Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ Ülke Müdürü Cengiz Yalçın Demirci, Hukuk Direktörü Cem Aktolgalı ve Proses Mühendisi Ayşe Nur Türkarslan tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 04 .06.2024 |
MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli şirket yöneticileri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Toplantımız hayırları vesile kılsın inşallah.
Başkanım, ben öncelikle -biraz espriyle karışık ama- bir şey sormak istiyorum. Bu Komisyon çalışmasını bitirdikten sonra bize bir diploma takdim edilecek mi? Yani bu Komisyon çalışmaya başladığı günden itibaren...
BAŞKAN ATAY USLU - Ben de esprili bir cevap vereyim: Yani böyle bir yetki verilmedi bize.
MESUT DOĞAN (Ankara) - Ama şundan dolayı bunu söyledim: Gerçekten, bu çalışmaya başladığımızdan beri bakanlıkları dinledik, bazı kurumları dinledik, bazı hocalarımızı dinledik, şimdi de firmayı dinliyoruz. Dinlerken kendimi sanki maden üniversitesi altın fakültesi öğrencisi gibi hissediyorum yani. Mali anlamda değil ama bilgi anlamında altına boğulmuş vaziyetteyiz. Hâlbuki bizim Komisyonumuzun kurulma gerekçesi belli: Bu felaketi niye yaşadık? Bundan sonra, bu felaketlerin bir daha yaşanmaması için alınması gereken tedbirler nelerdir? Bu amaçla kurulduk. Tabii ki ben hem bakanlıklarımızı hem kurumlarımızı hem şirketi anlıyorum. Yani o söyleyecekleri sözün önünü, altını, üstünü doldurma niyetiyle yapıyorlar ama bu da ciddi manada bizim açımızdan zaman israfı oluşturuyor diye düşünüyorum.
Bunun yanında, şimdi, milletvekili arkadaşlarımızın hepsi bu olayın teferruatına yönelik, tabiri caizse sokaklarına yönelik çok önemli, çok değerli sorular sordular, inşallah cevapları da dinlemiş olacağız ama ben -bazı arkadaşlar da ifade etti- farklı bir tonajda, direkt soruyorum: Bu felaketin yaşanmış olmasının nedeni üç şeyin dışında asla olamaz. Bizim öğrenmek istediğimiz şu: Bu üç nedenden hangisi? Üç nedenden kastettiğim ne? Mevzuattan kaynaklı eksikliklerden dolayı mı bu felaketi yaşadık, uygulamadan kaynaklı bir nedenle mi yaşadık yoksa denetim eksikliğinden mi yaşadık? Bu üçünün dışında olma ihtimali yok. Çünkü 9 insanımızı kaybettiğimiz için bugün bu Komisyon kuruldu ama bu 9 insanımızı kaybetmemiş olsaydık da sorulması gereken ve üzerinde çok ciddi manada çalışma yürütülmesi gereken bir konu çünkü biliyorsunuz... Yani benim anlamakta gerçekten sıkıntı çektiğim hadise şu: Liç yığını kaydı, toprak kayması yaşadık. Nerede? Erzincan'da. Ya, Erzincan deprem bölgesi ve deprem olmadan bunu yaşadı. Ya, depremle bu kayma olsa ne olacaktı, ben hayal bile edemiyorum yani. Öyleyse gerçekten bu liç yığınıyla ilgili planlama ve projelendirmede ciddi bir sıkıntı var, ciddi bir sorun var. Bunun sorumlusu kim? Bunu öğrenmek bakımından bütün bakanlıklara aynı soruyu sordum, şimdi firma yetkilileri olarak sizlere de bunu soruyorum: Mevzuattan kaynaklı bir eksiklik mi vardı yoksa bu mevzuatı uygulama hususunda sizden kaynaklı bir eksiklik mi vardı yoksa bakanlıkların bu mevzuatı uygularken sizi denetleme noktasında mı bir sorun vardı; bunu net olarak biz öğrenmek, görmek isteriz.
İkincisi yani bu felaketin sonucu olarak 9 insanımızı kaybettik ama 3 bin insanın çalıştığı -aynı alanda değil ama sonuçta 3 bin insanın çalıştığı- bir alanda 9 insanı kaybetmiş olmamız büyük bir mucize. Yani eğer 9 insanı kaybettiysek aslında bu şu anlama geliyor: Demek ki felaket bağıra bağıra geldi -Anadolu tabiriyle- göstere göstere geldi. Şimdi, bu konuda birilerinin ama gazetecilerin ama bu konuda uzmanların o esnada 9 insanımızın oraya oradaki yetkililer tarafından yönlendirildiğine dair iddiaları var. Bu iddialar doğru mudur, bunu mutlaka öğrenmek isteriz.
Yine, sizin yaptığınız sunumdan sonra şöyle bir duygu oluştu: Özellikle buradaki AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlar yanlış anlamasınlar, biraz esprili soracağım. Anagold firmasında başkanlık sistemi var herhâlde. Hani, Türkiye'de bir yerde kaza olduğunda, yangın olduğunda, bir felaket olduğunda bakanlar açıklama yaparken derler ki: "Sayın Cumhurbaşkanımızın emriyle yangını söndürdük." Sanki emir olmasa yangın sönmeyecekmiş gibi bir hâl vardır. Şimdi, bakıyorum, yok, yazışmalar yapılmış; yok, şu yapılmış; yok, bu yapılmış. Yani görüldüğü hâlde direkt el koyma olmamış, herkes bir yerden bir şeyler beklemiş. Hâlbuki siz de ifade ettiniz, çatlaklar ve bu kayma ihtimalinin öngörüldüğünü gösteren işaretleri aldığınız hâlde bu durdurma işi neden sadece bir yerlerden haber alma noktasına kadar geciktirildi; bunu mutlaka öğrenmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MESUT DOĞAN (Ankara) - Üçüncüsü de zaten bu felaketin yaşanma esnasından sonra ve öncesinde tüm Türkiye'nin merak ettiği hususlardan biri; altın arama usulüyle ilgili tedirginlikler yani siyanürün insana, toprağa, suya etkisi. Siz bununla ilgili yapmış olduğunuz çalışmalarda zararsız olduğuna dair ortaya koymuş olduğunuz çalışmaları hep kendi alanınızda yapmışsınız herhâlde. Ben şeyi de merak ediyorum yani bu maden ocağının dışında yakın köylerde, yakın ormanlıklarda, yakın yerlerde de bir çalışma yapıldı mı çevreye etkisini görme bakımından? Bunu da cevaplandırırsanız inşallah memnun olurum.
Son nokta -inşallah yanlış anlaşılmaz- Şimdi, böyle bir felaket yaşandı ve bu felaketin sonunda 9 insanımızı kaybettik ve bunun manevi olarak tamiri asla ve asla mümkün değil ama maddi olarak da büyük kayıplar var. Benim gerçekten merak ettiğim bir husus var: Maddi olarak burada en büyük kaybı yaşayanların biri de firma olarak sizsiniz. Herkesin eksikliği olsa bile siz bu riski nasıl göze aldınız? Çünkü o toprak kayması yaşandığından bugüne kadar siz de eksidesiniz mali anlamda. Yani diyelim ki mevzuatta eksiklik var, şurada eksiklik var, burada eksiklik var ama bu felaket yaşandığı zaman -firmanın amacı para kazanmak, altın çıkarmak- mali anlamda en çok size zarar vereceği hâlde bunu, bu riski nasıl göze aldınız? Riski göze almanızın ana nedeni veya ana eksikliği nedir; onu da sizden duymak isterim.
Başkanım, benim sorularım bu kadar.