Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, MAPEG Maden Mühendisi Salih Elitok ve Ruhsat Denetleme Dairesi Başkanı Hasan Hüseyin Irgat tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 30 .04.2024 |
RESUL KURT (Adıyaman) - Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.
Sayın Bakanımıza ve heyetine teşekkür ediyoruz güzel ve kapsamlı sunumları için. Kıymetli vekillerimize de soru ve önerileri anlamında teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hep birlikte, hep beraber doğrusunu bulmaya gayret ediyoruz.
13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan İliç'te, altın madeninde liç prosesiyle altın üretimi için oluşturulmuş yığında şev katmanının kayması sonucu büyük ve elim bir kaza meydana gelmiştir. Tabii, burada benim birtakım sorularım var Sayın Bakan. Liç yığınlarının kaymasıyla birlikte bu elim kaza yaşandı. Biraz önce siz de söylediniz, eğim yüzde 10, 12, 15 olması gerekirken yüzde 70-80 oranında bir eğim olduğunu tahmin ediyoruz orada. Yani, neden böyle bir eğime müsaade edildi? Neden denetim yapılmadı ve burada hangi önlem alınsaydı bu kaza meydana gelmezdi? Yani ne yapmamız gerekiyordu? Ben kendim müfettiş kökenliyim, teftiş anlamında bir iş yerini veya bir fabrikayı veya bir maden sahasını denetlediğimde sadece mevzuata uygunluk bakımından değil, genel olarak hem işletme hem de insan sağlığı, doğa ve çevre yönünden de bakılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Yine, devlet payı hep konuşuluyor ama bir bilgi kirliliği var, sanki altın bizde çıkarılıyor, siyanürü toprağa atılıyor, altın yurt dışına götürülüyor yani maalesef böyle bir yanlış algı var, bunun doğrusu nedir? Yani burada devlet payı nedir? Diğer ülkelerde, diğer dünya ülkelerinde yüzde kaç oranında devlet payı alınıyor, Türkiye'de yüzde kaç oranında devlet payı alınıyor? Tüm işletmeler eşit bir devlet payı mı ödüyor yoksa işletmenin geliri arttıkça devlet payı da buna bağlı olarak artıyor mu? Yine, bu aldığımız devlet payı dünyadaki diğer ülkelerle kıyasladığımız zaman daha mı az yoksa daha mı yüksek veya normal bir seviyede midir?
Burada, özellikle açıklamanızı istediğim bir husus şudur: Altının üretilip yurt dışına... Örneğin sosyal medyalarda çok döndü- sanki bu firma altını üretiyor, Kanada'ya kaçırıyor; var mı böyle bir şey? Yani buradan çıkarılan altının tamamını götürüyor mu, bir kısmını götürebiliyor mu veya hiçbir şey götüremiyor, parasal değerini rayiç bedeli üzerinden Merkez Bankasından Türk lirası olarak mı alıyor? Bunu açıklığa kavuşturmanızı rica ediyorum.
Özellikle, iş güvenliği çok önemli. Biz hep şunu söylüyoruz: Önce insan, önce çevre, önce doğa ve sonra madencilik yani ülkemizde özellikle 2001 yılından bu yana, belki 2002'den sonra ağırlıklı olarak altın üretiminin arttığını görüyoruz ve rezervlerimizin çok düşük bir kısmını işleyebiliyoruz. Dünyada en çok altın üreten ülkelere baktığımız zaman Çin, Avustralya, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Peru, Güney Afrika, Kanada, Meksika, Endonezya, Brezilya, Gana gibi altın rezervlerinin yoğun olduğu ama aynı şekilde de altın rezervlerinin çıkarıldığı ülkeleri görüyoruz. Bizim rezervimiz ne kadar? Malum, binlerce yıllık medeniyetlere ev sahipliği yapmış Anadolu'muzda geçmiş kadim zamanlarda da hem süs eşyası olarak hem çok daha ilerleyen dönemlerde para olarak, altın olarak kullanıldığını görüyoruz. Burada ülkemizin rezervi nedir? Ne kadar ithalat yapıyoruz yıllık ve bizim üretimimiz ihtiyacın ne kadarını karşılayabiliyor? Sürdürülebilir, çevreye ve insan sağlığına duyarlı bir madencilik için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz? İlerleyen dönemlerde gerek kömür madenciliğinde gerek bakır gerek altın gerek diğer madenlerde herhangi bir sorun yaşanmaması için hem...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN ATAY USLU - Buyurun.
