Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
Konu | : | Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanı Meral Gökkaya'nın, Adalet Bakanlığının kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda uygulamakta olduğu politikalar, gerçekleştirdiği faaliyetler ve diğer çalışmaları hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 08 .05.2024 |
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları ve değerli bürokratlar; öncelikle memnuniyetimi ifade etmek istiyorum bu toplantıdan kaynaklı, teşekkürlerimi sunuyorum.
Benim birazcık fazla sorum var, çok fazla sormak istediğim şey var ama kısaca hepsinden bahsetmek istiyorum. Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı yaşadıkları ayrımcılık ve kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesiyle ilgili şüphesiz yargıya ve Adalet Bakanlığına çok büyük bir görev düşmekte ve biz bu görevin layıkıyla yerine getirilmesi konusunda yani büyük bir umut içerisindeyiz ancak karşılaştığımız pratikler ne yazık ki bunun aksini gösteriyor. Özellikle son zamanlarda ve aslında uzun zamandır özellikle failleri aklayan ve cesaretlendiren birtakım yargı kararlarıyla karşılaşıyoruz ve buna sık sık tanık oluyoruz. Üç gün önce mesela olan bir olay var.
Birkaç tane örnek vermek istiyorum çünkü ne dediğimi, derdimi tam anlatmak istiyorum. Bursa'da, Serra Zeynep Ç. Yusuf Kaçan isimli fail eski eşi tarafından görüşme talebini reddettiği için tabancayla saldırıya maruz kalıyor. Zeynep Ç.'nin arkadaşı araya girdiği için yaralanıyor ve Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi Yusuf Kaçan'a yaralamadan dokuz yıl yedi ay yirmi beş gün hapis cezası verirken eski eşine yönelik saldırısı için, eylemin gerçekleşmemiş olması gerekçesiyle beraat veriyor. Ya, bu, söz ettiğimiz cezasızlık politikasıyla ilgili en önemli davalardan biri, üç gün önce yansıdı. Bu, cezasızlık meselesiyle ilgili dokuzuncu yargı paketinde birtakım hazırlıklar yaptığınıza dair gündemler oluşmaya başladı, haberler yansımaya başladı kamuoyuna. Cezasızlık algısının ortadan kaldırılacağına ilişkin ibareler var haberde, özellikle de denetimli serbestlikle ilgili. Denetimli serbestlikle tahliye edilen erkeklerin eşlerini ya da eski eşlerini öldürdüğü vakalarla karşılaşıyoruz yine sıklıkla. Yargı paketinde bahsedilen bu düzenleme hangi suçları kapsayacak, kapsamı nedir, kadına yönelik işlenen suçlar için mi geçerli olacak? Bunu merak ediyorum. Ya da daha önce pek çok defa şahit olduğumuz üzere sadece siyasi yargılamalar için mi kullanılacak? Bunu da böylece sorayım.
Yine, haklarında koruma kararı olan kadınlar öldürülüyor. 2023 yılında koruma kararı altındayken öldürülen 28 kadın var. 2004 yılında da yine aynı cinayetler devam ediyor. Sevilay Karlı, 26 Şubatta Pendik'te işe giderken boşandığı erkek tarafından on bir yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Sevilay Karlı, 9 Ocakta yaptığı şikâyetle can güvenliği olmadığı için uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Karlı'nın ölümünden sonra tebliğ edilen kararla savcının maktul yerine şüphelinin ifadesine itibar ettiği anlaşıldı, "Kovuşturmaya yer yok." kararı verdiği ortaya çıktı kadın öldükten sonra. Karlı, şikâyet dilekçesinde somut delil olarak ses kaydı sunuyor ancak "Kovuşturmaya yer yok." kararında "Somut ve inandırıcı delil elde edilememiştir." diyor. Bu cinayette savcının açık biçimde görevi ihmali söz konusudur, bu benim kendi yorumum değil; bu, bir AYM kararıdır, 2013 yılında alınmış bir karardan bahsediyorum. Akademisyen Serpil Erfındık'ın yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti AYM 2013 yılında çünkü koruma kararının kaldırıldığı gün, eşi tarafından öldürülmüştü ve AYM kararına göre, görevini ihmal eden polislerin ve jandarmaların yargılanmasını istemişti Anayasa Mahkemesi. Ben şimdi bu kararın yine aynı şekilde yaşam hakkı ihlali yaratan savcı için uygulanıp uygulanmayacağını merak ediyorum. Tabii, AYM kararlarıyla ilgili de kafamız karışık, bir yandan da Anayasa yapmayla ilgili bir gündemimiz var. Bunun nasıl karşılık bulacağını da merak ediyorum.
