KOMİSYON KONUŞMASI

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.

Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu kadar büyüğümden sonra son sözü almam pek uygun değil ama siz arkamdan toparlarsınız diye sizden rica ediyorum.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Estağfurullah efendim.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Şimdi, az önce tartıştığımız konu başlıkları üzerinden gelirsek, Dijital Mecralar Komisyonumuzun daha önceki dönemde hazırlamış olduğu yasa tasarısıyla tabii ki bir başlangıç yapmış olduk. Her şeye başlamak zaten işin en zor kısmıdır ama gazetecilikten gelen büyüklerimizin buradaki tecrübeleri tabii en önemli unsuru oluşturuyor. Bizim burada muhatap olduğumuz, TikTok'ta da gördüğümüz konu, aslında muhatap olduğumuz şirketlerin derdi devletsizleştirme ve merkezîsizleştirme üzerine kurgulu bir sistemle, bununla mücadele ediyoruz ve biz burada ne kadar yasa çıkarırsak çıkaralım onlar, bir yaptırıma maruz kalmadan bizimle tekrar iletişimde kalmaya devam ediyorlar. Yani internet erişimini de kesseniz farklı VPN'den de giriliyor veya az önce Vekilimin de bahsettiği yasakları koyan ülkeler de dâhil her türlü yeni teknolojilerle beraber yasakların delindiği bir sistem görüyoruz. O nedenle, çok fazla yasaklayıcı olmaktansa bu işlere çözüm oluşturan bir yapıda bu Komisyonun genel davranış tarzı olarak daha ılıman ve çözüme odaklı bir yöntemle gitmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.

Ben, tabii, sizin pasladığınız yerden belki gelerek başlayayım. Buna bir gazetecilik mesleğine benzetilerek bakılıyor çünkü orada bir etkileşim ve dikkat çekiyor, belki televizyonculuğa biraz daha benziyor. "Nasıl daha çok reyting alırız?" duygusuyla yapılan bir sosyal medya kısmı var aslında dijital mecraların bir alanı olarak bakabildiğimiz yerde.

"Neden fenomenler takip ediliyor?" sorunuzdan başlayayım Başkanım. Genelde böyledir zaten yani kim daha çok tuhaf davranırsa onu merak ederiz. Az önce Vekilimin de bahsettiği gibi biz, olmayanı kulağımızı kabartır dinleriz, dedikoduyu severiz, lafı çoğaltırız. Magazin malzemeleri her zaman popülerdir. 90'larda magazinle alakalı, magazin basınıyla ilgili denetlemeler ve kanunlar yokken çok daha fazla, çok daha hırçın bir yapı belki izleniyordu, sonra zamanla bunlar düzene girdiyse muhakkâk bu şu anda kullandığımız dijital mecralar da bir düzene girecektir ama bunun için bir adım atmamız gerekiyor. Bu Komisyon da varlığıyla beraber devletimiz adına bence çok kıymetli bir görevi ifa ediyor.

"Biz TikTok'ta veya diğer alanlarda neden içeriklerle ilgili sıkıntı yaşıyoruz?" kısmı da bence değinilen yerlerden. Magazinin en çok dikkat çeken konu başlıkları sebebiyle ne kadar tuhaf davranırsanız veya ne kadar içeriğinizde az önce söylediğiniz gibi siyaseti malzeme ederseniz veya farklı cinsel şeyleri malzeme ederseniz daha çok dikkat çekiyorsunuz. Dikkat çektiğiniz müddetçe de platformlar size para ödüyor. Bunlar kaçınılmaz bir silsileyi kendi içinde getiriyor. Yasaklayabilir misiniz? Çok mümkün değil. Yani yasaklamalardan ziyade kontrolü almak, belki denetleyebilmek biraz daha mantıklı.

Bunların bir alt başlığı tabii "troller" oluyor. Bizim bu kavramı çok çabuk kabullendiğimizi düşünüyorum toplum olarak. Birbirine iftira atan topluluklar her zaman vardı. Normalde eskiden sokakta yapıyorduk bunu, yeri geldiğinde işte basına düşebilecek şekilde bir hâle getiriyorduk. Şimdi çok daha kolay bir hâle geldi çünkü birkaç cümle yazıyorsunuz, bunu çoğaltan sistemler var, bunlar için kişilere ihtiyacınız yok, o hesaplarla, bot hesaplarla çoğalttığınız anda bir anda karşınızda bir linç kültürüne veyahut da bir karalama kampanyasına dönüştürebiliyorsunuz. Gerçekliğini ispat etmeniz de bir şey ifade etmiyor bu arada yani gerçekliğin bir etkileşimi yok, karşılığı yok. Bir kere zaten konu gündeme girmiş oluyor ve yaşadığımız dijital toplumda her şey arşivleniyor artık yani Google'a bastığınız anda onu oradan silmeniz veya yok etmeniz, kendi geçmişinizle ilgili konudan ayrılmanız çok mümkün değil. Bunlar gençler arasında tabii, tercih ediliyor. Her dönem hepimiz bir şeyleri tercih ettik. Yani ben şimdi düşündüm, Televole'yi ben izliyordum, niye Batman'daki kadınlar, 60 kişi aynı anda o zaman intihar etti, hatırlamıyorum o kısmı tabii yaşım gereği ama merak ettim dönüp tekrardan...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Kadın Bakanlığının bu konuda çok güzel bir çalışması var.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Televole ciddi bir sorun mudur?

