Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lutfihak Alpkan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanı Bekir Aktürk, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Muhammet Fatih Bilal Alodalı ve İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Sektörel Risk Yönetimi Daire Başkanı Mehmet Çiçek tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .05.2024 |
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Genel Müdürüm, siz Komisyona hitap edin.
Bence, Sayın Vekilim, karşılıklı konuşmaya da fırsat vermeyelim. Bakın, burada biz hepimiz sorular sorduk, farklı sorular sorduk, hakikaten merakla bekliyoruz. Anlıyorum sizin şeyinizi ama karşılıklı konuşma Komisyonun insicamını bozuyor. Buradaki arkadaşlarımızın hakkını, hukukunu çiğnemek olarak düşünüyorum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, hangi hakkı, hukuku?
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Sorduğumuz soruların cevabı bitsin, sonra yeni soru sorun; bu.
BAŞKAN ATAY USLU - Benim de karşılıklı olarak söylemek istediğim çok söz var.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu Komisyon bittiği zaman herkes eşit konuşma yaptığı için başarılı bir Komisyon olmayacağız.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hiç kimse eşit konuşma yapmıyor.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Doğru soruları sorduğumuz, yanıtları aradığımız için...
BAŞKAN ATAY USLU - Efendim, sizin sorularınız mı yalnızca doğru sorular, bizim sorularımız eğri sorular mı, bunu mu demek istiyorsunuz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öyle bir şey kastetmiyorum.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Bahsedilen noktada bir eksiklik var.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın arkadaşlar, şöyle bir üslup yapalım mı? Biz çıkalım, Sayın Vekilim otursun burada, bürokratlara sürekli bunları sorsun, karşılıklı cevaplasın. Ama burada, bakın, 50'ye yakın soru sorduk, biraz önce de ifade ettik, tamam, bir defa izin veririz, iki defa izin verdik ama bakın, yaklaşık on dakikadır soru-cevap yapıyoruz orada, on dakikadır. Sayın vekillerim de bakıyor, sayın vekillerim de bekliyor.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Belli ki orada yasal bir boşluk var.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın vekillerimiz, bakın...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Cevherin işlenmesinde sorumlu değil, oradan değil, buradan değil.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, benim sorularımda da aynı durumlar ortaya çıkabilir, arkadaşlarda da çıkabilir ama böyle bir yöntem olmaz, böyle bir çalışma olmaz. Bunun bir yöntemi var, arkadaşımız teferruatıyla anlatacak.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, Değerli Başkanım, 7 işçi enkaz altında ve işçi sağlığından sorumlu Bakanlık burada ve sürekli şunu ifade ediyor: "Ben yığın liç sahasından sorumlu değilim, cevherin işlenmesinden sorumlu değilim, üretimden sorumlu değilim, efendim, ondan sorumlu değilim, bundan..." Yani enkazın altında 7 işçi şu anda yok.
BAŞKAN ATAY USLU - Deniz Bey, buradaki bürokrat arkadaşlar sizin söylediklerinizi söyleyecek değil. Kendileri hazırlanıp geldiler; kanun, mevzuat, uygulama çerçevesinde cevaplarını veriyorlar. Sizin istediğiniz cevapları vermedi diye karşılıklı sormaya gerek yok, soru-cevaba gerek yok.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, ciddiyetli gitmiyor yani.
BAŞKAN ATAY USLU - Lütfen, buradaki arkadaşlarımızın hakkını hukukunu çiğnemeyelim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, hangi hak hukuk?
BAŞKAN ATAY USLU - Herkesin bir hakkı hukuku var. Biz de bu Komisyonundayız, biz de bu Komisyonda bekliyoruz, diğer arkadaşlarımız da bekliyor, Oğuz Bey de bekliyor. Oğuz Bey'in soruları da çok ciddiydi. Kendisi de ısrarla dedi ki: "Her soruma cevap istiyorum." Ama bakın, dinliyor.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hepimizin sorusu ciddi.
BAŞKAN ATAY USLU - Belki sonunda tekrar soracak.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Herkes aynı açıdan bakmayabilir.
BAŞKAN ATAY USLU - Ancak siz bir sefer bunu yapabilirsiniz ama her seferinde bunu yapma hakkınız yok, buna izin veremeyiz.
