KOMİSYON KONUŞMASI

RUKİYE TOY (Sivas) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri ve kıymetli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündemimiz olan Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi için bugüne kadar emek harcayan milletvekillerimize, Sayın Bakanımız ve mesai arkadaşları ile tüm katkı sağlayanlara şükranlarımı sunuyorum. Toplantımızın uhulet ve suhulet ortamında sürmesini, nihayetinde verimli ve yapıcı önerilerle öğretmenlerimiz için en hayırlı kararların alınmasını temenni ediyorum.

Bu arada biraz önceki Vekilimiz akademinin gerekliliğini çok güzel anlattı, Şenol Hanım'a da çok teşekkür ediyorum.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Ama buradaki gibi değil istediğimiz akademi.

RUKİYE TOY (Sivas) - Evet ama sizin bahsettiğiniz mevcut öğretmenlerle ilgili olandı, biz de isteriz ki eğitimin başlangıcında hazırlıklı olarak gelsinler.

Değerli arkadaşlar, insanlık tarihi boyunca öğretmenlik, toplumsal değerlerin gelecek kuşaklara aktarıcısı ve bilgi ile bilgiye talepte bulunanlar arasında bir köprü olduğu için en saygın meslekler arasında yer almıştır. Bilenlerle bilmeyenlerin aynı olmadıklarının vurgulandığı kültürümüzde, ilim sahipleri önemsenmiş ve ilim öğretenlere her zaman büyük değer verilmiştir, öyle ki "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." söylemi toplumda geniş yer bulmuştur. Öğretmenlik mesleğine yüklenen bu anlam öğretmenlerin toplumsal sorumluluklarını daha da artırmıştır.

Günümüzde toplumsal yaşam tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı ve sürekli bir değişim içerisindedir. Bu değişime sebep olan en önemli etkenlerden biri insan bilgisinin çoğalması, derinleşmesi ve tüm dünyaya hızla yayılmasıdır. Dünya, teknolojik gelişmelerdeki sıçramalarla belirli dönemlerde büyük atılımlar yaşamış ve bu atılımlar ülkelerin ekonomik gelişmişliklerini, sosyal yapısını ve bireylerin günlük yaşamlarını önemli oranda etkilemiştir. Bu durum göz önüne alındığında öğretmenlerin bu sürece intibak sağlaması çok önemli bir hususken gelişen ve değişen dünyada toplumların bu değişimlere ayak uydurması ve hatta toplumda istenilen değişimlerin gerçekleşmesi en kolay ve hızlı olarak öğretmenler marifetiyle mümkün olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumsal beklentilerin karşılanması ve hedeflenen başarıların yakalanabilmesi için öğretmenlerimizin meslek öncesinde yetiştirilmelerinden mesleğe kabullerine, mesleki gelişimlerinden kariyer basamaklarında ilerlemelerine kadar meslekle ilgili tüm aşamalar bir bütünlük içerisinde ele alınmalıdır. Bu bağlamda, öğretmenlik mesleğinin görev, hak ve sorumlulukları ile çalışma esaslarına ilişkin düzenlemeler ve buna bağlı olarak müstakil bir kanun gerekliliği düşüncesi yıllara sâri bir konudur. 2002 yılında 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Geçen sürede mevcut kanunun bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, öğretmenlik mesleğini tüm yönleriyle düzenleyen bir kanun olmadığı algısı ve güncel ihtiyaçlar sebebiyle bugün görüşeceğimiz kanun teklifi hazırlanmıştır. Teklifle, öğretmen adaylarının mesleğe hazırlanması, göreve yeni atanan öğretmenlerin mesleğe uyumu, öğretmen, yönetici ve diğer personelin mesleki gelişimi, kariyer basamaklarında ilerlemeleri ve görevde yükselmeleri için eğitim programları hazırlamak, uygulamak ve değerlendirmek üzere Bakanlığa bağlı Millî Eğitim Akademisi kurulacaktır.

