Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
Konu | : | Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin yaptığı sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .06.2024 |
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli bürokrat arkadaşlarımız mevzuat, protokol, yönetmelik ve genelgelere bağlı kalarak bir sunum yaptılar, keşke hayatın gerçekliği bütün bunların uygulanıyor olmasını sağlasaydı belki bugün bu toplantıya ihtiyaç dahi duymayacaktık ama yıllardır Türkiye'de çok ciddi bir gündem maddesi var ki o da cezaevlerindeki hak ihlalleri. Bu hak ihlallerinden bir tanesini de sağlıktaki ihlaller oluşturuyor. Dolayısıyla bunu çok ciddi anlamda değerlendirmek durumundayız.
Bakın, geçen haftaki toplantıda Sayın Bakan, sayın bürokrat arkadaşımızın bahsettiği bu aile hekimlerinin sayısıyla ilgili tespitte bulundu, o da şu; Sayın Bakan diyor ki: "Cezaevlerinde 878 tutuklu ve hükümlüye 1 aile hekimi düşüyor iken dışarıdaki vatandaşların 3 binine 1 aile hekimi düşüyor." Ve şu tespiti yapıyor: "Dolayısıyla cezaevleri bu anlamda daha avantajlı." Vallahi, Allah göstermesin, herkes için sağlık birinci önceliktir, böyle bir durumda insanların cezaevine giresi geliyor. Bu, tümüyle yanlış bir değerlendirmedir, doğruyu yansıtmıyor.
İkincisi, şimdi, hak ihlallerine baktığımızda sadece 2023 yılında toplam 16 binin üzerinde bir hak ihlali var, tamamı. Gelin görün ki bunun 6.639'unu sağlıktaki hak ihlalleri oluşturuyor. Bu müthiş bir rakam. Dünyanın hiçbir cezaevinde, en geri kalmış ülkelerde bile bu tür hak ihlallerinin sağlıkta yoğunlaştığı görülmüş bir şey değil. Demek ki o kadar büyük ihlaller var ki bunu tespit etmekte, bunu çözmekte ciddi bir irade lazım. Maalesef bu irade yirmi iki yıldır hayata geçirilmedi. Ya, yüksek güvenlikli cezaevleri var, iyi, buraya kuş uçurtulmaz, kelebekler dahi girmekte zorluk çeker ama gelin görün ki yılan sokması yaşanıyor. O kadar ilginç sağlık sorunları var ki bunları tek tek döktüğümüzde saatler alacak kadar yoğun hak ihlalleri var.
Şimdi, bu ihlallerden bir tanesi yaşlı ve kronik hastalığı olan hastalar. Deniliyor ki: "Müebbet hapsi ya da ağır müebbet hapsi olanlar maalesef bu haktan yararlanamıyorlar, mevzuat elvermiyor." Ama Sayın Cumhurbaşkanının yetkisi var, 90-95 yaşında kronik hastalığı varken gün sayan insanları cezaevinde ölüme terk ederek ailelerine bir tabut içerisinde vermenin insanlıkla hiçbir ilişkisi yoktur. Eğer bir af söz konusu ise ayrım yapmadan bütün tutuklu ve hükümlülere aynı muamele yapılmalı. Anayasal haktır, devletin bütün vatandaşları, cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler dahi can güvenlikleri ve sağlık meselelerinden tutun, bütün konularda devletin güvencesi altındadırlar ama gelin görün ki tutuklu ve hükümlüler bundan mahrum bırakılmıştır yıllardır. 16 binin üzerinde hak ihlali var, insan hakları ihlallerini yıllardır bu ülke maalesef konuşuyor ama çözüm üretilemiyor. Çıplak aramalardan tutun da her dönemde farklı farklı ihlallerle karşı karşıya kalınıyor, bu da ülkemizin çok önemli ayıplarından bir tanesidir.
Aile hekimleriyle ilgili bir tespit yapıldı, dendi ki: Haftanın her günü aile hekimleri işte tutuklu ve hükümlülere muayene olanağı sağlıyorlar ama gerçek bu değil. Size bir resmî kurumun raporundan bahsedeceğim. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, bunun raporu ve bu raporda şöyle bir tespit var, bu rapor diyor ki: "Ceza ve infaz kurumlarında -bu bir çocuk cezaevinde yaşanan bir olay- haftanın iki günü, o iki günde de yarımşar gün -tam gün de değil- muayene yapılıyor ve sadece 20 hastayla sınırlı bir muayene söz konusu." Hani nerede kaldı aile hekimlerinin sayısının çok olduğu ve haftanın yedi günü orada hizmet verdiği anlayışı? Bu, devletin resmî kurumunun raporudur; hani sivil toplum kuruluşlarının raporlarına itimat edilmeyebilir, onlar yok sayılabilir ama bu tür raporlar resmî kurumların raporuna bile yansıyor. Demek ki aile hekimlerinin cezaevlerinde rutin, düzenli, uzun soluklu bir hizmet vermeleri de söz konusu değil.
