Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Karabük Milletvekili Cem Şahin, İstanbul Milletvekili Şengül Karslı ve 124 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2023) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 20 .02.2024 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Adalet Komisyonunun ilk gelen kanun teklifinin hepimize hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.
Geçen 27'nci Dönemde yapmış olduğumuz çalışmalarda, özellikle Komisyon üyelerinin konuşması, gelen milletvekili arkadaşlarımızın süre aranmadan konuşması ve bu çerçevede demokratik bir komisyon çalışması yapmıştık. Aynı Komisyon çalışmalarının sizin Başkanlığınızda da Adalet Komisyonu üyelerimizle birlikte süreceği konusunda inancımız tamdır. Bu çerçevede, bu ilk kanun değişikliği, yasa düzenlemesi için toplantımız hepimize -bir az önce dediğim gibi- hayırlı uğurlu olsun.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzük 38 gereği gelen teklifin Anayasa'ya uygun olup olmadığı konusunda Meclis Başkanlığı Kanunlar Kararlar Dairesinden Komisyona sevk edilmeden önce Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesi alındı mı? Birinci sorum bu olacak. Yani bu çerçevede, bir Anayasa'ya uygunluk değerlendirmesinin Kanunlar ve Kararlar Dairesinden alınıp alınmadığını sormak istiyorum.
İkinci nokta, sunulan teklif, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kanaatimizce, Anayasa'nın 2'nci maddesi hukuk devleti maddesine, Anayasa'nın 6'ncı maddesine, Anayasa'nın 10'uncu maddesine, 13'üncü maddesine, 15'inci maddesine, 35'inci maddesine, 36'ncı maddesine, 40'ıncı maddesine, 90'ıncı maddesine, 125'inci maddesine, 129'uncu maddesine ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını açıklayan 153'üncü maddesine aykırıdır. Teklif, torba teklif olarak gelmiştir; önceki dönemlerde de torba kanun tekliflerinin yasama açısından, kaliteli yasama açısından uygun olamayacağını, yasama Meclisine gönderilen bu torba tekliflerin teknik anlamda sıkıntılar doğuracağını belirtmiştik. Bizim yasama organlarının en önemli işlevlerinden biri komisyonlarda, özellikle Adalet Komisyonunda yasama işlevini yerine getirmek yani bu torba kanun uygulamaları ise açıkça hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkesine aykırı. Bundan dolayı, normal kanun yapma tekniği dışında yapılan bu torba kanun uygulamaları açıkça hukuk devleti ilkesine aykırı olarak düzenleniyor.
Arkadaşlar, bakıyorum, şu anda, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde -yani ben 10 ama sayın imzacı arkadaşımız 17 dedi- ben 40 maddede değişiklik olarak gördüm ama arkadaş da 79 maddede değişiklik demiş yani ben az bulmuşum hangi kanunlarda değişiklik olduğu konusunda. Bakıyorum içine, torba değil -yanlış anlamayın- çorba teklif yani böyle bir şey olabilir mi? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'yla ilgili düzenlemeler yapıyoruz, içinde emeklilere yönelik, emeklilerin bayram ikramiyesinin artırılmasına yönelik madde var. Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'na yönelik bir değerlendirme yapıyoruz, içinde deprem bölgesindeki yerlerle ilgili olarak Sanayi Komisyonunun görev alanına giren düzenlemeyle ilgili madde var. Bu çerçevede, bizler diyoruz ki: Bu torba kanun artık yeter yani bu torba kanunlarla bu Meclisi iştigal etmeyelim. Adalet Komisyonuna gelen yasa tekliflerinin içerisinde İcra ve İflas Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 1'nci maddesi torbası olmasın arkadaşlar, olmasın.
Şunu söylüyorum: Geçen dönemde Plan ve Bütçe Komisyonuna bizim şu anda önümüze gelen çerçeve yasanın 22'nci maddesi gelmişti, orada görüşülmüştü. Neydi? TMSF'deki kayyumlarla ilgili düzenlemeler gelmişti; cezai, hukuki sorumsuzluklarına ilişkin düzenlemeler gelmişti. Geçen dönemde bu maddeye ilişkin düzenleme Plan ve Bütçeye geliyor, daha sonra da bu maddeye ilişkin düzenleme nereye geliyor? Adalet Komisyonuna geliyor. Neden? Bunun nedenini anlamak mümkün değil. Aklımıza şu geliyor, torba kanun uygulaması -baroların geçenlerdeki açıklamasına göre- duruma ve kişiye özel kanun yapma uygulaması çerçevesinde değerlendiriliyor. Arkadaşlar, yani yasama kalitesini ortadan kaldıran bu torba kanun çalışması açıkça Anayasa'ya aykırı; Anayasa'nın 7'nci, 8'inci maddelerine aykırı, 2'nci maddesine aykırı, Anayasa'da yasa yapma tekniğine aykırı; bunu açıkça söylemek durumundayız.
