KOMİSYON KONUŞMASI

RESUL KURT (Adıyaman) - Sayın Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, kamu kurumlarının çok değerli temsilcileri, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Son birkaç yıldır özellikle pandemi, komşu ülkelerde ve coğrafyalarda yaşanan savaş ve istikrarsızlık, deprem ve sel baskını gibi birçok afet ülkemizi olumsuz bir şekilde etkilemiştir. 2023 yılı, bir yandan depremin 11 ilimizde, ağırlıklı olarak da 4 ilimizde meydana getirdiği olumsuzluklar, öte yandan küresel finansal koşulların sıkılaştığı, Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze'de yaşanan ve Filistinli çocuk, kadın ve sivillere yönelik İsrail tarafından yapılan katliam, Kızıldeniz'de gemi ticaretine yönelik tehditler, ABD-Çin eksenli ticaret gerilimleri, iklim değişikliği ve diğer doğal afetler ile jeopolitik gerilimler ve riskler dünyanın pek çok ülkesinde ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda, zorluk dönemlerinde istihdamın korunması için çalışma hayatımızda mevcut uygulamalardan bir tanesi de kısa çalışma ödeneğidir.

Kısa çalışma, genel olarak ekonomik, sektörel, bölgesel krizlerle, zorlayıcı sebeplerle uygulanmaktaydı ama pandemi döneminde gördük ki genel salgında, aslında önemli bir düzenleme. 1999 yılında yasal düzenleme yapılırken, 4447 sayılı Yasa çıkarılırken o dönemin koşullarına göre bir düzenleme yapıldığı için yasada bir boşluk bulunduğu görülmektedir. Kısa çalışma, bu belirtmiş olduğum sebeplerle, geçici olarak çalışma süresinin en az üçte 1 oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın iş yerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hâllerinde, iş yerinde üç ayı aşmamak üzere sigortalıların kendilerine çalışmadıkları dönemde bir gelir desteği sağlanmasıdır. Esas itibarıyla, kısa çalışma ödeneği işverenlere değil çalışanların bizatihi kendilerine ve çalışanların hesaplarına yatırılmaktadır. Burada amaç, belirtmiş olduğumuz nedenlerle işletmelerin geçici olarak faaliyetlerini durdurmaları hâlinde çalışanların işsiz kalması yerine, bu süre içerisinde kısa çalışma ödeneğiyle gelir desteğinin sağlanması, ayrıca kısa çalışma döneminden sonra işler normale döndüğünde de fabrikaların, işletmelerin, iş yerlerinin faaliyetlerini kaldıkları yerden devam ettirebilmelerine imkân sağlanmasıdır. Tabii, kısa çalışma ödeneğine "genel salgın" eklenmesi ileride olası olumsuzluk durumlarında da yasal mevzuat bakımından bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yine, çalışanların kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaları için esas itibarıyla, son üç yıl içinde 600 gün prim ödemesi gerekmekte, son 120 gün içinde hizmet akdine bağlı çalışmalarının da olması gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Tabii, pandemi sürecinde bu 600 gün prim ödeme süresi belli bir süreyle pandemi döneminde 450 gün olarak uygulanmıştır. Kanun teklifimiz, kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmek için, işsizlik ödeneğine hak kazanmak adına gereken prim şartlarından bağımsız olarak prim şartlarını belirlemek ve kısa çalışma başlama tarihinden önceki son üç yıl içerisinde 600 gün şartının 450 güne düşürülmesini ifade etmektedir. Bu kapsamda, uygulama, çalışanların menfaat ve yararınadır, özellikle bu bakımdan, kısa çalışma şartlarının kolaylaştırılmasıyla birlikte daha fazla kişinin böyle bir durumda kısa çalışmadan faydalanması sağlanmaktadır. Kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmek için bağımsız prim şartları belirlenmesi kapsamında, 2024 yılı için 9 bin kişinin faydalanabileceği tahmin edilmekte, 2024 yılı tahminî maliyet artışı da yüzde 5,75 olarak düşünülmektedir.

