| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2014 |
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle Bakanlığımızın bütçe görüşmelerinde bütün milletvekili arkadaşlarımızın verdiği samimi katkı için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Burada temel amaçlar noktasında iktidarımız ile muhalefetimiz arasında hiçbir farkın olmadığını görmek, bu noktada her bir milletvekili arkadaşımızın büyük heyecan duyduğunu bir kez daha burada müşahede etmek bize, inanın hem çok güç verdi hem de sorumluluğumuz bir kez daha bize hatırlatmış oldu. Yapılan tüm katkılara çok teşekkür ediyorum. Eleştirilerinin pek çoğuna katılmasak da, bazı eleştirileri belki haksız bulsak da bunların tamamına saygı duyuyoruz. Bakanlığımızla ilgili bütün arkadaşlarımızın bütçe yetersizliği noktasındaki vurgusunu da özellikle not aldığımızı ve bu noktada sizleri teşekkür ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Öncelikle pek çok arkadaşımız değerlendirmeler yaptı. Ben kısa kısa belki verilmesi gereken bilgiler noktasında sizleri bilgilendirdikten sonra özellikle Sayıştay raporlarıyla ilgili birkaç konuyu da açıklığa kavuşturduktan sonra müsaade ederseniz en sonda şu hissetme, kriptolu telefon o konulara da kısaca cevaplar verip konuşmamı bitirmek isterim.
Öncellikle şunu kabul etmek durumundayız: Türkiye maalesef sanayileşmede çok geç kaldı. Dünya çok büyük bir hızla sanayileşirken Türkiye maalesef sağ sol çatışmasıyla, kardeş kavgalarıyla büyük zaman kaybetti.
MUSA ÇAM (İzmir) - Politik tercihlerden dolayı.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Çam'ın Türkiye-Güney Kore karşılaştırmasını ben de büyük bir ilgiyle dinledim. Ama Güney Kore'nin asıl atılımı yaptığı dönem 2002 sonrası değil. Bakın, çok çarpıcı bir rakam vereyim. 1960 yılında Türkiye'de ihtilal olmuş, Güney Kore'de ihtilal olmuş. Şu anki, mevcut Cumhurbaşkanın babası ihtilali yapan kişi General Park. İhtilalin olduğu yıl Türkiye'nin millî geliri kişi başına 560 dolar, Güney Kore'de bu rakam 80 dolar. Bugünkü rakamı söylemeyeyim 2002'yi söyleyeyim: Türkiye'nin kişi başına düşen millî gelir 3.300 dolar, Güney Kore'nin 17 bin dolar. Biraz önce bazı arkadaşlarımız da gerçekten haklı olarak şu eleştiriyi yaptı. Evet, sanayi toplumu, önce sanayileşti sonra hizmet sektörü yükseldi, doğru. Türkiye, işte, bu sanayileşmeden geç kalmanın ağır bedelini ödedi. Bizim toplumumuz 1970'lerde başlayan kentleşme süreciyle birlikte dünyanın en gelişmiş ülkelerinin sunduğu hizmet standardını ister oldu, bunu istemek de hakkı. Ama bunun da getirdiği bir maliyet var. Millî gelirimizle yaptığımız harcama bakımından baktığınızda, gayri safi yurt içi hasılamız 10 bin dolar ama satın alma paritesine baktığımız zaman 19-20 bin dolar. Bunun çıkardığı paradoksu burada dikkate almak durumundayız.
Bakın, ben özellikle Hükûmetimiz hiçbir zaman gerçeklerin üzerini örtme noktasına gitmedi, her zaman gerçekleri özellikle vurguladık. Bizim imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıladaki payının son on iki yılda iki puan düştüğünü biz kendimiz vurguladık ama bu süreçte gerçekten Almanya ve Güney Kore dışında hizmet sektörünün payının artmadığı bizim ölçeğimizde ülke yok. Amerika, İngiltere, hepsinde düşmüş ama biz bunu fırsata dönüştürelim ve o sanayide geç kalmanın getirdiği faturayı azaltalım, bu gayret içerisindeyiz. Burada Meclisimizin verdiği desteği çok önemsiyoruz. Bu açıdan özellikle zaman darlığı nedeniyle belki çok detaya giremeyeceğim ama arzu ederseniz bendeki bilgileri sizlerle paylaşayım yazılı olarak. Hangi ülke, hangi dönemlerde hizmet sektörüne ne kadar ağırlık verdi, sanayiye ne kadar ağırlık verdi, bunları sizlerle yazılı olarak paylaşayım, bundan sonra inşallah farklı oturumlarda yine birlikte bu konuları değerlendiririz.
Bir arkadaşımızın fikirden ürüne destek... Biraz önce İlknur Hanımefendi de sordu. Değerli arkadaşlar, şu anda "Benim bir fikrim var." diyeni biz fikirden pazara kadara destekliyoruz. Eğer bir gencimiz özellikle hele hele bu tekno girişim alanında ise benim bir fikrim var diyorsa, bir proje yapıyor, bunu sunuyor ve biz buna 100 bin lira hibe veriyoruz, hiç geri istemiyoruz. Eğer o 100 bin lirayı değerlendirip bir ürün ortaya çıkarma aşamasına geldiyse TÜBİTAK 1512/B -kodunu bile biliyorum yani- programından 550 bin liraya kadar yüzde 75'i hibe olmak üzere yine destekliyoruz. Burada da başarılı oldu bir ticarileşme noktasına gitti, o şirketin ölüm vadisinden güvenle geçmesi içinde 10 milyon liraya kadar tekno yatırım desteği veriyoruz. Ama iki sorunumuz var. Birincisi, yani çok zaman şununla karşılaşıyoruz. "Benim bir fikrim var, beni desteklemiyorsunuz." Nedir fikrin? Uç bir örnek vereyim. Bakan danışmanımızı bir gün birisi arıyor. "Yaptım." diyor, kısık bir sesle. Bakanı aramış da oraya bağlamışlar. Merak etmiş arkadaşımız, burada kendisi de. Ne yaptın? "Altın yumurtlayan tavuk yaptım." demiş. Şimdi, bir böyle uçuk projeleri olup da bizi desteklemiyor diyenlere çok fazla itibar etmemek durumundayız. Bir de biz kamunun kaynağını kullanıyoruz. Kafamıza göre kimseye bir şey veremeyiz. Ne yapmak durumundayız? Gelen projeyi bilimsel panellere göndermek durumundayız. Şimdi, 5 kişiden oluşan paneller oluyor, bu genelde üniversite hocalarımızdan oluyor ama bazen de sıfırcı hocalarımıza geliyor, en iyi proje bile yeterli desteği alamıyor. Geçenlerde, işte, bir öğrencimiz, bir kızımız -bana göre de ilk etapta çok çarpıcı- sıvının içindeki su miktarını ölçen bir proje gönderiyor, TÜBİTAK bunu desteklenmeye değer bulmuyor, böyle yansıtıyor. Hâlbuki, TÜBİTAK'ta TÜBİTAK'ın Başkanı onu değerlendirmiyor veya TÜBİTAK'ın kendi iç mekanizması değerlendirmiyor, 5 kişiden oluşan bir bilim paneline gönderiyor. Şimdi, oradaki bir hoca, maalesef, "Bu yeterli değildir." diyor. 3 hoca 70 verip biri 30 verince proje eleniyor. Aynı proje gidiyor dünya 1'inciliği kazanıyor. Şimdi, bu bizim sorunumuz ama bizim burada çok müdahale yetkimiz yok. Bilim insanlarının vereceği notlara... Sadece sistemi mekanize etmeye çalışıyoruz, orada şunu yapıyoruz: Hocaların verdiği notların da takibini yapıp mesela sürekli sıfır veren hocanın tarafsız bir yöntemle panellere çağrılmaması sağlıyoruz veya 5 kişiden 3'ü 70'in üzerinde not verdiyse diğer 2 hoca ne verirse versin bu geçsin, diyoruz. Ya, sonuçta verdiğimiz 100 bin lira ama maalesef, bunun bile esirgendiği dönem var.
