Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
Konu | : | Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin yaptığı sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .06.2024 |
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Değerli Bakan Yardımcımız, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Açıklamanızda şu an kaç tutuklu ve kaç hükümlünün tedavi gördüğünü ve bu tedavilerinin de ne aşamada olduğu, bunu söylemeniz... Bunu söylerseniz sevinirim; bir.
İkincisi, tabii, bu cezaevinde sağlık aynı zamanda bir insan hakkıdır. İnsan hakkını bir tarafa atamayız biz yani hem güvenliği istiyoruz hem insan haklarını istiyoruz. İnsan haklarını güvenliğe feda edemeyiz, güvenliği insan haklarına feda edemeyiz yani ikisini bir arada istiyoruz biz. Ve burada genellikle iletilen sorunların başında cezaevlerinde -Değerli Alt Komisyon Başkanımız da sundu zaten- diş hekimliğiyle ilgili, diş doktoruyla ilgili büyük sorunların yaşandığı söyleniyor; altı ay sonraya, üç ay sonraya, dört ay sonraya, bir ay sonraya gün verildiği söyleniyor. Bu anlamda büyük bir sorunun yaşandığı Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu olarak gittiğimiz yerlerde bize iletildi yani tüm siyasi partilerdeki milletvekili arkadaşlar burada; bu konu hakikaten sıkıntılı.
Şimdi, burada, cezaevlerindeki ring araçları: Ring araçları sizin mi, Sağlık Bakanlığının mı? Eğer Sağlık Bakanlığınınsa taşıma esnasında hekimlerin, doktorların veya Sağlık Bakanlığının gerçekten... Hani dediniz ya "Normal hastanedeki gibi biz tedavi görüyoruz." O zaman ambulanslarla... Orada bekleyen ambulanslarınız var mı? Ve ambulanslar -evet, bahsettiğiniz, ekranda gösterdiğiniz Silivri, şimdi Marmara Cezaevi dediğimiz- orada, evet, var. Ama diğer illerde bilemiyorum, bizim gittiğimiz illerde ben göremedim, eğer arkadaşlarımız gördüyse lütfen beni düzeltsinler. Yani ambulansın olması gerekmez mi? "7/24 hizmet veriliyor." dediniz, gittiğimiz hastanelerin aşağı yukarı çoğunda şu söyleniyor: Belli bir saatten sonra doktorun olmadığı söyleniyor.
Yani ikili protokolü, üçlü protokolü söylediniz, o protokollerin arasında sohbet hakkı da var. Yani sohbet hakkından kastımız, bir insanın sağlıklı olabilmesi için, sosyal ve beşerî ilişkiler açısından hani haftalık on saatlik bir sohbet hakkı eğer kullanılabilirse daha sağlıklı olabilir ruhsal ve psikolojik anlamda. Bu mümkün olduğunca size hiç iletiliyor mu veya hastaların psikolojisinden bunu sezinleyebiliyor musunuz? Bu mümkün olduğunca kullanılmıyor Değerli Başkanım. Şöyle deniyor: "Zaten aynı koğuşta 10 kişi var." deniyor. "Bir başka koğuşta niye biz bir araya getirelim?" şeklinde, fiziki koşullar, imkânlar vesaireler olmadığı gerekçesiyle de bunlar kullandırılmıyor. Yani bunun sağlık açısından ne kadar etkisi olur, onu soruyorum.
Bu aynı zamanda havalandırmalarla ilgili, içme suyu da... Mesela Şanlıurfa'yla ilgili bugüne kadar içme suyu raporlarınız varsa o raporların birer fotokopisini sizden alabilir miyim? Şanlıurfa özelinde temiz su, içilebilir su açısından söylüyorum.