Yine, teklifimizdeki önemli düzenlemelerden biri de kadın ve gençlerimizin istihdamını artırmaya yönelik düzenlemelerle ilgilidir. Kadınların iş gücüne katılım oranının Avrupa ülkeleri ile gelişmiş ülkelere kıyaslandığında düşük olması, böyle bir yasal düzenlemeyle desteklenmesi neticesinde kadınların iş gücüne katılımlarında büyük bir artış sağlandığını görmekteyiz, 2023 yılında yüzde 36'ya yükseldiğini söyleyebiliriz. Yine, özellikle gençlerin istihdam piyasalarına katılabilmelerini ve bu anlamda iş bulabilmelerini teminen de yine aynı yasal düzenlemeyle birlikte, 18-29 yaş arası genç erkek ve 18 yaşından büyük kadın işçilerin istihdamı teşvik edilmektedir. Özel politika gerektiren gruplar içerisinde yer alan, en az altı aydır işsiz olan kadınlar, genç ve mesleki yeterlilik belgesi sahipleri ile bu grupları ortalama çalışan sayısına ilave olarak çalıştırmak isteyen özel sektör iş yerleri bu kapsamda değerlendirilmektedir. Burada önemli olan ilave bir istihdam artışı sağlamaktır, son altı aya ilave olarak istihdam artışı sağlayan işverenler bu teşvikten faydalanmaktadır. Hem kadınların istihdama katılımları teşvik edilmekte hem de gençlerin iş ve meslek sahibi olabilmeleri, bu anlamda istihdama katılabilmeleri sağlanmaktadır. İlave istihdamın sağlanması ve özel politika gerektiren kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi sahibi olan işsizlerin istihdamının desteklenmesi amacıyla 2011 yılından bu yana uygulanan, yüzde 55'i kadın olmak üzere yıllık ortalama 650 bin kişinin faydalandığı bu teşvik uygulamasıyla kanun teklifi çerçevesinde 31 Aralık 2025 tarihine kadar devam edilmesi amaçlanmakta, uygulamanın 31 Aralık 2026 tarihine kadar uzatılabilmesi için de Sayın Cumhurbaşkanımıza yetki verilmesi amaçlanmaktadır.

Söz konusu değişiklikle uygulamasına devam edilecek teşvikten yararlanma şartları; temel olarak sigortalı yönünden altı aydır işsiz olma, iş yeri yönündense kişinin istihdam edildiği tarihten önceki son altı ayın ortalama sigortalı çalışan sayısına ilave olarak istihdam edilmesiyle özetlenebilir.

Özel sektör işverenlerine sosyal güvenlik sigorta primi işveren payının tamamı oranında yani yüzde 20,5 oranında bir destek sağlanmaktadır, 2024 yılı için bu kapsamda 6111 sayılı teşvikten faydalanacak çalışanlar yönünden 2024'te 4.100 lira ila 30.753 lira arasında bir destek sağlanması kişinin ücretine bağlı olarak planlanmaktadır. 18 yaş ve üzeri kadınları istihdam eden iş yerlerine yirmi dört ila elli dört ay, 18-29 yaş arası erkekleri istihdam eden iş yerlerine yirmi dört ila elli dört ay, 29 yaş ve üzeri erkekleri istihdam eden iş yerlerine altı ila otuz ay süreyle destek sağlanmaktadır ve ayrıca İŞKUR'a kayıtlı olunması hâlinde bu destek süresi altı ay daha eklenerek uzatılmaktadır. Çalışmaktayken mesleki yeterlik belgesi alanlar, mesleki ve teknik eğitimi tamamlayanlar veya iş gücü yetiştirme kurslarını bitirenleri istihdam eden iş yerlerine on iki ay süreyle destek sağlanmaktadır. 2024 yılında 24,6 milyar, 2025 yılında 32,7 milyar, 2026 yılında 37,6 milyar liralık bir maliyet öngörülmektedir.

Yine, özellikle, asgari ücrette yapılan artışların işvereni ve istihdamı olumsuz etkilememesi bakımından asgari ücret desteği uygulanmaktadır. Bu kapsamda, asgari ücret desteği 2016'dan beri uygulanıyor, 2024 yılı için 700 TL'lik bir rakam belirlenmektedir. Asgari ücret desteğinin yıllık maliyetinin yaklaşık 56,5 milyar lira olması öngörülmektedir. Finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu'ndan sağlanacaktır. Asgari ücret desteğinden yararlanmak için başvuru gerekmemektedir ve işverenlerin ödeyecekleri primlerden mahsup edilmektedir.

2024 yılı asgari ücret desteği prime esas hizmet beyannamelerindeki günlük kazancı 671 TL ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2024 yılının cari ayında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısı esas alınarak hesaplanacaktır yani 2023'teki rakamlar esas alınarak 2024'teki faydalanacak kişiler belirlenmektedir. 671 TL 2023 yılında, 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe konulan aylık brüt 13.414 lira 50 kuruş 1/30 rakamı olan günlük brüt asgari ücretin 1,5 katı üzerinden hesaplanmıştır. Bu tutar toplu iş sözleşmesi iş yerlerinde 1.341 TL, linyit taş kömürü çıkarılan iş yerlerinde 1.789 TL olarak esas alınacaktır. Destek ödemesinin uygulandığı yıl içinde yeni açılacak iş yerlerinde çalışan sigortalıların tamamı ücret sınırı olmaksızın destek ödemesinden yararlanmaktadır.

