KOMİSYON KONUŞMASI

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, Kıymetli Bakan Yardımcımız, Bakanlığımızın bürokratları, değerli basın mensupları ve kıymetli misafirler; sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Teklifimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizin bildiği üzere dünya ekonomileri değişim ve dönüşüm geçirmekte ve bu değişim, dönüşüm karar alma süreçlerini, üretim ilişkilerini önemli ölçüde değiştirmektedir. Diğer taraftan, ticari hayat tıpkı canlı bir organizma gibi dinamik bir yapı arz etmektedir. Dolayısıyla gerek yaşanan değişim ve dönüşüm ve gerekse dinamik ticari hayat üreticilerimizi, şirketlerimizi, kooperatiflerimizi ve tüketicilerimizi doğrudan etkilemektedir. Ekonomik hayatta yaşanan değişim ve dönüşümle uyumlu olarak da ihtiyaç duyulan hukuki düzenlemelerin yeniden ele alınması büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, sürdürdüğümüz yoğun çalışmalar neticesinde, Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'mizi hazırlamış bulunuyoruz. Söz konusu kanun teklifiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklikler yapılmakla birlikte, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu, kamuoyunda "hal kanunu" olarak bilinen 5957 sayılı Kanun, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile Rekabet Kanunu'nda değişiklikler öngörüyoruz.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu tacirimiz ve şirketimizin iş hayatını düzenleyen ve kolaylaştıran hükümleri on yıldan fazla bir süredir yürütmektedir. Zamanın ihtiyaçları ve tacirlerimizin beklentileri çerçevesinde kanun hükümlerinde birçok değişiklikler bugüne kadar yüce Meclisimizin takdiriyle hayata geçirilmiştir. Yine, tacirlerimizin beklenti ve talepleri çerçevesinde şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması ve belli konularda uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklikler öngörmekteyiz. Ayrıca, teklifin yüce Meclisimizin takdirleriyle yasalaşması durumunda şirketlerimizin kurumsallaşma süreçlerinin hızlandırılması ve uygulamada yaşanılan çeşitli sorunların çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz. Bu kapsamda, teklifte, anonim şirket yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilme zorunluluğu yürürlükten kaldırılarak yönetim kurulunun görev süresine uyumlu hâle geçebilmesine imkân tanınmaktadır. Anonim şirketlerde şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmalarına dair yetkinin yönetim kurulunca devredilmesi imkânı getirilmektedir. Ayrıca, anonim şirketlerimizin karar alma süreçlerinin iyileştirilmesi, yönetimde çoğunluğun iradesinin uygulamaya yansımasının sağlanması, yönetimde yaşanan kilitlenmelerin önüne geçilerek müzakere ortamının oluşmasına katkıda bulunması amacıyla, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yönetim kurulu başkanına yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirmiştir.

Diğer taraftan, Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7'nci maddesine uygun bir şekilde ticaret sicilinde kaydı silinen şirket ve kooperatiflerin ihyasına ilişkin yapılacak yargılamalarda kanun hükümlerini uygulamakla yükümlü olan ticaret sicili müdürlüklerinin aleyhine salt bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmolunamayacağına ilişkin düzenleme getirilmektedir. 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren anonim şirketlerde en az sermaye tutarı 250 bin TL'ye, limitet şirketlerde ise 50 bin TL'ye yükseltilmişti. Bu bakımdan, sermayeleri bu tutarların altında olan şirketler için bir intibak düzenlemesi yapılması ihtiyacı bulunmaktadır. Bu doğrultuda, kanun teklifiyle anonim ve limitet şirketlerin belirlenen en az sermaye tutarlarına intibak etmelerinin sağlanmasına ve bu intibakın sağlanmaması hâlinde bunun sonuçlarına yönelik düzenleme getirilmektedir.

