KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Değerli Hocam, ben de kıymetli katkılarınız için çok teşekkür ederim.

Tabii, bir savcı dahi mütalaa vermeden önce olaya özgü tüm dinamiklere hâkim olmak mecburiyetinde. Bu hadiseye ışık tutmak istiyorsak olayın dinamiklerine mercek tutacak sorular sormamız gerektiğini düşünüyorum. Sorulacak her soruya bir kitap dolusu bilgi aktarabilecek değerde bir hocam varken bende konuyla ilgili aydınlatılmasına hizmet edecek bir hususu ifade etmek isterim. Hukukçu olmam hasebiyle bilirkişi raporundan bahsetti sayın milletvekilimiz; tabii, mahkeme onu değerlendirecektir. Biz burada yasama faaliyeti ifa ederken ne mahkemeyiz ne hâkimiz. Anayasa'nın 138'inci maddesi de "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." şeklinde çok açık ifade eder.

Kıymetli Hocam, biz de tüm arkadaşlarımız gibi insanı önceleyen, çevreyi önceleyen güvenli madenciliğe ulaşmaya çalışıyoruz ve orada kaybettiğimiz canlarımız gibi başka bir insanın canının kaybolmaması, 1 insanımızın dahi burnunun kanamaması için üzerimize düşen vazife ne, onu bulmaya çalışıyoruz.

Siz sunumunuzun 2'nci sayfasında, özellikle yer altı suyu ve toprak kirlenmesi açısından çevre problemlerine sebep olduğunu ifade etmiştiniz. Tabii, bir bütün olarak bakmak lazım ama bu cümleyi bile tek başına konu edilmeye değer görüyorum ben. Bu anlamda, birçok kişiden birçok şeyi dinledik; kimisi önlem alındığını, önüne geçildiğini, anlatıldığı kadar korkulacak bir netice olmadığını söylerken bazıları martıların, kuşların dahi öldüğünü ifade etti. Bu anlamda, mevcut kazanın çevreye, yer altı suyuna ve toprak kirlenmesine zararı hangi boyutta?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bunu bilirkişi raporu söylüyor zaten Vekilim.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - İşte, hocamızı dinliyoruz ya, ben de ondan duymak istiyorum onun raporunda yazdığı için.

Dolayısıyla bu problemin boyutunu ve alınan önlem yeterli mi, daha farklı bir önlem alınabilir miydi; bunu sormak istiyorum.

Yine, sunumunuzda yirmi dört saat esasına göre çalışılan yerlerde periyodik kontrollerle bazı şeyleri çözemeyeceğimizi de ifade ettiniz. Tabii, siz incelemelerinizde, birikiminizle, olası sebeplerden bahsederek bunların tek başına birine sebep olduğuna dair kesin yargıya ulaşmadığınızı da ifade etmiş oluyorsunuz. Bu anlamda, bir sonuca ulaşmak adına ya da varacağımız yere hizmet etmesi adına soruyorum: Yirmi dört saat esasına göre çalışanlarda, özellikle madencilikte periyodik kontrolleri çözme noktasında sizin öneriniz nedir, nasıl bir çözüm olabilir? Çünkü bu olasılıkların her biri bir başka kurumu ilgilendiriyor olabilir, onun yetki alanını da ilgilendiriyor; biraz da o nedenle işin içerisinden çıkamadık.

Bir de tabii, Bakanlığın dinlenmesiyle ilgili bir şey de söylenmişti gün içerisinde, öyle olursa Beşiktaş'taki yangın sebebiyle İlçe Belediye Başkanını, parkta İBB'nin açmış olduğu ve önlem almadığı, kuyuya düşen küçük kızımız nedeniyle Büyükşehir Belediye Başkanını da dinlememiz hatta burada yargılamamız da gerekir.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Murat Kurum'un da yargılanması gerekir.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Biz burada doğruya ulaşma adına, doğru tespiti yapmak adına...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - ÇED "olumlu" kararına olur veren Murat Kurum'un da yargılanması gerekir, bilirkişi raporu da onu söylüyor.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben konuşmamı bitirdikten sonra...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - "2021 yılında 'ÇED Olumlu' kararı veren yetkililer asli kusurludur." diyor; onu da söyleyin, onu da ekleyin.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Yargıya güveneceğiz, bağımsız yargının işleyişini sabırla takip edeceğiz. Orada bilirkişi raporu ve yargılamayı yapan mahkeme, hâkim sorumluların tespiti aşamasında üzerine düşeni yapacaktır. Bağımsız bir yargı işliyor, adalete olan güvenimiz tam.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayıyorsunuz, bunu da sayın da konuya vicdanen nasıl yaklaştığınızı görelim.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Dolayısıyla da biz burada olayın açıklığa kavuşması adına bir mercek tutma noktasında aklımıza yatmayan ya da bizi endişelendiren ya da çözüme katkı sağlayacak konuları uzmanlarından dinleyerek doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyoruz.