Bir diğer konu, şüpheli kadın ölümleri, yine önleyemediğimiz sorunların başında geliyor. Aslında "şüpheli kadın ölümü" diye bir şey yok, sadece gizlenen erkek şiddeti var veya korunan erkekler var yani yüksekten düşen kadınlar kuvvetle muhtemel erkekler tarafından atılıyorlar ya da kendi kendilerine ortadan kaldırılmıyorlar. Dört yıl önce kaybolan Gülistan Doku'nun akıbetiyle ilgili hâlâ bir gelişme yok. Gülistan Doku kayıp. Baş şüpheli serbest ve 9 Şubatta Gülistan'ın arkadaşı, yakın arkadaşı Rojvelat Kızmaz ortadan kayboldu ve cansız bedeni Ilısu Barajı'nda bulundu. İki olay arasında bağlantı olup olmadığını biz merak ediyoruz. Aradan geçen dört yılda Gülistan'ın akıbeti ortaya çıkarılsaydı belki Rojvelat hayatını kaybetmemiş olacaktı.
Kadına şiddet uygulayan erkekler hane içinden de olsa kamu görevlisi de olsa polis de olsa asker de olsa bir şekilde cezasızlıkla ödüllendiriliyor yargı tarafından.
İpek Er davası var, Musa Orhan hâlâ serbest. İpek Er'e cinsel saldırıda bulunmuştu ve İpek Er bu nedenle intihara sürüklenmişti. Yine özel savaş politikalarının özellikle Kürt kadınlara yönelik olarak yürütülmesi yargı tarafından cezalandırılmıyor. Bu konuyla ilgili de bir çalışma, bir düzenleme olacak mı? Bunu sormak istiyorum.
ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Son cümle neydi? En son... Kusura bakmayın.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - İpek Er... Musa Orhan hâlâ serbest. Cinsel saldırı sonucunda intihara sürüklenmiş bir kadın ve ne yazık ki yargının verdiği bir karardan bahsediyorum, yine Musa Orhan serbest olarak dolaşıyor hâlâ.
Yine başka bir konu... Şırnak'ta bir olay meydana geldi, yine bir uzman çavuş bir kadına saldırdı sokakta, cinsel saldırıda bulunmak istedi. Etraftaki insanlar olmasa belki o uzman çavuş tutuklanmayacaktı ama bu saldırıya tanıklık etmiş olmaları ve etkisiz hâle getirmiş olmalarından kaynaklı olarak oluşan kamuoyu tutuklanmasına tabii ki yol açtı, bu da iyi bir şey.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, başka sorular da var, toparlayalım.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Hemen bitiriyorum, birkaç bir şey daha var.
Hazır Sayın Bakanı bulmuşken... Daha sonra yazılı olarak da alabiliriz cevapları.
Ben Makbule Özer'i sormak istiyorum Sayın Bakan. Yüzde 61 engelli raporu var, 83 yaşında ve ATK "cezaevinde kalabilir" raporu veriyor. Bununla ilgili olarak, gerçekten yani hukukla da akılla da vicdanla da açıklayamıyoruz, siz ne düşünüyorsunuz? İnfaz süresi dolduğu hâlde tahliye edilmeyen kadın mahpuslar var Sincan Kapalı Cezaevinde, 11 kişi. Mukaddes Kubilay, Zeynep Han Bingöl, Rozerin Kurt, Jiyan Ateş, Özlem Demir, Sedef Demir, Nedime Yaklav, Necla Yıldız, Sermin Demirdağ, Nuriye Adet, Gülşen Adet. Bununla ilgili olarak neden tahliye edilmediklerini soruyorum çünkü bununla ilgili hukuk kurumları tarafından hazırlanmış bir rapor var, size sunabilirim.
Son olarak, cezaevindeki mahpusların hijyen malzemelerine erişimleri... Bir Kamu Denetçiliği Kurumu kararı var 2022 tarihli, bu kararı da verebilirim size. Bununla ilgili de biz özellikle cezaevindeki mahpusların temel gıda ve hijyen ürünlerine, bebek bezine ulaşımını, bunların ücretsiz dağıtımının yapılmasını istiyoruz.
Ve en son, tecridin kaldırılması ve Kürt sorununun demokratik çözümü için başlayan, özgürlüğe ses verdiği annelerin başlattığı bir nöbet var. Bu da kadınların başlattığı bir adalet nöbeti. Yine, Emine Şenyaşar annenin başlattığı bir adalet nöbeti var. Doksan yedi gündür Bakanlığınızın önünde nöbet tutuyor Emine anne. Ben bunlarla ilgili olarak şunu sormak istiyorum: Annelerin adalet talepleriyle ilgili bugün de Diyarbakır'dan gelen, adalet nöbeti tutan anneler muhtemelen şu saatlerde ya Adalet Bakanlığının önündeler ya da kolluk tarafından engellendiler, tam olarak bilemiyorum ama Sayın Bakan, adalet talepleri var ve bu taleplerin görülmesini, duyulmasını istiyorlar. Siz buna dair ne düşünüyorsunuz? Özellikle Emine annenin tam doksan yedi gün oldu, Diyarbakır Anneleri yeni başladı. Bununla ilgili olarak ne zaman göreceksiniz bu talebi, ne zaman duyacaksınız? Bunu sormak istiyorum.
Çok teşekkür ederim, saygılar sunarım.