KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim, lütfen, bakın, çok önemli olabilir ama toplantının birinci saatinde gelip ilk başını dinlemeden sonra ek koymanız doğru bir şey değil. Buradaki arkadaşlar bir saattir dikkatle dinliyoruz, konu farklı bir noktaya gitti. Biz konuya odaklanmışken konuyu mecrasından çıkardık, başka bir yere götürdük. Çok doğru olabilir, fikirleriniz çok doğru olabilir, görüşleriniz çok doğru olabilir ama biz size söz vereceğiz. Siz gelinceye kadar konu kendi mecrasındaydı.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, ben partimin MYK toplantısına gittim, izin alıp geldim. Bakın, bana buraya gelen giden milletvekillerinin çetelesini tutturmayın. Sürekli MYK toplantımız var, Genel Kurul konuşmalarımız var, gidiyoruz, geliyoruz. Bunu AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlar da yapıyor. Sürekli bana dönüp diyorsunuz ki "Burada yoktunuz." şuydu, buydu.

BAŞKAN ATAY USLU - Sayın Vekilim, her yere gidebilirsiniz ancak bakın, şunu yapmanız doğru mu? Kapıdan giriyorsunuz, konunun içeriğini daha dinlemeden soruyu soruyorsunuz, sonra çıkıp gidiyorsunuz. Böyle bir şey olmaz ki canım yani.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ne yapacağım yani? Arada AK PARTİ'li arkadaşlarım da...

BAŞKAN ATAY USLU - Lütfen, bu arkadaşlar da bekliyor. Oğuz Bey geçen sefer sonuna kadar bekledi. Ben size sormayın demiyorum ama lütfen...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz kişisel kanaatinize göre mi yöneteceksiniz?

BAŞKAN ATAY USLU - Nasıl yöneteceğimi size soracağım yani.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, bir noktada tabii, birlikte yönetmemiz gerekiyor. Sizin şahsi yönetim alanınız değil ki burası.

BAŞKAN ATAY USLU - Böyle bir şey olamaz ki canım! Deniz Bey, bak, tekrar ediyorum. Bak, biz bu konuya odaklandık, elli dakikadır konunun üzerinde çalışıyoruz ve dinliyoruz. Konu bir yere gidiyor, tamam mı? Bundan sonraki süreçte oradaki insanlar nerede, ne noktada bunları soracağız. Tamam, sizin fikriniz doğru olabilir, değerli olabilir, hiçbir şey söylemiyorum, söylemeyin de demiyorum. Ancak bir jeoradar alınması işini söz verdiğimde söyleseniz geç mi kalmış oluyoruz? Lütfen canım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Çok önemli.

BAŞKAN ATAY USLU - Ama söz alın, on beş dakika sonra söz vereceğim. On beş dakika sonra söz verdiğimde bunu sorabilirsiniz ancak konunun özelliğini kaybediyoruz. Biz burada odaklandık, emin olun, sonuna kadar dinliyoruz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Konunun özelliği kaybolmuyor, sizin tahammülünüz yok.

BAŞKAN ATAY USLU - Lütfen ama canım yani.

Sayın Vekilim, bakın, yaklaşık kırk beş dakikadır siz de dikkatle dinliyorsunuz, bir yere odaklandık. Ben Deniz Bey'in söylediklerinin tamamı söylemesine izin vereceğim.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Başkanım, sıcağı sıcağına bazı şeyleri sormak gerekiyor.

BAŞKAN ATAY USLU - Ancak, bakın, bizim buradaki arkadaşlarımızın ben dâhil... Benim insicamım bozuldu. Başka bir konu, başka bir yere gitti. Bakın, bu söylenecek şey yirmi dakika sonra da söylenebilir, kırk dakika sonra da söylenebilir. Deniz Bey'e özel bir özellik verelim, buradan sonra istediğini sorsun, istediğini söylesin.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, siz özel olarak benimle uğraşıyorsunuz. Ya, bırakın artık bunu, yeter!

BAŞKAN ATAY USLU - Deniz Bey, sizden başka kurallara uymayan yok.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz buna devam ettiğiniz zaman ben de daha fazla devam edeceğim.

BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, biraz önce teşekkür ettim Oğuz Bey'e. Oğuz Bey'in soruları çok önemliydi. Oğuz Bey yirmi dakika bekledi, tuşa bastı bekledi ve sorusunu sordu.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Beğenir teşekkür edersiniz, beğenmez etmezsiniz, o sizin görüşünüz.

BAŞKAN ATAY USLU - Ama böyle bir şey olamaz ki canım! Ben aklıma geleni o zaman konuşayım Sayın Valimle. Böyle bir şey olabilir mi canım!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sizin biraz daha objektif yere kendinizi çekip yönetmeniz lazım.

BAŞKAN ATAY USLU - Ben sonuna kadar objektifim. Nasıl tutarlı davrandığımı, objektif davrandığımı biliyorum. Ben bunları da bu Komisyon adına söylüyorum, Komisyondaki arkadaşlarımın hakkını korumak adına söylüyorum. Yoksa siz söyleyebilirsiniz, konuyla da ilgisi yok.

