| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, değerli çalışma arkadaşlarım, değerli basın mensupları; Hazine Müsteşarlığının, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun ve Sermaye Piyasası Kurulunun 2016 mali yılı bütçelerini görüşmek üzere bugün toplanmış bulunuyoruz. Bu vesileyse hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmamda küresel ekonomik gelişmeler, Türkiye ekonomisiyle ilgili genel bir değerlendirme ve öngörülerimi paylaştıktan sonra, Hazine Müsteşarlığının faaliyetleri konusunda bilgi vermek istiyorum. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanları kendi görev alanlarıyla ilgili sunumlarını yapacaklar.
Küresel ekonomi, global finansal krizden bu yana geçen sekiz yıla rağmen hâlâ kriz öncesi güçlü büyümeyi yakalayamamıştır, büyüme potansiyeli düşmüştür ve büyüme gerçekleşmeleri de bu daha düşük potansiyelin de altında seyretmektedir.
Uluslararası kuruluşlar, büyüme tahminlerini son yıllarda sürekli bir şekilde aşağı yönlü revize etmişlerdir. Uluslararası Para Fonu, dünya ekonomisinin 2015 yılında yüzde 3,1 büyüdüğünü, 2016 ve 2017 yıllarında ise ortalama yüzde 3,5 büyüyeceğini tahmin etmektedir. IMF'nin ocak ayında yaptığı bu tahminler, Ekim 2015 tahminlerine göre 0,2 puan daha düşüktür.
Gelişmiş ülkelerde ılımlı toparlanma süreci devam ederken, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranı son beş yıldır gerileme göstermiştir. 2015 yılında, gelişmiş ülkelerin yüzde 1,9, gelişmekte olan ülkelerin ise yüzde 4'le küresel krizden bu yana en düşük oranda büyüdüğü tahmin edilmektedir.
2016-17 yıllarında gelişmiş ülkelerin yılda ortalama yüzde 2,1, gelişmekte olan ülkelerin, sırasıyla, yüzde 4,3; 4,7 büyüyeceği öngörülmektedir. Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerin ise yüzde 2,5 ve yüzde 3,3 oranlarında büyümesi beklenmektedir.
Son yıllarda ABD ekonomisi nispeten güçlü bir büyüme performansı göstermiştir. Amerikan Merkez Bankası (FED), küresel krizden bu yana sürdürmekte olduğu sıfıra yakın faiz oranını ilk defa geçen sene artırdı.
Avro bölgesi ekonomisine gelince, orada bir toparlanma süreci görüyoruz. Özellikle Avrupa Merkez Bankasının başlattığı parasal genişleme, avrodaki ciddi değer kaybı, petrol fiyatlarındaki düşüş ekonomik büyümeyi destekleyicidir.
Gelişmekte olan ekonomilerde yavaşlama eğilimi sürmektedir. FED'in para politikasındaki sıkılaşma, Çin ekonomisindeki yavaşlama, jeopolitik riskler gelişmekte olan ekonomilerin büyümesini olumsuz etkilemektedir.
Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüşler emtia ihracatçısı gelişmekte olan ülkeler
üzerinde ciddi olumsuz etki yapmaktadır.
Çin ekonomisinin 2015 yılı büyüme oranı yüzde 6,9'la son yirmi beş yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. Ekonomik aktiviteyi desteklemek için para politikasında gevşemeye giden Çin'de döviz kuru liberalizasyonuna ilişkin reform süreci, yani yeniden dengelenme süreci devam etmektedir.
Rusya ve Brezilya ekonomilerinin düşük emtia fiyatları, zayıf küresel talep ile politik ve yapısal sorunlara bağlı olarak 2015 yılında yaklaşık yüzde 4,8 civarında daraldığı tahmin edilmektedir.
Hindistan ekonomisi ise yüzde 7,3'lük büyüme oranıyla gelişmekte olan ekonomilerdeki bu olumsuz seyirden pozitif yönde ayrışmıştır.
Gelişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlamanın ve uluslararası finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle gelişmekte olan ülkelere yönelik net sermaye akışı son yıllarda yavaşlamış, tersine dönmüştür.