Sayın imzacı vekilimiz, bu çerçevede, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları çerçevesinde düzenlemeler yapıldığına ilişkin bir kanun teklifi çerçevesini çizdi. Değerli arkadaşlar, gördüğümüz kadarıyla, teklifi incelediğimiz kadarıyla, teklifin 4'üncü, 10'uncu, 11'inci maddeleri; bu düzenlemeyle birlikte, örgüte üye olmayan fakat örgüt adına suç işleyen kişinin eyleminin ağırlığı dikkate alınmaksızın örgüte üye olmak suçunun cezasıyla tecziyesi keyfîlik yarattığından Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi burada en önemli noktaydı. Yani burada Terörle Mücadele Kanunu ve TCK'de değişiklik yapılıyor ama Anayasa Mahkemesi kararının gereği karşılanmıyor. Anayasa Mahkemesi kararında gerekçelerini açıkça ortaya koyduğu hâlde, önümüze gelen teklifin 4'üncü, 10'uncu, 11'inci maddesinde bu gerek karşılanmıyor.
Çerçeve teklifin 15'inci maddesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması mekanizması sanığı baskı altında bıraktığından, kamu otoritelerinin keyfî davranmasını engellemediğinden ve itiraz mekanizması öngörülmediğinden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı bakımından uygulamada mahkemelerin keyfî karar vermesine sebep olmaktaydı. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçeleri karşılanmadı, iptal edilen hüküm birkaç küçük değişiklik dışında aynen getirildi. Bu, Anayasa'nın ölçülülük ilkesine, mülkiyet hakkını ve adil yargılanma hakkını gerektiren maddelerine aykırı, açıkça aykırı.
Teklifin, çerçeve teklifin 16'ncı maddesi, Ceza Muhakemeleri Kanunu 247'ye göre, kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilmekte ancak daha önce sorgusu yapılmadığı takdirde mahkûmiyet kararı verilememekteydi. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi, kaçak hakkında ceza verilmesine yer olmadığı ya da güvenlik tedbiri uygulanması gibi aleyhe sonuçlar doğurabilecek nitelikteki kararı kapsamaması ve bunlar bakımından usuli güvence öngörülmemesi sebebiyle iptal etti. Yeni düzenleme ise, önümüze getirilen düzenleme ise güvenlik tedbiri uygulanması gibi aleyhe sonuçlar doğurabilecek nitelikteki kararları kapsamıyor ve bunlar bakımından usuli güvence öngörmediği için Anayasa Mahkemesi kararının gereği karşılanamıyor. Yani bu düzenleme...
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Kusura bakmayın, özür dilerim. Rapor var, "Bu raporu biz vermeyiz." diyorlar, böyle bir şey olabilir mi ya!
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun, Sayın Bülbül, devam edelim.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bu düzenleme, açıkça, Anayasa'nın 13'üncü ve 36'ncı maddelerine aykırı.
Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi, basit yargılama usulünde verilmiş karara karşı yapılan itirazın hükmü veren mahkemece incelenmesinin ve her durumda duruşma açılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle 2 ila 6'ncı fıkralarını iptal etti ve bu çerçevede de Anayasa'daki birçok hükme aykırı bir düzenleme olarak önümüze geldi.
Teklif maddesi 22, beşinci fıkrayla kuvvetli suç şüphesinin bir şirket faaliyeti kapsamında tespiti hâlinde, bu şirkete maddenin yürürlük tarihi itibarıyla TMSF beş yıl boyunca kayyum atanabilecek. Bu şirkete TCK'de düzenlenen tutukluyu, hükümlüyü veya suç delillerini yetkili makama bildirmeme, silahlı örgüt üyeliği, silah sağlama ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 4'üncü maddesindeki suçları gerekçe göstererek kayyum atanabilecek. Kayyum, tıpkı 2022 yılında çıkarılan ve Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizlerin taşıdığı 6758 sayılı Kanun'un 19'uncu ve 20'nci hükümlerindeki geniş cezai, hukuki, mali sorumsuzluktan yararlandırılacak hatta bu kayyumlar, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gecesi sokakta direnen vatandaşlarımızın karıştığı iddia edilen olaylar için sağlanan cezasızlık hükümlerinden de bu kayyumluk görevleri nedeniyle yararlanacak. Arkadaşlar, böyle bir şey olamaz, böyle bir sorumsuzluk olamaz. Bu nedenle, bu düzenlemeler, biraz önce açıkladığım düzenlemeler Anayasa'nın başlangıç bölümüne, hukuk devleti ilkesine; 6, 10, 13, 15, 35, 36, 40, 90, 125, 129 ve 153'üncü maddelerine açıkça aykırı arkadaşlar, net bir aykırılık var. "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sistemin 2018 yılından bugüne getirdiği Türkiye, artık adalet çığlıklarının sokaklarda bağırıldığı, adliyelerde hakkın aranamadığı ve yargıda birçok sorunlu karar verenlerin Adalet Bakanlığında bakan yardımcıları olarak görev yaptığı, hukuk devletinin işlemediği, adil yargılanma hakkı ihlalleriyle ve kişi özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlalleriyle Anayasa Mahkemesinin önüne yüz binlerce dosyanın geldiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 49 ülkeden 23 bin dosyanın Türkiye davası olarak gösterildiği bir ülke durumuna geldi. