KOMİSYON KONUŞMASI

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Önce şunu söyleyeyim: Türkiye'de son on beş yılda yani 2001 mali krizinden sonra bir konuyu aştık, kamu sektörünün tasarruf açığını büyük ölçüde hallettik. Kamuda büyük borçlar artık oluşmuyor fakat bir başka sorunla karşı karşıyayız ve onu da aşmış değiliz, o da özel sektörün tasarruf açığıdır. Bunun, tabii, bir nedeni, gayrimenkul sektöründeki olağanüstü rant şişmesidir. Bir diğeri de, kuşkusuz, özel sektörün toplam kârlılığının düşük olmasıdır. Dikkatli seçiyorum terimleri bir hata olmasın, bürokrasi yanlış anlamasın diye. Kâr oranlarını söylemedim, toplam kârını söyledim. Toplam kârlarının düşük olması önemli bir sorundur, aşılmış değildir ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye'deki son on yılda sanayi sektörünün sorunu büyümüştür. Sanayi kesiminin millî gelir içinde payının düşüşü, gelişmiş ülkelerde sanayileşme tamamlanırken doğal bir evrensel süreçtir ama Türkiye gibi millî geliri daha henüz 10 bin dolara yeni ulaşan bir ülke ekonomisinin sanayi kesiminin millî gelir içinde payının düşüşü önemli bir sorundur.

Şimdi, arkadaşlarım ifade ettiler, söyleyelim: Siz iktidara geldiğiniz zaman millî gelir içinde sanayi kesiminin payı yüzde 25,2'ydi, şimdi bu 23,6. Sunumunuzda bir hata var. Bakarsınız ona.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Benim verdiğim bilgi imalat sanayisi, sizinki toplam sanayi. Onu verdik biz.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Orada bir hata olmuş. Hem millî gelir söylenmiş, sonra gayrisafi yurt içi hasıla söylenmiş, ikisi aynı şeydir aslında. İmalat sanayisinde de düşüş var, o da 17,8'den 15,4'e düşmüş. Bir hata var, onu düzeltirsiniz.

Şimdi, ileri teknoloji malı ihracatını Hükûmetiniz uzun süredir artırmak istediğini söylüyor fakat şu andaki durum yüzde 3 toplam ihracat içinde. Bu çok düşük bir oran. Bununla ilgili birçok şey yapmaya çalışıyorsunuz fakat bence birçok şeyi bir arada yapınca da biraz plansız bir strateji oluyor gibi gözüküyor.

Şimdi, verimlilikle ilgili Hükûmetiniz döneminde bir gelişme oldu. Millî Prodüktivite Merkezini iktidarınız döneminde -tabii, 62'nci Hükûmet var şimdi ama, eleştirdiğim için söylemiyorum, doğruydu, çünkü Millî Prodüktivite Merkezi iyi de çalışmıyordu gerçekte Türkiye'de- Bakanlığın bir genel müdürlüğü hâline getirdiniz.

Şimdi ben bakıyorum, verimlilik çok önemli, "Verimliliği artıracağız." diyorsunuz, "Büyümeyi verimlilikle sağlayacağız." diye birkaç defa söylediniz, hem konuşmanızda var hem metinde var. 1989'da -Türkiye'nin en sorunlu olan ekonomi dönemini söylüyorum, 2000 yılı arasında, arada hem 94 krizi var hem de 2000 krizine yaklaşım var- o dönemde ortalama büyüme yüzde 3,8'di. Daha sonra yüzde 5'e çıktı sizin iktidarınız döneminde. O tarihte yani o en olumsuz dönemde toplam faktör verimliliği, büyümeye katkı sıfırdı. Sizin döneminizde 0,7 oldu. Bu olağanüstü bir şey değil, bu çok düşük. Yani en kötü dönem artık aşıldığına göre ve hâlâ 0,7 olduğuna göre bir şey yapılmamış demektir yani verimlilikte çok önemli bir gelişme olmamış demektir çünkü ekonomik konjonktürün nispeten daha iyi olduğu, ekonomik büyümenin yüzde 5 civarında olduğu bir yerde verimliliğin çok daha yüksek bir katkı sağlaması gerekirdi büyümeye. Bu olmamış gözüküyor.

Şimdi, bazı şeylerde size yardımcı olmamız gerekiyor. Şimdi, çok bahsediyorsunuz birçok şeyden. Okudum ben, metnin tamamını okudum, sadece konuşmanızı değil. Şimdi, bir "kamu" lafı hiç geçmiyor, bu önemli. Şimdi, tek başına Türkiye'de sadece özel sektöre kamu "Ya, biz sana bilim, AR-GE desteği vereceğiz, teknoloji desteği vereceğiz, KOBİ'lere biraz finansman desteği vereceğiz." diyerek bir büyük sanayi hamlesini yapamazsınız. Burada mutlaka Dünya Bankasının önerdiği gibi bir kamu-özel yatırım ortaklığına ihtiyaç var. Hele hele arzu ettiğiniz o yeni sektörlerde -ki onu ilan ediyorsunuz, bir tanesi otomotiv, tek başına otomotiv değil, başka sektörler de var, saymışsınız onları, tek başına otomotiv değil, bir yazılım var vesaire- mutlaka bir kamu yatırımına ihtiyaç var, ortaklığına ihtiyaç var ki özel sektör girmiyor. Niye özel sektör girmiyor? Çünkü kısa vadeli kârlılığı uygun bulmuyor. O zaman kamuyla birlikte onu yapmaya mecbursunuz ve mutlaka gireceksiniz yani "Kamu girmez." demeyeceksiniz. Size Batı'da IMF, Dünya Bankası hiç itiraz etmeyecektir, geçici bir formüldür o, mutlaka yararlı sonuç da verecektir.