2015 yılında gelişmekte olan ülkelerden, uzun süreden sonra ilk defa, yıllık bazda 531 milyar dolarlık net sermaye çıkışı gerçekleşmiştir. Net sermaye çıkışının 2016 yılında, azalarak da olsa, devam etmesi ve 348 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Petrol fiyatlarındaki düşüş, petrol ithalatçısı ülkelerde harcanabilir gelir artışı, cari denge ve ekonomi üzerinde olumlu bir etki yaratmakla birlikte petrol ihracatçısı ülkeler için büyük gelir kayıplarına yol açarak genel olarak küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir.
İlerleyen dönemde küresel ekonominin en önemli gündem maddeleri: Çin ekonomisindeki yavaşlama, düşük seyreden emtia fiyatları, FED'in para politikasındaki sıkılaşma süreci olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, düşük küresel ticaret hacmi, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yavaşlama ve jeopolitik belirsizlikler de ön plana çıkan diğer riskleri oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; Türkiye ekonomisine gelince, 2015 yılında Türkiye ekonomisinin küresel ekonomide ve genel seçimler nedeniyle yurt içinde yaşanan belirsizliklere rağmen yüzde 4 civarında büyüdüğünü tahmin ediyoruz. Bu oran, Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesinin 2 katından fazladır. 2015 yılı büyüme performansıyla Türkiye G20, OECD ve Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 4'üncü ekonomi olacaktır.
2016 yılında ise, siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması, gelirler politikasıyla yurt içi talepte beklenen canlanma ve en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğinde beklenen ekonomik toparlanma sonucunda büyümenin yüzde 4,5 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz.
2017-18 yıllarında ise yüzde 5'lik büyüme hedefimiz bulunmaktadır.
Orta vadede büyümeyi destekleyecek unsurlar: Üretken alanlara yönelik yatırımlar, artan yurt içi tasarruflar, özel kesim yatırımları ile yapısal reformlardan kaynaklanan verimlilik artışı olacaktır.
Türkiye'de kapsayıcı ve istihdam yaratan büyüme eğilimi 2015 yılında da devam etmiştir. Son bir yıl içerisinde 718 bin kişiye istihdam sağladık. Ama istihdamdaki artışa rağmen, işgücüne yüksek katılım sebebiyle işsizlik oranı hâlâ yüzde 10'un üzerinde seyretmektedir.
2015 yılında yüzde 10,2'ye ulaşacağı öngörülen işsizlik oranının orta vadeli dönemde yüzde 9,6'ya düşmesi beklenmektedir.
Enflasyon 2015 yılında, Türk lirasında yaşanan değer kaybı ve gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek oranlı artış nedeniyle, yüzde 8,8'le hedefin oldukça üzerinde artmıştır. Sıkı para ve maliye politikasıyla uygulamaya koyacağımız tedbirler sayesinde enflasyonu 2016 yılında yüzde 7,5'e, orta vadede ise, yapısal reform uygulamalarının da etkisiyle, yüzde 5'e indirmeyi hedefliyoruz.
Küresel ticaret hacmindeki zayıf seyir, ticaret ortaklarımızda yaşanan politik istikrarsızlıklar ve paritedeki gelişmeler neticesinde, 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde dolar cinsinden ihracatımız yüzde 8,4 gerilerken, avro cinsinden yüzde 10,1 oranında artmıştır. Öte yandan, aynı dönemde ihracatımız miktar olarak yüzde 1,5 oranında artmıştır.
İthalat ise, uygulanmakta olan makroihtiyati tedbirler, düşük seyreden petrol fiyatları, döviz kurunda yaşanan değer kaybı ve altın ithalatının daralmasıyla, 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde yüzde 14,1 oranında gerilemiştir.
Bu çerçevede, 2014 yılında 84,6 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret açığının 2015 yılında 63,1 milyar dolar seviyesine gerilediği beklenmektedir.
Dış ticaret açığındaki bu olumlu gelişmenin etkisiyle, 2015 yılında cari işlemler açığının 2014 yılına göre 14,8 milyar dolar azalarak 31,7 milyar dolara, yani gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak 1,4 puan azalarak yüzde 4,4'e inmesini bekliyoruz.
