KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli katılımcılar; ilerleyen saat oldu ama bazı konuları dile getirmek için bu zamana kadar bekledim.

Öncelikle, Kültür ve Turizm Bakanlığına sorduğumuz 100'e yakın yazılı sorudan süresi geçtiği hâlde hiçbirine yanıt alamadık. Niğde'yle ilgili bilgisi olan mı yok, bu konuda bir yanıt vermeme noktası mı var? Önce bunu algılayamadığımı söyleyeyim.

Ben Türkiye'nin tamamını gezdim ve neler yapıldığını biliyorum. Tarihi Kentler Birliği toplantılarına katılıyorum. Her yerde mutlaka var olan değerlendiriliyor ama Niğde'de kesintisiz on bin yıllık bir tarih var. Bu tarihin yansıması her köyde, Hititlerden bu yana çok önemli buluntular var. Ne yazık ki define avcıları tarafından yağmalanan, katledilen bir kentimiz var. Gittiğimiz her yerde, rastladığımız her eserin yanında mutlaka bir kazı yapılıyor ve o kaçak kazılarla da kent bir taraftan yağmalanarak yok ediliyor.

Şimdi, Tyana Antik Kenti, ki Kapadokya Krallığı'na başkentlik etmiş bir yer. İtalyanlarla burada bir kazı başladı, on yıl süren kazı çalışmalarında İtalyanlar çekti gitti. Efes'e eş değer antik bir kentin açığa çıkması beklenirken kazı ortada kaldı. Ulukışla Maden köyünde 1.455 rakımında iki bin sekiz yüz yıllık, Hititlerden kalma ilk maden yazıtı bulundu. Burada yapılan incelemede 2013 yılında mutlaka korunması gerektiği, bozulmaya başladığı saptandı. Ender bulunan böylesi bir yer ne yazık ki son dönemlerde tamamen tahrip olmaya başladı, üzerindeki yazı da giderek yok oluyor. Oysa bunun bir müzeye taşınması projesi vardı, o gerçekleşmedi. Yine, Bahçeli Köşk kazısında ortaya çıkan onca bilindiği ve tanındığında bölgeye çekim yaratacak eser ne yazık ki gündeme dahi gelmedi.

Sungurbey Camimiz var. Bu camiyle ilgili de soru yönelttim, Vakıflar Genel Müdürlüğüne de mektup yazdım. Bu cami İlhanlılardan kalma bir cami, üzerinde hayvan figürleriyle çok ilginç özelliği olan bir cami. Çifte minareli bir yapıyken 18'inci yüzyılda çıkan yangında kubbesi ve minareleri yıkılmış, tek minare yapılmış. Bunun tekrar çift minareli bir camiye dönüşmesi için de bir soru yönelttik. Bu konuda da bir bilgi alamadım. Ama şu var: Vakıflar nerede bir tane restorasyon yapıyorsa oranın canına okuyor. Ne aslına uygun yapıyorlar ne düzgün yapıyorlar, kentte bulunan değerleri bir yerde yok ediyorlar.

Kavlaktepe Yer Altı Şehrimiz var. Burasının ışıklandırılması yapılmıştı. Şimdi gidin, görün, vicdan sızlar, içine girilmez hâlde. Kayırlı'daki yer altı şehri kapanmış durumda.

10'a yakın kalemiz var. Bunların yüzde 90'ını ben son yirmi yılda buldum, kayıtlara geçirttim. Kayıtlara geçirilen yerlere ne yazık ki şimdi gittiği zaman insan acı duyuyor. Başka yerde ilgi bulan, hatta parayla gezdiğiniz yer Niğde'de yok ediliyor.

Kral mezarlarının olduğu yerler var, arkeopark olacak özelliklere sahip. Hepsi, değerlendirilmediği için kaçak kazılarla yıkılmak üzere. Birkaç kere ihbarda bulunulduğu hâlde bu açılan kral mezarlarının yanındaki çukurlar dahi kapatılmadı.