Şimdi, arkadaşlarımız şunu ifade ettiler: "AR-GE bütçemiz az." Doğru. Rekabet ettiğimiz ülkeler ölçeğinde AR-GE bütçemiz az ama daha önemli bir sorunumuz var: AR-GE bütçesini kullanmakta zorlanıyoruz. Bakın, keşke ben buraya AR-GE bütçesinin tamamını kullanmış ve ödenek ihtiyacı olan bir bakan olarak gelebilseydim. İnanın, bizim Maliye Bakanımız her konuda gerçekten, "mali disiplin" der ve o konuda çok katı durur ama bugüne kadar benim Bakanlığımla ilgili, AR-GE, inovasyon, OSB'ler ve bu yatırımlarla ilgili hiç katı durmadı. Fakat, ben daha bütçemin tamamını kullanamadım. Neden? AR-GE nitelikli insan kaynağı istiyor. Nitelikli insan kaynağı
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Bir de ufaklara açılmadınız, 50'ydi, 30'a düşürdünüz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - İşte, açtık onu.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Ama, daha azına...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, şöyle: Daha azında daha büyük teşvikler var aslında. O da teknoloji geliştirme bölgelerinde. Daha esnek bir yapı var ve 3 kişiyle de 5 kişiyle de yapacağınız AR-GE çalışması var. Orada bir boşluğumuz yok. Aksine, biz orada teknoloji geliştirme bölgelerinin şimdi konseptini değiştirip organize sanayi bölgelerinin içerisinde kurulmasını da teşvik ediyoruz yani sanayicinin ayağına götürüyoruz teknoparkları. Orada bir boşluğumuz yok. Bizim şu anda en önemli sıkıntımız, biraz önce aslında arkadaşlarımız da vurguladılar, son on iki yılda yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayindeki payı veya ihracattaki payı azalıyor.
Arkadaşlar, şu tabloyu birlikte incelemekte fayda var: Bakın, Türkiye'de 2002 yılında düşük teknolojili ürünlerin bizim imalat sanayindeki payı yüzde 47,2 iken şu anda bu 34,8'e düştü. Yani, buna mukabil orta düşük teknolojili ürünlerin payı 22,6 iken 30,6'ya çıktı. Düşük teknoloji azalıyor, orta düşük yükseliyor. Aynı şekilde, 24,2 olan orta yüksek teknolojinin payı 31,5'e çıkmış. Burada sıçrama yapamadığımız, nominal bazda yükselme sağladığımız hâlde oransal olarak yükselme sağlayamadığımız alan yüksek teknolojili alanı. 6'dan 3,1'e düşmüşüz. Ha, eğer bu rakamları, 230 milyar dolarlık gayrisafi yurt içi hasılanın 820 milyar dolara çıktığını hesap ederseniz, burada aslında nominal olarak 4 kattan fazla artışımız var ama 4 kattan fazla artış sağladığınız oranda yüksek teknolojide aynı artışı sağlayamıyorsunuz. Neden? Yüksek teknoloji çok daha nitelikli AR-GE gerektiriyor, problemimiz burada. Bizim şu anda tam zaman eş değer araştırmacı sayımız, AR-GE sayımız artıyor ama daha hâlâ yeterli değil. Bakın, şu anda Türkiye'nin en az 70-80 bin yazılım, elektronik, bilgisayar alanında eleman açığı var. Biraz önce bütün arkadaşlarımız vurguladı, bizim nitelikli insan yetiştirmede problemimiz var.
Onun için, burada bir çağrı yapıyorum, gelin, şu yükseköğretim reformunu Meclis olarak sahiplenelim ve bir bütün olarak yükseköğretim reformunu birlikte yapalım. Burada da kesinlikle ideolojik saplantılarla değil, ülkenin ihtiyaçlarına göre davranalım. Artık Türkiye'de bu konu ertelenemez bir konu hâline geldi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak bizim sürdürülebilir AR-GE performansımız için insan kaynağı olmazsa olmaz. Eğer insan kaynağını geliştiremezsek bu bütçeleri etkin ve verimli kullanamayız. En önemli sorunumuz burada. Hatta, okul öncesinden başlayan yeni bir anlayışı hayata geçirmek durumundayız. Ben sunumda özellikle kendim vurguladım -çocuk daha benliğini bulduğu andan itibaren- bilimi seven, değerleriyle donanmış, girişimcilik ruhuna sahip, verimlilik kültürüyle yetişen bir kuşak istiyoruz. Eğer bunu başarabilirsek o zaman birçok mesele artık önümüzde teferruat kalır. Ama, bizim eğitim sistemimizde maalesef piramit tersine işliyor. Bütün gelişmiş eğitim sistemlerinde değerler eğitimi piramidin temelidir, onun üzerinde önemli bir beceri eğitimi vardır, onun üzerinde de az bilgi vardır. Bizde bilgi...