Buyurun Sayın Genel Müdürüm, Sayın Başkanım.
Bence Komisyonumuza hitap edin.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI REHBERLİK VE TEFTİŞ BAŞKANI BEKİR AKTÜRK - Peki.
Sayın Başkanım, ben kısa bir örnekle açıklamak isterim. Tabii, bu istisnaları sayarken biz kendimize göre saymıyoruz, mevzuatın bize buyurduğu hususlara göre sayıyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben de bu işin peşini bırakırsam. Hadi bakalım!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI REHBERLİK VE TEFTİŞ BAŞKANI BEKİR AKTÜRK - Şimdi, 6331 sayılı...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Çalışma Bakanlığının bu yaptığı, eksik bıraktığı konuların peşini bırakmayacağım. Hadi bakalım! Beni burada susturun hep birlikte...
Buyurun, anlatın.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Korkacağımız bir şey mi bu? Bu memnun olacağımız bir şey. Bu nasıl bir kafa ya!
BAŞKAN ATAY USLU - Biz hiç kimseyi susturmuyoruz, bütün kurumları çağırıyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Gelen hiçbir bakanlık sorumlu değil...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bu dediğinizden niye rahatsız olayım?
BAŞKAN ATAY USLU - Ben şunu söyleyeyim...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Enerji Bakanlığı sorumlu değil, Çevre Bakanlığı sorumlu değil, Çalışma bakanlığı sorumlu değil...
BAŞKAN ATAY USLU - Diğer arkadaşlarımız da aynı ciddiyette sorular sordular.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O ailelere İliç'e gittiğimiz zaman siz bakalım ne cevap vereceksiniz. Hadi bakalım!
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Beşiktaş'ta 29 insan yandı. Oraya da gidelim mi? Hadi bakalım!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Her yere giderim.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Var mısın?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Varım!
BAŞKAN ATAY USLU - İlk günden beri bunu çalışıyoruz ama asla kimsenin yargı yapması doğru değil, sonucuyla ilgili konuşması doğru değil. Daha yeni başladık çalışmalarımıza. Araştırma çalışmaları bu şekilde olmaz, birilerini suçlayarak olmaz. Evet, araştıracağız, soracağız, sorgulayacağız, cevaplarını alacağız. Her kurumun bir görevi var, görev çerçevesi var; her bakanlığın bir alanı var, bakanlıklarımız alanı çerçevesinde bize sorularının cevaplarını verecekler.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Burada kimse suçlamıyor aslında. Deniz Bey gayet açık bir şekilde soru soruyor, soru dolandırılarak cevap verildiği için üstüne basa basa tekrar soruyor.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın vekilim, ikinci turda tekrar sorarız.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Siz aslında sürekli... Bakanlık kendini savunmuyor, siz onları savunuyorsunuz.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Hiç Bakanlığın söylediklerine değil usule itiraz ediyoruz, usule. Esas ve usul diye iki kavram vardır.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Bakın, ben dört gündür burada sadece dinliyorum, hiç soru bile sormadım çünkü hiçbir sorumuza cevap alamadık.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - O sizin bileceğiniz bir şey.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Hayır, bakın, sorulan bütün sorular ortak, hiçbir soruya doğru düzgün cevap vermediler. Sunumlarının içinde olduğu sorulara yalnızca cevap verdiler. Onun dışındaki sorulara ya yazılı vereceklerini söylediler ya daha sonra vereceklerini söylediler.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim, daha arkadaşlar cevap vermeye daha yeni başladılar, bir cevap versinler, bitirsinler. Sayın Bakanımız en sonda liç sahasıyla ilgili değerlendirme yapacağını söyledi.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Bu saatten sonra usulü tartışmak çok sıkıntılı, evet, usulü tartışmıyorum ama başlı başına sıcağı sıcağına soru sormak gerekiyor. Soru soruyorsun, cevap alamıyorsun.
BAŞKAN ATAY USLU - Nasıl bir yöntem yapalım? Karşılıklı soru-cevap mı yapalım?
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Aynen, bu işin çözümünü istiyorsanız karşılıklı soru-cevapla olur.
