| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Kültür ve Turizm Bakanlığı ç) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü d) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü e) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .02.2016 |
YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım, Değerli Bakanım; öncelikle hepinize hayırlı geceler diliyorum.
Ben özellikle bazı şeylerin altını çizerek konuşmama başlamak istiyorum. Malumunuz olduğu gibi ülkemiz tarihî eserler noktasında son derece zengin olan bir ülke. Bu konuda gerçekten son yıllarda Kültür Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmaları çok yakinen takip ediyorum ve bunları da gıptayla, imrenerek izleme nasibiyle karşı karşıyayım ama bazı şeyleri de ben burada bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Özellikle yazma eserlere sahip olan ülkemizde bu menkul, teberrükât cinsinden olan bizim varlıklarımızın "Teberrükât müzesi" diye bir müzede sergilenmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Hüccetlerimiz, beratlarımız, fermanlarımız, vakfiyelerimiz, senetlerimiz, tombaklarımız, şamdanlarımız, el yazma eserlerimiz, bunların hepsi bir şaheser ama maalesef, ülkemizde gayrimenkullerle ilgili bir kanun olmasına rağmen bu menkul eserlerle ilgili, en azından bunların bir yerde toplanmasıyla ilgili bir yasamız söz konusu değil ve bunların her birisi çok ayrı değerde kültür varlıkları. Ceylan derilerine yazılanlardan alın da yazılarıyla, tezhipleriyle, tezyinleriyle, hüsnühatlarıyla son derece önemli eserler ama maalesef bunların hepsi değişik yerlerde, değişik ellerde, kimisi de farkında da olmadan bu hazinemiz bir bir kayboluyor diye düşünüyorum. Bu konuda ben daha bir dikkatle bir teberrükât müzesinin özellikle İstanbul ve Ankara'da yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
İkincisi, Sayın Bakanım, bu kazı çalışmaları biliyorsunuz gidiyor ama bazı yerlerdeki kazı çalışmaları son derece yavaş ilerliyor, kaynak olmadığından veya yeterli bilim adamı olmadığından kaynaklanıyor. Burada da büyük eksiklikler var. Eğer orada bir kazı çalışması yapılıyorsa yağmur yağdığı zaman, kar eridiği zaman veya don, soğuk... Mesela bazı taşlar yağmuru görünce eriyor, bazı taşlar rüzgârı görünce eriyor, onun için bu kazı çalışmalarının mutlaka belli bir zaman aralığında yapılması lazım. Mesela Ahlat'taki Selçuklu Mezarlığı dünyanın en önemli eserlerinden birisi, babadan oğula, anadan kıza geçen şekilde bir inceleme, kazı şeyi hâlâ o anlamda devam ediyor. Bu konuda sizin kültürel noktalarda çok hassas olduğunuzu biliyorum yani dikkatinizi odaklaştırma noktasında, arz etme noktasında oldum.
Yine, Divriği Ulu Camisi maalesef dünyanın en önemli eserlerinden birisidir. O konuda daha bir detay çalışmanın yapılarak sonuçlandırılmasında yarar var diye düşünüyorum. Ben hızlı hızlı zamanı kullanmak adına noktasal olarak gitmek istiyorum.
Bir diğer olay da güzel Türkçe'miz maalesef, bu dükkânlarda, sokaklarda, binalarda kullanılırken yabancı kelimelerin istilasında. Bu anlamda Türkiye'ye gelen bir kimse herhangi bir yeri gezdiği zaman o kokuyu alamıyor, o kültürü, o medeniyeti, o havayı, o duyguyu, o hissi, o gönül eksenini alamıyor. Bu anlamda, Türkçe isimlerin verilmesi noktasında da bir çalışmanın yapılmasında fayda görüyorum. Hoşgörü noktasında biz biliyorsunuz dünyada örnek olmuş bir milletiz. İbrahim Halilullah yazısını Kudüs'e yazarken neyi düşündüysek, Abdulhamit, Darülacezede yaptığı zaman havrayı, camiyi, kiliseyi yan yana nasıl koyduysa, bu anlamda bir medeniyeti temsil ettiysek bunun yurt dışındaki değişik şeylerde de kendisini göstermesi lazım. Bazı ülkelerde... Mesela çok spesifik örnek olsun diye söyleyeyim, Prag'da Kemikli Kilise'de "Türk gözünü oyan karga" diye insan iskeletlerinden yapılan şeyler var. Bu konuda da bir çalışmanın, yurt dışındaki buna benzer ırkçılıkla ilgili, insan haklarıyla ilgili konuda bizim aleyhimize yapılan şeylerin de bir değerlendirilmesinde fayda vardır diye şahsen acizane düşünüyorum.