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, 4+4+4'le mahvettiniz .
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Onu söyleyeceğim, zaten 4+4+4 bundan dolayı yapıldı Sayın Çam, şimdi ona da geleceğim, bunun için yapıldı zaten. Ama, eğitim reformları çok kısa sürede sonuç vermez, bunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl üzerinde durmamız gereken nokta şu: Bakın, mesleki eğitimden bahsediyoruz. Ara eleman. Ben ara eleman demiyorum, aranan eleman diyorum. Aranan eleman her zaman üniversite mezunu eleman değildir. Aranan eleman noktasında sıkıntımız var. Neden sıkıntımız var? Şu anda zannediyorum, iktidar, muhalefet pek çok arkadaşımız endüstri meslek lisesi mezunudur. Benden önceki Bakan arkadaşım endüstri meslek lisesi mezunuydu. Türkiye'nin o dönemde puan olarak en iyi öğrencileri endüstri meslek lisesine gidiyordu. 28 Şubatla birlikte imam-hatipleri kapatacağız diye endüstri meslek liselerinin kapısına kilit vuruldu. Ve şu anda bütün teşviklere rağmen, endüstri meslek liselerimizin sayısı arttı, giden öğrenci sayımız arttı ama nitelik artışını henüz yakalayamadık. Ve bir gerçeği de burada vurgulayayım -siz müsaade ederseniz- şu anda açılan imam-hatip sayısıyla açılan endüstri meslek lisesini sayısını karşılaştırdığınız zaman imam-hatip sayısı şu anda yüzde 5'in altında ama endüstri meslek lisesi sayımız çok daha fazla.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bütün okulları imam-hatip yaptınız Sayın Bakan, adının imam-hatip olmasının önemi yok.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - O sayıları öğrenebilir miyiz?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, Sayın Çetin, o Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğunda olduğu için ben şu anda net rakamları size veremem ama şunu çok net biliyorum: Meslek liselerinin açılma oranı imam-hatiplerden çok daha fazla ama meslek liselerinde sıkıntımız, nitelik artışını sağlayamadık. Neden? Öğrenciler, işte, şu anadolu lisesine, bu anadolu lisesine, şuna buna buralara gidemeyen öğrenci meslek lisesine gitmeye gayret ediyor. Bunu da aşmak için aslında pek çok çalışma yapıyoruz. Mesela, son dönemde, sizlerin de verdiği destekle Meclisimizden geçen bir düzenlemeyle -benden önceki Bakan arkadaşım döneminde yapılmıştı- organize sanayi bölgeleri içerisinde meslek lisesinin kurulmasını gerçekleştirdik. Bakın, bu son derece başarılı yürüyen bir model. Eleştiri olabilir ama şunu söyleyeyim: Devlet olarak biz, her gelişen CNC tezgâhını alıp okula koyamıyoruz ama organize sanayi bölgesinin içerisindeki -öğrenci- fabrikayla okul iç içe çalışıyor. Bu model dünyanın benimsediği bir model ve ben gittiğim yerlerde özellikle bakıyorum, çok olumlu sonuçlar alıyoruz. Öğrenci 10'uncu sınıfta motoru söküp takmasını biliyor. Şimdi, bunu geliştireceğiz, üretimle eğitimi iç içe geçirmek durumundayız. Bana Manisa'da uluslararası bir şirketin CEO'su dedi ki: "Sayın Bakanım, teorik eğitiminiz çok iyi ama pratik yok." Doğru, hiç söyleyecek bir şey yok. Burada artık pratik ağırlıklı bir eğitimi de özellikle yaygınlaştırmanın gayreti içerisindeyiz. Ben özellikle mesleki eğitimle ilgili olarak bunları söyleyeyim. Bu açıdan zaten bazı temel konularda görüş farkımız yok.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kapatılan köy enstitülerine dönüyorsunuz, farkında mısınız?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Şimdi, tabii, bu tartışmalar bizim zamanımızı çok alır. Köy enstitülerinin son derece önemli yönleri vardı. Bunların şu anda mutlaka çalışılması ve tekrar hayata geçirilmesi doğrudur. Bunu hiçbir şekilde benim reddetmem mümkün değil.
Bakın, biraz önce söyledim, biz, çocuklarımızın beceri eğitimini geliştirelim de çocuk ileride hangi mesleği seçecekse seçsin, temel beceri eğitimini almış olsun. İster tornavida tutsun, ister başka bir şey tutsun ama gelişmiş eğitim sistemlerinde beceri eğitimi önemli bir yer tutuyor. Biz bunu sağlamak zorundayız. Bununla ilgili de Millî Eğitim Bakanlığımızda önemli çalışmalar var. Yükseköğretim reformu artık Hükûmet gündeminde ve bunu birlikte yapmak bence ülkenin geleceği açısından son derece önemli. Yoksa, o sıçrama istediğimiz alanlarda arzu ettiğimiz sıçramayı yapamayacağız. Bakın, AR-GE bütçesini binde 92'de bile kullanamayan bir ülke yüzde 3'e çıkardığı zaman ne yapacak? Burada tabii ki üniversite hocalarımızın da biraz daha toleranslı davranmasını sizlerin huzurunuzda istiyorum. Yani, bizden geçemeyen bir proje dünya birincisi oluyorsa bizim de kendimizi sorgulamaya ihtiyacımız var. Bunu da iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırma kabilinden söylemek durumundayız. Ne olurdu yani biz o gencimize 100 bin lira verseydik? Ama, bu konuda TÜBİTAK eleştiriliyor. TÜBİTAK Başkanı ne yapsın bu konuda veya Bakan ne yapsın? Şimdi, burada mekanizmaları biraz daha işler hâle getirmenin gayreti içerisindeyiz. İnanın buralara hiçbir şekilde siyasi bakmıyoruz, buralar Türkiye'nin geleceği, burada alacağımız mesafe Türkiye'nin geleceğidir, bu açıdan bakıyoruz.
