KOMİSYON KONUŞMASI

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Değerli milletvekilleri, Komisyonumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekillerimiz, gerçekten çok önemli konular görüşüyoruz. Bu önemli konuların içerisinde ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu kanun teklifinde daha önce uygulanan, okullarımızda uygulanacak olan programlarda bulunmaması bence en önemli yeri teşkil ediyor. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'na aykırı faaliyetlerden dolayı, görevi kötüye kullanmak suçuyla yargılanmalıdır; benim düşüncem budur. Çünkü yasa "Millî eğitimin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini, Atatürk devrim ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; insan haklarına ve demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen, yaratıcı, verimli kişiler olarak yetiştirmektir." diyor. Yasa bu kadar açıkken Millî Eğitim Bakanının içinde bulunduğu durum ve hezeyan onun yargılanmasını gerektirir çünkü Millî Eğitim Bakanı liselerimizi medreseye, ortaokullarımızı da Osmanlı Dönemi'ndeki rüştiyelere çevirmeye çalışıyor. Oysa bütün okullar Türkiye'de tektir ve Millî Eğitim Bakanının bugün yapmaya çalıştığı şey yasaktır. İş öyle bir noktaya gelmiştir ki Millî Eğitim Bakanı karma eğitimi tartışma konusu yapmaya çalışmıştır. İş öyle bir noktaya gelmiştir ki bugünkü Millî Eğitim Bakanımız -büyük hicap ve utanç duyuyorum- "Keşke şeriatı övecek kadar bilgim olsaydı." diyerek zihninin arkasında ne varsa meydana dökmüştür ve iş öyle bir noktaya gelmiştir ki değerli milletvekilleri, bakın, size bir fotoğraf göstermek istiyorum: 2015 senesinde ben milletvekili değildim ama parti yönetimindeydim. O zaman Grup Başkan Vekilimiz olan Genel Başkanımız ve bugün aramızda bulunan Sayın Veli Ağbaba'yla birlikte Karaman'a gitmiştik. Karaman'da çok önemli bir olay tespit ettik değerli milletvekilleri. Bir öğretmen müsveddesi onlarca öğrenciyi taciz etmiş, istismar etmiş, tecavüz etmişti. Bu öğretmen müsveddesi görevinden alındı, yargılandı ve şu anda cezaevinde. Burada bir problem yok, cezasını çekiyor, çekecek, çekmeli. Ancak o gün biz oraya gittiğimizde bir Karaman İl Millî Eğitim Müdürü vardı. Karaman İl Millî Eğitim Müdürünün makamı ile bizim tespit ettiğimiz taciz vakasının, istismar vakasının yaşandığı yer arası 200 metreydi. Biz bu İl Millî Eğitim Müdürüne gittik, dedik ki: "Kardeşim, sen bu Muharrem ismindeki öğretmeni tanıyor musun?" "Vallahi tanımıyorum." dedi. "Burada istismar olmuş, sen bunu biliyor musun?" "Vallahi bilmiyorum." dedi. Biz bunları sorduktan bir gün sonra bu tacizci, tecavüzcü öğretmen müsveddesiyle bu Millî Eğitim Müdürünün o istismar vakasının gerçekleştiği yerde -bakın, bu fotoğraf öğrencilerin istismar edildiği, tecavüze uğradığı yerdir- fotoğrafı çıktı. Sonra ne oldu? Görevden alındı, Millî Eğitim Müdürü de görevden alındı. Şimdi, buraya kadar olanlarda bir problem yok, değil mi? Herkes cezasını bulmuş. Tacizci, tecavüzcü bir öğretmen müsveddesi, yalancı bir İl Millî Eğitim Müdürü. Peki, ne oldu değerli milletvekilleri, bu kişi kim biliyor musunuz? Bu görevden alınan İl Millî Eğitim Müdürü bugün hangi görevde biliyor musunuz? Bugün bu Millî Eğitim Müdürü yaklaşık bir yılını dolduracak şekilde Şanlıurfa'da İl Millî Eğitim Müdürü. Bu utanç, bu ayıp hepimize yetmez mi? Yeter. Niye Şanlıurfa'da Millî Eğitim Müdürü? Çünkü "Cihannüma" diye bir dernek var, bu derneğin kurucusu, kurucularından birisi Yusuf Tekin; bu ahlaksızlar, bu utanmazlar, bu haysiyetsizler de o Cihannüma Derneğinin üyesi ve bugün bu adam "Tanımıyorum bu tecavüzcüyü." diye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Milletvekilim, lütfen toparlayalım.

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Bir dakika, çok önemli bir şey anlatıyorum, bunu dinlemek istemiyorsanız ve "Toparlayalım." diyorsanız şu anda bırakırım.

Ertesi gün fotoğrafı çıkan kişi, bugün Urfa'da Millî Eğitim Müdürü. Eğer bir şeyi toparlayacaksak siz bu durumu toparlayın Sayın Başkan, siz Bakanlık yaptınız.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Bana niye sataşıyorsunuz?

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Ama şimdi çok önemli bir konu anlatıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Tüm milletvekillerimize söz verdiğimiz gibi söz size de veriyoruz ve tüm milletvekillerimizi uyardığımız gibi sizin sürenizin bittiğini uyarıyoruz yani.

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Çok önemli bir konudan bahsediyorum.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Bunu bu konuyla bağlantılı yapmanızı kınıyorum yani.

UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Bakın, bununla ilgili mutlaka gereğinin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

İzninizle, hemen bir dakikada toparlıyorum.

Diğer bir mesele de şu: "Değerler eğitimi veriyoruz." diyorsunuz. Bakın, değerler eğitimi veriyorsanız, bu toprakların en büyük değerlerinden azade bu işi yapamazsınız. Bu toprakların en büyük değeri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür, bu toprakların en büyük değeri cumhuriyettir, bu toprakların en büyük değeri hafızalarımıza kazınması gereken köy enstitülerinin felsefesidir. Bu toprakların en büyük değeri Anadolu'nun dört bir yanında çoban ateşleri yakan öğretmen okullarının anlayışıdır. Dolayısıyla, laik eğitim, laik yaşam ve eşit yurttaşlık temelinde bunların hepsini gözden geçirmek lazım.

Sayın Başkanım, bu Millî Eğitim Bakanı hülleyle kariyer yaptı. Biliyorsunuz, rektör olmasında büyük bir hülle vardı, rektör olamayacak birisiydi ama hülleyle kariyer yaptı, gülleyle bu eğitim sistemine çarpmaya çalışıyor. Bizim isteğimiz; doğruluk, dürüstlük, ahlak, liyakat, etik ilke çerçevesinde bir eğitim sisteminin olmasıdır.

Bu düşüncelerle, Komisyonumuzu selamlıyorum. Millî Eğitim Bakanlığının, millî eğitimle ilgili bu kanunun içinde bulunduğu bu felaketten bizlerin marifetiyle kurtulacağına inanıyorum.

Saygılar sunuyorum.