KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Bakana üç konuda soru sormak istiyordum, kısa tutmaya çalışacağım.

BAŞKAN - Süre sıkıntımız yok Sayın Toprak.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Süre kısıtlı biliyorum.

BAŞKAN - Sıkıntımız yok, buyurun.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bir tanesi, bu ara eleman meselesi ki birkaç arkadaş buna değindiler. Bu, gerçekten çok önemli. Bakın ben bir yıla yakın zamandır "Twitter" üzerinden her gün en azından yüz tane "tweet" alıyorum. Bu "tweet"ler şöyle: "40 bin arkeolog kadro bekliyor, 30 bin antropolog kadro bekliyor, 25 bin sosyolog kadro bekliyor." Yani yeryüzünde ne kadar meslek varsa bunların hepsi devletten kadro bekliyor. Sonunda dayanamadım dün bir "tweet" attım, dedim ki: "Bakın, doğruyu konuşmak lazım, hangi iktidar olursa olsun bu kadar insana devlette kadro bulamaz." Sorun, aslında tamamen eğitimin plansızlığıyla ilgili.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Oylarımızı düşürüyorsunuz!

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bize kimsenin oy vereceği yok o nedenden dolayı merak etme.

Şimdi, dolayısıyla da gerçekten bu meslekî eğitime önem verilmesi lazım. Siz Eğitim Komisyonunda Başkan Yardımcısıydınız, bu 4+4+4 meselesi konuşulurken ben de Komisyona çok katıldım, oradaki argümanlardan, iktidarın argümanlarından bir tanesi şuydu: "Efendim işte, meslekî eğitime önem vermek istiyoruz. Onun için bu seçmeli dersleri gündeme sokuyoruz." Fakat fiiliyatta, burada Vahap arkadaşımın söylediği gibi, aslında "Meslek eğitimi" dediğiniz şey imam hatip eğitimine dönüştü. Bunu inanın ideolojik olarak söylemiyorum, ailelerin talebi olduğunu biliyorum. Elbette ki imam hatip okulları da olmalı ama bunun da bir sınırı olur.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Talebi olmayan da var canım.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Yani daha doğrusu, bu planlanır. Şurası muhakkak ki gerçekten de sanayide ara elemana ve dolayısıyla da meslekî eğitime yani imam hatip meselesinin dışında çok büyük ihtiyaç var ama sürekli olarak bu medyada da gündeme geliyor, konuştuğum ailelerden de duyuyorum, çocuklarına farklı bir ders, seçmeli ders aldırmak istediklerinde ya Hazreti Muhammed'in hayatı ya da Kuran dersleri; başka da ders açılmıyor. Şimdi, dolayısıyla ya da işte, imam hatibe yönlendiriliyorlar. Bunu Millî Eğitim Bakanlığıyla Sanayi Bakanlığının koordine edip, muhakkak ve muhakkak bir şey bulmaları lazım, meseleye çare bulmaları lazım.

İkincisi, TÜBİTAK'la ilgili. Şimdi, biliyorsunuz cumhuriyet tarihinde ilk defa olarak Sayıştay raporu olmadan geçen sene 2013 bütçesini kabul ettik. TÜBİTAK konusunda da, TÜBİTAK'ın 2013 bütçesi hakkında ben Mecliste konuşacaktım, dolayısıyla bayağı ciddi inceledim raporu. Raporda, TÜBİTAK'ın 2013 yılında hemen hemen her kaleminde artık "Yolsuzluk" demeyeyim de "yanlışlık" diyeyim Sayıştayın bulduğu. Dolayısıyla da yani bu dehşet vericiydi. Ona rağmen AKP oylarıyla mesela TÜBİTAK bütçesi, 2013 bütçesi kabul edildi Mecliste.

Şimdi benim sorum şu: Diyelim ki yetişmedi bütçe, diyelim ki işte, TÜBİTAK şu veya bu nedenle bu bütçeyi düzeltmekte gecikti. Daha sonra bu bütçe düzeltildi mi; bu bir. Düzeltilmediği hâlde bu sene TÜBİTAK'a yine aynı paralara mı vereceğiz; bu iki.

Son olarak da hem TÜBİTAK'ın hem de TÜBA'nın yapısıyla ilgili bir soru. Şimdi, ben dünyanın hiçbir yerinde bir bilim akademisi bilmiyorum ki eski Sovyetler Birliği hariç -oradaki bilim akademisi öyleydi- devlet bu bilim akademisine akademisyen atasın. TÜBA bağımsızken de TÜBA üyelerinin aslında kendi içlerinde atama yapılırken AKP iktidarıyla birlikte, özellikle de sağ olsun eski Başbakanımız Recep Tayyip Bey'in de her yeri ele geçirme arzusuyla birlikte TÜBA üyelerini devlet atar oldu, Hükûmet atar oldu. Şimdi dolayısıyla da Türkiye'deki hemen hemen bütün saygın akademisyenler TÜBA'dan ayrıldılar, ayrı bir bilim akademisi kurdular. Aynı şey TÜBİTAK'ta gerçekleşti ve nitekim de yine demin örnek verildiği gibi TÜBİTAK'ın verdiği raporlar ve de işte, incelediği meseleler tartışılır hâle geldi sırf bu nedenden çünkü Hükûmete bağımlı hâle geldiler.

Şimdi Hükûmet değiştiğine göre, farklı bir Başbakanımız olduğuna göre ve farklı bakanlar olduğuna göre, bu TÜBİTAK ve TÜBA'nın yapısını yeniden özerk bir şekle dönüştürmeyi düşünür müsünüz, düşünüyor musunuz? Son sorum da bu.

Teşekkür ediyorum.