Bir arkadaşımızın, özellikle, tersine beyin göçü konusunda son derece önemli tespitleri oldu. Tersine beyin göçü konusunda, özellikle, TÜBİTAK olarak yoğun bir çalışma yürütüyoruz ve bütün dünyanın gelişmiş merkezlerinde dünyada kendisini bu ülkeye ait hisseden her kim varsa bilim insanı olarak diyoruz ki: "Arzu edersen Türkiye'ye dön, seni Türkiye'ye intibak edene kadar destekleyelim." Bu noktada cömert desteklerimiz var. Ve bunun sonucunda 31/10/2014 tarihi itibarıyla 98 insanımız özellikle yeni destek aldı bu şeyde. 221 tane insanımız başvurmuş, 2014'te de 225'e ulaşmayı hedefliyoruz. Burada da önemli destekler veriyoruz, çok detayına girmeyeyim, burada bilgi notu olarak size ulaştırırım ama şunu da yapıyoruz: "Dönmek istiyorsanız kapımız sonuna kadar açık, ciddi destekler veriyoruz ama Türkiye'ye bulunduğunuz yerden katkı sağlama imkânınız varsa ve dönmek istemiyorsanız da beyin gücünüzü ülkeniz için kullanın." diyoruz. Bununla ilgili de ortak proje çalışmasına çok ciddi önem ve destek veriyoruz. Bu çalışmamız devam edecek yani beyin gücünü Türkiye için kullanmak isteyen her bir insanımız dünyanın neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye ait gören her bir insanımızı desteklemeye devam edeceğiz.
Ben ekonomik duraksama görüşlerine katılmıyorum. Dünyanın gidişatından Türkiye'nin bağımsız olma şansı yok. Bakın, Çin'de bile büyüme rakamları ciddi geri gelmeye başladı. Avrupa'nın içinde bulunduğu durum ortada. Sadece, bu dönemde Amerika ve İngiltere biraz daha büyüme rakamlarında yüz güldüren sonuçlar aldı, onun dışında İtalya, Fransa'ya, Almanya'ya baktığınız zaman durum hiç öyle iç açıcı değil. Böyle bir konjonktürde bile Türkiye'nin büyümeyi sağlıyor olması, hele hele iç tüketimi frenleme pahasına büyümeyi sağlıyor olması bence takdir edilmesi gereken bir durum. Burada ekonomi yönetiminin proaktif hareket ederek Türkiye'nin cari açıktan dolayı bir sıkıntıya girmemesi noktasında aldığı tedbirleri bence takdirle karşılamak lazım.
Yapısal reformlar zaten her bakanımızın geldiğinde en çok üzerinde durduğu konu. Bunun ben çok detayına girmeyeyim.
Bank Asya'yla ilgili sorulan konuya... Değerli arkadaşlar, her şey Türkiye'de hukuk sistemi içerisinde cereyan etmekte, buna özellikle dikkat etmek durumundayız, dikkat ediyoruz.
"Enerji verimliliği nasıl sağlanacak?" Özellikle, bu motorlarla ilgili bunun çalışmasını yaptık Bazı arkadaşlarımız eylem planlarının hazır olmadığını söyledi. Hayır. Şu anda 25 dönüşüm programında 1.200'ün üzerinde eylem planı hazır. Hangi eylem, hangi zaman diliminde, hangi kurum tarafından yapılacak, izlemeyi kim yapacak, bunlar belli. Bu son derece önemlidir. Bakın, bizde de genelde bir şeyi kavramsal olarak tartışırız, ortaya atarız ama ondan sonra o işin hayata geçmesini, ete kemiğe bürünmesini takip etmeyiz. Şimdi, bu dönüşüm programlarının belki geçmişe göre en önemli farkı eylem planlarına kadar her şeyin hazırlanmış olması, izlemeyi kimin yapacağının bilinmiş olması. Bu noktada da önemli hassasiyetimiz var.
Elektrik motorlarıyla ilgili de, sorumluluk bizde, koordinasyonu Enerji Bakanlığında ama bu işin sanayide olduğu için sorumluluğu bizde. Biz şu anda çok ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Hedefimiz, bu 15 milyon elektrik motorunu verimli hâle getirmek. Bunu yaptığımız zaman yıllık 8 milyar elektrikte tasarruf sağlayacağız. Bununla ilgili de birkaç modeli birlikte çalışıyoruz. Amerika'da uygulanan çok başarılı bir model var, onu inceliyoruz. Başka destek mekanizmaları oluşturuyoruz ama amacımız Türkiye'de bu israfı ortadan kaldırmak.
Burada bütün milletvekili arkadaşlarıma teşvik sistemiyle ilgili özellikle bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Bunu olgunlaştıracağız ve yasa değişikliği içinde sizlere getireceğiz.
Şimdi, Türkiye'nin şu anda teknolojik sıçramaya ihtiyacı var, bunu hepimiz kabul ediyoruz, burada da hiçbir arkadaşımız bununla ilgili olumsuz bir görüş beyan etmedi. Bu teknolojik sıçrama yapmanın da olmazsa olmazı nitelikli insan kaynağı. Bizim şimdi 6'ncı bölgede, 5'inci bölgede nitelikli insan kaynağı bulmamız çok kolay değil. O zaman, nitelikli insan kaynağının yoğun olduğu yerlerde biz yüksek teknolojili ürünlere rakama bağlı kalmadan destek verebilmeliyiz. Eğer, bir işletme yüksek teknolojili bir ürün üretecekse buna Türkiye'nin neresinde olursa olsun 5'inci bölge teşviki vermeyi önereceğiz. Şu anda çalışıyoruz, bu bizim için önemli.
BAŞKAN - Stratejik yatırımlar bunu kapsamıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şu anda stratejik yatırım var, büyük yatırım var ama bunların belli limitleri var; 50 milyon dolar gibi, işte bazısında 20 milyon dolar gibi. Biz diyoruz ki 500 bin dolar bile olsa, yüksek teknolojili bir ürün üretecekse, gel bunu kardeşim illa 6'nci bölgeye git, 5'inci bölgeye git diye zorlamayalım. Niye? Adam gitse de orada nitelikli insan kaynağı bulmakta zorlanacak. Peki, bizim de teknolojik sıçramaya ihtiyacımız var. O zaman burada, İstanbul'da da olsa, Kocaeli'nde de olsa, Bursa'da da olsa, İzmir'de de olsa, biz rakama bağlı kalmadan 5'inci bölge teşviki verelim ki...
Bakın, çarpıcı bir örnek vereyim: Şimdi, biz, 5'inci, 6'ncı bölgede araziyi ücretsiz veriyoruz, altyapıda yüzde 1'lik bir faiz uyguluyoruz. Bursa'da da, Kocaeli'nde de organize sanayi bölgesinde arazinin metrekaresi 500 dolar civarında ama hâlâ Kocaeli'de yatırım yapmak için insanlar uğraşıyor. Neden? Nitelikli insan kaynağından.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O yüzden diyoruz üniversite...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ona, ben size katılıyorum; yani lojistik var, nitelikli insan kaynağı var, pazara yakınlık var, pek çok...
