Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 21 .02.2024 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, madde 33'le 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartlarını düzenleyen 6'ncı maddesinde değişiklik yapılıyor. Mevcut (2)'nci fıkra değiştiriliyor, (3)'üncü fıkra yürürlükten kaldırılıyor ve kişinin açık rızası olmadan işlenebilecek kişisel veriler (2)'nci fıkraya eklenerek genişletiliyor. Burada fıkranın (e) bendinde özel nitelikli kişisel verilerin kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetimi ve finansmanı amacıyla sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesinin gerekli olması başka bir veri işleme şartı olarak düzenlenmekte. Buna göre, Sağlık Bakanlığı ile her türlü sağlık kuruluşunun ve Sosyal Güvenlik Kurumunun bu bentte yazılı amaçlarla tuttukları veriler ve kayıtlar bu kapsamda değerlendirilecektir. Bu çerçevede özel sağlık kuruluşlarının bu kapsamdan çıkarılması gerekir. Ayrıca bu bentte yazan kurumların hangi tür verileri işleyebileceğinin de açık olarak yazılması gerekmekte. Bütün özel nitelikli verilerin işlenebilmesine imkân tanıyıcı bir düzenleme olmamalıdır. Örneğin, Sağlık Bakanlığı kişinin cinsel tercihini işleyememesi gerekir. Bu nedenle kurumun gerekli gördüğü veya kendi alanı olarak kabul ettiği veriler yerine, bu verilerin bir sınırı mutlaka çizilmelidir. Din aidiyeti gibi verilerin Sosyal Güvenlik Kurumuyla veya Sağlık Bakanlığıyla ilgisi yoktur. Dolayısıyla Anayasa'nın 20'nci maddesinin (3)'üncü fıkrasında çizilen sınır ihlal edilmemelidir. Ayrıca, fıkranın (g) bendinde siyasi, felsefi, dini veya sendikal amaçlarla kurulan vakıf, dernek veya diğer kâr amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumlar tarafından özel nitelikli kişisel verilerden bazılarının işlenebilmesi düzenlenmektedir. Buna göre, bu kuruluş ve oluşumlar mevcut ve eski üyeleri ile bu kuruluş ve oluşumlarla düzenli olarak temas hâlinde olan kişilerin özel nitelikli verilerini, kuruluş amaçlarına ve tabi oldukları mevzuata uygun faaliyet alanlarıyla sınırlı ve üçüncü kişilere açıklanmamak kaydıyla işleyebileceklerdir. Örneğin, bu kuruluş ve oluşumların mevcut üyelerinin yanı sıra eski üyeleri ve düzenli olarak kendileriyle temas hâlinde olan kişilerin bu durumlarına ilişkin bilgiyi işlemesi bu bent kapsamında değerlendirilecektir. Söz konusu düzenlemeyse iki açıdan sakıncalıdır, birincisi: Üyelik dışında, eski üyelerle temas hâlinde olunan kişilerin verilerinin işlenmesi hukuken anayasaya aykırıdır. Artık, bu kişilerle bir üye ilişkisi bulunmadığından bu kişilerin verilerinin işlenmesi özel hayatın gizliliğinin açıkça ihlalidir. Bir sendika ancak ve ancak kendi üyeleriyle ilişkilidir. Üyelikten ayrılmış, çıkarılmış veya üyeliği sona ermiş kişilerle hukuki bir bağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bir ilişkisi bulunmayan kişinin rızası alınmadan kişilerin verilerinin toplanması, işlenmesi doğru değildir. Keza siyasi partiler açısından da aynı şey söz konusudur. Üyesi olmayan kişilere yönelik olarak da bu yönde bir hak tanınması doğru değildir. Örneğin, parti üyesi olmayan veya ayrılmış bir kişinin telefon numarasının işlenerek bu kişiye SMS göndermek gibi her ne kadar faaliyet alanıyla ilgili olsa dahi burada da kişinin rızası mutlaka olmalıdır.
İkinci sorunsa bu tür kuruluşlar açısından üyelik tesisi, kanunlarda ne tür bilgilerin isteneceğine ilişkin bilgilerin alınması ve başvuru formlarının veya hukuki belgelerin doldurulmasıyla olmaktadır. Bu, sözleşmenin kurucu unsurudur ve şarttır. Söz konusu şartların yerine getirilip getirilmediği, ilgili kamu otoriteleri tarafından da denetlenmektedir. Dolayısıyla, bunların dışında kurumun, sendikanın, derneğin kendisinin yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen faaliyetleriyle ilgili kişisel veri toplaması ancak üyenin açık rızası hâlinde olabilir. Bu tür özel faaliyetler için rıza haricinde veri toplama hakkı, özel hayatın gizliliğini ihlal edici nitelikte olabilir. Örneğin, bir sendika üyesi telefon numarasının, kan grubunun, dinî görüşünün sendika tarafından bilinmesini istemiyor olabilir. Dolayısıyla, üyelik formlarına bu tür ibarelerin yazılarak zorunlu olarak doldurulmasını talep etmek Anayasa'nın 20'nci maddesini ihlal etmektedir. Tersini düşünelim, madem dernek, sendika ve vakıflar var -yani hadi diyelim ki bu teklif geçti- en önemlisi, neden kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri yok? Yani, biz buna itiraz ediyoruz, Anayasaya aykırı olduğunu söylüyoruz. Diyelim ki bizim itirazımız göz önüne alınmadı ama bunun dışında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bulunmaması da bizim için kuşku vericidir. Sağlık, ceza mahkûmiyeti, güvenlik tedbirleri, ırk, etnik köken, inanç, dernek ve vakıf, sendika üyelikleri özel nitelikteki kişisel verilerdir, bunların işlenmesi doğru değildir.
Burada g) bendinde sayılan dernek, vakıflar ve görevleriyle ilgili mevcut veya eski üyelerine dair bilgileri işleyebilmesine ilişkin düzenleme, bizce Anayasa'ya aykırı bir düzenlemedir. Bu çerçevede, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Kanun Teklifi'nin 33'üncü maddesinin e) ve g) bendinin teklif metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. Bu çerçevede değerlendirilmesini ya da yeni bir düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.