BAŞKAN ATAY USLU - Arkadaşlar, böyle bir yöntem olmaz ki böyle sonsuza kadar gider bu.
(Gürültüler)
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, burası ciddi bir komisyon, öyle, herkes mikrofona basacak, konuşacak; böyle bir şey olmaz ki düzen olmaz. Biz ilk günden beri...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Verilen cevaplar ciddiyetsiz.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim... Sayın Vekilim...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, neyle karşı karşıyayız, biliyor musunuz: 3 tane bakanlık da sorumluluk kabul etmiyor, âdeta burada kayıt dışı bir yığın liç sahası var ve bu sahada altın üretiliyor, sonra da birileri çıkıp bize "Biz ne kadar üretildiğini biliyoruz, konuyu takip ediyoruz, hâkimiz." diyor. Hayır, hiçbiri hâkim değil o zaman. Madem kayıt dışı, hiç kimse sorumlu değil, denetlemiyor yığın liç sahasını; ne kadar altın üretildiğini nereden bileceğim?
BAŞKAN ATAY USLU - Deniz Bey, devam edelim mi?
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bu tespitlerimizi belirteceğiz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - 3 bakanlığın bu denetimsizliği, bu ciddiyetsizliği devam ederken yarın bir başka yığın liç sahalı altın maden ocağında bir felaketle karşılaşabiliriz.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Biz de onu sorduk işte.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Adımı hemen sormak, beklemek, raporu yazmak değil, sürecin içinde...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bir burada süreci sorduğumuzda...
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın vekillerim...
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Aynı şeyi 80 kere sorduğumuzda...
(Gürültüler)
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın vekillerim, bakın, hepimiz bir hukuk çerçevesinde hareket ediyoruz. İç Tüzük bize bir görev veriyor, biz bu görevi yapıyoruz. Bakın, bu görevi yaparken sorularımızı soracağız, sorgulayacağız ve araştırma raporunu en sonunda düzenleyeceğiz, bununla ilgili çalışmamızı yapacağız ancak son raporun son cümlesinde, son kısmında yazacağımızı bugün söylemenin bir anlamı yok. Diğer kurumları da dinleyeceğiz. Bugün diğer kurumu, firmayı niye dinlemek istemedik, dedik ki: "Biz önce kamu kurumlarından, akademisyenlerden bilgi sahibi olalım, sonra burayı dinleyelim." Şimdi biz bunları dinleyerek devam edeceğiz. Biz icrai bir organ değiliz, biz yarın gidip bir işlem yapacak bir organ değiliz, biz Araştırma Komisyonuyuz. Sonucunda bir, ihmal sürecini ortaya çıkaracağız, eyvallah; iki, bu kazalar olmasın, bunun için ne yapmak gerekiyor, nasıl bir hukuki mevzuat gerekiyor, bu yapacağız; üç, bundan sonraki madencilik mimarisi, altın madenciliği süreçleriyle ilgili tavsiyelerimizi ortaya koyacağız. Gerekirse -milletvekiliyiz- oturacağız, kanun değişikliği yapacağız ancak icrai olarak ya, biz oraya gideceğiz, birine talimat verecek bir kurum değiliz. Zaten uyarılarımız kayda geçiyor, ilgili bakanlık uyarılarımızı dinliyor, bununla ilgili gereğini yapacaktır; bununla ilgili arkadaşlar soruları soruyordur ancak siz buradan bir icrai sonuç bekliyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir icrai sorumluluğu yok; yürütme organı başka, yasama organı başka. Denetleme görevimizle ilgili görevimizi de yapıyoruz, araştırma görevimizi de yapıyoruz burada. Bir yetki aşımı, bir görev aşımı... Soruların cevaplarının eksik olduğu veya soruların tamamına cevap verilmediği eleştirileriniz olabilir; ikinci turda tekrar söz alırsınız, dersiniz ki: "Bu sorumuza cevap verilmedi." Arkadaşlardan tekrar isteriz, arkadaşların bu sorulara cevaplarını alırız. Biraz önce de ifade ettik, eğer bazı sorular teknikse, yazılı verilmesi gerekiyorsa yazılı olarak da takip ederiz; bunların hepsini beraber takip edeceğiz ve bir sonuç ortaya çıkacak ama bugünden "İhmali tespit ettik." ifadesi, bugünden itibaren "Ya, sorunu tespit ettik." ifadesi emin olun, araştırma komisyonunun amacına, sürecine uygun bir tavır değil. Araştırma komisyonu ve süreci üç aylık, iki ay sonra, iki buçuk ay sonra artık yargılarımızı söyleyeceğiz, kabul ediyorum ama üniversiteyi dinlemeden, sivil toplumu dinlemeden, firmayı dinlemeden, oradaki işçileri dinlemeden, diğer bakanlıkları dinlemeden yargı yanlış.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Başkanım...