İLKNUR DENİZLİ (İzmir) - Hayat standardı...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tabii, hayat standardı... Şimdi, bakın, bunlar bizim...
VAHAP SEÇER (Mersin) - Güvenlik var.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Güvenlik var yani pek çok sebebi var. Fakat, değerli arkadaşlar, burada şunu özellikle vurgulamak durumundayız: Biz, yüksek teknolojili ürünlerde Türkiye'nin her yerine 5'inci bölge desteği verilsin istiyoruz, orta yüksek teknolojili ürünlerde de gelişmiş 7 ilin dışındaki her ile 5'inci bölge desteği verilsin, bu illere de 3'üncü bölge desteği verilsin. Böyle bir önerimiz var, bunu Ekonomi Bakanlığıyla görüşüyoruz. Bunu inşallah önümüzdeki süreçte hayata geçirip bu teknolojik sıçramayı yakalamak istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süre daralıyor.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Evet, epey bir konu var ama şöyle bir müsaade ederseniz şunu da ifade edeyim: Değerli arkadaşlar, bizim şu anda KOBİ'lerimizin ve sanayimizin genelde en önemli problemlerinden biri finansmana erişim; faizler yüksek, insanların finansmana erişiminde zorluk var. Diyoruz ki, bir yatırımcı yatırım yapmak için parasını, sermayesini arsaya ve binaya bağlamasın. Bir sanayi gayrimenkul yatırım ortaklığı sistemi geliştirelim, sanayici sermayesini makine teçhizatına ve işletmesine ayırsın, kazandıkça da kira ödesin. Şimdi, bunun üzerinde de yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Eğer bunu başarabilirsek...
BAŞKAN - Fabrika...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Fabrikayı bile biz yapacağız, böylece alacağız projesini, bununla ilgili bir çalışmayı sonuçlandıracağız inşallah...
BAŞKAN - GYO bünyesinde yapacaksınız.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - İşte bunu gayrimenkul yatırım ortaklığı olarak düşünüyoruz. Eğer bunu başarırsak, o zaman o sermayeye erişimde bir nefes alma durumu olacak.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu sunumunuzda yoktu ama demecinizde vardı.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bunlar şu anda çalışma.
Bakın şunu söyleyeyim: İnanın, her gün bu konularda ne yapabiliriz... Ben, şimdi İstanbul Sanayi Odası Başkanımızla, Ankara Sanayi Odası Başkanımızla, burada zikredildiği için söylüyorum, yakında, 20'sinde İzmir'de olacağım, İzmir Sanayi Odasıyla, gittiğim her yerde arkadaşlarla bir araya geliyorum. Kocaeli Sanayi Odasıyla geldim ve arkadaşları dinliyorum. Ne öneriyorsunuz, daha iyi nasıl yaparız? İşte, Manisa'da yaptık. Onların önerilerini alıp bunları realize etmenin gayreti içerisindeyiz. Şimdi, bu da hayata geçerse bu da Türkiye açısından önemli bir kazanım olacak.
Bir başka çalışmamız, mesela şu anda bankalar inşaatçıları bizden daha çok seviyor, sanayicilerden. Niye? İnşaatın kâr marjı daha yüksek.
Bu arada, bir arkadaşımız sanayinin kâr marjı Avrupa'ya göre yüksek diye yazdığımız şeye itiraz etti. Ben, arkadaşımıza özellikle bu tabloyu sunacağım. Kesinlikle şu anda Türkiye kâr marjında Fransa'dan, İtalya'dan, İspanya'dan, Polonya'dan daha iyi, Almanya'dan bile iyi olduğu noktalar var, faaliyet kârında.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Enflasyonla karşılaştırın.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Tabii, euro bazında bu. Bunları ben sizlere takdim edeyim, sizler mutlaka bir inceleyin.
Şimdi, orada bizim sıkıntılarımızdan bir tanesi değerli arkadaşlar, sanayinin finansmana ulaşımındaki sıkıntılar. Bunu aşmak için ekonomi yönetimimizle konuşuyoruz. Ya, bankacılıkla ilgili bir düzenleme yapalım, bir kota gelsin veya sanayideki kredilendirmeyi cazip hâle getirecek başka mekanizmalar oluşturalım, bununla ilgili de çalışmaya devam ediyoruz.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Halk Bankası var elinizde, kullanın işte.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şu anda mesela bir arkadaşımız Halkbankla ilgili şey yaptı, biz Türkiye'de şu anda...
Bir başka önemli konu, "Bilgi ihracatı ne kadar?" diye sordu arkadaşımız. Değerli arkadaşlar, şu anda sadece bilgi satan şirketlerimiz var ve 100 milyon doların üzerinde şu anda bilgi ihracatı yapıyoruz. Ben de isimler var şu anda, müsaade ederseniz şeye girmesin diye söylemeyeyim. Ama 100 milyon doların üzerinde şu anda bilgi ihracatımız var.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Hangi alanlarda?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Otomotivden yazılıma kadar.
BAŞKAN - Sayın Bakanım toparlayabilirsek.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, Sayın Başkan şöyle yapalım, bu ithal ikamesiyle ilgili...
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Devam etsin, niye sıkıştırıyorsunuz?
VAHAP SEÇER (Mersin) - Devam etsin!
BAŞKAN - Hayır, yani tamam da verdi zaten.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Muhalefet istiyor, iktidar istemiyor, nasıl bir şey bu, hayret bir şey ya!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bakanın sesini kesmeyin!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, yeni bir Bakanlığımızın bütçesini daha görüşeceğiz, dolayısıyla Sanayi Bakanlığı çok geniş bir alan olduğu için Sayın Bakana biz sabaha kadar süre versek anlatır yani. Sayın Bakanın anlatacağı şeyleri çok, biliyoruz yani.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi bir başka çalıştığımız ve çok önem verdiğimiz konu...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hükûmet milletvekilleri bakanına sahip çıkmıyor!
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, arkadaşlarımız her zaman sahip çıkar.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederiz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bu noktada Sayın Başkanın da tabii bir sonraki bütçeden dolayı herhâlde şeyi var ama...
Şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar, bir başka yoğunlaştığımız alan ithal ikamesi. Bakın, bu noktada çok kararlıyız, eğer bir ürünü mal, ölçek bazında Türkiye'de üretme imkânı varsa bunun üretilmesi için her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bununla ilgili destek mekanizmalarımızı ve teşvik sistemimizi gözden geçiriyoruz. Artık şuna özellikle dikkat ediyoruz: Türkiye ölçeğinde bir ülke, kendi ölçek bazında kendi üretimini yapabilmeli. Bu noktada da kamu adımlarını bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. Fakat bazı tespitler yapıldı. Ben size kendi bakanlığımdaki bir olayı çok kısa anlatayım, anlayışın değişmesinin neden gerekli olduğunu özellikle söyleyeyim: Bakanlığımızın hemen arkasında yeni bir bina yapılıyor, ben de binayı son durumu nedir diye bir gezmeye gittim. Baktım binaya, en son çatı katına çıktık, iklimlendirme sistemleri var. Baktım, kullanılan malzeme yerli malzeme. Arkadaşlara teşekkür ettim. Daire başkanımız -kendisi de burada- dedi ki: "Bakanım, çok zorlandık." Niye? "Mühendisler yerli malı almakta çok zorlandılar." dedi. Mühendis de yanımızda. Dedim ki: Neden zorlandınız? Yanımdaki mühendis bayan, hanımefendi dedi ki: "Ya, Bakanım, burası Bakanlık, ya arıza yaparsa." Dedim ki: Yapsın.
BAŞKAN - Hayır onun garantisi yok mu, yerli olunca garantisi yok mu?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, bakın anlayış. Siz kanun çıkarabilirsiniz, mevzuatı değiştirebilirsiniz, pek çok müeyyideyi getirebilirsiniz ama anlayışın değişmesi önemli. Dedim ki: Yapsın, üşüyelim de, terleyelim de ama kendi ürünümüzü...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Asansör kazasından önce mi, sonra mı Sayın Bakan?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, asansörle ilgili de hemen söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, tabii, bu son elim kazada vefat eden 10 kişi hakikaten hepimizin diğer kazalarda olduğu gibi içimizi parçaladı. O İstanbul'daki kazada vefat eden 10 kişiden 2 tanesi de benim yakın köylüm. Gerçekten çok üzüldük, Allah rahmet eylesin hepsine. Fakat bu inşaat aşamasında olduğu için bizim denetim sorumluluğumuzda değildi. Orada, maalesef, akredite denetim kuruluşunun ciddi kusuru var, mahkeme mutlaka gereken işlemi yapar. Biz, daha önce asansörle ilgili çalışmaya başlamıştık ve şöyle bir şey yaptık: Ya, arkadaşlar, bu kırmızı etiket meselesinde en küçük bir eksiğe kırmızı etiket yazmışlar zamanında yönetmelikte. Şimdi, orada "4 kişiliktir." yazısı yazmıyorsa kırmızı etiket. Ya, asansörün can güvenliğine yönelik olanları kırmızı etiketleyelim, diğerlerini sarı ve yeşil etiket yapalım dedik ve burada ciddi bir tekrar değerlendirme yaptık. Kırmızı etiket vurulması gereken kusur sayısı azaldı, sarı ve yeşil etiket artırıldı ve yönetmeliği yayınladık. Şimdi şöyle bir şey yapıyoruz: Yasal düzenleme içinde bu hafta Bakanlar Kurulunda görüştük, İş Güvenliği Yasası'na da önerdik, inşallah bu iş güvenliği yasasında gelecek Belediyelerin akredite kuruluşlarla ilgili sorumluluğunu ve yetkisini artırıyoruz. Belediyeler bu noktada hem yetkili hem sorumlu olacaklar. Biz özellikle akredite kuruluşları, muayene kuruluşları ve asansör üreticilerini denetleyeceğiz ve burada ciddi bir mekanizma yapacağız ve tüm denetimleri de online veri tabanına kaydedeceğiz. Bununla ilgili çok önemli güzel bir çalışma yaptık. İnşallah asansörlerle ilgili başka bir kaza olmadan şey yaparız.
Bir başka konu, özellikle mesela sanayi de dikkat ederseniz, Allah'a şükürler olsun, iş kazalarında azalma var. Sanayicinin artık bilinci arttı. Özellikle markalaşma sürecinde yeşil üretim konusu çok önemli hâle geldi, biz bunu çok destekliyoruz. Yani bir sanayicinin üretirken hem insana hem de doğaya saygılı olması esastır. Buna uygun üretimleri de biz destekliyoruz, buna uygun üretim yapmak isteyenlere de ilave destekler ve teşvikler ödüyoruz.
Sayın Başkanım, son birkaç dakikada pek çok arkadaşlarımızın konusu oldu ama ben bunları KOSGEB'le ilgili, TÜBİTAK'la ilgili isterseniz...
BAŞKAN - Yazılı olarak da...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Diğer konuları yazılı alalım ama iki konuda çok kısa bilgi vermemde...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, Sayıştay denetimi konusunda biz de büyük bir hassasiyetle duruyoruz. Şimdi, öncelikle sorulan TÜBİTAK'la ilgili, Sayın Bülent Kuşoğlu'nun söylediği TÜBİTAK raporuyla ilgili konu... TÜBİTAK biliyorsunuz 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunu'na sonradan ilave edildi, dolayısıyla adaptasyon sürecinde Sayıştaya getirilen özellikle eleştiriler, bunlar yolsuzluk değil, sadece muhasebeleştirme tekniği açısından yapılan eleştiriler. Bunlara adapte olmakla ilgili de hızlı bir çalışma yürüyor. Burada özellikle bu üçüncü kişilere karşı bir borç alacak ilişkisi doğmadı. Sadece herhangi bir kamu zararı oluşmadı ancak bu şeyin hatalı muhasebe kaydı nedeniyle meydana geldiği bu noktada arkadaşlarımızın bilgisi var.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ama orada danışman diye danışman olmayan kişilere para aktarılmış, ben o konuyu çok iyi araştırdım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, şöyle söyleyeyim: TÜBİTAK biliyorsunuz, bilimsel araştırmalar yapan bir kurum. Burada esnek çalışmayı mutlaka uygulamak zorundasınız. Yani devlet memuru gibi alıp da devlet memuru mantığıyla AR-GE yaptıramazsınız. Burada bugün çalışan kişi yarın çok kolaylıkla buradaki işi bırakıp başka bir yere gidebiliyor. Bu esnek çalışmadan kaynaklanan hatalar varsa da arkadaşlarımız onların üzerinde çalışıyorlar. Bu konuda biz inanın ciddi bir hassasiyet gösteriyoruz yani hiç kimsenin verilen yetkileri istismar etmemesi noktasında ciddi bir titizlik gösteriyoruz.