Bir başka konu: Şimdi, cezaevlerindeki personel sayısına bakıyoruz, her personelle ilgili bir sonuç çıkmış. Mesela, cezaevi tabibi, kanuni kadrosu 110, gerçekleşen sayısı sadece 10. Bu da resmî; herhangi bir sivil toplum kuruluşundan aldığımız bir sayı değil. Böyle bir şey olabilir mi? 110 sadece ve sadece tespit edilen sayı ama şu anda gerçeklik 10. Bu neyi gösteriyor? Demek ki çok ciddi bir şekilde sağlık ihlallerin olduğunu gösteriyor. Cezaevlerinde sağlıklı sağlık hizmetlerinin verilmediğini gösteriyor.
Bakın, bir başka konu: Şimdi, sağlıktaki ihlaller sadece cezaevleriyle sınırlı değil, cezaevinin dışında da bu ihlal söz konusu. Ankara Emniyet Müdürlüğü İl Sağlık Müdürlüğüne yazı yazıyor, diyor ki: "Falan tarihlerde gözaltı giriş-çıkış muayenelerinin belirlenen tarihlerde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesi içerisindeki nezarethanelerde yapılması." Bu nasıl bir uygulama ya? Nezarethanede o gözaltındaki vatandaşların muayenesi nasıl yapılır? Oradaki psikolojik ortamda hekim nasıl etkilenecek? Hadi bırakın, muayene etti, bir uzman hekimin görmesine ihtiyaç var, ne olacak, uzman hekimi mi nezarethaneye çağıracağız?
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Mahremiyet ilkesini ihlal ediyor.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Ya da acil olarak tetkik yapılması gerekiyor, herhangi bir kan tetkiki ya da ileri tetkikler, ne olacak, o tetkik aletlerini nezarethaneye mi taşıyacağız? Bu, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilkelerine hem de İstanbul Protokolü'ne tamamen aykırı bir uygulamadır. Nezarethanede o gözaltındakilerin muayenesi asla yapılamaz. Bu, aynı zamanda sağlıkçılar için bir etik kurul ihlalidir. Bunları çoğaltmak mümkün.
BAŞKAN DERYA YANIK - Tekin Bey, müdahale etmeyeceğim dedim ama korsan tebliğe dönüştü. Rica ediyorum, değerlendirmelerinizi tabii ki memnuniyetle dinlemek isteriz ama soru-cevap şeklinde olursa bilgilenmek için... Rica ediyorum yani hakikaten müdahale etmek istemiyorum ama lütfen...
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, benim konuşmamdaki değerlendirmeler içerisinde zaten birçok soru da kendiliğinden ortaya çıktı.
BAŞKAN DERYA YANIK - Ama o soruyu bulmak için uğraşmasın arkadaşlarımız. Siz lütfen sorularınızı yönelterek devam ederseniz...
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Yok, uğraşmazlar, hepsi çok deneyimli bürokrat arkadaşlarımız, üstesinden gelirler, anında konuşmanın içerisinde sonuçları çıkarırlar.
BAŞKAN DERYA YANIK - Tekin Beyciğim, sorularınızı yönelterek devam edin lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Şimdi, dolayısıyla biz bu sağlıktaki hak ihlallerini sadece cezaevlerindeki sağlık ihlalleri olarak değerlendirmemeliyiz; çok önemli bir konu olduğu için zaten bu toplantılar yapılıyor, yoksa ihtiyaç duyulmazdı. O açıdan, bence yıllardır Türkiye'nin gündemini işgal eden bu ihlallerle ilgili ne süre sınırlaması yapılmalı ne de değerlendirmelerle ilgili ısrarla soru sorma noktasına taşınmamalı. Biz değerlendirme yapacağız, analizler ortaya koyacağız ki bir sonuç çıksın, dolayısıyla oradaki hak ihlalleri çözülebilsin. Biz durum tespiti yapıyoruz yani sadece düz soru soralım, 5-6 soru... Mahmut arkadaşımız birçok soru sordu, ben devamında bu soruların ayrıntılı bir şekilde analizini yapıyorum, durum tespiti yapıyorum. Bu, durum tespiti; umarım ki ilerleyen süreçte arkadaşlarımızın, Bakanlığın, Komisyonumuzun ve bürokratların sadece mevzuata bağlı kalarak bu tür toplantıları yönlendirmelerinin ötesinde, çözüm odaklı sunumlar yapmalarını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.