BAŞKAN ATAY USLU - Önce bilgi sahibi olacağız, sonra bu bilgiyi fikre çevireceğiz, kabul ediyorum.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Başkanım, özellikle vekillerimizin biraz önceki tespitlerinden hareketle, bana soracak olursanız, gayet de iyi ilerliyoruz. Yani, dört gün içerisinden en azından boşluğu bayağı bir daralttık Vekilim, netice itibarıyla liç alanına kadar hapsettik.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim...
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Bundan sonra bizim yapmamız geren şey bu çalışmaları detaylandırmak ama bunu yaparken özellikle rica ediyorum; bakın, biraz önce burada biz de soru sorduk, kendi aramızda şakalaşıyoruz "İktidar partisi mi, muhalefet mi?" diye, benim arkadaşlar da bana yer yer yükleniyorlar. Burada herkes eşit bir hassasiyetle buradaki mevzuatı da hatta refere ederek, sayısını vererek "Burada bir boşluk mu var, bu boşlukta şu mu yok, bu mu yok?" diye kaç gündür çalışıyor.
BAŞKAN ATAY USLU - Evet, neyse, teşekkür ederiz.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Yok, bu bana göre önemli, buradaki itham "Burası bakanlıkları savunuyor." Ben, bunu kabullenemem. Bakanlıklar kendilerini savunsunlar, kocaman bir bürokrat arkadaş heyetiyle birlikte geldiler. Bizim buradaki işimiz merak ettiklerimizi, eksik gördüklerimizi dile getirmek. Ben, özellikle Başkanıma teşekkür ediyorum, bu konuda şimdiye kadar hiçbir eksiklik hissetmiyorum, hissettiğim tek şey mevzuattaki eksiklik ama bizim çalışma yöntemimizle ilgili ben bir eksiklik görmüyorum, bunu da söylemek lazım.
BAŞKAN ATAY USLU - Ben anlık soru-cevap sisteminin uygun olmadığını düşünüyorum, buna izin vermemiz bu çalışmanın disiplinini bozar, sistematiğini bozar.
Buyurun Sayın Başkanım, Bakanım...
ÇALIŞMA VE SOSGAL GÜVENLİK BAKAN YARDIMCISI LUTFİHAK ALPKAN - Sayın Başkanım...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sizin için soru sormak yeterli olabilir, benim için gerçeği aramak ve o yolları değerlendirmek faydalı çünkü burada bir anı yaşıyoruz, buradaki bu toplantı bittikten sonra bu toplantıya bir kez daha geri dönmeyeceğiz.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, biz 22 kişi, bütün arkadaşlarımız gerçeği araştırmak için burada ve gerçeği araştırmak için sorularını soruyorlar, sorgulamalarını yapıyorlar...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O yüzden, birçok soruyu belki tekrar, belki küçücük bir detayı ekleyerek, daha farklı bir yanıt alarak almak durumunda kaldığımız anlar oluyor...
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Siz cevaptan sonuç çıkaramıyor musunuz Vekilim?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) -...hâliyle bu anlarda da konuşmak gerekiyor.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Cevaptan sonuç çıkarmadınız mı?
BAŞKAN ATAY USLU - Deniz Bey, bakın, ara ara tolere ediyoruz ama bir tespit yapayım: Bu süreci en çok suistimal edenlerden birisi siz oluyorsunuz.
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Suistimal değil Sayın Başkanım.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, biz beş dakikalık bir tolerans...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu ithamınızı reddediyorum. O zaman, siz de çok kötü bir Komisyon Başkanlığı yapıyorsunuz.