2016 yılında düşük emtia fiyatlarının etkisiyle cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,9 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Orta vadede ise yüksek katma değerli mal ihracatının ve hizmet gelirlerinin artırılması, ihracatın ve yurt içi üretimin ithalata olan bağımlılığının azaltılması, bunlarla uyumlu para, maliye ve gelirler politikaları ile yapısal reformların etkisiyle cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,5 seviyesine gerileyeceğini öngörüyoruz.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; 2016-18 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program, Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlediğimiz 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nı uygulama, yapısal reformları etkin bir şekilde hayata geçirme ve izleme süreçlerini içeren önemli bir dönemi kapsamaktadır.
Programın temel amaçları: Enflasyonu düşürmek, cari işlemler açığındaki azalma eğilimini korumak, yapısal reformlara hız vererek büyümeyi istikrarlı ve daha kapsayıcı bir hâle getirmektir. Bu çerçevede, yurt içi tasarrufları artırmak, özel yatırımlar yoluyla büyüme yapısını ve sanayide dönüşümü destekleyerek ekonominin rekabet gücünü ve verimlilik seviyesini artırmak, yine, temel önceliklerimizdir.
Hükûmetlerimiz döneminde Türkiye, alt-orta gelir ülke grubundan üst-orta gelir grubuna yükselmiştir. Hedefimiz, yüksek gelirli ülkeler arasında yer almaktır.
Bu hedef doğrultusunda, yapısal reform gündemimiz üç temel ayaktan oluşmaktadır. Bunlar: 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nda açıkladığımız ve 300'den fazla maddesini uygulamaya geçirdiğimiz yeni nesil mikroreformlar, 64'üncü Hükûmet 2016 yılı Eylem Planı'nda yer alan yapısal makroreformlar ve Avrupa Birliği sürecidir.
2016 yılı Eylem Planı'nda yer alan ekonomik reformlarımızın iki temel amacı, güçlü ve sürdürülebilir büyüme için toplam faktör verimliliğini artırmak, büyümeden toplumun tüm kesimlerinin faydalanmasını diğer bir ifadeyle kapsayıcı büyümeyi sağlamaktır.
Güçlü ve sürdürülebilir büyümeye giden yolda verimliliği artırmak için iş gücü potansiyelimizi en iyi şekilde kullanmalıyız. İş gücü verimliliğini artırmak için eğitim ön koşuldur. Eğitimin yanı sıra becerilerin artırılması ve girişimciliğin özendirilmesi de önem arz etmektedir. Bu amaçla, 2016 yılı Eylem Planı'nda eğitime ve işgücü verimliliğine büyük önem verdik. Bu kapsamda, eğitimin niteliğini, iş gücü piyasasında beceriyi ve nitelikli istihdamı artırmaya, genç işsizlik oranını düşürmeye, kadınların işgücüne katılım oranını artırmaya ve işgücü piyasasını esnekleştirmeye yönelik adımlar atmayı planlıyoruz.
Türkiye'de yüksek katma değerli üretimi desteklemek için orta ve üst teknolojili yatırımların artması önem arz etmektedir. Diğer taraftan, yatırımların yurt içi tasarruflarla finanse edilmesi için yurt içi tasarrufların artırılmasına yönelik tedbirler alıyoruz. Yatırım ortamının iyileştirilmesi de programımızın önemli bir parçasıdır.
Büyümeden toplumun tüm kesimlerinin daha iyi bir şekilde faydalanması için KOBİ'lerin, esnafımızın ve kadınların iş gücüne katılımının istihdamının desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu yöndeki çabalarımıza devam edeceğiz.
Mali disiplin yine Hükûmetimizin önem verdiği hususların başında gelmektedir. Artık temel hedef borçların sürdürülebilirliği değildir, amacımız özel sektör yatırımlarına alan açarak, tasarrufları artırarak yani cari açığı kontrol altında tutarak, enflasyonla mücadeleyi ve finansal istikrarı destekleyerek, yapısal reformlara mali alan sağlayarak büyüme potansiyelimizi yukarı çekmektir.