Cezaevinde genellikle durumu ağırlaşmış olan hükümlülerle ilgili... Bakıyorsunuz, yani Cumhurbaşkanı yetkisinde bu cezası ertelenen, 104'üncü madde uyarınca... Veyahut da rapor aldıktan sonra, bir hafta veya on gün sonra, bir ay sonra ölen hükümlüler var. Yani Adli Tıp bu konuda niye geç karar veriyor? Bu karar incelemeleri niye gecikiyor? Bunun sayısı... Yani bu sadece hükümlüler açısından değil. Yani Türkiye'de hakikaten Adli Tıp konusunda bir sıkıntı var, bu sıkıntıyı nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?
Şimdi, bu ring araçlarıyla ilgili bir standart getirmeyi düşünüyor musunuz? Yani buna ne kadar Adalet Bakanlığı desek de yapılan o protokoller gereğince bu sizin de sorumluluğunuzda. Hatta ring araçlarında ne kadar süre boyunca yolculuğun yapılması lazım? Yani o kadar uzun süreli yolculuk yapılması insan hakları açısından yine bir ihlal teşkil etmiyor mu?
Aşağı yukarı sorular bu ama ilave olarak; hasta olup yemek anlamında bunların, her yemeği yiyemedikleri için... Bu anlamda, yemek konusunda biz, maalesef, onu gittiğimiz yerlerde... Yine Değerli Alt Komisyon Başkanımız da bu konunun...
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Diyet yemek var.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Evet, yani bu diyet yemekleri bazı yerlerde var, bazı yerlerde yok; bir standart yok. Bunu ne yapmamız lazım?
Çoğu yerlerde de yine kalınan odaların sayısının kalabalık olması neticesinde sağlık açısından bunun olumsuz etkileri yok mu? Sağlık Bakanlığı olarak, mesela ranzanın altına ayaklarını sürüyor, bedeni dışarıda, o şekilde yatıyorlar ve kalınan yataklar... Yani Allah rızası için siz o yatakları hiç kontrol ediyor musunuz? O yataklar sağlık açısından yatılabilir yataklar mı? Bir de değerli başkanlarımızla biz yataklara baktık, kimi yataklar kan revan içinde, kimisi pislik içerisinde, kurumuş vesaire. Yani bu anlamda Sağlık Bakanlığının o protokol gereğince bunları da kontrol etme yükümlülüğü var, bunlar kontrol edilebiliyor mu?
Mesela araçlarla ilgili... Yani o talihsiz olay olmuştu, hatırlarsınız, Van'dan İstanbul'a getirilen araç, ring aracı kilitliydi; 5 kişi yanmıştı, 8 asker yaralanmıştı; yani bu uygulamalar, o 3'lü kilit vesaire sistemi ne durumdadır? Bu konuyla ilgili bize bilgi verebilirseniz sevinirim.
Size hiç bu konuyla ilgili, hak ihlaliyle ilgili sorular geliyor mu? Başvurular var mı? Tedavilerin aksadığına yönelik size yine başvurular var mı?
Tutuklu ve hükümlü hasta sayısı ne kadardır? Yani belki, bunu ben paylaşmayabilirdim ama şeffaf olmam gerekiyor, şeffaf olmak lazım. 25/6/2024 tarihli Adalet Bakanlığının bana vermiş olduğu rakam diyor ki, aynen yazı şu: "Sizin dilekçeniz uyarınca, İnfaz Kanunu'nun 16'ncı maddesi gereğince sağlık kurulu raporu aldırıldıktan sonra hâlen işlemleri Adli Tıp Kurumunda devam eden 285 hükümlü ve tutuklu vardır." Yani bu bana doğru gelmedi; bu 285. Sizin kayıtlarınızda nedir? Yani 2 Bakanlığın birbirinden haberi var mı yok mu yani Türkiye'de kaç hasta var, nasıl olsa bunların tüm kayıtlarını tuttuğunuza göre herhâlde cezaevlerinin kaydını da tutuyorsunuzdur.
Teşekkür ediyorum.
Kusura bakmayın, uzattığım için özür diliyorum.