TSE'yle ilgili konu...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, 2012 raporu, değil mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - 2012 raporu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiçbir şey yapılmadı mı o konuyla ilgili?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, hayır, şöyle, bu bana verilen bilgi, 2013 denetim raporunda yer alan 3 bulgudan 3 tanesi denetim görüşünü yansıtmaktadır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tamam, o 2013 ama, 2012...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - 2012 raporuyla ilgili olarak 5 milyon 756 bin küsur TL tutarındaki ücretlere ilişkin ifadede bütçe dışında takip edilen ve personele dağıtılan kısımla ilgili olup hatalı muhasebe kaydı sonucu ortaya çıkmıştır. Bu hatadan kaynaklı herhangi bir kurum zararı oluşmamıştır, bu önemli. Yani, bir usulsüzlük, yolsuzluk değil, sadece muhasebe hatasından kaynaklanan bir durum var. Bunları da hızlı şekilde düzeltmenin gayreti içerisindeyiz.
TSE'ye daha önce tahsis edilen arazinin tahsisi TSE kullanmadığı için iptal edilmiş. Özellikle TSE tarafından Sayıştaya verilen cevapta, soru var ama bu teknik olarak çok teknik bir soru.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Güvence Sayın Bakan, orada güvence bedeli diyor. Kamu kurumlarının özel şirketlere güvence bedeli adı altında kaynak aktarması...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şöyle, bu şu andaki mevzuata göre, şöyle düşünün İzzet Bey: Siz TSE'nin başkanısınız. Bir yerde gaz bağlatacaksınız, adam diyor ki: "Benim kanunumdan kaynaklanan sebeple ben bunu almadan bağlamam." Ne yapıyorsunuz? Soğukta mı kalacaksınız, işinizi mi yaptırmayacaksınız? Şimdi bir mevzuat değişikliğine gideceğiz ve çözeceğiz. Bizim kendi iç mevzuatımızda...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hükümetlerin değişikliği çok da fazla değil, yönetmelik...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, şöyle: Bizim kendi iç mevzuatımızda çözemiyoruz onu, gerekirse EPDK'yla birlikte çözeceğiz, şu anda bizim de hazırlığımız var.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya, yazık yani o firmaları kayırma var orada.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, yok, o konuda hiç şey yok ama mevzuat değişikliği ihtiyacı olduğunu söyleyeyim.
Sayın Başkan, Sayıştay denetimleriyle ilgili arkadaşlarımızın tüm sorularını ben özellikle büyük bir hassasiyetle yazılı olarak cevaplayacağım ve daha sonra da değişik vesilelerle arkadaşlarımızla görüşeceğim.
Son bir nokta, eğer müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şu kriptolu telefon ve şey konusuna bir açıklık getireyim.
BAŞKAN - Bir nokta koyalım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Öncelikle şunu hepimiz biliyoruz ki Türkiye'de maalesef devletin içerisine sızmaya çalışan, "paralel yapı" diye adlandırdığımız bir yapı var. Bu yapının hangi alanlarda ülkesine ihanet ettiği konusunda bizim net bir fikrimiz var ve şu anda da adli süreç yürüyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - İzlemek için kullanıyorsunuz gibi geliyor bana.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, kesinlikle, onu söyleyeyim. Bakın, bu yapı, işte, daha önceden maalesef...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yarın gene bir olursunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Neyse, İzzet Bey.
Şöyle söyleyeyim, şimdi, bu yapının devlet içerisinden temizlenmesi, Hükûmet olarak temel görevimiz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - İzlemek için yarattığınız bir provokasyon.
BAŞKAN - Sayın Çetin, bir müsaade edin de Sayın Bakan açıklamasını yapsın.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Değerli arkadaşlar, burada bu tabii devletin görevi. Yani, hiçbir devlet kendi içinde paralel yapılanmalara müsaade edemez. Bu bir tek yapılanma değil.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Uzun ince bir yolda siz gidiyordunuz.
BAŞKAN - Sayın Çetin, bir açıklasın Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, özellikle bu yapının kriptolu telefonları dinlediği kesinleşti ve örgütlü bir yapı olmadan da kriptolu telefonun dinlenmesi mümkün değil arkadaşlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ya, Başbakanın orada ne işi var kriptolu telefonun?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, eğer TÜBİTAK'ta kriptoyu yazan ekiple TİB'de o kriptolu telefonun IMEI numarasını bilen ekip arasında bir irtibat olmazsa bu sağlanamaz. Daha sonra da o şifrelerin çözülüp verinin tekrar sese dönüştürülmesi mümkün olmaz. Bu açıdan, bu yapının örgütlü bir yapı olduğu ve devletin içerisinde odaklandığı ve devletin içerisinde de yapılandığı açık. Bununla ilgili, bu kriptolu telefonların biz tüm yazılımı değiştirdik. İnşallah, yılbaşından önce kriptolu telefonları güvenli şekilde kullanılacak tarzda devletin üst düzey yetkililerine ve görevlilerine sunmayı hedefliyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Başbakan neden kriptolu telefonda konuşur? Bunun devlet sırrıyla ne alakası var? "Oğlum Bilal" diyor.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Sayın Akçay, dünyada kendi arasında kriptoyla konuşmayan devlet üst düzey yetkilisi var mı?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bilal üst düzey yetkili mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, sen olayı niye şey yapıyorsun? Kriptolu telefonun amacı, devletin üst düzey yetkililerinin kendi aralarındaki görüşmedir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, son olarak şu ses kaydı konusuna değineyim.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Bizim genel başkanlara da veriyor musun?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Arzu ederlerse veririz yani hiç sorun yok. Bu, tabii, bizim sorumluluğumuzda değil, Millî Güvenlik Kurulunun sorumluluğunda. Millî Güvenlik Kurulu bizden talep eder, biz Millî Güvenlik Kuruluna teslim ederiz, o kime uygun görürse devlet güvenliği açısından verir. Bizim sorumluluğumuzda değil. Bir düzeltme yapayım yani "Biz veririz." gibi bir anlaşılma...