Hükûmetlerimiz döneminde tesis ettiğimiz bütçe disiplini 2015 yılında da devam etmiştir. Geçen sene genel devlet açığı neredeyse sıfır düzeyinde gerçekleşti millî gelire oran olarak. İki genel seçime rağmen elde ettiğimiz bu başarı küresel ölçekte de takdir edilmektedir. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelerde bütçe açığının ortalama yüzde 4,3, Avrupa Birliğinde yüzde 2,5, OECD'de ise yüzde 2,1 olacağı tahmin edilmektedir.
Kamu kesimi genel dengesinin 2016 yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 0,3 oranında açık vermesini ve program süresince bu seviyelerde kalmasını öngörmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; uyguladığımız mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve yüksek ekonomik büyümeyle hükûmetlerimiz döneminde Türkiye'nin kamu borç yükünü 40 puan düşürdük. 2002 yılında yüzde 74 seviyesine ulaşan AB tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2015 yılında yüzde 32,6'ya gerileyeceğini tahmin ediyoruz. 2015 yılında Türkiye'de borç yükü gelişmekte olan ülkelerin altında, Avrupa Birliği, OECD ortalamasının ise neredeyse üçte biri kadardır. Bu oranı orta vadede yüzde 30'un altına çekmeyi hedefliyoruz.
Yine, benzer bir şekilde, 2002 yılı sonunda yüzde 61,5 olan kamu net borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yaklaşık 54 puanlık bir düşüşle 2015 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 7,6 seviyesine gerilemiştir. Kamu net borç stokumuz sadece millî gelire oran olarak değil nominal olarak da azalmıştır.
Kamunun dış borcu ile döviz cinsi dış varlıklarının netleştirildiği net dış borç durumu ise 2002 yılında 54,1 milyar dolarlık net dış borçtan 2015 yılı üçüncü çeyreğinde 31,6 milyar dolarlık net dış varlığa dönmüştür. Tabii ki bu dönemde özel sektörün borçlarında bir artış söz konusudur.
Hükûmetlerimiz döneminde sadece borç yükünü azaltmakla kalmadık, borcun yapısını da iyileştirdik. 2002 yılından bu yana stratejik ölçütlerle yürüttüğümüz borç yönetiminde, ağırlığı Türk lirası cinsinden ve sabit faizli enstrümanlara verdik, vadeleri uzattık.
2002 yılında merkezî yönetim borç stokunun yüzde 58'i döviz cinsinden iken bu oran yüzde 35'e düşmüştür. Benzer şekilde değişken faizli senetlerden oluşan borç stoku ise yüzde 55'ten yüzde 32'ye inmiştir.
Ayrıca, borçlanma vadelerimizi tarihî yüksek seviyelere ulaştırdık. 2002 yılında ortalama 9 ay vade ile Hazinemiz borçlanabilirken bugün söz konusu vade 72 aya kadar uzamıştır. Dış piyasalarda dolar cinsinden tahvil borçlanmamızın ortalama vadesi ise 7 yıldan 18 yıla yükselmiştir.
Bu çerçevede uyguladığımız politikalarla borç stokunun makroekonomik şoklara karşı direncini artırdık; kur, faiz ve likidite risklerine karşı duyarlılığını önemli ölçüde azalttık.
Tüm bu kazanımlar sayesinde borçlanma maliyetlerini önemli ölçüde düşürdük. Sabit getirili TL cinsi iç borçlanmanın ortalama maliyeti 2002 yılında yüzde 62,7'den 2015 yılında ortalama yüzde 9,5'e gerilemiştir.
Mali disiplin sayesinde azalan borçlanma gereksinimi ve düşük borç itfası sayesinde kamunun borçlanmasında yaşanan azalış, özel sektör borçlanma araçları piyasasının gelişimine katkı sağlamaktadır. Bu durum, piyasaların gelişimi ve İstanbul Finans Merkezi Projemiz için de önem arz etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine Müsteşarlığına 2015 yılı için 68,4 milyar lira başlangıç ödeneği tahsis edilmiş olup yıl sonu itibarıyla 68,3 milyar lira tutarında harcama yapılmıştır. Bu harcamanın 53 milyar lirası faiz ödemelerinden, 7,2 milyar lirası cari transferlerden, 6,9 milyar lirası borç verme kalemlerinden oluşmuştur. Sermaye transferleri, mal ve hizmet alımları ile personel giderleri gibi diğer harcama kalemlerinin toplamı ise 1,2 milyar seviyesinde gerçekleşmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 2016 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 73,2 milyar liradır. Söz konusu tutarın 56 milyar liralık kısmının faiz ödemeleri için kullanılması öngörülmektedir.