Sayın Bakanım, ben buradan genel şeylerden bir noktaya da gelmek istiyorum, o da şu: Bu tarihî eserler, özellikle tarihî eserler noktasında üzerindeki bunları tanıtıcı levhaların yeterli şekilde olmadığını görüyorum ve bu anlamda da bunlarla ilgili mutlaka o şehrin dokusunu yansıtan tanıtım levhalarının o eserlerin üzerinde uygun bir yerde muhafaza edilmesinde fayda vardır diye düşünüyorum.
Bir de memleketim Tokat'la ilgili bazı bilgiler vermek isterim. Tokat, Pontus Krallarının yazlık saraylarının bulunduğu, Roma yolları üzerinde kurulan bir şehir. Selçuklular zamanında 6'ncı büyük şehir, Osmanlılar zamanında da 10 büyük şehirden birisi. Kara gümrüklerinin burada olması sebebiyle kervanların mutlaka uğradığı bir şehir. İpek ve Baharat Yolu'nun merkezinde olan bir şehir. Evliya Çelebi "Halk zevk ehlidir, garipler dostudur, kin tutmazlar, hile bilmezler, yumuşak huylu insanlardır, cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olur." der. Hacı Bektaş Veli "Âlimler konağı, fazıllar yurdu, şairler yatağı." diye tanımlar. Bunları da söylemekte bir maksadım var, dünyanın en görkemli mağarası Ballıca Mağarası, Tokat'tadır, soğan figürlü sarkıtlarının olduğu bir mağaradır. Mağara 10 bin dönümdür ama daha henüz 600 metrekaresi açılmıştır ve bunun mutlaka turizme kazandırılmasında fayda görüyorum. Anadolu'daki ilk Türk camisi, Garipler Camisi yine Melik Danişmend Gazi tarafından Tokat'ta yapılmıştır. Anadolu'nun ilk medresesi yani ilk üniversitesi Niksar'da Yağıbasan Medresesi'dir ve yine Melik Ahmet Danişmend Gazi tarafından yapılmıştır. Anadolu'daki ilk Müslüman Türk devleti burada kurulmuştur. Tarihte bilinen ilk su değirmeni, ilk çağın ünlü coğrafyacısı Strabon tarafından dikey milli su değirmeni Tokat'ta bulunmaktadır. Danişmentlerin başkenti Niksar'dır. Tarihe geçen, Jül Sezar'ın "Veni, Vidi, Vici"; geldim, gördüm, yendim dediği sütun, Zile Kalesi'nde bulunmaktadır. Çünkü bu, tarihteki en kısa, en öz mektup olarak bilinmektedir ve bu veciz ifade hâlâ günümüzde dahi kullanılmaktadır. Ve yine Sulusaray, Antik Sebastian kenti olarak kendisini göstermektedir. Tokat Kalesi çok ünlüdür, Kazıklı Voyvoda, Osmanlılar zamanında burada hapsedilmiştir. Onun için bu anlamda da turizm noktasında dikkat çeken bir yerdir. Anadolu'da kurulan ilk tıp medresesi Darül-hayır burada kurulmuştur. Yine, her yıl on binlerce insanın ziyaret ettiği, Anadolu'daki 12 büyük ocaktan biri sayılan Hubyar, Tokat Almus ilçesinin Oğuzbey Köyü'nde bulunmaktadır.