VAHAP SEÇER (Mersin) - Sizce muhalefet liderleri de dinleniyor mu Sayın Bakanım?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, şunu söyleyeyim, bu noktada temel prensibimiz şu: Hiç kimse ama hiç kimse hukuk dışında bir dinlemeye tevessül etmemeli. Hukukun da bu noktada çok sıkı kurallarla bağlı olması ve bu noktadaki hukuk içerisinde hareket edenlerin de sıkı denetimi esas, bunu söyleyelim.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Bizim aynı noktaya gelmişsin bu konuda ama geç kaldınız.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi, bir başka konu, şu hissetme ve ses kayıtları meselesi. Değerli arkadaşlar, bu ses kaydını ben ilk defa dinlediğimde, Sayın Cumhurbaşkanımızı çok yakından tanıyan biri olarak, partinin kurulduğu günden beri çok yakın çalışan birisi olarak hem tarz bakımından hem background bakımından hem de oradaki ses ilişkileri bakımından bunun bir montaj olduğunu gerçekten hissetim. Hâlâ aynı kanaatteyim, bu noktada da yani o gün söylediğimden dolayı asla bir pişmanlık veya şey duymuyorum. Ertesi gün bunu da söyledim ve...
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ama sesi benziyordu.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bakın, müsaade ederseniz, bu konuyu özellikle, birkaç dakika müsaade edin, açıklayayım da bu önemli bir konu çünkü.
Ertesi gün de bunu ben hissettim. "Bu bir açık montajdır ancak talep gelirse biz bunu TÜBİTAK'ta da inceleriz." dedim ve daha sonra TÜBİTAK'a ben dedim ki: "Ya, şunu bir alın, bir bakın bakalım." TÜBİTAK aldı baktı, gerçekten de montaj dendi, çok açık montaj hem de.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Orada mı yapılmış?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ha, nereden aldık, nereden aldı TÜBİTAK bunu? Yani, reklam olmasın ama Youtube'dan aldı, inceledi.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Niye yurt dışına yollanmadı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Müsaade edin, onu anlatayım ama şimdi bir şeyi bitireyim de.
Şimdi, bakın, ne oldu? Daha sonra ses kaydını savcılık incelemek üzere resmen TÜBİTAK'a gönderdi ve TÜBİTAK'ta "Yok işte efendim, hayvanat bahçesinden gelen biri" değil. Orada da özellikle Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlara bir serzenişim var. Bakın, bu arkadaşın otuz yıllık ömrünün yirmi iki yılı şu anda çalıştığı alanla ilgili geçmiş. Emeğe saygı en temel değerlerden biri, değil mi? Yani, bir buçuk yıl hayvanat bahçesi şube müdürlüğü yaptı diye bir insanı yirmi iki yıl yaptığı görevle ilgili bir göreve getirince eleştirmek bana göre biraz haksızlık.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Ya, hayvanat bahçesi müdürlüğünde ne işi var?
İZZET ÇETİN (Ankara) - O zaman hayvanat bahçesinde ne işi var?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bakın, müsaade edin. Yani, şube müdürlüğü yapmış ama hayatının yirmi iki yılını geçirdiği bir görevle ilgili, dergicilikle ilgili bir göreve biz getirdik.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hayvanat bahçesinde ne işi var o zaman?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ya, kardeşim, İzzet Bey sen sendikacılık yaptın, geldin siyasete.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Kim gönderdi o zaman hayvanat bahçesine?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - O ayrı konu.
BAŞKAN - Arkadaşlar, şimdi...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Şimdi işe şunu toparlayayım, bir müsaade edin.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, böyle ikili bir polemiğe girmeyelim, Sayın Bakan açıklasın, tamamlasın.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Bu noktada değerli arkadaşlar, büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum ancak bakın, şuna dikkat edin: Biz bunu, savcılık TÜBİTAK'tan bunu resmî kanalla istedi, dedi ki. "Bu ses kayıtlarının montaj olup olmadığını bize bilimsel olarak gönderin, bilirkişi olarak." Burada kurumsal olarak bizi muhatap aldı ve TÜBİTAK 2 tanesi ODTÜ mezunu, Amerika doktoralı, 1 tanesi de zannediyorum Yıldız mezunu, Londra doktoralı 3 tane arkadaşımız bunu inceledi ve çok açıkça montaj olduğunu belirledi. Bu rapor da, müsaade edin, asıl kritik cümleyi şimdi söyleyeceğim...
VAHAP SEÇER (Mersin) - "Bakara makara var." dedi, kabul ediyor, siz montaj diyorsunuz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Aynı şekilde, Bakara'nın makarasının M'sinin de eklendiğini tespit ettiler.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Ama bak, kabul etti.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Müsaade edin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada asıl kritik nokta şu: Eğer bu nokta...
BAŞKAN - Arkadaşlar, eğer dinlemek istemiyorsanız, lütfen yani...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Son olarak, Sayın Başkan, sabrınızı zorluyorum, eğer bu nokta... Bakın, şimdi çok iddialı bir cümle söylüyorum. Bu benim "açıkça montaj" dediğim "Sı-fır-lan-dı-mı" diye de hecelediğim bu video kaydı Youtube'da var ve dünyanın tüm laboratuvarlarına açık. Bu paralel yapı, bunun montaj olmadığını ispatlamaya yönelik İngiltere'de bir yere gönderdi, onlar da montaj diye şey gönderdiler. Şu anda hâlâ sizlerin... Mesela Cumhuriyet Halk Partisi alsın bu şeyi, göndersin dünyanın en iyi laboratuvarına, eğer "Montaj değil." derseler o zaman gelin burada tekrar konuşalım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Gönderildi, yapıldı o iş. Bir Amerikalı firma tarafından "Orjinaldir." denildi.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, hiç alakası yok. Bakın, şu an bize gelen...
BAŞKAN - Arkadaşlar, tekrar polemiğe gerek yok. Sayın Bakanın açıklaması bu yönde.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Ben Bakan olarak çok net bir şey söylüyorum: Hâlâ bu Youtube'daki ses kaydı hâlâ duruyor orada.
İZZET ÇETİN (Ankara) - O kadar masumdu da bir yılda ülkeyi perişan ettiniz ya.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Çetin.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Eğer o ses kaydının orijinali orada duruyor -ki duruyor olduğunu biliyorum- şu anda da gidin yaptırın ama şu ana kadar bildiğim kadarıyla defalarca yapıldı ve defalarca "Bu montajdır." diye uluslararası şeyler raporu verdiler. Bu verildiği için de açıklanmıyor ama biz bunu biliyoruz. Şu anda benim de hâlâ hissiyatımda, fikrimde, kanaatimde bu apaçık montajdır.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.