Çok değerli milletvekilleri, Rekabet Kurulunca 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'u ihlal ettiği şüphesi bulunan teşebbüslere resen ya da şikâyet üzerine soruşturma açılmaktadır. Kanunun mevcut hâlinde hakkında soruşturma açılan teşebbüslerin soruşturma süreci içinde 3 yazılı, 1 sözlü savunma hakları bulunmaktadır. Tüm süreçlerin azami biçimde kullanılması hâlinde soruşturma raporunun yazılması da dâhil olmak üzere süreç on sekiz ayı aşabilmektedir. Bu durum ise soruşturmaların etkinliğini azaltabilmektedir. Bu açıdan, esasen soruşturma süreçlerinde beklenen faydayı sağlamayan fakat soruşturma süreçlerinin gereksiz biçimde uzamasına neden olan hususlarda değişiklik yapılması öngörülmektedir. Böylece, soruşturulan teşebbüslerin savunma haklarına zarar vermeksizin Rekabet Kurumu tarafından yürütülen soruşturma sürecinin hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesi hedeflenmektedir.

Çok değerli milletvekilleri, öte yandan, bilindiği üzere Covid-19 pandemisinden bu yana Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu'daki gelişmeler başta olmak üzere yaşanan jeopolitik ve uluslararası gerilimler, küresel ölçekte yaşanan enflasyonist süreç fiyatlama politikalarında birtakım dengesizliklere neden olmuştur. Bu süreçte ise piyasa oluşumunda arz talep dengesiyle aşılamayacak piyasa aksaklıklarının oluştuğu ve birçok ürün grubunda fiyat artışlarının olduğu gözlenmiştir. Özellikle başta gıda olmak üzere, toplumun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerde görülen fahiş fiyat artışları ve stokçuluk girişimleri ise piyasa dengesine zarar vererek vatandaşımızın mağduriyet yaşamasına sebep olmaktadır. Bilindiği üzere, bu tür girişimlerin önüne geçilebilmesi, gerçekleştirilen denetimlerde etkinliğin ve uygulanan idari yaptırımlarda caydırıcılığın sağlanması amacıyla 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da bu zamana kadar birçok düzenleme yapılmıştı. Yine bu amaçla teklifte idari para cezası tutarlarının artırılması ve idari yaptırımların kapsamının genişletilmesini planlıyoruz. Ancak tüm idari yaptırımlara rağmen piyasalarda arz talep dengesizliğine neden olan faaliyetlerine ısrarla devam eden stokçulara karşı daha farklı bir yaptırım uygulama zorunluluğu doğmuştur. Bu bakımdan, teklifte Ticaret Bakanlığına, bir takvim yılı içinde en az 3 defa stokçuluk yaptığı tespit edilen üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere altı güne kadar kapatma cezası verme yetkisi tanınması öngörülmektedir. Kapatma tedbirlerinin süresinin belirlenmesinde ticari hayatın temel akışının korunması ve yaptırım ölçülülüğünün sağlanması hususları dikkate alınmıştır.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ödeme işlemlerinden mal ve hizmet ticaretine kadar ekonominin her alanında yaşanan dijitalleşme karşısında Anayasa'mızın devlete yüklediği tüketicinin korunması amacının etkin ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da birtakım değişiklikler öngörmekteyiz. Bilineceği üzere yakın zamanda Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle Reklam Kuruluna erişim engellenmesi yetkisi verilmişti ancak bu yetkiye ilişkin düzenleme Anayasa Mahkemesince, kamu yararı amacına uygun olmakla birlikte yetkinin kullanımına ilişkin belirlenen usulün ölçülülük ilkesinin alt ilkesi olan gereklilik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Teklifte ilgili madde yüksek mahkemenin karar gerekçesinde yer alan hususlar doğrultusunda yeniden ele alınmaktadır. Yapılması öngörülen değişiklikle Reklam Kurulunca falcılık, büyücülük, pos tefeciliği gibi dijital alanda yaşanan yanıltıcı ve aldatıcı reklamlar ile haksız ticari uygulamalara karşı daha etkin mücadele edilebilecektir. Diğer taraftan, satıştan kaçınma hâllerinde ve servis istasyonları için öngörülen cezalar yeniden ele alınmaktadır. Ayrıca, devre tatil sözleşmelerine getirilen yasalara ilişkin geçiş hükmünün uygulanmasında yaşanan tereddütlerin giderilmesi hedeflenmiştir.