BAŞKAN ATAY USLU - Şöyle diyelim: "Suistimal" kelimesini düzeltelim ama tolerans...
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - "Suistimal" olmadı Başkanım, düzeltelim..
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz öyle derseniz ben de böyle derim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Suistimal demeyelim ya!
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın vekillerim, bakın, biz bir tolerasyon yapıyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ne suistimali!
Sizin için başarı, Komisyon üç ay sonra bittiğinde her milletvekilinin hangi sürelerde konuştuğuyla ilgili, benim için başarı buradaki sorumluların tespit edilip bir kez daha felaketin olmamasını sağlayabilecek bütün adımları burada atıyor olmamız.
BAŞKAN ATAY USLU - Bizim için de yapılması gereken herkesin...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben, bugün yaptığımız bu toplantıya bir daha geri dönemeyeceğimizi biliyorum, o yüzden de bunu milletim adına yapıyor, elimden gelen çabayı gösteriyorum.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, ikinci turu yaptığımızda, siz söz istediğinizde ikinci turu veriyoruz, üçüncü turu yapalım dedik; veriyoruz, kabul ediyorum, dördüncü turu yapalım "Söz istiyoruz." diyorsunuz, veriyoruz. Bakın, burada sorun yok ama şimdi burada...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben her ağzımı açtığımda burada bana karşı bir muhalefet yapılıyor.
BAŞKAN ATAY USLU - Burada sizden önce arkadaşlarımız da soru sordu, bu soruların cevaplarını alalım, eğer sorularınıza cevap verilmediyse en son bir daha sorun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Benim niyetim belli yani.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ama bu onun suistimal ettiği anlamına gelmez, suistimal bir şeyi kötüye kullanmak yani nihayetinde gerçeği araştırmak adına...
BAŞKAN ATAY USLU - İhmal etti diyelim o zaman.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Hayır.
BAŞKAN ATAY USLU - İhmal diyelim.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Gerçeği araştırmak adına bizden daha çok sorusu varsa, bu onu suistimal eden bir pozisyona koymaz.
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim, ben daha fazla soru sormasına engel oluyor muyum?
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Evet.
BAŞKAN ATAY USLU - Olmuyorum.
YÜKSEL COŞKUNYÜREK (Bolu) - Yok, öyle demeyin, lütfen.
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, bir yöntemi var. Biz dün, evvelsi gün, ikinci ve üçüncü turda arkadaşlar "Tamam." deyinceye kadar çalışmaya devam ettirdik, yine devam ettireceğiz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, gerçek...
BAŞKAN ATAY USLU - Ancak arkadaşlar, ben sorularımla ilgili karşılıklı bilgi alayım, yirmi dakika karşılıklı konuşayım, bir başka arkadaşımız kırk dakika karşılıklı konuşsun, bir başka arkadaşımız altmış dakika karşılıklı konuşsun; o zaman burada bir çalışma düzeni olmaz. Burada, sorular...
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ama bakın, az evvel...
BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, şunu yapın: İkinci turda tekrar söz vereceğiz "Şu soruma cevap almadım, tekrar soracağım." deyin, arkadaşlara bunu tekrar soralım.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Şunu anlamaya çalışıyoruz: Burada bir mevzuat eksikliği mi var, bir ihmal mi var; bunu ancak karşılıklı fikir alışverişiyle öğrenebiliriz.
BAŞKAN ATAY USLU - Böyle bir usul olmaz ki canım yani böyle bir yöntem olmaz ki! O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde her şeyi karşılıklı yapalım. Burası...
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Gerekiyorsa yapacağız.
BAŞKAN ATAY USLU - Olmaz kardeşim!
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Niye olmasın?
BAŞKAN ATAY USLU - Böyle bir şey olamaz ya!
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - "Karşılıklı konuşma olmaz." diye yazılı bir kural mı var?
BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim, kusura bakmayın "kardeşim" kelimesi doğru olmadı ama böyle bir şey olmaz.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Karşılıklı konuşma kim yani siz mi ben mi? Kim kiminle konuşacak, önemli olan o.
