kadrolar oluşturmanız gerekiyor, ancak böyle mücadele edebiliriz. Yasaklayarak hiçbir şey yok edilmemiştir, yok edilemez. "Dünya tarihsel süreçler" diye bir kavram vardır, o süreçler geri döndürülemez. Sosyal medya yüzyılındayız, hatta bu geçen yüzyılın sonlarında hayatımıza girdi ve bu süreci daha yapıcı, daha olumlu bir noktaya evirmenin bir tek yolu vardır, toplum hayatında gündelik hayattaki olumsuzluklarla birlikte düşünmek ve birlikte ele almak.
Teşekkür ediyorum.