Bunları anlatmaktaki maksadım şu Sayın Bakanım: Tokat, yaylalarıyla, kaplıcalarıyla, köşkleriyle, hanlarıyla, saraylarıyla, evleriyle, bütün bu çalışmalarıyla son derece turizm noktasında önemli olması gereken yerlerden birisidir. Tokat Kalesi'nin onarımla ilgili işi 2008'de başlamış, maalesef daha sonrasında çok hızlı ilerleyememiştir. Bu konuda katkılarınızı bekliyorum. Niksar Kalesi'nin onarım işi, işte dediğim gibi dünyanın ilk üniversitesi, o medreseyi onarmak bana nasip olmuştu ama o kalenin çevre düzenlemesinin falan yapılması lazım. Son derece önemli bir değer diye düşünüyorum. Akbelen Yaylası, golf turizmi açısından son derece uygun ve tarihî kentler noktasında da değerli bir yer. Buranın mutlaka golf turizmine katılması lazım. Ballıca Mağarası'nın rekreasyon ve çevre düzenlemesi işinin yapılması lazım. Zile Kalesi'nin yani "Veni, Vidi, Vici" sütunlarının olduğu kalenin onarılmasının yapılması lazım. Zinav Gölü vardı, Başçiftlik, Reşadiye, Niksar üçgeninde. Zinav Gölü, o kadar güzel bir yerdir ki oranın mutlaka çevre düzenlemelerinin mesire yerleri hâlinde yine buranın değerlendirilmesi lazım. Sebastian kazı alanının yapılması lazım.
Ama daha da önemlisi, Sayın Bakanım, Sivas'tan, Amasya'dan... Şöyle söyleyeyim bir başka ifadeyle, bunu bürokrat arkadaşlar da şey yapacaklardır. Tokat'taki tarihî eserlerin sayısı İstanbul'la yarışır şekildedir. Yani Türkiye'de ilk 5'e girmektedir. Kimse bunları fazla bilmez. Sadece ben vakıf eserleri noktasında söylüyorum bu hadiseyi, bu değerlendirmeyi. Onun için, buraya mutlaka bir kültür merkezinin, Tokat'a bir kültür merkezinin yapılmasında fayda görüyorum. Tokat, çok fazla zenginleşemediği için hâlâ konaklar, hâlâ evler eski hâliyle bulunmaktadır, buna "elhamdülillah" diyorum, Allah'a şükrediyorum. Onun için, bu sokak iyileştirmesinin, ev iyileştirmelerinin, bunlarla ilgili çalışmaların da bir an önce yapılmasında fayda görüyorum.
Sayın Bakanım, bu anlamda, genel bir değerlendirme içerisinde olaya baktığımız zaman yaylalarıyla, yayla turizmiyle, mesela kayak turizmi... Şu anda bir pist açıldı Niksar'da. Kışın altı ay devamlı kar ve en az 6 kilometre uzunluğunda pist, ilk defa da bu sene değerlendirildi. Kaplıcalarıyla, saraylarıyla, hanlarıyla değerlendirilmesi gereken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Beyazıt, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum, buyurun.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Çok teşekkür ediyorum.
Mesela, Karadeniz Bölgesi, turizmin gelişmesi için bir çalıştay yapıldı. Maalesef Tokat oraya çağrılmadı veya davet edilmedi. Nasıl oldu onu bilemiyorum, onu özellikle değerlendirmek istiyorum. Onun için, bir çalıştayın mutlaka Tokat'ta yapılmasını ben arz ve teklif ediyorum. Çünkü, buna gerçekten, bu anlamda ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Burada, bu yörelerle ilgili veya değerlendirmelerle ilgili onarımların, restorasyonların çok zor bir iş olduğunu da bilenlerden birisiyim. Ama bu koruma-kullanma dengesi içerisinde -bunları zaten siz de konuşmanızda ifade ettiniz- değerlendirilmesinde fayda vardır diye mülahaza ediyorum.
Bazı şehirler vardır ki bunlar çok fazla zenginleşmediği için yenileşmeye, değişime, başkalaşmaya veya dönüşmeye fırsat verilmemiştir, Safranbolu gibi. Tokat'ta da buna benzer mahalleler var. Bunları mutlaka, bir el birliğiyle, arkadaşlarla beraber, ben burada gönüllü olarak her türlü sizin hizmetinizde olmaya hazır olduğumu ifade etmek isterim.
Bir de Latifoğlu Konağı, Muslu Ağa Köşkü, o şeylerden en önemlileri içerisinde kendisini göstermektedir diyor ve hepinize teşekkür ediyorum.
Sağ olasınız.