BAŞKAN ATAY USLU - Yani, böyle bir şey olmaz.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ben de atlarım, bir soru da ben sorarım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Merakınız varsa buyurun sorun, sizi engelleyen mi var?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ya, lütfen; bir zamanlama farkı var.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben merak ettiğinizi çok düşünmemekle birlikte, buyurun sorun bürokratlara; elinizi, ağzınızı tutan, ağzınızı kapatan mı var?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ama yeri geldiği zaman sorarım, yeri geldiğinde, bana söz verildiğinde sorarım.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Deniz Bey, az evvel Başkanımız... Sizlerin bir sorusu oldu, cevap geldi; arkasından tekrar sordunuz, tekrar cevap geldi; arkasından tekrar sordunuz, tekrar cevap geldi; baktı ki...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Gelmiyor cevap, cevabın içeriği bambaşka bir şey.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Beğenmediğin cevap geldi, sen beğenmiyorsun.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) - Bu da artık karşılıklı tartışmaya dönüyor yalnız, Başkanım da tabii ki...
BAŞKAN ATAY USLU - İstediğiniz cevap neyse söyleyin, yazılı olarak okutturalım burada. Biz buradan çıkalım, Deniz Bey, siz karşılıklı olarak konuşun. Biz raporu hazırlamayalım, Deniz Bey'in hazırladığı rapor "Ben suçluyu buldum." diyor "Ben sorumluyu buldum." diyor "Ben sorumlu buldum." Diyor; Deniz Bey'in raporunu biz Komisyon raporu olarak dercedelim ve Komisyonun görev süresini sonlandıralım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, istediğim cevap ne, biliyor musunuz? İstediğim ve aradığım cevap şudur: Yeri geldiğinde, böyle, altın piyasasına oyuncu olarak giren şirketlere izin verip altına imza atıp gururla çıkıp "Ben böyle altın madenciliği yapıyorum." demek var, sonra böyle bir felaket olup 9 işçi enkaz altında kalıp böyle bir büyük bir zarar ortaya çıktığında da nerede o sorumlular, nerede övünenler, gururlananlar? Ne diyecek? Benim aradığım ve istediğim cevap şu: Bakanlıklar üzerlerine düşen sorumluluğu kabul edecekler, bunu söyleyecekler ve biz oradan hareket edeceğiz.
BAŞKAN ATAY USLU - Siz söylüyorsunuz ya, başkasının söylemesine gerek kalmıyor herhalde!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, gerçekler konuşmaların yüzeyinde olmuyor, gerçekler konuşmaların derinliğinde bulunuyor; oradan çekip çıkarmak zorundayız.
ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Mikrofon dışında konuşulan hiçbir şeyin kayda geçirilmesini istemiyoruz. Bastım düğmeye Başkanım, açar mısınız benim mikrofonumu.
BAŞKAN ATAY USLU - Şimdi, bakın, yaklaşık on beş dakikadır aynı şeyleri konuşuyoruz, on beş dakika içinde yeni bilgiler elde edecektik; arkadaşlarımız hazırlanmışlar, biz burada aynı şeyi söyleyip duruyoruz ilk günden itibaren.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnşallah şirket geldiğinde de bu anlayışta olmazsınız.
BAŞKAN ATAY USLU - Usulümüz belli, değerlendirmeyi yapacağız, yaptıktan sonra sorularımızı soracağız, ilgili bürokrat arkadaşlardan, ilgili arkadaşlardan cevaplarımızı alacağız.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İnşallah şirket geldiğinde de bizi engellemezsiniz. Gerçi biz sorarız yine sorularımızı.
BAŞKAN ATAY USLU - Aldıktan sonra ikinci turda tekrar sorularımızı soracağız, üçüncü turda tekrar sorularımızı soracağız, dördüncü turda tekrar, süre geldiği zaman sorularımızı soracağız ancak burada bir arkadaşın birinci turda sürekli soru sorup diğer arkadaşların beklemesi doğru bir şey değildir. Bütün arkadaşlar eşittir, bütün arkadaşlar da şu ana kadar görüyorum, takdir ediyorum, hepsine de teşekkür ediyorum; gerçekten, konuyla ilgili araştırma yapıyorlar, dikkatle dinliyorlar ve çok önemli soruları kayda geçiriyorlar ve soruyorlar.
Buyurun Sayın Bakanım.