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar? Bakıyorum, adaleti ortaya koyması gereken Adalet Bakanlığında bakan yardımcısı olarak görev yapan bir kişi Çağlayan Adliyesinde gezici reis olarak yani ağır ceza başkanı olarak dolaşmıştı. Hangi davalara bakmıştı? Baktığı davaları söyleyeyim: Davanın biri Canan Kaftancıoğlu davası, Enis Berberoğlu davası, davaların diğerleri ise hukukçular davası ve birçok siyasi davaya bakan kişi daha sonra geldi, şu anda bakan yardımcısı oldu. STK'nin yani kaçak olan, vatandaşın Türkiye'den kaçışında hakkındaki tedbir kararının kaldırılmasını olmayan MASAK raporuna dayanarak ortaya koyup da İstanbul başsavcı vekili olarak görev yapan kişi şu anda bakan yardımcısı olarak görev yapıyor. Düşünebiliyor musunuz? Yani hak vermek için, adalet dağıtmak için ortada, bunların içinde bulunması gereken hukuk adamları şu anda adaleti dağıtacak yerlerde bulunuyor ve bunların vereceği adaletten de vatandaş bir medet umuyor. Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ekonomiden eğitime, sağlıktan adalete her yerde duvara çarpmıştır.
Bakınız, net olarak şunu söylemek zorundayız: "Yargıda reform" adı altında ortaya çıkıp Mayıs 2019'da Yargı Reformu Strateji Belgesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ortaya konulmuş, 2 Mart 2021 tarihinde de "İnsan Hakları Eylem Planı" başlığıyla 18 amaç, 113 hedef, 649 faaliyet duyurulmuştu. Düşünebiliyor musunuz; şu anda bu faaliyetlerin, bu amaçların, hedeflerin hangisine uyuldu, uyulabildi mi? Uygulamalara bakın arkadaşlar, uygulamalara bakın, cezaevlerine bakın. Cezaevinde hak arayan ve ifade özgürlüğünü kullanıp da cezaevlerinde bulunan siyasilerin durumuna bakın. Sayın Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımadığı, Can Atalay'ın şu anda 2 ihlal kararına rağmen ve milletvekilliği düşürüldükten sonra şu anda cezaevinde bulunduğu, Anayasa'nın 153'üncü maddesinin uygulanmadığı bir devlet hukuk devleti olabilir mi arkadaşlar? Açıkça, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin çıkıp da "Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum." diyerek görüşünü açıkladığı, Anayasa Mahkemesi üyesinin toplantısına dahi Yargıtay Başkanının gitmediği, Anayasa Mahkemesinin kararlarının itibarsızlaştırıldığı bir devlet hukuk devleti olabilir mi; o devlette demokrasi olabilir mi, özgürlükler olabilir mi? Elimizde bulunan Anayasa'nın rafa kaldırıldığı; anayasal hak ve özgürlüklerini kullanan, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan, hak arama hürriyetini kullanan, fikir özgürlüğünü kullanan, basın özgürlüğünü kullanan kişilere cezaevi yolunun gösterildiği bir toplumda demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti söz konusu olabilir mi? Bu toplumda yargı reformu olabilir mi? Ben 27'nci Dönemde Adalet Komisyonu üyesiydim, 8'inci paket bugün geldi. 8 tane paketle Türkiye'de adalet, özgürlükler, demokrasi sağlanabilir mi? Bunların hepsi pansuman tedbirleridir, bunların hepsi demokrasi ve özgürlükleri bir kenara iten, kişilere yönelik ve belirli yapılara yönelik hazırlanmış tekliflerdir; açık ve nettir. Uygulamalara bakınız, uygulamalarda hâkim ve savcıların korkmadan karar verdiği davaları görebiliyor musunuz arkadaşlar? Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu kullanabilmek mümkün mü? Çıkın Meclisin biraz ilerisine gidin, Ulus Meydanı'na gidin, elinize bir kâğıt alın, bir konuşma yapın barışçıl bir şekilde; gözaltına alınmayacağınız mümkün mü? İşçilerin ve çoğu konuda hak arayan birçok emekçinin hak aramasının önüne engellerin konulduğu gerçek değil mi? Örgütlenme özgürlüğünün, demokrasinin ve özgürlüklerin engellendiği doğru değil mi? Türkiye'de yapılan... Şu anda yargıda reform 8'inci paket olarak önümüze getiriliyor ancak Türkiye'de 2022 yılında kaç tane cezaevi yapıldı, 2023 yılında kaç tane cezaevi yapılacak? Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne aktarılan para cezaevi yapımında ne kadardır? Kendi memleketim Aydın'ın Çine ilçesinde bulunan 4 bin kişilik cezaevi inşaatı hangi aşamada? Buraya kimi sokacaksınız? Kimleri cezaevine sokacaksınız? Yörük yerinde, Yörük bölgesinde 4 bin kişilik cezaevinin yeri nedir arkadaşlar, nedir? Şimdi düşünüyorum da yargı paketinden yararlananı mı cezaevine sokacaksınız? Hak ve özgürlükleri nereye koyacaksınız?