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Hayır, hâlâ Batman'da bu arada intiharlar Düzce'de olmadığı düzeyde istatistiksel olarak çok yüksek.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Kadın Bakanlığımızın yaptığı çok güzel bir çalışma var, bir rapor var.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Hayır, Televole'nin etkisi mi var? Evet, onu anladım da...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Şöyle: İlk tetikleyen Televole etkisi, kendi yaşam koşullarının zorluğu ve orada gördükleri ile yaşadıkları çatışma...

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - E, tamam, bugün de muhtemelen sosyal mecralarda yaşadığımız, Instagram'da veya bu bir sürü patlayan fenomenlerin çok ciddi meblağlarla yaşadıkları lüks hayatlarındaki mevzu aslında aynı. Herkes aynı lüks hayatı yaşamak için...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN- Aynı mı? Soruyorum.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Soruyoruz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Aynı mı? Soruyorum.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Tamam, peki.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çünkü neden efendim? Çok pardon.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Buyurun, hoca sizsiniz efendim.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Estağfurullah, damdan düşmüş bir arkadaşınız olarak, aynı değil bence çünkü eskiden bir içerik üretmek için -burada büyüklerimiz var- kamera gerekiyordu, kameraman gerekiyordu, mikrofon gerekiyordu ve o kamerayı almak, erişmek kolay değildi.

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Maksimum maliyeti işte şey yani.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Şimdi bir telefonunuz olduğu zaman siz hem televizyoncusunuz hem gazetecisiniz hem fenomensiniz hem etkili bir insansınız. Yani, eskiden de vardı bütün bu tartışmalar, Hazreti Âdem'den, Havva'dan beri var ama şimdi bir farklılık var mı, ben de soruyorum kendi kendime; bilen birisine sorsun Komisyon. Dijital Mecralar Komisyonu çağırsın, sorsun "Ya, eskiden de bu işler var mıymış, böyle miymiş, değil miymiş, bir fark var mı? Tabii ki zaman farkı var, mekân farkı var da ama bence yaygınlaşması Büşra Hocam ve farkındalık oluşması Vekilim...

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - İşte mekândan ve kişi sayısından artık münezzeh bir hâldeyiz. Yani mekân yok, eskiden mahallemizde bir kahveyle gün yapan hanımlar arasındaki dedikodu kadardık yani konuşulan kadardık. Onun oradan çıkıp bir sonraki halkaya ulaşması bir zaman alıyordu, şimdi öyle değil. Yani buradaki az önce bahsettiğim, en başta söylediğim şey: Bu platformlar bize zamandan, merkeziyetten, devletten ayrı bir şey veriyor yani siz istediğiniz anda istediğiniz yerde bir şey yayabiliyorsunuz. Bu, sadece ülkemiz için geçerli değil bu arada, bütün dünyadaki her insan için geçerli. Dünyayla ilgili bir haberin ne taraftan çekilip, nasıl yorumlandığı bile... Haberin akışını veyahut da bilgiyi -haber demeyelim burada, haber için belki yanlış bir şey oluyor ama- paylaşılan bilginin doğru mu yanlış mı olduğunu yorumlama şansınız artık yok, okuduğunuz bir şeyi yorumlayamıyorsunuz.

Ondan kaynaklı bir durum var ama bana sorarsanız, öncelik konuları içerisinde bu konu o yüzden biraz dipsiz kuyu yani hani troller konusuna başlayalım ama bu arada bence telif mevzusunu biraz daha öne alalım derim. Çünkü şöyle bir durum var: Gençler arasında bu alanda çok fazla üretici var ve artık bizimle beraber -sadece "sanatçı" derken şarkıcıları kastetmiyorum- görsel sanatçılarımız da bu alanda, ürünleri tekrar kullanılıyor, kimse kimsenin ürünüyle ilgili herhangi bir paylaşımda veya bir telif hakkında bulunmuyor. Ülkemizdeki kazancı ve üretimi sekteye uğratıyoruz. O anlamda burada bir korunmaya ihtiyacımız var. Platformlar bunu ne kadar karşılar, sonrasında ne görürüz, onu tabii ki bilemiyoruz ama en azından müzik yayınlarımızı yasaklarsak belki, belki kullandıkları sesleri yasaklarsak veya belli şeylerden azami telif ödemeyi, sembolik de olsa bunu bir sisteme koyarsak muhataplığımızın da artacağını düşünüyorum çünkü buradan bir kazanç sağlıyorlar.

Dijital telif bu anlamda önemli, bir de dijital telifin içine bir başlık eklemek istiyorum. Yapay zekânın ürettiği görseller ve içeriklerle alakalı belki bir kimliklendirme, bir bandrol, bir sistem, bir işaretlemeye ihtiyacımız var. Yani bu isterseniz metin olsun, isterseniz bir fotoğraf olsun, yapay zekâyla üretilen şeyi de birçok mevcut eseri birleştirerek ürettiği için, onun bir kişi tarafından üretilmediğiyle alakalı belki bir sembolik işarete veya bir temsile ihtiyacımız var ülke olarak. Bundan sonra çok hızlı...

YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Yanıltıcılıktan kurtarılması için değil mi?

BÜŞRA PAKER (İstanbul) - Evet, evet. Veyahut da o kişinin "Ben kendim üretim." de dememesi için yani yapay zekâdan destek alarak ürettiğini gösteren bir sisteme ihtiyacımız var, bence bunu da bir tartışma konusu yapalım çünkü bir sonraki aşamada önümüze gençlerle beraber böyle bir konu gelecektir.

Bu arada gençlerden saydığınız için teşekkür ediyorum.