| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Sinop Milletvekili Nazım Maviş ve 101 Milletvekilinin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi (2/2239) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .07.2024 |
HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, milletvekillerimiz, Sayın Bakanlık temsilcileri; evet, saat ikiden beri hep birlikte buradayız. Her şeyden önce, tabii ki iktidarın muhalefete hoşgörü göstermesini beklemek çok doğal bir konu.
MEHMET EMİN ÖZ (Erzurum) - Yapıyoruz ya, daha nasıl yapalım.
HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Bir dakika... Lütfen... Şimdi bekleyin biraz, yine konuşalım karşılıklı.
Dolayısıyla, ikiden beri aslında 1.100 öğretmeni ilgilendiren, 5 milyon kişiyi dolaylı olarak -belki daha fazla kişiyi- ilgilendiren kanunla ilgili burada özellikle onların temsilcisi sendikaları hep birlikte saat on ikiye kadar dinledik. Ama görüyorum ki sadece dinledik, hiçbirimiz duymadık. Bu Komisyonun içerisinde birbirinden saygın, bu mesleği icra etmiş birçok insan var. Dolayısıyla söylenenleri duymadıktan sonra bu tartışmaların sonucunun gelmesini de beklemek bence çok anlamlı değil. Dolayısıyla bu, onların mesleği, onların ailelerini ve onların geleceğini ama aynı zamanda onların mesleğini icra ederken Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini şekillendirecek öğretmenlerimizi ilgilendiren bir kanunla ilgili tüm sendikalardan "Biz dinlenilmedik yeterince, önerilerimiz dikkate alınmadı ve dolayısıyla bu önerilen kanun taslağı bizim için uygun değildir. Bu konuda ortak akla ihtiyaç var, bunu hep beraber, birlikte inşa etmemiz gerekiyor. Yeterli çalışmayı yapmak için bunu geri çekin." şeklinde bir öneri geldi ve Başkanımız, eski Bakanımız olmak üzere, Bakanlık temsilcileri ve kanunu sunan vekillerimiz olmak üzere hiç kimse duymadı. Sadece biz mi duyduk bunu, sadece biz mi duyuyoruz? Dolayısıyla bunları duymamız gerekiyor ve dediğiniz gibi ortak aklı birlikte inşa etmemiz lazım ama ortak aklı inşa ederken eğer biz bunları duymayarak gelen kanunu aynen geçirmek için buradaysak, bu konuşmaların da bu tartışmaların da bir anlamı ve kıymetiharbiyesi kalmıyor. O zaman, kendimize "Biz burada ne yapıyoruz?" sorusunu her vekilimizin sorması gerektiğini öncelikle ifade etmek istiyorum.
Kanun teklifine gelince, birçok kanunla ilgili -bugün Meclis çalışmalarımız da buna dâhil- burada birbirinden nitelikli birçok arkadaşımız var, emek ve çaba içerisinde önergeler ve gerekçeler sunuyorlar ancak önerge ve gerekçeler muhalefetin vekillerinden geldiği zaman veya muhalefet partisinden geldiği zaman duyulmadan reddedilmesini lütfen kendi vicdanlarınızda da sorgulayın ve ona göre, bu tartışmaların niye bu noktaya geldiği konusunda da bir öz eleştiriyi lütfen kendinize yapın.
Bugün, bu kanun teklifiyle, dört yıl eğitim fakültesinde okuyan öğretmenlerimizin, aslında okudukları eğitimin ve aldıkları eğitimin bir anlamı ve kıymetiharbiyesi olmadığını, kurdukları hayallerin aslında gerçekleşemeyeceğini ve bugün KPSS engeli ve mülakatla buna takılanların yeni gelen bu kanunla daha da zorlanacağını ve eğitim hayatına yani öğretmenlik hayatına atılmasının önüne iki yıl daha bir süre eklendiğini... Dolayısıyla, bu biriken 572 bin atanmayan öğretmene 700 bine yakın her yıl öğretmen olmak umuduyla üniversitelerimizin ilgili bölümlerinden mezun olan çocuklar da eklendiğinde aslında büyük bir hayal kırıklığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunu net bir şekilde görmemiz lazım.
Bu üniversitelerin, bu yükseköğrenimin ilgili bölümlerini, ilgili kontenjanlarını kim belirliyor? Neye göre belirliyor? Hangi ihtiyaca göre? Biz bu kadar zengin bir ülke miyiz? Bu kadar israf yapacak bir pozisyonda mıyız? Bu gençler nasıl yetişiyor? Ülke, devlet bu gençlerin yetişmesi için ne kadar kaynak ayırıyor? Aileler onların yetişmesi için ne kadar kaynak arıyor? Bu soruyu sormamız lazım. Hepimizin önünde yarattığımız bu eğitim modelinin, yarattığınız bu eğitim modelinin sonucu olarak konuştuğumuz bir beyin göçü var. Aslında beyin göçü değil, ülkenin geleceği göçüyor. Bugün bir mühendis, bugün bir doktor hangi maliyetlerle, ülkemize ödenen o vergilerle yetiştiriliyor, bunun hesabını yapıyor muyuz? Giden her bir doktorun tahminî belki 5 milyon bir maliyeti var bu ülkeye ve sadece o göçmüyor, o göçtüğü zaman aslında arkasından ailesi de göçüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Tamamlayın lütfen.
HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Dolayısıyla, yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı sorgulamamız gerekiyor. Hepimizin omuzlarında bu milletin sorumluluğu, bu ülkenin geleceğinin sorumluluğu var bilinciyle davranmalıyız. Tolerans her zaman yönetenden beklenir, dolayısıyla karşı tarafa toleransı olmayan bir iktidarın "Gelen geçsin, bizim amacımız, hayata geçirdiğimiz bu Maarif Modeli'ni bir an evvel uygulayacak öğretmenleri atama mekanizmalarını ve yetiştirme mekanizmalarını yaratmak." diyorsanız benim diyecek bir şeyim yok ama bu kanun teklifi -tarafları itibarıyla da burada hep birlikte bizler duyduk- bir an evvel geri çekilmeli ve hep birlikte çalışılarak gerçekten ortak akılla -ihtiyaç olduğu da ortada- tekrar gündeme getirilmeli diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.