Efendim, ben anlatayım; arkadaşlar, bakın size farklı bir şey anlatacağım. Ben şimdi, afet döneminde farklı noktalarda çalıştım, Van depreminde çalıştım, bu afette de biliyorum, AFAD'ın elinde öyle sistem var ki AFAD Araç Takip Sistemi'nden Türkiye'nin neresinde hangi tır var, hangi araç var, hangi greyder var, görebiliyor; hareket hâlinde mi, onu da görebiliyor. Böyle durumlarda AFAD bakıyor sistemden diyor ki: "Bize büyük bir tır lazım. Türkiye'nin neresinde var? Şu noktada." Çünkü sistemden görebiliyor Araç Takip Sistemi'yle ve araçların yüzde 90'ı da bu sisteme kayıtlı, büyük firmalar tarafından. Onun ayrıca tır almasına gerek kalmıyor. Gidiyor, tırını oradan getiriyor.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - 6 Şubat depremlerinde niye bu sistem çalışmadı, işlemedi?

BAŞKAN ATAY USLU - Ben jeoradarda da bu sistem vardır diye düşünüyorum. Envanter var, bütün kurumlar AFAD ellerindeki teknik aletlerin bilgilerini veriyor. AFAD da olağanüstü durumlarda devlet yetkisini kullanıyor.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ne güzel... Her şeyi biliyorsanız niye bu toplantıyı yapıyoruz o zaman?

BAŞKAN ATAY USLU - Ben konuşuyorum şimdi arkadaş, dinle o zaman. Böyle konuşalım o zaman bundan sonra. Lütfen ama lütfen...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, her şeyi biliyorsanız niye bu toplantıyı yapıyoruz yani?

BAŞKAN ATAY USLU - Bakın, yaptığınız bundan farklı değildi işte. Böyle bir şey olabilir mi? Biz bittikten sonra size söz hakkı vereceğiz. Beraber daha uzun süre çalışacağız.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Siz nasıl yönetirseniz ben de ona göre bir tavır alacağım, bilginiz olsun. Siz kestikçe ben de ona göre davranacağım.

BAŞKAN ATAY USLU - Burada sizden başka da arkadaşlarımız var, muhalefetten de arkadaşlarımız var. Ben size tekrar tekrar söylüyorum, şu sorduğunuz soru, söyledikleriniz, bakın, içerik anlamında daha sonra söylenebilir, sonra, söz verdiğimde. Bakın hem söylüyorum ki mikrofon açık değil, kayda geçmiyor birçoğu. Mikrofonu açarız, kayda da geçer. "Böyle bir tavsiyede bulunduk." dersiniz. Ben sizin ne zaman konuşacağınızı, nasıl konuşacağınızı, hangi arada söz alacağınızı bilemiyorum. Siz dönüyorsunuz, soruyorsunuz, dönüyorsunuz, soruyorsunuz. Burada bir üslup var, söz istersiniz, dersiniz ki: "Bir dakika, bir şey sorayım, bir şey konuşayım." Bunu da görürüz, bunu da yapabiliriz. Yapıyoruz zaman zaman, demin yaptık, biraz önce siz yokken de yaptık bu şekilde. Ama arkadaş yani "Ben istediğim zaman sorarım, istediğim zaman söylerim, istediğim zaman konuşurum." Buradaki arkadaşların, 21 arkadaşın hakkını çiğnemiş oluruz. Hak, adalet var, hukuk var ya.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Birincisi, konu akıyor.

İkincisi, burada kimsenin birbiri üzerinde bir hakkı veya işte "Senin hakkın var, onun hakkı var." değil, konunun gerçeğini yakalamak üzere bir çalışma yapıyoruz.

BAŞKAN ATAY USLU - Var, Sayın Vekilim, var. Herkes konuşacak, herkes konuşacak. Herkes zamanı geldiğinde konuşacak.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, ilgili Genel Müdür "Jeoradar almayı düşünmüyoruz." diyor, Sayın Valim de "Bunu düşünüyoruz." diyor.

BAŞKAN ATAY USLU - Herkese bir zaman veriyoruz, süre veriyoruz, vakit veriyoruz; ikinci tur yapıyoruz, üçüncü tur yapıyoruz, dördüncü tur yapıyoruz ancak böyle bir şey yok.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Dolayısıyla burada bizde oluşan genel kanaat, bu süreci yönetme biçimimizin ilgili bürokratların aldığı, alacağı kararlarda bir etkisi var. Bu etkinin oranını siz minimuma indirmeye çalışıyorsunuz, farkındayım; ben de bunun minimum bir seviyede kalmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bakın, biz yaptığımız toplantılarda şununla karşılaşıyoruz: Sunum yapılıyor, hiç müdahale edilmiyor, konuşulmuyor, karşılıklı da konuşma yok. Soruyoruz soruları, en son gelen sayın genel müdür her kimse, bazı kurumlarda "Biz yazılı olarak yanıtlayacağız." diyor ve toplantı kapanıyor. Dolayısıyla bu soruları sorup yanıtlarını almakta hiçbir sakınca yok.

BAŞKAN ATAY USLU - İç Tüzük böyle bir hak vermiştir. Sorulan soruların hepsine anlık cevap verilemeyebilir.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bir zaman baskısı altında yaşıyorsunuz.

BAŞKAN ATAY USLU - Bilgiye, belgeye ihtiyaç vardır; kayıtlara, arşivlere bakmak gerekebilir; bu normaldir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şurası yönetilirken de böyle olur, Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetilirken de böyle olur, komisyonlarda da böyle olur.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Zamanla yarışmanıza gerek yok yani.

BAŞKAN ATAY USLU - Ancak bakın, içeriğe yönelik olanlarda ufak tefek tolere ediyoruz ama içeriğe yönelik olmayanları, arkadaşlar, toparlayalım, biriktirelim, en sonunda yine ifade edelim.