Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 21 .02.2024 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de rahatsızlığımı ifade etmek zorundayım gerçekten.
Şimdi, bu, emekliye ikramiye meselesinin mucidi ve kamuoyuna taşıyan önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'dur yani o kamuoyuna taşımıştır, partimiz kamuoyuna taşımıştır, gündem olmuştur ve sonuçta Adalet ve Kalkınma Partisi kamuoyunun baskısıyla da bu ikramiyeyi yasallaştırmıştır. Bir sefer Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkını burada teslim etmek lazım.
İkinci olarak, "kaybettirilen" gibi bir ima doğru değil. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin veya diğer siyasi partilerin yanlışı, eksiği olabilir, siyasi mücadele içerisindeyiz ama yani benim gördüğüm şu: Yani diğer siyasi partiler CHP içerisindeki parti içi demokrasiyi, liderlik yarışını en azından örnek alması lazım, en azından yani bunu böyle kaybettirilen, kazanan değil de... Siyasi partiler ancak bu şekilde gelişebilirler yani parti içi demokrasinin gelişmesiyle, parti içi yarışların...
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Sayın Başkan, iki gündür neler söylediniz, arkadaşımız tek bir kelime söyledi, ona da...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın "kaybettirilen" dediğiniz için diyorum. Sonuçta, bütün kamuoyunun gözü önünde bir kongre yaşanmıştır, o kongrede de demokratik bir yarış olmuştur; bunun diğer siyasi partiler bakımından örnek olması lazım yani eleştirilen, yerilen bir şey değil -mutlaka parti içinde eleştirilir, o ayrı mesele ama- sonuçta, bu, CHP'nin doğru yaptığı işlerdendir, partimizin eksiği, yanlışı bir tarafa.
Şimdi, şunu söyleyeceğim değerli arkadaşlar: Torba yasa ve torba yasanın dinamiği içerisinde bu yasayla ilgili olmayan bir maddeyi görüşüyoruz; o da emeklilere verilen ikramiyenin 2 bin liradan 3 bin liraya çıkarılması. Ben milletvekili olarak mesela bu 4 bin liraya çıkarsa ya da 5 bin liraya çıkarsa veya bizim önerdiğimiz gibi 17 bin liraya çıkarsa bütçeye getireceği yükü Genel Müdürümüzden öğrenmek istiyorum. Bize bilgi verir misiniz Sayın Genel Müdürüm?
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - 16 milyon 200 bin emekli var.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hükûmet adına siz buradasınız yani Bakanlık adına siz buradasınız, ben sizden bilgi almak istiyorum milletvekili olarak. Teklif sahibinden ve her maddeyle ilgili bize izahta bulunan Genel Müdürümüzden, bu teklifin sahibi olan Genel Müdürümüzden bizim önerimizin, DEM PARTİ'nin önerisinin veya 4 bin liraya, 5 bin liraya çıkarsa bütçeye getireceği yükün ne olduğu konusunda ve "Bunu bütçeden karşılama imkânları var mı, yok mu ya da fasıllar arasında aktarımı olur mu, olmaz mı?" gibi konularda bilgi almak istiyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Etki analizi yapılmış mı?
CEM ŞAHİN (Karabük) - Biz veririz efendim, vereceğiz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - İlk önce bu bilgiyi almak istiyorum ben, sonra konuşmaya devam edeceğim.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Kaçta bitirmeyi planlıyoruz acaba?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bilgi almak istiyorum gerçekten, bu maddeyle ilgili olarak teklif sahibi arkadaşlarımızdan ve Genel Müdürümüzden bilgi almak istiyorum milletvekili olarak, gerçekten bilmiyorum. Bakın, şöyle bir şey var, size şunu okuyacağım, Anayasa'nın 65'inci maddesi...
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Sayın Başkan, her bin lira artış 16 milyar 200 milyon liraya tekabül ediyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, ben ironi yapıyorum, siz de biliyorsunuz; bir ironi yapıyorum aynı zamanda.