Çok değerli milletvekilleri, lisanslı depoculuk, tarım ürünlerinin modern altyapıya sahip depolarda, sağlıklı ve uygun koşullarda, kalite kriterleri korunarak depolanmasını ve bu ürünlerin Türkiye Ürün İhtisas Borsası üzerinden elektronik ortamda alınıp satılabilmesine imkân sağlayan bir sistemdir. Bugün itibarıyla, lisans alan 192 lisanslı depo işletmesi, 46 ilde yer alan toplam 270 tesiste lisanslı depoculuk faaliyeti yürütülmektedir. Faaliyete geçen lisanslı depoların kapasitesi 10,3 milyon tona ulaşmıştır. Bakanlıktan kuruluş izni almış ancak faaliyete geçmemiş 273 şirketin tamamının lisans alması durumunda ise ülkemizin toplam lisanslı depo kapasitesi 26 milyonu geçecektir. 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu'nda yapılması öngörülen değişiklikle lisanslı depoculuk sistemine olan güvenin artması, sistemin gelişmesi, yaygınlaşmasıyla mudilerin hak ve menfaatlerinin korunması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, kanunda yer alan idari para cezaları fiilin içeriği esas alınarak günümüzün ekonomik koşullarına göre belirtilmekte, lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların uygulamalarındaki aykırı fiil ve eylemleri tanımlayarak bu aykırılıkları işleyenlere yönelik idari para cezası uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmektedir. Diğer taraftan, ürün ihtisas borsasındaki aracılık işlemleri 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'ndaki hükümlere benzer yaklaşımla yeniden ele alınmakta, borsada işlem yapacak aracılara ilişkin takas süreçlerindeki riskin azaltılması ile yatırımcı güveninin pekiştirilmesi amacıyla teminat ve garanti fonu mekanizması oluşturulmaktadır. Bu kapsamda 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 53'üncü maddesinde değişiklik öngörülmektedir.

Çok değerli milletvekilleri, 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'da pazar yerleri ve pazarcılık mesleği düzenlenmiştir. Günümüzde tüketim alışkanlıkları değişse de tüketicilerin pazar yerlerindeki alışveriş yapma alışkanlıkları değişmemekte, pazar yerleri gerek geleneksel yapıları gerekse tüketicilere taze sebze ve meyve satışı imkânı sağlaması sebebiyle hâlen yoğun rağbet görmektedir. Şehirlerin gelişmesi, büyümesi, modernleşmesiyle pazar yerleri de günümüz koşullarında daha modern, daha rahat alışveriş yapılan alanlara dönüşmüştür. Ancak kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin sınırlı ayni hak yöntemiyle pazarcılık mesleğinde olmayan kişilere verilmesi ve bu yerlerin pazarcılara yüksek bedellerle tekrar kiralanmasının pazarcıların satış yeri maliyetlerini artırmasına neden olduğu görülmüştür. Bu sebeple söz konusu kanunda düzenlenen kapalı pazar yerlerinde sınırlı ayni hak yöntemi ile kiralama usulünün kaldırılmasına yönelik değişiklik yapılmasına gerek duyulmuştur. Yapılan değişiklikle pazar yerlerinde bulunan satış yerlerinin yalnızca tahsis usulüyle kullandırılması ve böylece pazarcıların maliyetinin azaltılması amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, son olarak teklifimizde Kooperatif Bilgi Sistemi'nde, KOOPBİS'te kaydı gerçekleşmeyen ortaklara yönelik veri eksikliklerinin tamamlanması, sistemin etkin kullanımının sağlanması için süre uzatımı öngörülmektedir. Ayrıca, kooperatiflere 2021 yılında gerçekleşen kanun değişikliğine uyum sağlayabilmesi amacıyla ana sözleşmelerini değiştirmeleri için de belirli süre uzatımı öngörülmektedir. Diğer taraftan, Avrupa Birliği ülkesi olmayan ülkelere ihraç edilen güvensiz, tağşişe konu ve aldatıcı, yanıltıcı bilgi içeren ürünler için de öngörülen idari yaptırımın vergilendirilmesi amacıyla 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'nda değişikliğe gidilmektedir.

Sayın Başkanım, teklifin geneli üzerindeki açıklamalarımıza burada son verirken sizlere, değerli milletvekillerimize, tüm katılımcılara teşekkür ediyorum.

Yapılacak değişikliklerin ülkemiz için ve ticari hayatımızın tüm kesimleri için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Saygılarımla.