Yine, asgari ücret desteği uygulamasında amaç tüm iş yerlerinin tüm çalışanları için destekten faydalanmasından ziyade daha çok asgari ücret düzeyine yakın kazanç bildiriminde bulunan küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesidir ve asgari ücret artışından kaynaklı işten çıkarmaları, kayıt dışı istihdamı önlemeye yöneliktir.

Yine, teklifimizle getirilen düzenlemelerden bir tanesi de iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili denetimlere ilişkindir. İş sağlığı ve güvenliği alanında başta eğitim kurumları, ortak sağlık güvenlik birimleri ile iş sağlığı ve güvenliği ortam ölçüm analiz laboratuvarlarının inceleme, kontrol ve denetimlerinin, iş sağlığı ve güvenliği uzman ve yardımcıları ile mühendis, fizikçi, kimyager, biyolog ve tabipler tarafından yerine getirileceği düzenlenmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 24'üncü maddesinin (2)'nci fıkrasında da Bakanlığın söz konusu denetimleri yapmaya yetkili olduğu hüküm altına alınmış ancak denetimin kimler tarafından yerine getirileceğine açıkça yer verilmemiştir. 6331 sayılı Kanun'un 24'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasında yer alan hükümlerin uygulanmasına ilişkin olarak teftişin iş müfettişleri tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer bir deyişle, iş müfettişleri söz konusu belirtmiş olduğum eğitim kurumları, ortak sağlık ve güvenlik birimleri ile iş sağlığı ve güvenliği ortam ölçüm analiz laboratuvarlarında denetim yapabilmektedir. Yine, iş müfettişleri sahada özellikle fabrikaları, maden ocaklarını, işletmeleri de teftiş etmektedir. İş yerleri teftişinde iş sağlığı ve güvenliğinde en yetkili teftiş iş müfettişleri tarafından yerine getirilmektedir. Ancak evraksal düzenlemelerle ilgili olan ortak sağlık güvenlik birimi "OSGB" dediğimiz kurumların iç işleyişleri, evraksal düzenlemeleri veya ortam ölçümleri yapan laboratuvarların iç işleyişleri, evraksal düzenlemeleri yönünden de Bakanlıktaki uzman ve yardımcıları bu kapsamda denetim yapabilmektedir. Denetimin söz konusu iki ayrı kanunda düzenlenmemesi ve uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi bakımından 6331 sayılı Kanun'un 24'üncü maddesinin (2)'nci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasına, aynı kanuna 24/(A) maddesinin eklenmesine ilişkin yapılan değişikliğe bağlı olarak söz konusu fıkra yürürlükten kaldırılmaktadır. Kanun teklifinin 4'üncü maddesiyle yapılan düzenlemeye ilişkin açıklamalar bu kapsamdadır. Denetimlerin yapılmasında herhangi bir yasal sorun olmaması, iş sağlığı ve güvenliği konularında ölçüm, inceleme, araştırma yapma, bilgi, belge, numune alma, kanun kapsamındaki eğitim kurumları, ortak sağlık ve güvenlik birimleri, ekipman muayene kuruluşları, iş hijyeni, ölçüm, test ve analiz laboratuvarlarına ilişkin inceleme, kontrol, denetim, yetki ve sorumlulukları yargı kararları da dikkate alınmak suretiyle yeniden düzenlenmektedir.

Dolayısıyla, söz konusu inceleme evraksal belge ve numune alma gibi alanlara yöneliktir. Bu kapsamdaki uzmanların fabrikalarda, madenlerde, iş yerlerinde herhangi bir denetimleri söz konusu değildir, genel olarak denetim yetkisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerinde olup belirtmiş olduğumuz eğitim kurumları gibi OSGB'lerde belge ve evrak yönünden, analiz yönünden denetimler bu uzmanlar tarafından yerine getirilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayamadınız mı?

RESUL KURT (Adıyaman) - İki dakika daha.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlamanız için ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

(Uğultular)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli hazırun, sayın teklif sahibi teklifini açıklıyor, birazdan müzakerelere başlayacağız, lütfen sükûneti tesis edelim.

İlave sürenizi başlatıyorum.

Buyurun lütfen.

RESUL KURT (Adıyaman) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu kapsamda, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili idari para cezalarına ilişkin de bir uyum düzenlemesi yapılmaktadır.

Evet, özü itibarıyla kısaca izah ettiğimiz kanun teklifimizde çalışma hayatında sıkıntı yaşanan konuların yeniden düzenlenmesi, günümüz şartlarına uygun hâle getirilmesi ve iş sağlığı ve güvenliğinde modern önlemler alınması amaçlanmaktadır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.