Osmanlı Dönemi'nde yapılmış 40'a yakın kilise var, köylerde, ayakta. Ya bunlar ahır durumunda ya kullanılmıyor. 3 tane kilise değerlendirilebildi.

Yine, antik hamamlar var. Antik hamamlar da giderek yok oluyor, yıkılıyor.

Bir de türbelerimiz var. Bu türbeler... Şah Toraman Türbesi mesela, Müslümanlara ait türbede vatandaş define bulacağım diye mezarı parçalıyor. Çünkü ilgi olmayınca o alandaki varlıklar yok ediliyor.

İftiyan, Çiftlik, Kitreli, Altunhisar, Ulukışla, Toroslar... Avören diye bir bölgemiz var, çok iddialı söylüyorum, buradaki 10 tane su sarnıcı ile yer altı şehrinin bulunduğu alanı görseniz, Türkiye'de örneği olmayan bir yer. Ama bakanı yok, çekeni yok, sahipsiz.

Değerler bakımından Niğde, olanının değer bulmadığı bir kent. Biraz evvel de ifade ettiğim gibi başka bir kentte gidiyorsunuz, para verip geziyorsunuz, Niğde'de o yerin tespiti yapılmamış. O anlamda Nevşehir'e 3,5 milyon turist geliyor, Niğde en son sırada. Bakanlarımız geldi, Tyanalı Apollon için Erkan Bey "Muhteşem bir olay. Çünkü İsa'yla aynı dönemde yaşamış, yurt dışında hakkında 200 kitabı olan Tyanalı Apollon için felsefe kurultayı toplanacak, Niğde'yi ayağa kaldıracağım." dedi, Bakan gitti, o iş bitti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Kâtip Emine Nur Günay geçti)

BAŞKAN - Toparlamanız için ek süre veriyorum Sayın Gürer.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sonra Ertuğrul Günay Bakanımız geldi, o da "Gülen Meryem Ana'yı Türkiye'ye tanıtacağım." dedi. Oysa Meryem Ana gülmezmiş, 1964'te güldürmüşler, benim kitapta o anlatılmıştı. Herhâlde ondan, farkında olmadıkları için gülen Meryem Ana, Gümüşler Manastırı da kaldı.

Helena Kilisesi yirmi yıldır bir türlü bitmedi. İnanç turizmi kapsamında önemli bir yapı olarak ortaya çıkacaktı, nedense o da bir türlü bitmedi.

Şu anda kazılardan, sanırım, 5 kazıdan 2'si veya 3'ü yürüyor, diğerlerinin açığa çıkmışlığı yok.

Bu Niğde topyekûn bir ele alınsın. Bir gün de hem Bakanlık hem de üst düzey bürokratlar Niğde'ye gelsinler ama sizin bürokratlar değil, ben bize bir Niğde'yi gezdireyim, bakın Türkiye'nin nasıl bir kenti, oraya da turizm konusunda bir çekim sağlayalım.

Bir son söz, bitiriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bana turizmcinin yazdığı bir yazıyı okuyacağım çünkü turizm için umutlu olmaları beni sevindirdi. Diyor ki: "Biz turizmciler çok krizler gördük ama bugünkü gibi hepsi bir arada paketine hiç rastlamadık. Komşularda savaş, memlekette hendekler, IŞİD bombaları, uçak krizi... Turizm bu. Kriz sadece bizi vurmuyor, başta gıda ve tekstil olmak üzere 32 sektöre de sekte vuruyor. Moraller bozuk mu? Evet. Çare var mı? Elbette var. Her şerden bir hayır, her inişin bir çıkışı vardır. Bakarsınız her şey yolunda giderken onlarca yıldır turizmde yastıkaltı yaptıklarımızı hatırlar ve uygularız." Bu, güzel bir umut, bu umudun bu yıl sürmesini diliyorum çünkü krizin geldiğini görüyorum. Ben de bu konuda bayağı makaleler yazmış bir insanım.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, başarılar diliyorum.