2015 yılında Hazine Finansman Programı çerçevesinde uluslararası sermaye piyasalarından 3 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık.
2016 yılında piyasa koşulları uygun olursa biz 4,5 milyar dolara kadar dış finansman sağlamayı planlıyoruz.
2016 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nda garantili imkân ve dış borcun ikraz limitini, öngörülen kredi taleplerini, garanti ve ikraz sağlanması planlanan kuruluşların risk profillerini ve 2016 yılında yapılması planlanan yatırım projelerini de dikkate alarak 4 milyar dolar olarak belirledik.
Hazine Müsteşarlığı yurt dışından sağladığı krediler ile tahsis, ikraz ve garanti yöntemlerini kullanarak altyapı projelerine finansman imkânı sunmakta ve KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır. 2015 yılında gerçekleştirilen projeler için yurt dışı kaynaklardan 3,2 milyar dolar tutarında finansman sağladık. Bu tutarın 2,7 milyar dolarlık kısmını garantili ve ikrazlı krediler oluşturmaktadır.
Hazine Müsteşarlığı, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından kamu-özel işbirliği modeli ile gerçekleştirilen belirli kamu altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağlamaktadır.
Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi için 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3'üncü Köprü Kesimi için 2,3 milyar dolar tutarında borç üstlenim anlaşması imzaladık.
Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içerisinde taahhüt edilebilecek borç üstlenim tutarının üst limite tabi olması, bu limitin Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenmesini hükme bağladık. Söz konusu üst limit 2015 yılı itibarıyla 3 milyar dolar olup, 2016 yılı için de limiti aynı düzeyde tutmayı öngörüyoruz.
Avrupa Birliği ile mali işbirliğimiz mali işbirliğimiz devam etmektedir. Katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde 2014-2020 döneminde Türkiye'ye tahsil edilen fon tutarı 4,4 milyar avrodur.
Yine, ülkemizin uluslararası kuruluşlardaki ve platformlardaki etkinliği giderek artmaktadır. Uluslararası Para Fonunun yönetiminde ülkemiz icra direktörlüğü düzeyinde temsil edilmektedir. Kapsamlı kota ve yönetim reformu ABD Kongresinin onayının ardından fonun gerekli işlemleri tamamlamasıyla 26 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu reform kapsamındaki kota artışımız için gerekli ödemeyi önümüzdeki ay gerçekleştireceğiz. Bu ödemeyle birlikte IMF nezdinde ülkemizin kotası yaklaşık 1,5 milyar SDR'den 4,7 milyar SDR'ye, oy gücü ise yüzde 0,61'den yüzde 0,95'e yükselecektir. Böylece Türkiye fonun en yüksek kotalı yirmi üyesinden biri hâline gelecektir.
Geçtiğimiz yıl G20 dönem başkanlığını üstlendik. Yıl boyunca ülkemizde gerçekleştirilen çok sayıda toplantıda, küresel ekonomik gündeme ilişkin konuların etkili bir şekilde tartışılmasına öncülük ettik.
"Kapsayıcılık", "uygulama" ve "yatırımlar" temel kavramları çerçevesinde, küresel ekonomi, yatırım, finansal düzenlemeler, kalkınma, istihdam ve enerji gibi birçok önemli alanda politika ve çözüm önerileri geliştirdik, yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz verimli çalışmaları ele aldığımız Antalya Liderler Zirvesi'ne de 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde başarılı bir şekilde ev sahipliği yaptık.
