KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Evet, kusura bakmayın.

Sevda Karaca, Emek Partisi Milletvekiliyim ben de.

Geçtiğimiz hafta Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı açıklandı, biliyorsunuz. Şimdi, bu belgede de özellikle nüfus planlamasına ilişkin çok çeşitli değerlendirmeler var, özellikle şöyle bir ifade var "1.7"nci faaliyet olarak: "...doğurganlık hızının en düşük olduğu üç ilde yapılacak analiz çalışması sonuçlarına göre pilot uygulama gerçekleştirilmesi" diye. Şimdi, sizin doğrudan çalışma alanınıza giren böyle bir belgede, böyle bir konuda, bu belgenin hazırlanması noktasında Aile Bakanlığı sizden görüş aldı mı; bu konuyu merak ediyorum. Ayrıca, bu pilot uygulama konusunda sizin hâlihazırda Türkiye'de yürüttüğünüz çalışmalar açısından kesiştiğiniz noktalar var mı? Bir de, tabii ki bu belgede -önümüzdeki dönemde- gerek insan hakları sözleşmeleri bakımından gerek anayasal haklar bakımından kadınların kendi bedenleri ve doğurganlıkları açısından karar verebilme özgürlüğü noktasındaki değerlendirmelerinizi paylaştınız mı, paylaşmadıysanız henüz bu konuda bir değerlendirme yapmayı planlıyor musunuz? Bunu merak ediyorum.

İkinci olarak, şimdi, tabii ki bu demografik yapı çalışmalarında özellikle kadın hakları temelli bir yaklaşım söz konusu olacaksa şiddet konusu, kürtaja erişim ve bedensel haklar konusu oldukça önemli. UNFPA'nın bir süredir İçişleri Bakanlığıyla ilgili, kollukla, kadına yönelik şiddetle ilgili eğitici eğitim verdiğini biliyoruz, takip ediyoruz bunu, yakın bir zamanda da gerçekleştirildi bu protokol. Nedir bu eğitimlerin içeriği ve fırsat pencereleri açısından toplamda ortaya koyduğunuz şiddet konusunda bu tür eğitimlerin nasıl bir katkıda bulunacağını düşünüyorsunuz? Ayrıca, İçişleri Bakanlığıyla yürütüldüğü ifade edilen bu iş birliğinin çerçevesini de merak ediyoruz çünkü bu çerçeveye biz erişemedik; bu önemli bir nokta. Biraz önce ifade ettim, özellikle siz de bir noktanın altını çizdiniz, kürtaja erişimle ilgili ya da işte gebeliğin önlenmesine ilişkin çeşitli araçlara erişimle ilgili İran örneğini verdiniz, oldukça çarpıcı olduğunu düşünüyorum. Bu türden kısıtlamaların aslında ortaya koyduğunuz projeksiyonu değiştirmeyen ama politikaları hak temelli olmaktan uzaklaştıran bir yanı olması bakımından önemli. Şimdi, bizde de maalesef en son 2020'de yapıldı bir kamu hizmeti olarak kürtaja erişim ve gebeliği önleyici mekanizmalara erişim konusundaki araştırma. Nüfusun dörtte 1'inin yaşadığı İstanbul'da kürtajın kamusal hizmet olarak çok kısıtlı sunulduğunu biliyoruz. Bir araştırmaya göre hastanelerin yüzde 55'inde kürtajın yasak olduğu ya da yasal olmadığı söylenerek kadınların yanıltıldığı bilgisi var. Şimdi bunu doğrudan sizin görev ve sorumluluk alanına girdiğiniz için gündeme getiriyorum. Sizin güvenli ve erişilebilir kürtaja erişimde yaşanan bu türden sıkıntılara ilişkin Sağlık Bakanlığıyla yürüttüğünüz bir çalışma var mı? Biraz önce kollukla verilen eğitici eğitimlerden bahsettim. Sağlık çalışanlarıyla bu türden eğitimleriniz var mı, böyle bir projeniz var mı? Bunu çok merak ediyorum.

Bir diğer nokta da -Aysel Hanım çok güzel vurguladı- doğurganlığın hak temelli olmayan ve kısa vadeli çözümlere yönelmesinin yarattığı riskler. Bu elbette ki öncelikli olarak kadınların en temel medeni haklarını engelleyen birtakım sonuçlara yol açıyor. Şu konuda ne düşündüğünüzü de çok merak ediyoruz: Şimdi, bizim şu anki en büyük sıkıntımız ne eğitimde ne işte olan özellikle genç kadın nüfusunun büyüklüğü. Bu konudaki riskler konusunda herhangi bir raporlamanız, işte Bakanlıklara sunduğunuz bir değerlendirmeniz var mı? Bu konuda özgün bir araştırmanız var mı? Şimdi, bizim memleketimizde kadınların yüzde 50'sinin sosyal güvenlikten yoksun çalıştığı koşullardan bahsediyoruz. Dolayısıyla, bu zaten doğum izni, annelik izni gibi bir hakkın tümüyle olmadığı anlamına geliyor, yani doğum yapana kadar sigortasız bir işte çalışma durumu, geri kalanlar açısından da zaten özellikle çocuk bakım mekanizmalarının ne kadar zayıf olduğu açık. Bu konuda Türkiye'de orta ve uzun vadeli bir projeksiyon sunan çocuk bakım mekanizmalarına ilişkin değerlendirmelerinizi ve ülke örneklerini paylaştığınız resmî bir protokol görüşmeniz oldu mu, böyle belgeler sunabildiniz mi? Bunları biz de edinebilir miyiz? Bunu sormak istiyorum.

Son bir nokta da bizim tartışmamızla ilgili bir şey. Şimdi, TÜİK'in özellikle göçmen verilerini açıklamadığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız, bu konudaki nesnel verileri ancak aslında Hacettepe Üniversitesinden ve maalesef sizden alabiliyoruz; bunun bir eksiklik olduğunu söylemek isterim. Maalesef çok izansız rakamlar ve tuhaf değerlendirmelere konu olan, kimi aslında resmî olmayan çeşitli rakamlarla konuşmak durumunda kalıyoruz bu konuyu, bu sıkıntıyı. Bu konuda yani göçmenlerin nüfus yapısının değişimine ilişkin bir projeksiyon sunan, ortaya çıkacak kimi sorun alanlarının politik çözümler bakımından değerlendirmesini içeren, diğer ülke örneklerini içeren yine bir belgeniz var mı; bunu merak ediyorum. Bu konuda daha nesnel çalışmalara ve hak temelli politikalara ihtiyacımız olduğu açık. Yani eşitlik, barış ve demokrasi ekseninde özellikle mülteciler açısından ortaya koyacağımız bu projeksiyonlar bakımından, siz diğer -Suriyeli- diğer ülkelerin mültecilere ilişkin herhangi bir çalışmasına sahip misiniz?

Teşekkür ederim.