Değerli arkadaşlar, akademi yeni konuşulan bir konu değildir, 1989 yılında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de ve 1992 yılında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'da Millî Eğitim Akademisi bağlı kuruluş olarak yer almıştır. 1993, 1996, 1999, 2006, 2014 ve 2021 yıllarında düzenlenen Millî Eğitim Şûralarında da Millî Eğitim Akademisinin kurulması talebi yer almıştır. Akademinin kurulmasındaki temel hedef, öğretmenlerin görev öncesinde mesleğe olabildiğince hazır olarak gelmesini sağlamak ve adaylara öğretmenlik deneyimini kazandırmaktır. Bu durumun tesis edilmesinde öğretmenlik uygulaması, diğer bir ifadeyle staj çok önemli bir süreci teşkil etmektedir. Son dört yılın Millî Eğitim Şûrası'nda da öğretmenlik uygulamalarının etkinliği, verimliliği ve çeşitliliğinin artırılmasına yönelik kararlar alınmış ve yeterince uygulama olmaması da zaman zaman tenkit konusu hâline gelmiştir. Öğretmenlik uygulaması süresinin ülkemizde doksan altı saat iken İspanya ve İtalya'da beş yüz elli saat, Hollanda'da üç yüz yetmiş, Fransa'da bu sürenin iki yüz on altı saat olması yapılan düzenlemelerin gerekliliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yapılacak düzenlemelerle, akademi sayesinde uygulama süresi beş yüz, hatta altı yüz saatlere ulaşacaktır.

Ülkemizde öğretmen yetiştirme konusunda tek bir model yoktur. Türkiye'de sadece 6 alanda öğretmen yetiştirme işi eğitim fakülteleri marifetiyle yapılmaktadır. Çoğunluğu lise düzeyi alanlarda olmak üzere...

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Onu değiştirin vallahi, genel gerekçeden de onu çıkarın, doğru değil o.

RUKİYE TOY (Sivas) - ...20 alanda eğitim fakülteleri ve fen edebiyat fakülteleri başta olmak üzere diğer fakülteler öğretmen yetiştirmektedir. İstihdam edilen 62 alanda ise öğretmenler eğitim fakülteleri dışındaki fakültelerde de yetişmektedir. Akademiyle bu farklılıklar giderilerek öğretmen adaylarının nasıl yetiştirileceği hususu da bir standarda kavuşmuş olacaktır.

Bir öğretmen olarak belirtmeliyim ki bir öğretmenin aldığı üniversite eğitimiyle yaklaşık kırk yıl süren meslek yaşamını hızla değişen dünyada sağlıklı, etkin ve verimli sürdürebilmesi beklenemez. Bu sebeple, görev yapan öğretmenlerin mesleklerini gerektiği gibi yerine getirmeleri için değişen ve gelişen müfredat, eğitim teknolojisi, eğitim materyali, ölçme ve değerlendirme anlayışı, pedagojik bilgi ve benzeri hususlarda sürekli desteklenmesi gerekmektedir. Bu ihtiyacın hizmet içi eğitimlerle karşılanması da mümkün değildir çünkü yapılacak eğitimlerin sayısı 1 milyonu geçen öğretmenler için kamusal hiyerarşi içerisinde yalnızca merkezî bir organizasyonla istenilen kalite ve standartta olması da beklenemez.

Önemine binaen bahsetmek isterim; Millî Eğitim Akademisi hiçbir şekilde yükseköğretim kurumlarının alternatifi veya muadili bir yapılanma değildir. Aksine, akademi üniversitelerle yoğun iş birliği içerisinde ve yetiştirme sürecinin tamamlayıcısı niteliğindedir. Çünkü burada esas olan, kurumlar değil, müşterek hedef kitle olan öğretmenlerimizin mütekâmilen yetiştirilmesidir. İlahiyat mezunları için Diyanet Akademisi, hukuk mezunları için Adalet Akademisi neyse öğretmenlerimiz için de Millî Eğitim Akademisi aynı amacın ürünüdür. Burada esas olan, ilgili fakültelerin yetersizliği değil, göreve başlayacak adayları mesleğe ve kuruma daha iyi hazırlamaktır. Sözün özü, akademi, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün görevlerini üstlenen, bunun yanında, atama kararı verilen öğretmenleri mesleğe ve görev yapacağı kuruma hazırlayan idari bir birimdir.

Değerli arkadaşlar, akademinin kuruluşu, işleyişi, adayların nasıl alınacağı, verilecek eğitimin içeriği ve hangi şartlarda atanmaya hak kazanılacağı gibi detayları teklif görüşülürken detaylı bir şekilde yeniden görüşeceğiz. Bu sebeple, ben daha fazla detaya girmeden, Değerli Başkanıma ve siz Komisyon üyelerine katkılarınız ve destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.