Uluslararası ve bölgesel kalkınma bankalarıyla olan ilişkilerimiz başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Avrupa imar ve Kalkınma Bankasıyla ilişkilerimiz güçlenmiş ve Türkiye ilk kez en çok kaynak kullanan ülke konumuna gelmiştir. Ayrıca, banka diğer Orta Asya operasyonlarını İstanbul Ofisi üzerinden yürütmeye başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; Hazine Müsteşarlığının pay sahipliği fonksiyonunu icra ettiği kamu iktisadi teşebbüslerinin kârlılık, verimlilik ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak işletilmesi temel hedefimizdir. Kamu sermayeli kuruluşların uluslararası alanda kabul görmüş kurumsal yönetim ilkeleriyle uyumlu bir şekilde faaliyet göstermelerine imkân tanıyacak bir altyapının oluşturulmasına yönelik mevzuat düzenlemesini yapmayı planlıyoruz.
Hazine Müsteşarlığı, portföyünde yer alan bazı KİT'lerin yatırım ve diğer finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sermaye transferleri gerçekleştirmektedir. Ayrıca, KİT'lere sosyal, bölgesel ve sektörel amaçlarla verilen görevler nedeniyle oluşan bedeller Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanmaktadır.
KİT'lere yapılan sermaye transferi tutarı 2015 yılında 5,9 milyar lira olarak gerçekleşmiş olup, 2016 yılında ise 6,1 milyar lira olmasını programladık.
2015 yılında 2,2 milyar lira olarak gerçekleşen KİT'lere yapılan görev zararı ödemesinin, 2016 yılında yaklaşık 2 milyar lira olmasını öngörüyoruz.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize ve tarımsal üreticilere, konularına göre yüzde sıfır ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu kredi kullandırıyoruz.
2015 yılında Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 26,9 milyar liraya, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise 4,2 milyar liraya ulaşmış, uygulamadan yaklaşık 954 bin üretici faydalanmıştır.
Esnaf ve sanatkârlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından yüzde sıfır ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu kredi kullandırıyoruz.
2015 sonu itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 15,9 milyar liraya ulaşmış olup, bu krediden faydalanan esnaf sayısı 158 bindir.
KOBİ'lerin finansmana erişimini artırmak amacıyla taşınırların teminat olarak kullanılmasının önündeki engelleri kaldıracak düzenlemeleri bu yıl tamamlamayı ümit ediyoruz.
2013 yılında yürürlüğe giren ve erken aşama girişim şirketlerinin finansmana erişiminin kolaylaştırılmasını hedefleyen Bireysel Katılım Sermayesi Sistemi yani "Melek Yatırımcılık" kapsamında, 2016 yılı Ocak ayı itibarıyla 347 melek yatırımcı lisans almış ve 13 adet Melek Yatırım Ağı akredite edilmiştir. Melek yatırımların hacminde son yıllarda önemli artışlar sağlanmıştır.
Yine, üst fonlara kaynak aktarımına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, Hazine Müsteşarlığı tarafından 500 milyon lira tutarında bir kaynağın, 2018 yılına kadar üst fonlara aktarılması öngörülmektedir.
Bu kapsamda, Hazine Müsteşarlığı söz konusu kaynağın 250 milyon lirasının kullanılmasına yönelik olarak duyuruya çıkmıştır.
Avrupa Yatırım Fonu tarafından kurulacak 200 milyon avro büyüklüğünde fona, Hazine Müsteşarlığının 60 milyon avro tutarında taahhütte bulunmasına yönelik protokol yürürlüğe girmiştir.
Benzer şekilde, KOBİ AŞ tarafından kurulacak 150 milyon lira büyüklüğündeki fona 50 milyon lira aktarılmasını öngören protokol görüşmeleri sonuçlanmak üzeredir.
Diğer taraftan, Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında, reel sektör, Kredi Garanti Fonu üzerinden bugüne kadar yaklaşık 7.500 firmanın finansmana erişimi kolaylaştırılarak, 4,9 milyar TL tutarındaki krediye kefalet desteği sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, 2015 yılı içerisinde büyümeye devam etmiştir. Sigortacılıkta 2015 yılında prim üretimi, 2014 yılına göre yüzde 19'luk bir artış göstermiştir. 2016 yılı sonunda prim üretiminin yüzde 10 civarında artması ve 34,1 milyar liraya ulaşması tahmin edilmektedir.
Yurt içi tasarrufların artırılması ve vadelerin uzatılmasıyla, vatandaşlarımıza emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması amacıyla uygulamaya konulan "devlet katkısı" teşviki, bireysel emeklilik sistemine ivme sağlamıştır. Oto-katılım uygulamasına ve fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bankacılıkta olduğu gibi veli ve vasileri aracılığıyla bireysel emeklilik sistemine katılabilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.
