| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/517) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .01.2016 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
İnşallah, temenni ediyoruz ki mikro ölçekli işletmeler için teşvik edici bir unsur olur, destekleyici bir unsur olur ve özellikle genç girişimciler için bu madde katkı sağlar.
Asgari ücret konusunu, aslında, Gelir Vergisi Kanunu'nun bütününde konuşmak lazım. Gelir Vergisi Kanunu'nda artan oranlı bir tarife yapımız var. Bu, Anayasa'da ödeme gücü ilkesine de bağlanmış bir ilke ve asla bundan vazgeçmememiz lazım. Vergi adaleti, ödeme gücü ilkesi, vergi hukukunun olmazsa olmaz prensipleri. Dolayısıyla, tarifenin artan oranlı yapısı nedeniyle herhangi bir ayda bir başka dilime girme konusu çok yadırganacak, garipsenecek, sıra dışı bir olay değil. Bu, herkes için her ay olabilecek bir şey. Mesela, aylık 12.600 lira geliri olan bir ücretli, ikinci aydan itibaren tarifenin 2'nci dilimine giriyor, sonra üçüncü ayda belki 3'üncü dilimine giriyor, dördüncü ayda 4'üncü dilimine giriyor. Dolayısıyla, bazı meselelerde vergi hukukunun temelini oluşturan ve vergi adaletinin de olmazsa olmazını oluşturan konularda bütünü itibarıyla bakmak lazım. Bugün, ticari, zirai, mesleki kazanç sahipleri de aynı şekilde, onlar yıllık gelir vergisi beyannamesi verdikleri için tarifeye yıllık beyanname üzerinde gösterilen tutar üzerinden tabiler. Dolayısıyla, burada, tarife diliminde atlama meselesi kişiye dönük olarak ödeme gücü ilkesiyle bağdaşmayan yeni bir vergileme yapmak anlamına gelmiyor, ödeme gücü ilkesiyle uyumlu bir vergileme yapmak. Bunun, böyle düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama mevcut konuyla ilgili bu tür argümanlar konuşuluyor, zaman zaman kamuda çalışan işçilerin toplu sözleşmesinde de bu konular hep gündeme getiriliyor. Biz, her zaman bunu söylüyoruz ve ben, haklı olduğumuz da düşünüyorum. Artan oranlı bir tarife varsa, bu, herkes için geçerliyse, o, ister yıllık beyanname üzerinden beyan edilen tutara uygulansın, isterse aylık kesinti sırasında uygulansın, hepimizin onu desteklemesi lazım, onun arkasında olması lazım. Haa, tarifenin tutar olarak basamaklarının aralıkları, tutarları konusunda konuşabiliriz. O rakamlar ne olmalıdır, ne olması gerekir; o ayrı bir konu ama artan oranlı tarifeyi uygulamaktan vazgeçmek gibi, ödeme gücü ilkesini tersine çeviren bir yaklaşımı benimsemememiz gerektiğini düşünüyorum.
Asgari ücret çalışması konusunda da 31 Aralık gecesi görüşülen tasarının ana fikriyle, ana yöntemleriyle yeni getirilenin yöntemleri bire bir aynı, sadece kapsamı değişti.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz 2016'ya zarar ettiniz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok. Kapsamı değişti, bir de tutarı değişti ama metodolojik olarak aynı yöntem benimsendi.
Burada, biliyorsunuz, asgari ücret artışını, biz, seçim beyannamemizde "2015 yılında işçilerimizin eline geçen, çalışanlarımızın eline geçen, daha doğrusu asgari ücretlilerin eline geçen net bin lira asgari ücret, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla net 1.300 liraya çıkacak." dedik. Seçim beyannamemizde söylediğimiz buydu. Bu çerçevede de Aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu bunu bu şekilde belirledi. Dolayısıyla, Hükûmet olarak seçim beyannamemizde vermiş olduğumuz sözü eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduk. Bütün asgari ücretle çalışan işçilerimize hayırlı olsun.
Ama diğer taraftan, bu artışın özel sektör üzerinde de tabii ki maliyetleri geldi. Aslında, seçim beyannamemizde veya Hükûmet Programı'mızda bu konuda ne yapacağımıza dair bir açıklamamız veya planımız yoktu ama burada gelen talepler çerçevesinde işverenlerin de katlandıkları maliyetin bir kısmının da kamu bütçesinden karşılanması noktasında bir gayret sarf ettik ve burada da özel sektör sivil toplum kuruluşlarının da desteklediği, herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir çözümü geliştirdik ama burada getirilen düzenlemeye dönük birtakım eleştiriler oldu. Ona katılmadığımı burada bir defa daha ifade edeyim.
Netice itibarıyla, burada özel sektöre özel olarak bir kaynak aktarma güdüsü yoktu, sadece artan maliyetlere devletin de bir miktar katkı yapmasından ibaretti. Sonuçta, bu düzenlemeden sosyal anlamda faydalanan esas grup ücretliler oldu, çalışanlar oldu. Bu suretle, özellikle asgari ücret artışına ilişkin önemli bir talep de karşılanmış oldu.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının 1'inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"15. Basit usulde tespit edilen ticari kazançların yıllık 8.000 Türk Lirasına kadar olan kısmı (Bu Kanunun mükerrer 20 nci maddesinde yer alan kazanç istisnasından faydalananlar bu bent hükmünden yararlanamaz. Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.)."
BAŞKAN - Sayın Bakan...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, bu maddeyle de basit usul mükelleflerine 8 bin liraya kadar beyan edecekleri kazanç üzerinden bir imkân getirilmektedir, istisna getirilmektedir.
Bu konuda, Seçim Beyanname'mizde bir vaadimiz bulunmaktaydı, Hükûmet Programı'na da bunu koymuştuk. Bu maddeyle, basit usul mükelleflerine, yıllık gelir vergisi beyannamelerinde beyan ettikleri tutar üzerinden, matrahtan 8 bin liralık bir düşme imkânı getiriyoruz.
Bu düzenlemenin, kamu bütçesine maliyetinin yaklaşık olarak 287 milyon veya 288 milyon TL olduğunu tahmin ediyoruz. Yaklaşık olarak bu düzenlemeden 670 bin, yani önceki yıllarda beyan edilen basit usul mükellefleri tarafından beyan edilen beyannamelerin özetine baktığımız zaman, yaklaşık 670 bin civarında basit usul mükellefimiz, bu düzenlemeden sonra 8 bin liranın altında beyan ettikleri için yıllık gelir vergisi ödememiş olacaklar, bu da özellikle mikro işletmelere sağlanan önemli bir destektir. Burada var olan bir sistem var, biz bu sistemde mükelleflere 8 bin liralık bir kazanç istisnası sağlıyoruz.
Teşekkür ederim.