RESUL KURT (Adıyaman) - ...doğaya zarar vermeden hem de ülkemizin kalkınması için büyük bir önem taşıyan madenciliğin ekonomiye kazandırılması noktasında ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz veya ne gibi çalışmalar yaptınız?
Eğim oranını biraz önce konuştum. Gerçekten belki de en çok üzerinde durulması gereken konulardan biri de bu liç yığının ne kadar dik bir alanda olduğudur. Bununla ilgili bir çalışma yapıldı mı? Bakanlık tarafından daha önceki yıllarda denetimler yapıldı mı? İliç'te dereden nehirlere siyanür sızıntısı -olduğuyla ilgili hep sosyal medyalarda, birtakım sivil toplum örgütlerinde, bazı milletvekili arkadaşlarımız da burada dile getirdi- var mı? Bununla ilgili ne gibi önlemler alınıyor? Yine, yurt dışında altın madeni çıkarılan ülkeleri saydım. Bunların büyük bir bölümü siyanürle altın madenciliği yapıyor, ülkemizde ve birçok ülkede civayla altın madeni üretimi yasak, siyanürle üretim yapılıyor. Benim bildiğim kadarıyla da yüzde 85 civarında bir orana sahip. Yüzde 1-2'si Amerika gibi, Kanada gibi ülkelerde dere yataklarında elekle -bazen videolarda böyle görürsünüz- çıkarılıyordur ama yüzde 85'i bu anlamda siyanürle çıkarılan madenler. Diğer ülkeler siyanürü ne şekilde kullanıyor? Bizim sızıntıyı önlemek için veya... Siyanür malum çok pahalı bir kimyasal madde, bunun tekrar dönüştürülüp kullanılmasıyla ilgili diğer ülkeler ne yapıyor? Bizim yapmadığımız herhangi bir şey var mı veyahut da bizim yaptıklarımız diğer ülkelerle eşdeğer mi? Malum, dünyada altın üreten ülkeleri saydım, 10 civarında yoğun üretim yapan ülkeler. Burada altın madenciliği konusunda da dünyada en ileri teknolojileri kullanan, en gelişmiş teknolojileri kullanan Kanada şirketleri. Bu Kanada şirketinin -bu kazaya sebebiyet veren de Kanada şirketi. Türkiye'de almadığı bir iş güvenliği önlemi mi var yoksa burada hatalı ve yanlış politikalar mı izlendi? Bunların açıklanmasını istirham ediyorum.
Bir de siyanürlü liç haricinde farklı bir yöntem olabilir mi? Yani herkes eleştiriyor, siyanür havaya zarar veriyor, toprağa zarar veriyor, doğaya, çevreye zarar veriyor gibi iddialar var. Dolayısıyla da siyanür olmadan başka birtakım yöntemlerle de bu altın üretimi mümkün olabiliyor mu? Diğer ülkeler siyanürü kullanmadan altın üretebiliyor mu yoksa bütün ülkeler aynı prosesleri mi uyguluyor? İş güvenliğiyle ilgili olarak ülkemizde uygulanmayan, eksik kaldığımız bir taraf var mı? İş güvenliğiyle ilgili olarak gereken bütün önlemler alındı mı? Bakanlık bu anlamda yeteri kadar denetim yaptı mı veya Bakanlık bu anlamda iş güvenliği noktasında maden sahasında inceleme yaptı mı?
Genel olarak sahada birtakım sorunlar yaşandığı ve belki 10 milyon, belki 20 milyon metreküp toprağın hızlı bir şekilde aktığı ve daha önceden, üç dört ay öncesinden de bununla ilgili birtakım uyarıcı, bizi ikaz edici çatlakların olduğu ve bununla ilgili de önlem alınmadığı iddiaları var. Böyle bir şey söz konusu olduğunda maden sahası Bakanlığa bir bilgi veriyor mu? "Sahamızdan bu anlamda şu uyarıcı mekanizmalar geldi, bize şu çatlaklar geldi, bununla ilgili ne yapalım?" diye bir şey soruluyor mu yoksa bu noktada işletme kendi iradesiyle mi işlem yapıyor?
Şimdilik sorularım bu kadar.
Teşekkür ediyorum.