Bireysel emeklilik sisteminde 2013 yılı başında yaklaşık 3 milyon kişi olan katılımcı sayısı 2015 sonunda 2 katına çıkarak 6 milyon kişiye ulaşmıştır. Sistemdeki fon büyüklüğü ise aynı dönemde yaklaşık 20 milyar liradan 48 milyar lira seviyesine yükselmiştir. 2015 yılında katılımcılar tarafından ödenen katkı paylarına karşılık olarak, katılımcılara yaklaşık 2 milyar 425 milyon lira devlet katkısı ödemesi yapılmıştır.
Bu kapsamda, kişilerin bireysel emeklilik sisteminden ve diğer kaynaklardan sağladığı birikimleri karşılığında ömür boyu veya belirli bir süre için düzenli maaş ödemesi yapmayı öngören yıllık gelir sigortalarına ilişkin faaliyetlerin düzenlenmesi, denetlenmesi ve gözetimine ilişkin usul ve esasları belirleyen Yıllık Gelir Sigortaları Yönetmeliği'ni geçen sene yayımladık.
Devlet destekli tarım sigortalarında, 2015 sonu itibarıyla toplam poliçe sayısı 1 milyon 375 bine, sağlanan teminat tutarı ise 18,4 milyar liraya ulaşmıştır.
Sigortacılık sektöründe risk odaklı ve ileriye yönelik bir sermaye yeterlilik ve erken uyarı sistemiyle, stres testi modeline ilişkin geliştirilen sistemin uygulanmasına yönelik yazılım çalışmaları tamamlanmış olup, yeni sistemin 2016 yılında kullanılmaya başlanması planlanmaktadır.
Sektörün etkin işleyişiyle sigortalıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla piyasa disiplininin sağlanması ve risk odaklı yaklaşıma ilişkin denetim rehberi hazırlanarak kamuoyuna açılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başkanlığını yürüttüğüm Finansal İstikrar Komitesi, küresel ve yerel sistemik risklerin izlenmesi ve olası etkilerini azaltacak tedbirlerin alınmasına yönelik çalışan en üst düzey platformdur.
2015 yılında gerçekleştirilen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Bir iki dakika verirseniz tamamlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - ...toplantılarda risklere karşı alınabilecek mikro, makro ihtiyati tedbirler, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinin uluslararası standartlara uyumundaki ilerlemeler, borçlanmada uzun vadeyi teşvik edebilecek politikalar, finansal erişim ve eğitimle tasarrufları artırıcı politika gibi konuları ele aldık.
Onuncu Kalkınma Planı'yla birlikte Hükümet Programı'mızda da vurguladığımız faizsiz finans sisteminin daha da hızlı ve istikrarlı bir şekilde geliştirilmesi için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Finansal sektörü geliştirici ve finansal istikrarı güçlendirici bir perspektifle, üst düzey bir koordinasyonun sağlanması kritik öneme sahiptir.
Bu çerçevede, Başbakanlık genelgesiyle Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur.
Finansal istikrar Kurulunun karar alma mekanizmalarında ülke temsilimizi artırma çabalarımız da başarıyla sürdürülmektedir. Ülkemizin sandalye sayısı 1'den 2'ye çıkarılmış, 2015 yılının Mart ayında oy birliğiyle alınan karar çerçevesinde, Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasıyla birlikte Finansal İstikrar Kurulunun genel kurulunda ülkemizi temsil etme hakkı kazanılmıştır.
Ülkemiz, 2015 yılında FSB'nin üye ülkelerinin finansal sistemlerinin mercek altına alındığı emsal değerlendirme sürecinden geçmiştir.
Söz konusu değerlendirmede, ülkemizin makro ihtiyati politika çerçevesi ve banka çözümleme rejimi ele alınmış ve hazırlanan rapor kasım ayında yayımlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime son verirken şimdiden yapacağınız katkılar için sizlere teşekkür ediyorum.
2016 mali yılı bütçesinin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize tekrar saygı ve sevgilerimi sunuyorum.