Hocam, bu karmaşanın içerisinde bir iki soru sormaya çalıştım ama inşallah hatırınızdadır.

Teşekkür ederim.

PROF. DR. CANDAN GÖKÇEOĞLU - Teşekkür ediyorum.

Hızlıca cevap vereyim.

Ben de cidden yoruldum, yaşıma da verin. Artık bir yerden sonra...

OTURUM BAŞKANI YÜKSEL COŞKUNYÜREK - Kusura bakmayın Hocam.

PROF. DR. CANDAN GÖKÇEOĞLU - Şimdi, şöyle: Sabırlı Deresi bölgesine gitti ya o malzeme, onun ta ilerisine 2 tane yapı yapıldı; bir tanesi sedde, onun yüzeyden akıp Bağıştaş Barajı'na, dolayısıyla Karasu Nehri'ne karışmaması açısından; bir de altına enjeksiyon yapıldı ki aşağıdan sızmasın, gitmesin. Dolayısıyla o araya hapsedildi malzeme. Ayrıca, gerideki su da drene edildi deplase edilerek ancak yine de o Sabırlı Deresi'nin o bölgesi öyle de böyle de kirlendi. Tamam, Karasu Nehri vesaire engellendi ama yine de o arada kalan bölgede -ki güzel de bir yer yani insan görünce üzülüyor- bir kirlilik yaşandı. "Hiç kirlilik yaşanmadı." demek de doğru değil; "Vay efendim, Karasu Nehri zehirlendi; martılar, kuşlar, hepsi ölüyor." bu da doğru değil, sanki iki tarafta da bir abartı var gibi görüyorum. Diğer detayı da bilmiyorum yani çevre mühendisleri bakarlar, ölçerler; onu Bakanlık yapıyor.

"Yirmi dört saat esasına göre çalışma ve bunun denetlenmesi ise..." Vallahi, bunu yapmak mümkün. Şimdi tek tek bunun detayına giremem yani "giremem" derken aslında belki de ilgili bakanlıklarla bunu tartışmak lazım, "bakanlarla" demiyorum, bakanlıkların uzmanlarıyla oturup tartışmak lazım. Çünkü Çalışma Bakanlığının; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının; bunların ortasında kalan bir prosesten bahsediyoruz. Kimi orayı ilgilendiriyor, kimi burayı ilgilendiriyor. Dolayısıyla onlarla o işin süreçlerini masaya yatırıp detaylı biçimde tartışmak lazım ama bir kontrol şart ama ortada kalmayacak yani hiçbir prosesin sahipsiz kalmaması gerekiyor. Her prosesin sahibi olduğu kadar sorumlusu da olmak zorunda; aksi takdirde, ortada kalan bir şey oluyor, topu o ona atıyor, o ona atıyor; sonuçta o gri alanda sıkıntı çıkıyor ve birbirimizle tartışıyoruz yani o gri alanların giderilmesi lazım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hocam, bahsedilen bakanlıklar; Enerji, Çevre, Çalışma Bakanlıkları Kanada devletine ait bakanlıklarmış gibi konuşuluyor. O Bakanlık yetkilileri şu anda burada aslında ama bu konuyla ilgili ne söz veriliyor ne söz alıyorlar ne de konuya açıklık getiriyorlar yani böyle absürt bir durumun da içinde Araştırma Komisyonu devam ediyor.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Aslında onları dinledik, biliyor musunuz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hani üçü de bir araya gelsin, üçü de "Ben görmedim, duymadım, bilmiyorum." diyor ya...

OTURUM BAŞKANI YÜKSEL COŞKUNYÜREK - Sayın Vekilim, Değerli Vekilim, bakanlıklarımızı tekrar çağıracağız.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - "Biz denetlemiyoruz." diyor üçü de ayrı ayrı.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Bu hocamı aşan bir durum, hocam sadece öneride bulunuyor. Ben önerisini aldım, o bizlere düşen bir durum.

PROF. DR. CANDAN GÖKÇEOĞLU - Evet yani bu beni aşar, bu beni aşar.

Teşekkür ediyorum.