65'inci maddeyi okuyorum değerli arkadaşlar: "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini -yani emekli maaşlarını aynı zamanda- bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." Şimdi, bu bir siyasal tercih aynı zamanda. Ben Anayasa'nın 65'inci maddesi uyarınca devletin mali kaynaklarının... Bu konuda emeklilere 3 bin lira değil de 5 bin lira verilse yükü nedir, karşılanabilir mi, karşılanamaz mı, bir izahat... E, bu izahatı yapamıyorsunuz, bakın izahatı yapabilecek...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - İzahat yapacağız, sizin konuşmanızı bitirmenizi bekliyoruz nezaketimizden.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Şimdi, şöyle bir şey, şunu söyleyeceğim...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanrıkulu, sorunuza cevap olarak versinler mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Neyse, cevabı sonra versinler.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Peki.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Şunu söylemek istiyorum: Bakın, aynı zamanda hepimizin tanık olduğu bu durum bile bu torba yasa tekniğinin nasıl aykırı olduğunu, uygun olmadığını, yasama tekniğine uygun olmadığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla, böyle bir madde Plan ve Bütçe Komisyonuna da giderse bununla aynı zamanda yasalaşır, bir iki maddelik bir düzenlemeyle aynı günde yasallaşır. Dolayısıyla, bu şekilde bir şey yasa yapma tekniği bakımından ve bizim milletvekili faaliyetlerini yerine getirmemiz bakımından da doğru bir şey değil.
Şimdi, işin özüne gelirsek -3 bin lira oldu, 17 bin lira oldu, 4 bin lira oldu- asıl mesele yani sizlerin bakış açısı ile bizim bakış açımızın arasındaki temel fark şudur: Siz muhafazakâr ve sağ değerler açısından bu işe bakıyorsunuz, biz solun değerleri açısından bu işe bakıyoruz. Muhafazakâr ve sağ değerler nedir? Sadaka, lütuf, bağış, harçlık...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Kadıköy, Beşiktaş...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Doğru bulmuyorum bu ifadeyi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, bu şekilde görüyorsunuz yani emekliye ikramiyeyi bu şekilde görüyorsunuz. Biz ise hak temelli görüyoruz, hak temelli olarak gördüğümüz için de...
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Çok yanlış yerden bakıyorsunuz.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Böyle bir ifade olur mu ya?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Anayasa uyarınca hak temelli olarak görüyoruz.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Az önce arkadaşımızı siyaseten itham ettiniz, saatlerce konuştunuz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bir saniye arkadaşlar, bir konuşma yapıyorum, lütfen...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ama yaptığınız yanlış!
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Olur mu ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Kimseye hakaret ettim mi ben?
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Olur mu ya!
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben sizin bu sözünüzü dinlemek zorunda değilim!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hayır, kimseye hakaret ettim mi gerçekten?
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ama bu ithamınızı dinlemek zorunda değilim!
ORHAN KIRCALI (Samsun) - "Sadaka" diyorsunuz.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın milletvekilleri, lütfen...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - İstediğinizi söyleyemezsiniz bize!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bakın...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanrıkulu, sözünüzü tamamlayın.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Sayın Tanrıkulu, biz öyle görmüyoruz; bu şekilde görmüyoruz emeklileri.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, ben görüşlerimi söylüyorum, karşılığını söylersiniz.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Olur mu öyle şey ya! Olur mu öyle ifade ya!
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Şu anda kanun maddesini konuşuyoruz, Komisyonda istediğinizi söyleyemezsiniz bize!
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın milletvekilleri...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Arkadaşlar, görüşlerinizi söylersiniz.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanrıkulu, sözünüzü bitirin.
Buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Kimseye hakaret etmedim, görüşlerimi söylüyorum. Bakın, bu Parlamentoda, burada...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Görüş değil ama o, itham ediyorsunuz!
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Nasıl bir görüş o?
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Biz milletin değerleri neyse ona sahip çıkarız, onun temsilciliğini yaparız. Toplumu "şucu, bucu" diye bölmeyi bırakın artık!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, ben burada milletvekili olarak ifade özgürlüğümü kullanıyorum.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - "Sadaka" diye ifade ediyorsunuz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Burada bile ifade özgürlüğümüz yok, Adalet Komisyonunda kullanamazsak...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ne münasebet ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ya, bakın, söz alırsınız, kullanırsınız.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - "Siz şu pencereden, biz bu pencereden..." Ortak paydamız milleti temsil etmektir.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben sizi dinliyorum, tamam efendim, sonra devam edeceğim.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanrıkulu, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Buyurun.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - E, ben az önce konuşurken siz de böyleydiniz Sayın Sezgin Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hayır, bir şey söylemedik biz, dinledik sizi.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Ben konuşurken siz de aynı noktadaydınız ya.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben hiçbir şey söylemedim efendim.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, ben görüşlerimi söylüyorum; bunu kabul edersiniz, etmezsiniz. Zaten her şeyde ortak olsak aynı partide çalışırız yani CHP, AK PARTİ veya diğer siyasi partiler olmaz; mutlaka farklı düşüneceğiz, bunlara saygılı olacağız, kabul etmeyebilirsiniz.