Şimdi, Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği Çalışma Grubu oluşturmuşsunuz. Bu güzel, önemli. Fakat bir şey söyleyeyim, burada en önemli şey şu: Türkiye'de üniversite ile sanayi ilişkisi zayıf. Siz hatta bir tane bizim yüksek teknoloji enstitümüzü de kapattınız işe yaramıyor diye.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Teknik üniversite yaptık.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Yani kapattınız, yeni bir tane açmadınız işte. O kapandı yani.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - 7 tane yeni enstitü kurduk.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - O kapandı, yenisi açıldı diyelim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, yok, dönüştürdük ama 7 tane yeni enstitü kurduk. Orada çok iddialı şeyimiz var. Yani şey yaparsanız onu açıklayayım.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Şimdi, bakın, işte ben de onu söyleyeceğim. Rahmetli Erdal İnönü TÜBİTAK'a da bakarken orayı kurdu. O çok önemli çünkü o sadece teknoloji üretmek için.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - İşte zaten o sıkıntıyı...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, size söz vereceğim zaten.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Yok, yok, karşılıklı konuşabiliriz yani.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmada sizin vaktinizden gidiyor, ilave süreniz de doldu, o yüzden. Hocam, size bir dakika daha ilave süre veriyorum, lütfen toparlayın.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Şimdi, efendim, bu enstitüler önemli fakat üniversitelerle ilgili bir başka şey daha gerekiyor, o da şu: Türkiye'de üniversitelerin özgür ve özerk davranışı olmadıkça o üniversitelerde inovasyon olmaz. Yani üniversite niye üretmiyor? Üniversite üretmiyor çünkü bir finansman kaynağı yok, veriyorsunuz yetersiz, onu söyleyeyim. Neden yetersiz olduğunu söyleyeceğim rakamlarla. İkincisi, çok özgür bir üniversite yapısı oluşmadıkça oradan inovasyon çıkmaz.

Şimdi, arkadaşlar, bir şeyi söyleyelim. Şimdi, bakınız, beyaz eşya ve otomotivde Avrupa'nın lideri bir büyük kurum var bizim Kocaeli'de fakat bu kurum çok cezalandırıldı, en büyük cezayı o yedi yani Rekabet Kurulunun en büyük cezasını o yedi, en büyük vergi soruşturmalarına o tabi oldu ve geçen sene 1 milyar TL ceza ödedi. Aynı zamanda bu Hükûmet de o kuruma "Hadi gel araba yap." diyor. Şimdi onlar da yapıyorlar. Şimdi bunu göz ardı etmeyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güneş, son kez bir dakika bir uzatma vereceğim, lütfen toparlayın.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Şimdi, madem beni sıkıştırıyorsunuz son sözü söyleyeyim: Batı'nın bilim kuruluşlarıyla ortak çalışmaları sürdürmeniz gerekiyor yani sadece ulusal değil. Tamam yerli, onu sevdim ama o yerli tek başına olmuyor çünkü bizden şu anda bilimsel olarak ileriler. Ortak işler yaparak şimdilik bir geçiş yapabiliriz. Bilahare o ortaklığı bırakırız, artık tek başına Türk kuruluşlarıyla devam ederiz. Bir ortaklık arayışı içinde olmalıyız. Bütün anlatımlarınız içinde sadece Türk kuruluşları var. Tamam, nihai hedefimiz o olmalı, nihai vizyonumuz o olmalı, geçici olarak onlarla iş birliği yapmaya gitmeliyiz ve hem bilim kuruluşlarına hem araştırma kuruluşlarına gidin, "Batı'yla beraber iş yapın." dememiz gerekiyor.

Mesela dün gördüğüm, bir Türk üniversitesi bir araştırma almış, sadece kanserle ilgili bir konuda ve çok memnun oldum ama yine biliyorum ki bu Hükûmetin en çok didiştiği üniversitelerden biri dünya sıralamasında iyi bir yer aldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, lütfen son cümlenizi rica edeyim.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Bu bence önemli.

Efendim, şimdi, Bakanlığınızın bütçesini ben yetersiz buldum. 3 milyar TL bütçeniz var, baktım bu yeterli midir diye. Şimdi, Cumhurbaşkanının yeni mekânı, "kaçak saray" diyor muhalefet, 1,4 milyar TL'ye mal olmuş; yeni uçak 400 milyon TL'ye mal olmuş...

BAŞKAN - Bütçeye hayırlı olsun deyin de mikrofonu kapatayım.

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Müsaade edin tamamlıyorum.

Örtülü ödenekten kullanım 1,2 milyar TL. Ee, bunların hepsini topladığım zaman 3 milyar TL ediyor. Siz bunlardan biraz tasarruf yapsanız 6 milyar TL'ye çıkar bu Bakanlık bütçesi.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Ben bilmiyordum, öğrendim; 1,5 milyar saray, 400 milyon uçak harcamasını öğrendim.

BAŞKAN - Aydınlandınız.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Aydınlandım.

BAŞKAN - Yüzünüze ışık doğdu!

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - O zaman da Sanayi Bakanlığı teknolojik gelişme konusunda Türk sanayisini çok daha fazla destekleyebilecek bir noktaya ulaşabilir diye düşündüm.

Teşekkür ediyorum bana fazla hoşgörü gösterdiğiniz için Sayın Başkan.