Değerli arkadaşlar, açıkça, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle geldiği noktada demokrasi yok, hukuk yok ve Türkiye'de artık, hukuk devleti yok. Bu çerçevede bizim biraz sonra açıklayacağımız birçok belge var. Bunları söylediğimiz zaman diyorsunuz ki: "Ya, Türkiye'nin dışarıdan görüntüsü açısından sıkıntı var ama biz bu kadar da aşağıda değiliz." Değerli arkadaşlar, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde biz şu anda 2018 yılının 20 adım gerisine düşmüşüz. Basın özgürlüğünde biz 180 ülke arasında 165'inci duruma düşmüşüz. Hukuka uygunlukta yani hükûmetlerin hukuka uygun davranma endeksinde 160 ülke arasında 137'nci duruma düşmüşüz. Bu nedenle elimizde kalan bir tek şu var: Anayasa var, hak ve özgürlükler var. Anayasal hak ve özgürlüklere aykırı yasa yapmamamız gerekiyor. Anayasa'ya aykırı yapacağımız yasaların Anayasa Mahkemesinden dönme ihtimalini düşünmeden önce vatandaşın hak ve özgürlüklerinden yararlanma hakkına da saygılı olmamız gerekiyor.
Değerli Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; bizler, bu yasa teklifinin içerisinde bulunan birçok kanun maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu biraz önce açıkladık. Bir de şunu söylemek istiyoruz, bizler diyoruz ki: Bu kanun maddeleri içerisinde bulunan birçok önemli madde var. Örneğin, TCK 220 var, 314 var; Terörle Mücadele Yasası'nın 7'nci maddesi var. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasına yönelik birçok değişiklik yapılmış. Bizler şunu söylemek istiyoruz: Komisyon içinde bir alt komisyon kurulsun. KVKK'yle ilgili bir düzenleme var, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenleme var; bunun için de bir alt komisyon kurulsun diyoruz. Bu Tazminat Komisyonuyla ilgili de bir düzenleme var, bunun için de bir alt komisyon kurulmasını talep ediyoruz. Ayrıca, görüşülmekte olan düzenleme içerisinde, kanun teklifinin 23, 24, 25, 26, 27'nci maddeleri 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'la ilgili düzenlemeler; bu çerçevede bizler tali komisyon olarak İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna gönderilmesini talep ediyoruz. Bu çerçevede, görüşülmekte olan bu düzenlemede, kanun teklifinin 33, 34, 35, 36'ncı maddeleri 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu düzenlemelerine ilişkin; bu çerçevede biz bu maddelerin Dijital Mecralar Komisyonuna gönderilip oradan rapor alınmasını talep ediyoruz.
Değerli Başkan, değerli üyeler; bu düzenlemede, teklifin 38'inci maddesi 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'yla ilgili olup deprem bölgesindeki sanayi altyapısının güçlendirilmesine yönelik bir düzenleme. Bu çerçevede, biz tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna gönderilmesini ve rapor alınmasını talep ediyoruz. Bunları yapmak zorundayız arkadaşlar. Adalet Komisyonu olarak ya Anayasa'ya uyacağız, adaleti kendi Meclisimizde yerine getireceğiz, Anayasa'ya uygun olarak bir yasama faaliyeti yapacağız, tali komisyonlara göndereceğiz, Anayasa tali komisyonuna da göndereceğiz ya da burada yapacağımız komisyon çalışmasında Anayasa'ya aykırı olan bu düzenlemelerle ilgili çalışmalara katılacağız. Bu çerçevede, Sayın Başkan, sayın üyeler; vermiş olduğumuz dilekçede ve konuşmamda da belirttiğim üzere, bu düzenlemelerin içerisinde Anayasa'ya aykırı birçok düzenleme vardır. Bu nedenle, Anayasaya aykırı olduğundan dolayı bu teklifin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.