Bakın, ben şunu söylüyorum yani bakış açıları bakımından, siyasi eksen bakımından diyorum ki: Sizin bakış açınız...
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Çok ağır bir ifade o!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, arkadaşlar, görüşlerinizi söylersiniz.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Çok ağır bir ifade o!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, biz hak temelli...
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Sayın Tanrıkulu, o çok ağır bir ifade!
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Aşağılayıcı!
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Nasıl arkadaşımızın ifadesine kızmışsanız, "Yanlış." diyorsanız sizin bu ifadeniz de çok yanlıştır.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben cevap verdim, siz de cevap verin ya.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Evet, cevap veriyoruz size. Öyle şey mi olur!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bakın, konuşmamı bitireyim, cevap verin.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Bizim adımıza konuşmayın, kendi adınıza konuşun!
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Saatlerce dinleyemeyiz ithamınızı!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben bu şekilde düşünüyorum.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Bizim partimizin o şekilde bir bakışı yoktur emekli maaşlarıyla ilgili.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ben bu şekilde düşünüyorum.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Olur mu! Yanlış düşünüyorsunuz!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bu şekilde düşünmeyeyim mi yani benim bu şekilde düşünme hakkımın olmadığını mı söylüyorsunuz?
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Kendi düşünceni söyle, bizim adımıza söyleme!
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Yanlış düşünüyorsunuz!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ya, yanlış düşünebilirim; bu benim düşüncem.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Bizi itham edemezsiniz o şekilde!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Yanlış düşünebilirim; bu benim düşüncem.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - O şekilde itham edemezsiniz!
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - "Ben hak temelli bakıyorum." demek başka, sizin kurduğunuz cümle başka bir şey.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Ya, arkadaşlar, bu yaptığınız, ifade özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün, milletvekillerinin konuşma özgürlüğünün ne anlama geldiği konusunda hocalarımız bakımından da bir ders gerçekten.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Ne demek ifade özgürlüğü! İfade özgürlüğü müdür bu! Her şeyi söyleyeceksiniz "ifade özgürlüğü" diyeceksiniz. Öyle şey yok, öyle şey yok Sayın Tanrıkulu! Bu ifade özgürlüğü değildir efendim!
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Tanrıkulu...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Efendim, bitiremedim, konuşamadım ki.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Suçlayıcı olmasın.
Buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hayır, suçlamadım efendim, bir tespit yaptım ben.
Biz hak temelli bakıyoruz.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Biz ne yapıyoruz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Hak temelli bakarsak eğer bu artımın objektif kriterlere göre olması lazım. Şimdi, Avrupa'daki gibi, emeklilerin Hükûmetle oturup toplu sözleşme yapması, maaşlarının belirlenmesi gibi bir kural yok bizde. Kim yapıyor bunu? Hükûmet doğrudan doğruya, bütçe kaynaklarına göre yapıyor ama hiçbir objektif kriter yok. Objektif kriterler olursa eğer belki bunları tartışmayacağız. Mesela her yıl çıktığı andan itibaren TÜİK'in rakamlarına göre artmış olsaydı yani yasada böyle bir düzenleme olsaydı bunu konuşur muyduk? Her yıl artmış olacaktı ama böyle bir düzenlemeyi koymadık. Bin lira yaptık, üç yıl bekledik, artırım yapmadık; bu bin lira enflasyon altında ezildi aynı zamanda. Şimdi, 2 bin liradan 3 bin liraya çıkarmanızın da objektif bir kriteri yok, çıkarıldığı andan bu zamana kadar. O nedenle, bizim ortaya koyduğumuz mesele hak temelli olarak objektif bir ölçü... Asgari ücret... Emeklilere yılda 2 kez, bayramlarda asgari ücret seviyesinde ikramiye verilsin diyoruz. Emeklilerin sendikası olsa ve oturup Hükûmetle müzakere etseler bunları isteyecekler kendileri zaten ama böyle bir hak yok, Anayasa'mızda yok, yasalarda yok. Dolayısıyla, buna hak temelli olarak baktığımız zaman objektif kriterlerin olması lazım. Objektif kriterlerden bir tanesi asgari ücrettir, biz o nedenle bunu teklif olarak sunduk; makul bir tekliftir, 2 maaş ikramiyeye denk gelir. Dolayısıyla, bunun bu şekilde anlaşılması lazım.
Görüşlerimin de arkasındayım, ne diyeyim yani burada da düşüncemizi ifade edemezsek nerede edeceğiz ya?
Teşekkür ederim.